James Bond'un kötü adamları: Donald Trump ve Elon Musk

Evrim Rızvanoğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: AA

Eğer James Bond'un yaratıcısı Ian Fleming bugün hayatta olsaydı ve eserlerindeki megaloman kötü adamların gerçek dünyada vücut bulduğunu görseydi, muhtemelen dehşete kapılır ve iç geçirerek "Vay be!" derdi.  

Donald Trump, dizginlenemeyen hırsı, medyayı manipüle etme becerisi ve kendine özgü kişilik kültüyle, aramızda dolaşan bir Bond kötüsüne en yakın isim.

Ancak Bond filmlerinden hatırlarsınız, kötü adamlar asla tek başlarına hareket etmez.

Onların her zaman gölgelerde onlara destek olan güçlü, zeki ama genellikle kibirli müttefikleri vardır.

İşte burada Elon Musk devreye giriyor.  


Trump: Bir Hugo Drax veya Elliot Carver mı?

Trump yalnızca bir siyasi figür değil; aynı zamanda bir gösteri ustası ve normları altüst eden bir lider.

Ancak bu gürültülü gösterişin ardında, Bond'un en tehlikeli kötü adamlarının özelliklerini taşıyan bir karakter yatıyor.

Örneğin, Moonraker filmindeki Hugo Drax'ı ele alalım.

Drax, yıkıcı emellerini ilerleme kisvesi altında gizleyen, kendini bir vizyoner olarak pazarlayan biri.

Tıpkı Trump'ın "Amerika'yı Yeniden Muhteşem" yapma söylemi gibi.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak Trump'ın "muhteşem" vizyonu, çoğunlukla iktidarı konsolide etmek, kurumları yıkmak ve kuralları kendi çıkarları doğrultusunda esnetmek üzerine kurulu.

Örneğin, 2020 seçimlerinden sonra, 6 Ocak Kongre Baskını'nı teşvik ederek demokratik süreci baltalamaya çalıştı.

Üstelik başkanlığı döneminde, ABD kurumlarını etkisiz hale getirmek için istikrarlı bir çaba gösterdi: Environmental Protection Agency'nin (EPA) yetkilerini azaltarak çevre politikalarını büyük şirketlerin çıkarlarına uygun hale getirdi, adalet bakanlığını kendisine bağlı bir organ gibi kullanmaya çalıştı ve medyayı "halkın düşmanı" olarak hedef gösterdi.


Ayrıca Tomorrow Never Dies filmindeki medya baronu Elliot Carver'ı hatırlayalım.

Carver, kamuoyunu manipüle etmek ve hükümetleri istikrarsızlaştırmak için bilgiyi silah olarak kullanan bir medya patronuydu.

Trump'ın medya stratejisi de bundan pek farklı değil.

Sürekli olarak kendi medya ekosistemini besleyerek ve ana akım medyayı "yalan haber" olarak karalayarak gerçekliği yeniden şekillendirmeye çalıştı.  


Elon Musk: Teknoloji dünyasının Blofeld'i

Peki ya Musk?

Eğer Trump bir Hugo Drax ise, Musk kesinlikle You Only Live Twice ve Spectre filmlerindeki Ernst Stavro Blofeld'dir.

Bond evrenindeki Blofeld, hem ileri teknolojiyi hem de medyayı kontrol ederek dünyayı kendi vizyonuna göre şekillendirmek isteyen, gölgelerde çalışan bir güçtü.  

Musk'ın X'i (eski Twitter) satın alması ve yönetme şekli, bu benzetmeyi doğruluyor.

Platformu devraldıktan sonra çalışanlarının yüzde 80'ini işten çıkardı ve moderasyon politikalarını gevşetti.

Bunun sonucunda nefret söylemi ve dezenformasyon hızla arttı.

The Center for Countering Digital Hate tarafından yapılan bir araştırmaya göre, X'te nefret söylemi içeren içeriklerin etkileşim oranı Musk'tan önceki döneme kıyasla yüzde 61 arttı.  

Ayrıca X'in finansal gerileyişi de dikkat çekici.

2022'de Musk platformu 44 milyar dolara satın aldığında yıllık gelir yaklaşık 5 milyar dolardı.

Ancak büyük reklam verenlerin platformdan çekilmesiyle bu rakam 2023 sonunda 2,5 milyar dolara kadar düştü.

Elon Musk, 2023'ün sonlarında yaptığı bir açıklamada, platformun "iflas edebileceğini" kabul etmek zorunda kaldı.

Blofeld bile Spectre'nin gelir akışlarını daha iyi yönetirdi.  

Ancak Musk'ın X'i yalnızca bir sosyal medya platformu olarak görmediğini biliyoruz.

O, burayı bir finansal güç merkezine dönüştürmeyi hedefliyor.

2023 Ekim ayında, X'in artık bir "her şey uygulaması" (everything app) olacağını duyurdu ve burada bankacılık işlemleri, para transferleri ve alışveriş gibi hizmetlerin entegre edileceğini açıkladı. 

Benzer bir modeli Çin'de WeChat uygulaması başarıyla uyguluyor.

Ancak Musk'ın WeChat'i örnek göstererek yaptığı bu duyurular, özellikle ABD'nin finansal düzenleyici kurumları tarafından dikkatle izleniyor.  

X'in finansal işlemler için kullanılması, Trump'ın deregülasyon politikalarıyla birleştiğinde büyük bir risk oluşturabilir.

Trump'ın başkanlığı döneminde FDIC'i (Federal Mevduat Sigorta Kurumu) ortadan kaldırma fikrini gündeme getirmesi, Trump'un 2024 seçimlerini kazanmasıyla, Musk'ın X'inin alternatif bir finans sistemi olarak ön plana çıkmasına neden olabilir.

Yani Blofeld ve Drax, birlikte para akışını da kontrol etmeye başlayabilirler.  
 


Bond'un kahramanı nerede?

James Bond filmlerinde kötüler her zaman karmaşık planlar yapar, dünyayı ele geçirmeye çalışır, ancak sonunda Bond tarafından engellenirler.

Ancak gerçek dünyada Bond yok. Şimdi Trump tekrar seçildi.

Seçimlerde Trump'a oynayan ve büyük destek olan Musk eğer teknoloji ve medya üzerindeki kontrolünü artırmaya devam ederse, bu iki figür bir Bond senaryosundan çok daha büyük bir küresel kaosa yol açabilir.  

Bond'un dünyasında, MI6 devreye girer ve Blofeld'in gizli üssünü patlatır.

Ancak gerçek hayatta, demokrasiyi ve özgürlüğü koruyacak şey, bir ajan değil; bilinçli bir halk, sağlıklı işleyen devlet kurumları ve sağduyulu bir medya olacaktır.  

Lu ab Amerika içerisindeki gelişmeler geleceğe yönelik yeni soru işaretleri yaratıyor.

Yani hâlâ ileride başka neler olacağına dair bir belirsizlik var.

Bu nedenle pek çok insan endişeyle gelişmeleri takip ediyor çünkü bu süreç, kendi içinde pek çok riski ve tehlikeyi de barındırıyor.

Ian Fleming'in sözleriyle, kötü bir şey bir kez olursa tesadüf, ikinci kez olursa rastlantı, üçüncü kez olursa kasıtlı bir düşman eylemidir.

Trump'ın otoriter eğilimleri, Musk'ın medya üzerindeki kontrolü ve ikisinin güçlerini birleştirmesi artık rastlantı değil, bilinçli bir strateji.

James Bond filmlerinde olduğu gibi, küçük hamleler bir araya geldiğinde büyük bir tehdit ortaya çıkar.

Günümüz Amerikası'nda gerçekte olan ise büyük hamleler.

Dolayısıyla bu gidişatın nelere yol açabileceği konusunda ise pek çok makul insan endişeli. 

Şimdi asıl soru şu:

Trump'ın bu gidişatına "checks and balances" (yürütme -başkan-, yasama -kongre, senato- ve yargı-mahkemeler olmak üzere 3 ayrı hükümet dalının birbirini kontrol etmesini ve hiçbirinin aşırı güçlenmemesini sağlayan yapı) kavramıyla özdeşleşmiş Amerikan sisteminde kimler ya da hangi kurumlar dur diyecek?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU