Evvelsi hafta Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) tarafından düzenlenen 10. İstanbul Güvenlik Konferansı'na (İGK) hem oturumlarda moderatör hem de panelist olarak katıldım.
Birbirinden faydalı oturumlarda değerli dostlarım ve meslektaşlarımla1 güncel uluslararası meseleleri ele aldık.
Bu vesileyle beni davet eden TASAM ekibini ve değerli TASAM Başkanı Süleyman Şensoy'a teşekkür ederim ve bu başarılı etkinlikten dolayı onları tebrik ederim.
Umarım TASAM İGK, markalaşmış bir uluslararası etkinlik olarak uzun yıllar devam edecektir.
Konferansta görüştüğümüz meselelerden biri, Asya'da Hint-Asya-Pasifik bölgelerinin ekonomik yükselişiydi.
Nitekim, ben de Asya üzerindeki forum kapsamında düzenlenen oturumlarda yer aldım.
Küresel ekonomide son yıllarda bilhassa Çin, Hindistan ve Endonezya gibi kalabalık nüfusa sahip ülkeler, önemli büyümelerin gerçekleştiği ülkeler olarak göze çarpIYOr.
Bu ülkeler, küresel ekonomik büyümenin son derece kısıtlı olduğu son birkaç yılda büyümenin itici güçleri arasında yer aldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye için bilhassa Orta Koridor ve Yeni İpek Yolu üzerindeki rotada bir ticaret merkezi, enerji merkezi, üretim merkezi ve uluslararası tedarik zincirleri için bir lojistik üs olma potansiyeli bulunuyor.
Ancak, tüm bunların gerçekleşebilmesi için uluslararası yönetişim ve küresel ticaretin güvenli şekilde gelişmeye devam edebilmesi elzem.
2025 yılı yaklaşırken, bir yandan ABD'de Trump'ın ikinci başkanlık döneminşn başlamasına 2 aydan az bir sürenin kalmış olması, diğer yandan da Ortadoğu başta olmak üzere devam eden uluslararası krizler, savaşlar ve istikrarsızlıklar, uluslararası yönetişimin giderek zayıfladığı sinyalini veriyor.
Uluslararası toplumun ve kurumların krizler ile istikrarsızlıklar karşısında etkisiz kalmasının yanı sıra, birçok ülkede merkezi hükümetler ve kurumlar da etkinliklerini yitiriyor.
Merkezi otorite boşluğunu ise merkezkaç kuvvetler, yani devlet dışı aktörler, milis güçler, savaş ağaları, korsanlar, paramiliter silahlı gruplar ve terör örgütleri dolduruyor.
Buna karşın, uluslararası ticaret ve küresel tedarik zincirleri için devletlerin oluşturduğu bir uluslararası yönetişim gerekli.
Uluslararası yönetişim, bir uluslararası hükümetten farklı olarak, belli konularda oturmuş normlar ve uygulamalar için iş birliğinin oluşudur.
Örneğin, uluslararası hukuk, evrensel insan hakları ilkeleri, iklim krizi, göç, salgın hastalıklar, deniz ticareti ve sivil havacılık gibi konulardaki kurallar, her zaman istenilen biçimde başarılı olmasalar da uluslararası toplumsal normlar olarak kabul ediliyor.
Bunların ayakta kalabilmesi ve etkin bir yönetişimin sağlanabilmesi için merkezi otoritelerin ve modern ulus-devletlerin olduğu bir sistem gerekli.
Diğer yandan, merkezi otoritelerin ve uluslararası yönetişimin giderek zayıfladığı süreçlere tanıklık ediyoruz.
Bu da Heath, Kong ve Dale-Huang tarafından hazırlanan, ABD merkezli düşünce kuruluşu Rand Corporation tarafından 6 Haziran 2023 tarihinde yayımlanan "Neo-Orta Çağ Dünyasında ABD-Çin Rekabeti" (U.S.-China Rivalry in a Neomedieval World) 2 başlıklı raporu akıllara getiriyor.
Raporda Neo-Orta Çağ şu şekilde tanımlanıyor:
...2000'li yıllarda başlayan, zayıflayan devletler, parçalanan toplumlar, dengesiz ekonomiler, yaygın tehditler ve savaşın gayri resmîleşmesiyle karakterize edilen tarihi bir dönem.
Rapora göre, Neo-Orta Çağ'ın belirgin özellikleri şunlar:
- Siyasi açıdan merkezi ulus-devlet yapısındaki gerilemeler birçok ülkede ciddi siyasi krizlere yol açıyor.
- Ekonomik açıdan küresel büyüme yavaşlıyor ve toparlanmakta zorluk çekiyor; bu durum bireysel hakların gerilemesine, köklü eşitsizliklerin geri dönmesine ve yasadışı ekonomilerin genişlemesine yol açıyor.
- Salgın hastalıklar, eşkıyalık, ekolojik ve doğal felaketler ile devlet dışı tehditler güvenlik kaygılarının merkezinde yer alıyor.
- Kuşatma savaşlarının yeniden yaygınlaşması, düzensiz ve uzun süren çatışmalar, savaşların özelleştirilmesi ve devlet içi çatışmalar ön plana çıkıyor.
Suriye ve Afganistan gibi ülkelerde merkezi ulus-devlet yapısındaki düşüş, ciddi çatışmalara, iç savaşlara, toplumsal gerilemelere ve siyasi krizlere yol açıyor.
Bu ülkelerde çeşitli silahlı unsurlar ve devlet dışı aktörler, pick-up ve SUV'larla neredeyse "Mad Max" filmlerindeki sahnelere benzer görüntüler sergiliyorlar. 3
Ayrıca, Orta Çağ döneminde olduğu gibi, gelir dağılımı adaletsiz biçimde yoğunlaşıyor; dünya nüfusunun yüzde 1'i, küresel servetin neredeyse yarısına sahipr. 4
Savaş ağaları ve milis güçleri gibi devlet dışı gruplar, küresel ekonomik düzeni giderek istikrarsızlaştırıyor.
Bu durum, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünü ve Neo-Orta Çağ'da feodal bir toplumun geri dönüşünü hatırlatıyor.
Neo-Orta Çağ, insanlık için kaçınılmaz bir kader olmayabilir.
Eğer küresel yönetişim ve işbirliği sürdürülebilirse bu süreç yavaşlatılabilir.
Rand Corporation raporunun başlığından da anlaşılacağı üzere, ABD-Çin rekabeti, uluslararası yönetişimin zayıfladığı koşullarda dahi devam edecektir.
Hatta, ABD-Çin rekabetinin küreselleşmeyi zayıflatması, Neo-Orta Çağ sürecini hızlandırabilir.
Trump'ın BRICS ülkelerinin önemli bir kısmında gümrük vergilerini yüzde 100'e varan oranlarda artırmayı planladığını duyurması, tam da bu rekabetin giderek kızışacağı ve küresel ekonomik iş birliğinin zor oluşabileceği izlenimi oluşturuyor. 5
Bu durum karşısında uluslararası kurumların ve ülkelerin içindeki güçlü demokratik yapıların önemi bir kez daha ortaya çıktı.
Türkiye için, devlet yapısının ve kurumlarının sağlam olması büyük bir gerekliliktir.
Son yıllarda artan karasal taşımacılık ve ticaretle ortaya çıkan "Yeni İpek Yolu" kavramı da bu bağlamda önemli.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) artan önemi, uluslararası yönetişim açısından dikkat çekiyor.
Hâlâ uluslararası ticaretin yüzde 90'dan fazlası deniz ticaretiyle yapılıyor. 6
Ancak artan karasal lojistik ağları, özellikle stratejik geçit noktalarının aksaması durumunda daha da kritik hale gelebilecektir.
Sonuç olarak, İbn Haldun'a atfedilen "Coğrafya kaderdir" söylemi, Türkiye'nin jeostratejik avantajlarının yanı sıra risklerini de ortaya koyuyor.
Güçlü kurumlar ve yönetişim sayesinde bu "kader" tersine çevrilip, ulusal ve uluslararası düzeyde etkin bir yönetişim sağlanması mümkün.
Bununla birlikte, hızla gelişen yapay zeka, kripto varlıklar ve e-ticaret gibi yeni meseleler de önümüzdeki dönemde ulus-devletlerin çözmesi gereken kritik konular arasında yer alacaktır.
Bu meseleleri başka bir yazımda ayrıca ele almayı planlıyorum.
1. Özellikle bu konferansta yeniden görüştüğüm, E. Büyükelçi Prof. Dr. Ali Engin Oba, Prof. Dr. Ozan Örmeci, Doç. Dr. Volkan İpek ve Dr. Öğr. Üyesi Sina Kısacık 'a, bu yazı vesilesiyle tekrar en içen saygı, sevgi ve selamlarımı iletirim.
2. Heath, T. R. Heath, Kong, W., and Dale-Huang, A. (June 6, 2023) "U.S.-China Rivalry in a Neomedieval World: Security in an Age of Weakening States." Rand Corporation, https://www.rand.org/pubs/research_reports/RRA1887-1.html
3. Tam bu yazıyı bitirirken, değerli dostum Dr. Teoman Ertuğrul Tulun'ın ilettiği bir videoya yorum olarak ‘sanki Mad Max filimlerinden bir sahne izliyoruz' yorumuna da bu yazıda yer vermek istedim.
4. 14.01.2024 tarihli "Inequality Inc." Başlıklı Oxfam Raporuna göre (Küresel çapta finansal varlıkların 43yüzde 'ü dünyadaki en zengin 1yüzde 'in ellerindedir. En zengin yüzde 1'in sahip olduğu varlık oranları Avrupa'da 47yüzde , Asya'da 50yüzde . Executive Summary pg.10. https://www.oxfamamerica.org/explore/research-publications/inequality-inc/
5. Fatima Hussein, 30 Kasım 2024, "Trump threatens 100yüzde tariff on several nations if they try to undermine the U.S. dollar", The Independent: https://www.independent.co.uk/news/world/americas/us-politics/trump-tariff-russia-brazil-us-dollar-b2656594.html
6. Diriöz, A. O., & Doğru, T. (2024). Maritime Trade Routes Are Necessary for Globalization: The Case of Türkiye. Uluslararası Kriz Ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 8(1), 1-12.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish