Yüzyıllar boyunca Afrika kıtası, yabancı sömürü hakimiyeti altında zengin kaynakları yüzünden kolonyal baskılara, sistematik yağmalamaya ve vahşi katliamlara maruz kaldı.
Batılı güçlerin Afrika'daki kolonizasyon tarihinin, kıtayı ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillendiren şiddetli eylemlerle derin bir şekilde iç içe geçtiği söylenebilir.
Bu yazımızda, Cape Town Üniversitesi'nde yıllarca okuttuğumuz Batı tarzı sömürgeleştirmenin mekanizmalarını, kolonizasyonla birlikte gelen kanlı katliamları ve bugüne kadar Afrika'yı şekillendiren kalıcı sömürge miraslarını ele almaya çalışacağız.
Kolonyal sömürü döneminde Afrika'nın paylaşılması
Afrika'daki kolonizasyon dönemi, 19'uncu yüzyılın sonlarına doğru "Afrika'nın Talanı" adı verilen döneme girmesiyle ciddi şekilde başladı.
Avrupa güçleri, yeni pazarlar, hammadde kaynakları ve yerleşim alanları arayarak kıtayı aralarında bölüşmeye karar verdiler.
1884-1885 yıllarında Berlin Konferansı'nda Afrika haritası yeniden çizildi ancak bu yeniden yapılanma, mevcut etnik, kültürel ve siyasi sınırları göz önünde bulundurmadı ve bu durum, günümüzde hala devam eden ulusal çatışmaların temelini attı.
Afrika Çalışmalarının yaşayan duayen ismi Ngugi "Berlin, Londra, Paris ve Lizbon'da Afrika'yı parçalamak için pazarlığa oturanlara bakınız" diyor.
Hakikaten Afrika'nın doğal kaynaklarının sömürülmesi, bu kolonizasyonun itici gücünü oluşturuyordu.
Belçika, Fransa, Britanya, Almanya ve diğer Avrupa güçleri, kıtanın mineral zenginliklerini, tarım ürünlerini ve insan gücünü sömürerek Avrupa'nın sanayi devrimini finanse ettiler.
Kongo'dan kauçuk, Güney Afrika'dan altın, Namibya'dan elmas ve Batı Afrika'dan palmiye yağı Avrupa pazarlarına akarken, Afrikalı halklar zorla çalıştırıldılar ve sömürgeci şiddetlere tabi tutuldular.
Tüm bunlar olurken Hegel gibi Avrupalı filozoflar "Afrika'nın dünya medeniyetine bir katkısı yoktur" diyebiliyorlardı.
Belçika Kongo'sunda bir katliam anıtı
Batılı yağmanın en korkunç örneklerinden biri, Belçika'nın Kongo Özgür Devleti üzerindeki sömürüsüdür.
19'uncu yüzyılın sonlarından 20'nci yüzyılın başlarına kadar, Kral II. Leopold'un şahsi mülkü olan Kongo, kauçuk, fildişi ve madenler için zorla çalıştırılan Afrikalıların kanı üzerine sömürüldü.
Leopold'un rejimi, korkuyu kontrol aracı olarak kullandı ve milyonlarca Kongolu, zorla çalıştırılma, kitlesel infazlar ve açlıkla karşı karşıya kaldı.
Bu dönemde yaklaşık 10 ila 15 milyon Kongo'lunun yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor.
Kauçuk toplama kotasını yerine getiremeyenlere elleri ya da ayakları kesilmdi, tüm köyler ise direniş gösterdikleri için yok edildi.
Kongo Serbest Devleti, Belçika'nın sömürgecilik tarihindeki karanlık bir leke olarak kaldı.
Namibya'da Herero ve Nama soykırımı
Güney Afrika'da, Almanya'nın kolonyal imparatorluğu, bugün Namibya olan bölgede Herero ve Nama halklarına karşı 20'nci yüzyılın ilk soykırımlarından birini gerçekleştirdi.
1900'lü yılların başlarında Herero ve Nama gibi yerli gruplar, topraklarının elinden alınması ve zorla çalıştırılmaları nedeniyle Alman sömürge yönetimine karşı isyan ettiler.
Buna karşılık olarak, Alman güçleri, General Lothar von Trotha'nın komutasında, kitlesel cinayetler ve sürgünler içeren bir seferberlik başlattılar.
Soykırım, 1904'te Herero halkının isyan etmesiyle başladı.
Alman kuvvetleri, kıtlık, susuzluk ve kitlesel infaz yöntemleri kullanarak isyanı bastırdı.
Herero halkının yüzde 75'i ve Nama halkının ise yüzde 50'si katledildi.
Hayatta kalanlar, toplama kamplarına gönderildiler ve burada zorla çalıştırılma, insanlık dışı koşullar ve idamlarla karşı karşıya kaldılar.
Bu soykırım, 20'nci yüzyılın ilk soykırımlarından biri olarak kabul edilse de Batı'nın ana akım anlatılarında genellikle göz ardı edildi.
Transatlantik köle ticareti ve süregelen mirası
Resmi kolonizasyonun doğrudan bir sonucu olmasa da transatlantik köle ticareti, Batı'nın Afrika'yı yağmalamasının temel bir yönüdür.
16'ncı yüzyıldan 19'uncu yüzyıla kadar milyonlarca Afrikalı, memleketlerinden zorla alınıp Amerika ve Avrupa'ya köle statüsünde satıldılar.
Tahminlere göre, 12 ile 15 milyon arasında Afrikalı, Atlantik Okyanusu'nu geçerek köle olarak satıldı ve milyonlarcası, şiddetli baskınlar, savaşlar ve Orta Geçiş'in (Middle Passage) zorlu koşullarında öldüler.
Bu insan kaçakçılığı sistemi, Afrika toplumlarını yok etti ve kıtanın sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını bozdu.
Köleliğin mirası, kıta genelinde hala hissedilmektedir zira Afrika halkı halen köleliğin yarattığı sosyal, ekonomik ve psikolojik yaralarla başa çıkmaya çalışıyor.
Kolonyalizmin mirasında ekonomik sömürü ve çatışmalar
Batı kolonizasyonunun mirası, Afrika'yı ekonomik kalkınmasızlık, sosyal parçalanma ve devam eden siyasi istikrarsızlık ile derinden sarstı.
Avrupa güçleri, kıtadan büyük servetler çıkarttılar ama altyapı inşa etme veya sürdürülebilir ekonomik sistemler yaratma konusunda hiçbir yatırımda bulunmadılar.
Kolonizasyonun resmen sona erdiği 20'nci yüzyılın ortalarından sonra, Afrika'nın çoğu ülkesi zayıf ekonomiler, gelişmemiş sanayiler ve yolsuzluğa eğilimli siyasi sistemler devraldı ve bu da onları yabancı güçlerle çok uluslu şirketlere bağımlı hale getirdi.
Sömürge sonrası dönemde Batı, sömürgeleştirilmiş topraklarda yeniden yağma yapmaya devam etti.
Batılı hükümetler ve çok uluslu şirketler, Afrika'nın doğal kaynaklarını adaletsiz şartlarla çıkartmaya devam ederek kıtanın dış piyasalara bağımlılığını sürdürdüler.
Örneğin, petrol zengini ülkeler olan Nijerya ve Angola, çıkarcı endüstriler tarafından çevresel tahribata uğradığında yerel halk bu kaynaklardan fayda sağlamadı.
Aynı zamanda Batılı güçler, Afrika'daki şiddetli çatışmaların da bir parçası oldular.
Soğuk Savaş döneminde, Batılı ülkeler, zalim diktatörleri desteklediler, iç savaşları körüklediler ve Afrika'daki silahlı çatışmalara müdahil oldular.
Ruanda Soykırımı, İkinci Kongo Savaşı ve Liberya ile Sierra Leone'daki iç savaşlar, Batılı ülkelerin doğrudan veya dolaylı olarak dahil olduğu travmatik olaylardır.
Koloniyal katliamlar ve sömürünün hesap verilmesi
21'inci yüzyıla girerken, Batı'nın Afrika'yı yağmalamasının ve işlediği katliamların geride bıraktığı hazin miras, Afrika'da hâlâ etkisini gösteriyor.
Birçok Afrika ülkesi hâlâ yoksulluk, yolsuzluk ve siyasi istikrarsızlıkla mücadele ediyor.
Bazı ülkeler demokratikleşme ve ekonomik kalkınma yolunda ilerlese de kıta büyük ölçüde yabancı ekonomik çıkarların egemenliği altındad ve bu da eşitsizliğe bağlı huzursuzluğu pekiştiriyor.
Kolonyal katliamların ve sömürünün kurbanları için adalet talep etme çabaları devam ediyor.
Son yıllarda Afrika hükümetleri, sivil toplum grupları ve aktivistler, Batılı ülkelerden kıtadaki sömürgeci katliamlar ve vahşetler için tazminat, resmi özür ve hesap sorulmasını talep ediyor.
Almanya, Herero ve Nama soykırımı için resmî sonunda özür diledi ve Belçika, Kongo'da kolonyal dönemde yaptığı vahşetleri kabul etti, ancak anlamlı tazminatlar ya da sistemik değişiklikler hala çok yavaş ilerliyor.
Ayrıca Afrika, ekonomik egemenliğini yeniden kazanma ve küresel kurumların sömürgeci yapılarından arınma mücadelesini sürdürüyor.
Modern küresel sistemin ekonomik yapısı hala Batılı ülkeler ve çok uluslu şirketler lehine eğilim gösteriyor.
Afrika, daha fazla bölgesel entegrasyon ve daha adil ekonomik sistemler kurma yolunda ilerlerken, mağdur edilmiş ülkelerin adalet mücadelesi ve kıtanın zenginliklerinin yeniden kazanılması sürüyor.
Sonuç
Batı'nın Afrika'yı yağmalaması ve kolonizasyon sırasında işlediği katliamlar, dünya tarihinin karanlık bir sayfasını oluşturmakta ve bu kirli miras günümüzde de görülüyor.
Transatlantik köle ticaretinden ve sömürgeci şiddetten kaynaklanan toplumsal yıkıma kadar, Batı'nın eylemleri Afrika üzerinde derin izler bıraktı.
Adalet, uzlaşma ve iyileşme yolu, geçmişin kabul edilmesi, tazminatlar ve Afrika'nın geleceğini kurma kararlılığı gerektirecektir.
Bu adımlar atılmadığı sürece, kolonyalizmin kurbanları ve onların torunları için adalet mücadelesi devam edecektir.
Batı'nın Afrika Talanı adlı kitabımız bu tarihi geçmişin izlerini sürüyor.
Kaynaklar:
1. Gençoğlu Halim, Batı'nın Afrika Talanı, İstanbul, Kronin Yayınları, 2024
2. Hochschild, Adam. King Leopold's Ghost: A Story of Greed, Terror, and Heroism in Colonial Africa. Houghton Mifflin Harcourt, 1998.
3. Rothberg, Michael. Multidirectional Memory: Remembering the Holocaust in the Age of Decolonization. Stanford University Press, 2009.
4. Mamdani, Mahmood. When Victims Become Killers: Colonialism, Nativism, and the Genocide in Rwanda.Princeton University Press, 2001.
5. Bauer, Yehuda. The Holocaust and the Historian: The Importance of Historical Memory. HarperCollins, 2001.
6. Pankhurst, Richard. The History of the Ethiopian Revolution. University of Chicago Press, 1988.
7. Vinson, Robert. The Colonial History of Africa: A Historical Overview. Oxford University Press, 2015.
8. Naumann, Klaus. German Colonialism: A History of Violence and Exploitation. Cambridge University Press, 2020.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish