Ukrayna savaşının 3 yılı geride kalırken

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Seçim kampanyası süresince dünyaya "barış" getireceğini iddia eden Donald Trump'ın Gazze'ye ilişkin sürgün planının yarattığı şok etkisi daha geçmeden bir önceki hafta Rus basını Trump'ın Ukrayna'da "barış"a ilişkin planını yazdı.

Söz konusu planın yansımaları sürerken ABD Başkanı Trump'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le telefonda görüştüğü açıklandı.

Trump telefon görüşmesi hakkında Ukrayna tarafına bilgi vermedi, Avrupalı müttefiklerini de denklemin dışında bıraktı. 

Trump'ın Putin'le görüşmesine hem ABD içerisinden hem de Ukrayna ve Avrupa'dan tepki geldi.

Demokrat Partili siyasetçiler Trump'ı düşmanla görüştüğü için ihanetle suçlarken, bazı Amerikalı uzmanlar ABD'nin tek başına hareket etmesinin ve Rusya'yı işlediği tüm suçlara rağmen muhatap almasının Rusya-Çin-Kuzey Kore-İran ittifakını güçlendireceğini, ittikaftaki bir ülkeye yönelik tavizin tüm ittifaka taviz olarak görülmesi gerektiğine dikkat çekerek, Rusya'yla diyalog kurulmaması gerektiğine işaret etti. 

Avrupalı liderler Ukrayna savaşının Avrupa olmadan çözülemeyeceğine ilişkin yorumlarda bulundu.

Ukrayna'dan ise Kiev olmadan barışın da olmayacağına ilişkin net açıklamalar geldi.

Birkaç gün sonra ABD'nin yeni Savunma Bakanı Pete Hegseth Almanya'nın Ramstein hava üssünde düzenlenen Ukrayna Savunma Temas Grubu toplantısında Ukrayna'nın geleceğine ilişkin üzerinde çalıştıkları planın genel hatları hakkında açıklamalarda bulundu.

Soğuk duş etkisi yaratan Hegseth'in konuşmasında üç husus ön plana çıktı: 

  • Öncelikli olarak Hegseth, Trump'ın geçmişte Ukrayna'nın toprak tavizinde bulunması gerekeceğine ilişkin ifadelerini resmi olarak teyit etti. "Sizler gibi biz de egemen ve müreffeh bir Ukrayna istiyoruz. Ancak öncelikli olarak 2014 yılına kadar Ukrayna sınırlarına geri dönmenin gerçekçi bir hedef olmadığını kabul etmeliyiz. Bu yanıltıcı hedefin peşinde koşmak yalnızca savaşı uzatacak ve daha fazla acıya neden olacak" şeklinde konuşan ABD Savunma Bakanı savaşın başından bu yana önkoşul olarak vurgulanan ‘Ukrayna'nın toprak bütünlüğü'nün Trump yönetimi için önemli olmadığını net bir şekilde ortaya koydu.
     
  • İkinci olarak Savunma Bakanı Hegseth, kalıcı barışın Ukrayna'ya güçlü güvenlik garantilerini içermesi gerektiğine işaret etti, ancak "ABD, Ukrayna'nın NATO üyeliğinin müzakereli bir çözümün gerçekçi bir sonucu olduğuna inanmıyor" diyerek Ukrayna'nın NATO perspektifini de ortadan kaldırmış oldu. 
     
  • Hegseth üçüncü olarak, herhangi bir güvenlik garantisinin NATO'nun ve NATO'nun beşinci maddesi dışında kalacak şekilde, Avrupa ve Avrupa dışından "yetenekli askerler" tarafından desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. ABD'li Bakan Amerikan askerlerinin de Ukrayna'ya konuşlandırılmasının söz konusu olmayacağı mesajını verdi. 

Hegseth bilahare NATO Savunma Bakanları toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında Avrupalı müttefiklerinin ABD için önemli olduğunu söyledi ve Avrupa'yı yalnız bırakmayacaklarını belirtti.

Hegseth bunu söylerken Avrupalı müttefiklerin savunma harcamalarını artırmaları gerektiğine de defaatle vurgu yaptı. 

14-16 Şubat 2025 tarihlerinde gerçekleşen 61. Münih Güvenlik Konferansı'nda ABD'li yetkililerin konuşmaları Avrupa'daki paniği daha da artırdı.

ABD Başkan Yardımcısı J. D. Vance yaklaşık 20 dakika süren konuşmasında Ukrayna konusuna değinmek yerine Avrupalı müttefiklerini içişlerine de karışmak suretiyle eleştirdi. 

Konferansta konuşan ABD Başkanı'nın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg ise, çok başlılığı ortadan kaldırmak için müzakerelerde Avrupa'nın doğrudan yer almayacağını, ancak ABD'nin Avrupalı müttefiklerinin görüşlerine başvuracağını ve görüşlerini dikkate alacağını söyledi.

Kellogg üzerinde çalıştıkları planın birkaç hafta içerisinde somutlaşacağı bilgisini de verdi. (Trump önceki açıklamalarında Kellogg'a 100 günlük bir zaman verdiğini ifade etmişti.)

Kellogg'un sözlerinden hemen önce ABD Avrupa başkentlerine gönderdiği sualnameyle Ukrayna'ya yönelik ne gibi güvenlik garantileri verilebileceğine ilişkin bilgi istedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tüm bu gelişmeler yaşanırken ABD'nin Hazine Bakanı Scott Bessent Kiev'i ziyaret etti ve Zelenski'yle görüştü. Ukrayna tarafının açıklamasına göre Kiev ile Vaşington arasında Ukrayna'nın nadir toprak elementleri konusunda müzakereler başladı. 

Zelenski'nin görüşmede ABD'li Bakana ABD'nin Ukrayna'ya verdiği desteklerden dolayı teşekkür ettiği ve "Başkan'a (Trump), Ukrayna'ya destek vereceği ve bu savaşı gerçekten durdurmak istediği yönündeki mesajlarından dolayı minnettarım. Onun güçlü bir adam olduğunu biliyorum ve Putin'e baskı yapacağından eminim" dediği basında yer aldı. 

Zelenski ayrıca belgeyi hızla inceleyeceklerini ve mutabakata varmak için ellerinden geleni yapacaklarını, zira ABD'nin Ukrayna'nın stratejik ortağı olduğunu ifade etti. 

Haftasonuna doğru Zelenski'den yeni bir açıklama geldi. Planı cuma günü Münih'te Vance'le de görüşen Zelenski cumartesi günü verdiği bir mülakatta bakanlarına anlaşmayı imzalamamaları talimatını verdiğini, zira anlaşmanın sadece ABD'nin çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti. 


Ukrayna'nın müzakere pozisyonu zayıfladı

Zelenki son dönemde çaresizliğin de etkisiyle Rusya'ya karşı taviz üstüne taviz veriyor.

Önce Putin'le masaya oturmaya hazır olduğunu söyleyen Zelenski, (kendisi Putin'le müzakere etmeyeceğine ilişkin bir kararname imzalamıştı) Ukrayna ordusunun işgal ettiği Kursk'u Rusya tarafından işgal edilen topraklara karşılık takas önerisinde bulundu.

Zelenski'nin bu önerisine Rusya'dan Ukrayna için ancak askerlerinin ölüleri için toprak verilebileceğine yönelik sert bir yanıtı geldi.

Ukrayna'nın Zelenski'nin yeraltı kaynaklarına ilişkin anlaşmayı imzalamama yönündeki açıklaması da Ukrayna'nın pozisyonunu güçsüzleştirdi.

Müzakere masasına oturma hazırlığı yapılırken en büyük hata önceden ödün vermektir.

Ancak sadece Zelenski'nin açıklamaları değil, ABD'nin kendine Rusya'yı doğrudan muhatap alması başlı başına Ukrayna'nın elini zayıflatan bir hamle oldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'la gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrasında taraflar Suudi Arabistan'da bir araya gelme konusunda mutabık kaldı.

Ukrayna bugün (18 Şubat) gerçekleştirilecek toplantıya katılmayacak. Avrupa ise tamamen karanlıkta kalmış durumda.

Lavrov dün yaptığı açıklamada Avrupa'nın masada olmayacağını çünkü Avrupa'nın barışı isteyen değil, savaşı sürdürmek isteyen taraf olduğunu savundu.  


Avrupa'da panik

Avrupalılar Amerikalı yetkililerden gelen farklı açıklamalar karşısında dehşetle karışık paniğe kapılmış durumda.

Dün Paris'te; AB Komisyonu Başkanı, NATO Genel Sekreteri, Almanya, Hollanda, Danimarka, Polonya, Birleşik Krallık ve İtayla liderleri acil olarak bir araya geldi. Macron'un tüm Avrupalı müttefiklerini davet etmek yerine seçici davranması büyük tepki yarattı. 

Toplantıda; Avrupa'nın müzakere sürecinden dışlanmaması gerektiği, ne olursa olsun Ukrayna'yı desteklemeye devam edeceği vurgulandı.

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer kalıcı barış olması halinde Ukrayna'ya asker gönderebileceklerini açıkladı, ancak her hâl ve kârda Rusya'nın yeniden Ukrayna'ya saldırmaması için ABD'nin güvenlik garantileri vermesi gerektiğinin altını çizdi. 

AB Konsey ve Komisyon başkanları tarafından sosyal medya üzerinden paylaşılan ortak mesajda; "Bugün Paris'te Ukrayna'nın güç yoluyla barışı hak ettiğini bir kez daha teyit ettik. Ukrayna'nın bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne saygı gösteren ve güçlü güvenlik garantileri sunan bir barış. Avrupa, Ukrayna'ya yapılan askeri yardımlardaki payını tam olarak üstleniyor. Aynı zamanda, Avrupa'nın savunma kapasitesini de artırmamız gerekiyor" denildi.
 


Zelenski Türkiye'ye geliyor

Zelenski savaşın taraflarıyla diyaloğu sürdüren, Mart 2022'deki müzakerelere ev sahipliği yapan, ayrıca Karadeniz Tahıl Anlaşması'nın imzalanması ve uygulanmasına vesile olan Türkiye'yi ziyaret edeceğini açıkladı.

Zelenski güvenebileceği ve Rusya üzerinde nüfuza sahip ülkeleri de sürecin içine çekerek kendi aleyhine gelişen durumu biraz da olsa toparlamaya çalışıyor. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Münih Güvenlik Konferansı marjında Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov ve Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak ile Keith Kellogg'la ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirdi. 

Riyad'ın ABD ve Rus Dışişleri Bakanlarına ev sahipliği yapması Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın savaşın başından bu yana Kiev ile Moskova arasında farklı konularda arabuluculuk yapmasının bir devamı olarak görülebilir.

Trump'ın gelişiyle bin Selman Vaşington'da istediği muhatabı yeniden buldu ve kendi ülkesinin konumunu konsolide etmek için ziyadesiyle bu durumdan istifade edecektir. 

Ancak bu Türkiye'nin de aktif bir rol üstlenmesine engel olmamalıdır.

Aksine, Türkiye'nin de ön alarak ABD nezdinde bölgesinde yapıcı ve oyun kurucu rolü üstlenebileceğini göstermesi Suriye başta olmak üzere bölgede Ankara-Vaşington arasındaki sorunlu konuların çözümü üzerinde de etkili olacaktır.

Nitekim, Bakan Fidan Münih'te verdiği mülakatta yaptığı temaslarda Türkiye'nin Ukrayna'da barışın sağlanması için her rolü üstlenmeye hazır olduğunu muhataplarına ilettiğini belirtti.

Zelenski'nin Ankara'ya yapacağı ziyaret Türkiye'nin oynayabileceği rol açısından önemli ip uçları verecektir. 

Ukrayna'daki savaş bu hafta üçüncü yılını geride bırakırken Avrupa-Atlantik ilişkilerinde "Trump etkisiyle" ortaya çıkan çatlağın daha da derinleşmesi hayli muhtemeldir.

Bu durum da ancak Rusya'nın işine yarayacak ve 3 yıldır sadece kendisi için değil Avrupa ve hatta ABD için mücadele eden Ukrayna'nın bir ülke olarak var olmasını, orta ve uzun vadede de Avrupa'nın güvenliğini ciddi bir tehlikeye sokmuş olacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU