1901 yılında edebiyat alanında Nobel Ödülü'nün ilk kez Lev Tolstoy'a verilmesi beklenirken ödüle Fransız şair Sully Prudhomme'un layık görülmesi, dünya ölçeğinde okur kitlesini arkasından sürükleyen Rus yazarı memnun etmemişti.
Aralarında August Strindberg ve Selma Lagerlöf'ün de bulunduğu 42 yazar, ressam ve eleştirmen Nobel Komitesi'ne mektup yazarak ödülün neden Tolstoy'a verilmediğini sorgularken aynı zamanda Rus yazardan özür dilemişlerdi.
Yazar, eleştirmen ve ressamlara mektup gönderen Lev Tolstoy, ödülün kendisine verilmemesinden mutlu olduğunu ifade etmişti:
Bu, beni büyük bir sıkıntıdan kurtardı. Diğer tüm paralar gibi bu parayı da kullanmak, benim inancıma göre, sadece kötülük getirebilir.
Bazı iddialara göre, 1902-1906 yılları arasında Rusya Bilimler Akademisi'ince değil, Avrupalı kurumlarca aday gösterilen Lev Tolstoy'un ismi jürinin önüne giden ilk beşteki yazar listesinde yer almamıştı.
İsveç Akademisi ise bunu yalanlarken ilk beş adayın kesinleştiği listenin yalnızca 50 yıl sonra belli olduğunu ve bu nedenle Tolstoy'la ilgili öne sürülen iddianın gerçeği yansıtamayacağını belirtmişti.
O zaman haklı olarak şöyle bir soru ortaya çıkıyor:
Aday olup olmadığını bilmediği halde Lev Tolstoy, neden 8 Ekim 1906'da eserlerinin Finceye çevirmeni ve arkadaşı Arvid Jarneflet'e mektup yazarak ödülün kendisine verilmemesi için Nobel Komitesi'ne ricada bulunmasını istemişti?
Bu karmaşık konunun üzerinde kafa yormadan önce Tolstoy'un mektubunu okuyalım:
Sizden önemli ricamdır, aziz Arvid.
Öncelikle ne yazdığımı hiç kimsenin bilmemesi gerekir. Ricam bundan ibaret: Koni'nin sözlerine istinaden Biryukov, Nobel Ödülü'nün bana verilebileceğini söylemiştir. Ödülü vermeleri durumunda benim bundan imtina etmem çok tatsız olacağı için düşündüğüm üzere İsveç'te ilişkileriniz bulunuyorsa, bu ödülün bana verilmemesi için girişimlerde bulunmanızı rica ediyorum.
Belki üyelerden birini tanıyorsunuz; belki başkana yazarak sözünüzü saklı tutması kaydıyla bu işi yapmamalarını rica edebilirsiniz. Kuşkusuz unvanını öğrenerek ben kendim de başkana mektup yazıp bu işi saklı tutmaları ricasında bulunabilirim; ancak belki onların beni layık görmeyi düşünmedikleri bir şeyi önceden reddetmeyi de hoş bulmuyorum. İşte buradan hareketle bu ödülü bana vermemeleri ve ödülü reddetmek gibi zor durumda bırakmamaları için elinizden gelen her şeyi yapmanızı önemle rica ediyorum.
Sizi seven Lev Tolstoy.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Edebiyat tarihçileri, dünya edebiyatının zirvesindeki bir şahsiyetin Nobel Ödülü'nü daha açıklanmadan önce reddetmesinin esas nedenini "ödülün verilme prosedürlerini bilmemesiyle" ilişkilendiriyor.
Ancak daha 1901 yılında Strindberg ve Lagerlöf'ye yazdığı teşekkür mektubunda Lev Tolstoy, "ödülün para kısmının kötülük getireceğine inandığı" için kabul edemeyeceğine vurgu yapmıştı.
Yani yaşamının son çeyreğinde benimsediği felsefeye uygun olarak o kadar büyük bir para ödülünden uzak durmayı tercih etti.
Yeri gelmişken, 1901 yılında "Edebiyat alanındaki ilk Nobel Ödülü'nün neden Lev Tolstoy'a verilmediğini" sorgulayan Selma Lagerlöf, 1909'da ödüle layık görülen ilk kadın yazar oldu.
Lev Tolstoy'un yazarlığının yanı sıra kişilik olarak büyüklüğünü gösteren en önemli faktörlerden biri de işte bu "paradan uzak durma" ilkesidir.
Bu ilkenin doğru veya yanlışlığını tartışmaya açma niyetinde değiliz (bize göre doğru bir ilke).
Buradaki önemli husus, Lev Tolstoy'un Nobel Ödülü'ne yaklaşımının daha sonraki edebiyatçı kuşakları için oluşturduğu ve "ödülün maddi değerini önemsememe" şeklinde ifade edebileceğimiz bir ilke olup örneğin 1949 yılı Nobel Ödülü sahibi William Faulkner, 10 Aralık 1950'de gerçekleştirdiği kürsü konuşmasında görüşünü şu sözlerle ifade etti:
Ödülün tüm tarihine ve onurlu amacına uygun şekilde onun para kısmını sarf etmek için yer bulmam zor değil.
Doktor Jivago romanından dolayı layık görüldüğü Nobel Ödülü'nü, devlet aygıtının uyguladığı acımasızca baskılar sonucunda reddetmek zorunda kalan Boris Pasternak'tan 6 sene sonra Fransız yazar ve düşünür Jean Paul Sartre, ödül kararına tepkisini anında göstererek reddetti. Tarih 22 Ekim 1964'ü gösteriyordu.
Evet, 1968 yılında güvenlik güçleri kendisini tutuklamak için girişimde bulunduklarında Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle'un "Onu tutuklayamazsınız, Jean Paul Sartre Fransa'dır" dediği şahsiyet.
Gelişen olaylar karşısında istifa ederek köyüne çekilen De Gaulle, ikinci onurlu davranışın altına imzasını atmıştı.
Jean Paul Sartre'ın 22 Ekim 1964 tarihli mektubunun çevirisini İndependent Türkçe okurlarına sunma taahhüdümüze sadık kalacağız, Allah izin verirse…
Evet, yazarını 60 sene sonra daha da güçlü kılan mektubu…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish