Faşizm üzerine birkaç cümle... (1)

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Walking Times

Kapitalist bir toplumda, ekonomiye ve ekonomik düzene hangi sınıf hâkimse, hiç şüphesiz siyasal iktidarı etkileme ve yönlendirme politikaları, ağır basan biçimde o sınıfın ihtiyaçlarına göre biçimleniyor.

Kapitalist burjuvazi için siyasal iktidarı etkileme ve yönlendirme, denilebilir ki varlık yokluk meselesi oluyor.

Bu nedenle burjuva, kapitalist bir devlete burjuvazinin sınıfsal iktidarını koruma ve kollama misyonu düşüyor.

Üstü örtük yöntemler ve "kirli" yönlendirmelerle sınıfsal özü gizlenen burjuva kapitalist devlet, burjuvazinin siyasal iktidarını sürdürme yönünde araçsallaşıyor.
 


Ekonomik düzen-siyasal iktidar ilişkilerinde yukarıda ifade edilenler, her burjuva kapitalist devlette ve ilişkilerde aynı biçimlerde hayatiyet bulmuyor.

Devletin ekonomik süreçlere katılımı ve düzenleme biçimi, her ülkenin ekonomik, sosyal, siyasal, askeri, kültürel koşullarına göre değişkenlik gösteriyor.

Sanayi devrimini yapmış, derece farkıyla güçlü denebilecek düzeyde dış sömürüye ve gelişmiş kapitalizme sahip toplumlarda, devlet ekonomik ilişkiler üzerinden işçi ve emekçi sınıfların yaşam koşullarını nispi iyileştirme potansiyeline sahip olabiliyor.

"İyileştirme" olanağına sahip olmak, devletin otomatik olarak "iyileştirme" yapacağı anlamına da gelmiyor.

Geri koşullara itiraz etmek, talep etmek, direnmek gerekiyor...

Gelişmiş kapitalist ülkeler de "maddi olarak verme" potansiyeli olduğundan dolayı, burjuvazi işçi ve emekçilerin yaşamını iyileştirmeye dönük bazı sosyal hak ve özgürlüklerini tanıyabilir; tanıyor da.

Ancak bu, iç sömürüden vazgeçtiği anlamına gelmiyor. İşçiye, emekçiye sosyal-ekonomik hakların tanınması, tüm halka tüketim olanağı verdiğinden, burjuvazi bir şekilde -artı bir yana- kaybını dengelemiş oluyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şunu ifade edelim ki, sosyal-ekonomik hakların tanınması, işçilerin ve emekçilerin eylemliliğinin seviyesini düşürebiliyorsa da, bu politikayı ancak dış sömürü yapacak düzeyde gelişmiş kapitalist ülkeler uygulayabiliyor.

Dış sömürü olanağı olmayan, yani sanayi devrimini yapmamış geri kalmış ülkelerde, o ülkenin egemen sınıflarının işçi ve emekçi sınıflara nispi hak ve özgürlükler tavizleri vererek mücadelelerini sınırlama ve kontrol altına alma olanağı genel olarak olmuyor.

Bu ülkelerin kapitalizmi geridir.

Geriliği aşmak için devlet desteğine ihtiyaç duyulur.

Devlet üzerinden demokratik biçimlere geçilse de, demokrasi şemsiyesi altında gelişen işçi ve emekçi mücadelesinin yükselişi zaman içinde hazmedilemiyor; türlü zorba yöntemlerle, en çok da darbeyle halkın haklar ve özgürlükler mücadelesi kan ve ateşle boğuluyor.

Bu bağlamda, halka karşı emperyalist güçlerin ve yerli işbirlikçi burjuvazinin sınıfsal/siyasal iktidarını sürdürmenin kanlı zorbalık rejimidir faşizm!

Faşizm bir dünya görüşü ya da bir doktrin değildir.

Egemen sınıf sisteminin koruyucu siyasi sistemidir faşizm.

Gerici, tutucu bir iktidar biçimidir faşizm.

İşçi ve emekçi sınıfların mücadelesini ve iktidarını her ne pahasına olursa olsun engelleme amacını taşıdığından, en demokratik iktidar biçimleri içinde görünse bile bu amaçta olan rejimler faşisttir.

Emperyalist amaçlıdır ve saldırgandır faşizm.

Genellikle kapitalistleşme dönemlerinin koşullarının ürettiği bir sistemdir faşizm.

Kapitalistleşme, zorunlu olarak işçilerin ve emekçilerin tepkisini yaratırken, geriliği de burjuvazinin kendi gücüyle siyasi iktidarını koruyabilmesini ortadan kaldırıyor.

Bu da devlet eliyle korunmanın, faşizme yönelmenin ön koşullarını yaratıyor.

 

(Devam edecek..)

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU