Milli kriz, faşizm ya da devrim (3)

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Freepik

Faşizmle ilgili daha önce bu köşede bir makale yazmıştım. Klasik faşizm ya da açık faşizm dönemlerinde, bütün demokratik örgütlenme biçimleri ve kurumsallıklar bir biçimde tasfiye ediliyor.

Nitekim, II. Dünya Savaşı öncesi yıllardan başlayarak, Alman neo-Nazi faşizmi ve İtalyan faşizmleri dönemlerinde de böyle oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Latin Amerika ülkelerinde ve dünyanın askeri darbe yapılan her ülkesinde, öncelikle Parlamento, hukuk devleti, hak ve özgürlükler gibi kurumsallıklar tasfiye edildi.

Öte yandan, burjuva demokrasisi örtüsü altında da olsa, koşullar ihtiyaç olarak dayattığında, faşizmin demokrasiyi ve demokratik kurumsallığı, hatta en küçük bir demokratik kıpırdamayı dahi kanla boğması, burjuvaziye, özellikle de büyük burjuvaziye ve onun sınıfsal egemenliğine karşı olduğu gibi bir yanılsamaya da düşünülmemelidir.
 


Bilmeliyiz ki, faşist devletlere ve burjuva demokratik devletlere egemen olan sınıflar arasında temel bir farklılık yoktur.

Faşizm, burjuva sınıflarına ve burjuva sınıf katmanlarına karşı değildir; karşı olduğu burjuva siyasal sistemdir.

Bu, burjuvaziyle hiç çelişkileri olmadığı anlamına da gelmez.

Örneğin, üretim alanlarında muhakkak ki farklılıklar ve çelişkiler vardır; ancak bunlar kopuşa yol açacak nitelikte değildir, her daim uzlaşır.

Üstelik bu yönlü çelişkiler, karşıtlık ya da karşıtlık eğilimleri çoğu kez burjuvazinin güven içinde güçlenmesini sağladığı da deneyimlerle sabittir.


Burjuvazi ve sosyal haklar

Burjuva demokratik siyasal sistemlerde burjuva demokrasisi ve sosyal haklar vardır. Ancak burjuvazi için demokrasi ve sosyal haklar vazgeçilmez değildir.

Kriz anlarında, iç ve dış konjonktüre, toplumsal muhalefetin gücüne ve hareket kabiliyetine bağlı olarak, faşizme dereceli biçimler altında ya da doğrudan geçildiğine tarih kanıttır.

Soruna bu perspektiften bakıldığında, sosyal demokrasiye tekabül eden siyasi sistemlerle faşist sistemler arasındaki farklılığı nasıl açıklayabiliriz?

Hiç şüphesiz bu farklılık, bu sistemlerin ayrı ayrı sınıflara dayanmasından kaynaklanmaz. Çünkü her iki sistemde de özünde sınıflar aynıdır.

Demem o ki, farklılık egemen sınıfların farklı olup olmamasından ziyade, egemenliğin kullanma biçiminden kaynaklanıyor.

Sonuç olarak, faşizm burjuvazinin kapitalizm üzerindeki sınıfsal-ekonomik egemenliğine değil, siyasal sistemine, nispi demokrasi ve sosyal haklar sentezine karşıdır.


Milli kriz

Faşizmin iktidar olmasının sırrı milli krizdir; millî krize yaklaşım ve pratik değerlendirme biçimindedir.

Milli kriz, bütün ülkeyi, ülkenin bütün alanlarını ve sektörlerini ekonomik, sosyal ve siyasal sarması halidir. Aynı zamanda bir devlet ve yönetim krizidir.

Egemen sınıfların ülkeyi yönetememesi, yönetilen, ezilen ve sömürülen halkın yönetimden memnuniyetsizliğinin had safhaya varması ve köklü değişim istemesidir.

Bu meyanda, kriz anları köklü değişime, faşizme ya da devrime gebedir.

Halkın değişim isteği karşısında öncü rolü oynamanın gereğini yerine getirme öngörüsüne, siyasi cesaretine ve siyasi aklına sahip olan taraf geleceği kazanır.

II. Dünya Savaşı öncesinde Alman neo-Nazi faşizminin, faşizminin kazanmasını, Alman, İtalyan sosyal Demokrat ve sosyalist solunun kaybetmesini buralarda da aramalı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU