Bakü ile Tahran arasındaki hareketlenmeyi hangi gelişmeler tetiklemiş olabilir?
Geçen 8 Aralık'ta Suriye'deki 53 yıllık Esad ailesi iktidarının devrilmesi, İran ve Rusya'nın bu ülkedeki pozisyonunu iyiden iyiye sarsarken; 25 Aralık'ta Azerbaycan Hava Yolları uçağının Rusya sınırları içinde vurulması, Bakü-Moskova ilişkilerini gerdi.
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Rusya'dan tazminat talebini birkaç kez yinelerken, Kazakistan yönetiminden yapılan açıklama, Moskova'nın bu olayda yakasını kenara çekmesini bir hayli zorlaştırdı.
Devlet Başkanı Putin, 4 bin İran askerini Suriye'den bizzat kendilerinin çıkardığını açıklamakta ve Tahran yönetimine sitem etmekte hiçbir sakınca görmezken, Mesud Pezeşkiyan'ın 17 Ocak'ta gerçekleştirdiği Moskova gezisinde iki ülke ilişkilerini Her Taraflı Stratejik Müttefiklik düzeyine çıkaran anlaşma imzalandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu gelişmelerin ardından, 8 Ocak'ta Bakü'de İran Ulusal Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan'ı kabul eden Devlet Başkanı Aliyev, birkaç gün sonra danışmanını Tahran'a gönderdi.
Ali Ekber Ahmediyan ile bir araya gelen danışman Hikmet Hacıyev, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde yararlı fikir alışverişinde bulunduklarını ifade etti.
Bakü ile Moskova arasında uçağın vurulmasıyla ortaya çıkan soğukluğun ardından, Bakü ile Tahran arasındaki diplomatik trafiğin hızlanmasını nasıl okumalıyız?
Independent Türkçe'nin sorularını Türkiye'nin en deneyimli devlet ve siyaset adamlarından biri, Mehmet Emin Resulzade'nin 1 Şubat 1949 yılında Ankara'da kurduğu Azerbaycan Kültür Derneği Başkanı, eski Kars milletvekili Cemil Ünal yanıtladı.
"İran sadece Farsların devleti değil, olamaz, olmamalı"
"Son dönemlerde Ortadoğu'da cereyan eden gelişmelerin anormal durumlar ortaya çıkarırken, bunların başta İran olmak üzere bölge ülkeleri tarafından iyi okunması gerektiğini vurgulayan Ünal, "Esad ailesinin 53 yıllık iktidarının devrilmesi, Rusya ve İran'ın elini çok zayıflattı. ABD'nin desteğini arkasına almış İsrail'in bölgedeki dengeleri değiştirme gücü ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.
Bu nedenle, bundan sonraki süreçlerde İran'ın temkinli davranması gerektiğini söyleyen Ünal, "Bu temkinin temelini ise İran'ın kendi içinde eşitliği sağlaması ve tüm diğer etnik grupların haklarını temin etmesi oluşturmalı. Zira İran, sadece Farsların devleti değil, olamaz, olmamalı. Orada en az 35 milyon Azerbaycan Türkü yaşıyor" şeklinde konuştu.
"Tahran rejimi, aşamalı olarak da olsa giderek demokrasinin yolunu açmalı ve milletlerin haklarını tanımalı" diyen Cemil Ünal, "Aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan'a bakışını da değiştirmeli. Yıllardır Azerbaycan Cumhuriyeti'ne karşı uygulanan hasmane tavırlardan vazgeçmeli ve Türkiye'ye dostluk eli uzatmalı. Ortadoğu'da desteklediği terör örgütleriyle arasına mesafe koymalı" dedi.
Cemil Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
Azerbaycan toprakları Ermeni işgali altındayken, Ermenistan'la çok yakın ilişkiler içinde bulunan İran'ın günümüzde aynı politikayı sürdürdüğünü görüyoruz. Oysa Ermenistan'ın bir an önce Azerbaycan'ın sınırlarını tanıması ve kabul etmesi durumunda, Güney Kafkasya'da barışın pekişmesi yolunda önemli bir engelin ortadan kalkacağını herkes biliyor. ABD'nin desteğini arkasına almış İsrail'in belirli eylemlerde bulunması halinde İran büyük zarar görebilir. Bu nedenle temkinli davranması, hem kendi hem de bölgenin yararına olacaktır. Güney Kafkasya'da ise bugün en önemli mesele, İran ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki dostluktur.
"Türkiye, Güney Kafkasya'ya barışın, adaletin ve refahın gelmesini istiyor"
24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının üzerinden tam 3 yıl geçmiş olacağını hatırlatan Ünal, "Rusya'nın giderek güç kaybettiğini görüyoruz. Türkiye, bu savaşın sona ermesi ve adil bir barış anlaşmasının imzalanması için elinden geleni yapmaya hazır" dedi.
"Güney Kafkasya'da da Türkiye'nin esas amacı, kalıcı barışın, demokrasinin ve refahın bölgeye hâkim olmasıdır" şeklinde konuşan Ünal, sözlerine şunları ekledi:
Azerbaycan, Türkiye'ye soydaş bir ülkedir. Ermenistan'dan isteği ise Azerbaycan sınırlarını tanıması ve kabul etmesidir. Bu gerçekleştiğinde Türkiye-Ermenistan sınırının açılması da kolaylaşacaktır. Ermenistan'ın Batı'ya açılan esas kapısı konumundaki Türkiye, ülkeler arasındaki ilişkilerin normalleşmesini istiyor. Bunun için Azerbaycan'ın bazı taleplerinin Ermenistan tarafından yerine getirilmesi, gelişmelerin önünü açacaktır.
Ünal, "İran ve Rusya ise Türkiye'nin bölgede güç kazanmasını istemiyor ve iki soydaş ülke olan Türkiye ile Azerbaycan'ın yakınlaşmasını engellemeye çalışıyorlar. Azerbaycan'a yönelik baskılarının bir nedeni de budur. Türkiye, Zengezur Koridoru'nun açılmasını çok önemserken, İran hemen 'benim kırmızı çizgim' diyerek bölgedeki iş birliği girişimlerinin önüne taş koyuyor Biz, Tahran rejiminin tüm bunlardan vazgeçmesini ve Türkiye ile yakın diyaloğa girmesini istiyoruz" dedi.
"Kendi vatandaşlarına ana dilde eğitim hakkı veren bir İran, daha güçlü olacaktır"
Suriye'deki gelişmelerin, gerek Ortadoğu gerekse Kafkasya bölgesinde çağdaş devlet, demokrasi ve insan hakları kavramlarının ön plana çıkmasına vesile olabileciğini vurgulayan Ünal, bu nedenle, Suriye'de seçimlerle iş başına gelecek yönetim geleneğinin temellerinin atılması gerektiğini ifade etti.
Cemil Ünal, son olarak şunları söyledi:
Türkiye'nin 102 yıllık laik cumhuriyet ve 80 yıllık çok partili sistem geleneği, Suriye için hava ve su gibi gereklidir. İran'ın ise Ortadoğu'daki eski emellerinden bir an önce vazgeçerek, kendi içindeki milletlerin haklarını tanımasını temenni ediyoruz. Biz, kendi vatandaşlarına ana dilde eğitim hakkı tanıyan ve diğer haklarını veren bir İran'ın daha güçlü olacağına inanıyoruz. Bunu yapmalı ve dış politika yürütürken daha temkinli olmalı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish