Kuzeydoğu bölgesi resmi olarak Kuzeydoğu Konseyi'ne bağlı Arunachal Pradesh, Assam, Manipur, Meghalaya, Mizoram, Nagaland, Tripura ve Sikkim'i kapsar.
Halk arasında ilk yedisi "7 kız kardeş" ve Sikkim ise "1 erkek kardeş" olarak tanımlanır.
Bağımsızlıktan önce Arunachal Pradesh, Assam, Meghalaya, Mizoram ve Nagaland sömürge Assam'ın bir parçasıydı.
Manipur ve Tripura, İngiliz siyasi görevlileri bulunan prenslik devletleriydi.
İngiliz egemenliğindeki Sikkim ise 1947'de bağımsız bir ülke oldu ve 1975'te Hindistan tarafından ilhak edildi, 2001'de Kuzeydoğu Konseyi'ne katıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Birkaç önemli siyasi bölünme eylemi Hindistan'ın Kuzeydoğusu'nun kaderini şekillendirdi.
İlki, 1874'te Assam bölgesinin Bengal'den ayrıldığı ve düzenlemeye tabi olmayan bir eyalet olan "Kuzey Doğu Sınırı" olarak tanımlandığı zamandı.
Shillong, İngilizlerin idari merkez tercihi ve dolayısıyla siyasi faaliyetlerin odak noktası haline geldi.
1905 ve 1912'de bölge Doğu Bengal ve Assam'ın yeni eyaletlerine dahil edildi ve bir eyalet olarak yeniden kuruldu.
İngilizler, her zamanki gibi, dilsel temellere göre sınırlar çizerek keyfi bir yapboz oyunu oynadılar.
İnsanlar Bengalliler, Oriyalılar, Assamlılar ve Biharlılar olarak parçalandı ve gruplandırıldı.
Ayrıca, 1947'deki Bölünme'nin ardından Bengal ve Punjab bölündüğünde başka bir bölge jeo-kültürel bir kriz yaşadı.
Eski Sylhet eyaleti, bir kısmını Doğu Pakistan'a (şimdi Bangladeş) verilecek şekilde bölünürken Hindistan'da kalan kısım ise Assam ile birleştirildi.
Sonucunda Hindistan Sylhetlileri kendilerine ait diyebilecekleri bir devlete sahip olmadılar.
Manipur prenslik devletinin katılımı 1949'da halkın iradesi yerine zorlama ile gerçekleşti ve bu hareket Manipurluların bilincinde hala can sıkıcı.
1950'de daha büyük bir Assam için devlet olma ve ardından 1972'de Meghalaya tepe devletinin ayrılıp kurulması, hepsi kanlı tarihler ile yüklü.
Atalarının vatanı Sylhet'in kaybı esasen kendi topraklarında yabancı olarak görülmelerini sağlayan bir kimliğin kaybıydı aynı zamanda.
Shillong'un durumu da benzer: Bir zamanlar Assam'ın başkenti olan bu kozmopolit şehir, birçok Assamlı ve Assamlı olmayan insana ev sahipliği yapıyordu.
Meghalaya'nın şiddet ile ayrılmasının ardından, yeni devletin başkenti oldu.
Şehrin yeni efendileri olan Khasi, Garo ve Jaintiya kabileleri, "kendi" şehirlerinde kabile dışı veya dkhar'dan hiçbirinin olmasını istemediler ve onlara rutin olarak şiddet ve terör uyguladılar, birçoğunu kaçmaya zorladılar.
***
Kuzey Doğu'da azınlık çoğunluktur ve bölgenin siyaseti kast veya mezhepsel çatlaklardan çok rekabet eden etnik milliyetçilikler tarafından yönlendirilir.
Buradaki en büyük kimlik çatışması, kimin yerli ve kimin göçmen yerleşimci olduğunu belirleme mücadelesidir.
Etnik bölünme ve şiddet, yerinde olan birçok gelişmeye karşın Kuzeydoğu'da çok az şeyin değiştiğini gösteriyor.
Neredeyse 1,5 yıldır artan Manipur'daki şiddet bağlamında, bir yanda Meiteiler, diğer yanda Kuki-Chin-Mizo-Zomi-Naga kabileleri arasında aşılamaz bir Bölünme'nin hayaleti artık çok belirgin.
Benzeşmeyen şeyler arasındaki benzerliği bulma dürtüsü Hindistan için çok temeldir.
Ülkenin diğer bölgelerinden farklı olarak Hindistan'ın Kuzeydoğusu kültürel ve jeopolitik özellikleri ile benzersizdir.
Karşıtlığın hayal edilen bir topluluğu olarak Kuzeydoğu, Hindistan'ın doğu ucundaki karmaşık, zengin ve heterojen dünyaları tanımlamak için kullanılan bir metafor aslında.
Bölge, Çin dahil dört ülke ile uluslararası sınırının yüzde 96'sını paylaşır ve farklı kültürlere, yemek alışkanlıklarına, dillere veya lehçelere sahip 200'den fazla etnik gruba sahip son derece karmaşık bir bölge.
Tüm Kuzeydoğu devletleri arasında Manipur Hinduizm, Hristiyanlık ve İslam gibi farklı inançları ve Sanamahi gibi yerli dini gelenekleri takip eden 35'ten fazla etnik gruba sahip en karmaşık devlet.
Manipur'un 1949'da Hindistan ile birleşme biçimine karşı muhalefet, direniş ve ayrılıkçı hareketlerin yeni aşamalarının temelini attı Kİ Manipur, Yeni Delhi ile Kuzeydoğu'nun birçok huzursuz bölgesi arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer almaya devam ediyor.
Bu direnişi bastırmak için Hindistan hükümeti 1958'de tartışmalı Silahlı Kuvvetler Özel Yetkiler Yasası'nı yürürlüğe koydu.
Yasa, askeri ve yarı askeri gruplara "rahatsız bölgelerde kamu düzenini korumak için" geniş tabanlı yetkiler sağlıyor, bu yetkiler öncelikle Kuzeydoğu ve Jammu ve Keşmir bölgelerine uygulandı.
***
"Mücevherler Ülkesi" anlamına gelen Manipur, dağ sıraları ile çevrili bir vadiden oluşuyor.
Sınırının büyük bir bölümünü şu anda askeri cunta tarafından yönetilen Myanmar (398 kilometre) ile paylaşıyor.
Manipur ayrıca Mizoram ile 96 km, Assam ile 205 km ve Nagaland ile 204 km'lik bir sınırı paylaşır.
Çeşitli bir demografiye sahip: Nagalar (yüzde 24) ve Kukiler (yüzde 16) çoğunlukla Hristiyan iken Hindu Meiteiler ve Müslümanlar sırası ile nüfusun yüzde 53'ünü ve yüzde 6'sını oluşturur.
Hindistan'ın Pakistan ve Bangladeş ile sınırı çit ile çevrili iken Myanmar ile sınırı çit ile çevrili değil.
Her iki ülkenin vatandaşlarının vize veya pasaport belgesi olmadan birbirlerinin topraklarında 16 kilometreye kadar dolaşmasına izin veren bir Serbest Dolaşım Rejimi politikası var.
Bunun amacı çoğunlukla aynı etnik kabileden olan insanlar arasında daha iyi etkileşime izin vermesi nedeni ile övgüye değer olsa da militanlar ve kaçakçılar tarafından istismara açıktır.
Myanmar ordusunun isyancı gruplara karşı operasyonları, özellikle Chin-Kuki olmak üzere birçok kabileyi güvenlik için Hindistan devletlerine, özellikle Mizoram ve Manipur'a gitmeye zorladı.
Ancak Meiteiler, Chin-Kuki'nin ve Myanmar'dan Manipur'a isyancıların sızmasının, toprak işgali ve toprak gaspı, silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti vb. gibi kötü niyetli faaliyetler yürütmek için büyük bir tasarımın parçası olduğunu iddia ediyor.
Myanmar'dan Manipur'a ve ülkenin diğer bölgelerine uyuşturucu, kereste, areka cevizi, ucuz Çin kıyafetleri ve elektronik eşyaların kaçakçılığı kazançlı bir iş; kazançlı uyuşturucu ticaretini kontrol etmek için şiddetli bir rekabet var.
Kuki kabileleri öncelikli olarak haşhaş yetiştiriciliği ile uğraşırken diğer etnik grupların hemen hepsi bir şekilde uyuşturucu ticaretine katılır.
Çiftçilere dağıtılmak üzere sağlanan gübrenin (üre) hükümet yetkililerinin işbirliği ile çıkar grupları tarafından haşhaş yetiştiriciliği için kullanıldığı görülür.
Manipur'da faaliyet gösteren çok sayıda küçük veya büyük militan grup bulunur.
Her biri nüfuz için yarışıyor ve ilgili etnik grupların çıkarlarının "koruyucusu" olduklarını iddia ediyor.
Bu grupların birçoğu, özellikle Kuki militan grupları, Merkez hükümeti ile 2008'de Operasyonları Askıya Alma anlaşması imzalamış ancak bu pakttaki 25 Kuki militan grubundan bazılarının halihazırda temel kuralları ihlal ettiği ve Manipur'daki barış ve huzuru bozduğu gerekçesi ile Manipur hükümeti bunları anlaşmadan çıkarmak istiyor ve bunun için Birlik hükümetinden güncelleme bekliyor.
Meiteiler Kuki militanlarının Kukileri kendilerine karşı şiddet uygulamaya teşvik ettiği ve kışkırttığı iddiaları bulunurken benzer şekilde Kukiler devam eden etnik şiddete Meitei militanlarının da dahil olduğunu iddia ediyor.
3 Mayıs 2023'ten beri devam eden etnik şiddette, Birlik İçişleri Bakanı Amit Shah ve diğerlerinin itirazlarına karşın önemli bir azalma görülmedi.
Nagalar da durumu yakından takip ediyor Kİ böylesine hassas bir ortamda zaten gergin olan durumu daha da gerginleştirecek bir kıvılcıma ihtiyaç duyuluyor.
Birçok farklılığa karşın çeşitli etnik gruplar Manipur'da birlikte yaşamayı öğrendiler ANCAK mevcut Manipur yönetimi tarafından yakın geçmişte yapılan bir dizi eylem, çoğunlukla Kukiler olmak üzere kabileler arasında kızgınlığa yol açtı.
Çatışmanın gerçek nedenleri olarak, etnik huzursuzluğun ilk kışkırtıcı unsurunun, Manipur nüfusunun yüzde 53'ünü oluşturan ve ağırlıklı olarak Manipur Vadisi'nde yaşayan Meitei topluluğunun Planlanmış Kabile (ST) listesine dahil edilmesi talebi olduğu anlaşılıyor.
Ancak bu yalnızca yakın bir neden; uzun süredir kaynayan temel öfkenin başka nedenleri var.
Bunlar yalnızca hükümetin devletin dağlık bölgelerindeki ayrılmış ve korunan ormanlara uyguladığı baskı ile değil aynı zamanda Kukilerin zulüm görme hissi ile de bağlantılı.
Myanmar sınırının ötesinden aynı etnik gruptan olan birkaç Chin, şiddet ve zulümden kaçarak Hindistan'a girdi ve hükümetin yasadışı göçmenler olarak nitelediği bu Chin sızmalarına karşı sert duruşu, akrabaları olan Kukileri kızdırdı.
BJP Başbakanı'nın Manipur tepelerindeki ayrılmış ve korunan ormanlık alanların kabile toplulukları tarafından işgal edilmesine karşı sert duruşu, tepelerdeki birçok dönüm arazinin haşhaş ekimi için kullanılması da dahil çeşitli nedenlerden kaynaklanıyor.
Hükümet ormanlık alanlara yönelik baskısını uyuşturucuya karşı daha büyük bir savaşın parçası olarak görüyor, ancak aynı zamanda tüm Kuki halkına karşı genel bir terim olarak "uyuşturucu baronları" ifadesini kullanıyor.
İkinci olarak, Manipur'da toprak üzerinde ciddi bir baskı var.
Kabile köylerinde nüfus arttıkça, tarihi ve atalarından kalma hakları olarak gördükleri çevredeki ormanlık alanlara yayılma eğiliminde oluyorlar.
Bu durum hükümet tarafından kabul edilmiyor.
Aynı zamanda vadilerde yaşayan Meiteiler tepelik alanlara yerleşmelerine veya toprak satın almalarına izin verilmediği için öfkeli iken kabile halkı vadilerde toprak satın alabiliyor.
Hükümetin yeni köyleri nasıl tanıyacağına dair gerçek bir politikası yok, Manipur'da şeffaf bir orman politikası da yok.
Yani Manipur'da hala yaşanmakta olan şiddet, Manipur Yüksek Mahkemesi'nin Manipur hükümetinden Manipur'daki çoğunluk nüfusu olan Meitei topluluğu için Planlanmış Kabile (ST) statüsünü değerlendirmesini istemesinin ardından başlamıştı.
Bu statü, Hindistan Anayasası kapsamında koruma sağlayacak ve Meitei'nin hükümette ayrılmış koltuklar da dahil faydalara daha geniş erişim sağlamasına izin verecekti.
Manipur'daki Meitei topluluğu uzun zamandır bu statüyü talep ediyordu ANCAK böyle bir kararın özellikle Kuki ve Naga yerli toplulukları ile etnik bölünmeleri derinleştireceği konusunda güçlü kaygılar vardı.
Gerçekten de mahkeme duyurusundan kısa bir süre sonra, 3 Mayıs'ta Manipur Tüm Kabile Öğrencileri Birliği tarafından protesto amaçlı bir miting düzenlendi.
Protestolar Manipur'daki şiddetin en acil tetikleyicisi olarak tanımlanabilirken burada zaten birkaç yıldır yerli topluluklar arasında gerginlikler artıyordu.
Örneğin, mevcut Manipur hükümetinin yerli toprak hakları sorunlarına yaklaşımı, öncelikle başkent vadisini çevreleyen tepelik alanlarda yaşayan Kuki topluluklarını hedef aldığı şeklinde algılanıyor Kİ tepelik bölgelerdeki ayrılmış ormanları araştırma çabalarının haşhaş ekimini azaltma çabası olduğu söylendi ancak Kuki köylerinde tahliyeler ile sonuçlandı.
Bu arada bir diğer anlaşmazlık noktasının da yerli topluluklar arasındaki mevcut toprak dengesizliği olduğunu yineleyelim: Meiteiler daha önce belirtilen dağlık bölgelerde toprak satın alamazlar, ancak Kukiler ve diğer kabile toplulukları vadide toprak satın alabilirler.
Ayrıca, komşu Myanmar'daki 2021 askeri darbesinin ardından gelen mülteci akınının (özellikle Kukilerle güçlü bağları olan Sagaing bölgesinden gelenler) Meitei yerli topluluğu için daha büyük bir güvensizlik duygusu yarattığını da yinelemekte yarar var.
Çatışmadaki gerçek karar alma yetkisi silahları, uyuşturucuları ve siyaseti kontrol edenlerde olsa da her iki toplulukta da en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklar.
Ormanlık araziden Kukilerin tahliyesi, haşhaş yetiştiriciliğine karışan Kukilere karşı eylem gibi kararlar seçilmiş bir hükümetin gerçek eylemleri gibi görünse de Kukiler kasıtlı olarak hedef alındıklarını düşünüyor.
Meiteilerin bir bölümü, Myanmar'dan Chin/Kuki göçünün önemli ölçüde arttığını düşündükleri için Manipur için Ulusal Vatandaş Kaydı (NRC) yapılmasını talep ediyor.
Bu nedenle Kuki ve Meiteiler arasındaki güven açığı zaten zirvede.
Dolayısıyla Imphal Yüksek Mahkemesi'nin 27 Mart 2023'te Manipur hükümetine Meiteiler için Planlanmış Kabile (ST) statüsünü değerlendirmesini emreden ve 19 Nisan'da kamuoyuna açıklanan talimatının büyük çaplı bir şiddeti tetiklediği 3 Mayıs'tan bu yana Manipur'daki şiddet tüm hızla sürüyor.
Ülkenin Cumhurbaşkanı'nın bir kast veya kabileyi Planlanmış Kast (SC) veya Planlanmış Kabile (ST) olarak ilan etme yetkisine sahip anayasal otorite olduğunu belirtmekte fayda var.
Aslında Meiteileri Planlanmış Kabile (ST) olarak ilan etme davası ilk olarak 2013 yılında açılmıştı.
1891, 1901 ve 1931 nüfus sayımı kayıtlarına göre Meitei, Planlanmış Kabile (ST) olarak listelenmişti ancak 1951'den beri Manipur halkına herhangi bir bilgi veya iletişim sağlanmadan Hindistan Birliği'nin Planlanmış Kabile (ST) listesinden çıkarıldılar.
1949'da Hindistan hükümeti, Kabile İşleri Bakanlığı, Meiteilerin sosyal statülerini doğrulamak için bir azınlık komisyonu oluşturdu.
Birçok Meitei ise Planlanmış Kabile (ST) statüsüne sıcak bakmıyordu, çünkü muhtemelen daha yüksek bir sınıftan olduklarını ve kabile olarak kabul edilmenin sosyal statülerini düşüreceğini düşünüyorlardı ANCAK düşük kastlı Meiteilerin bir kısmı da Diğer Geri Kastlar (OBC) ve Planlanmış Kast (SC) statüsünün tadını çıkarıyor.
Meiteiler şimdi muhtemelen büyüklerinin Planlanmış Kabile (ST) statüsünü savunmadıkları için yaptıkları hatanın farkına varmış gözüküyor.
Bu arada, Nagalar ve Kukiler gibi Meiteiler de Moğol genetik geçmişlerine sahipler ancak 19'uncu yüzyılda Bengal Hindularının etkisi altında Hindu kültürünü benimsedi, Vaishnavizm'i kabul etti ve dolayısıyla kast ve toplumsal tabakalaşma kalıplarından etkilendiler.
Diğer kabilelerin (Planlanmış Kabile - ST olarak) arazi sahibi olabileceği ve eğitim ve istihdam açısından diğer avantajlardan yararlanabileceği Manipur Vadisi'ndeki arazi üzerindeki baskı, mevcut Meiteiler kuşağını güvensiz hissettiriyor.
Ki Yalnızca Planlanmış Kabile (ST) statüsü verilirse tepelerde arazi satın alabileceklerini veya diğer kabileler ile işlerde rekabet edebileceklerini fark ettiler.
Evet, Nisan 2022'de Manipur Yüksek Mahkemesi'nde Meiteilerin bir bölümü tarafından açılan bir medeni dava dilekçesinde, Yüksek Mahkeme 27 Mart 2023'te Manipur hükümetine Meiteileri Planlanmış Kabile (ST) listesine dahil etmek için Kabile İşleri Bakanlığı'na tavsiyede bulunması talimatını vermişti.
Ve evet, Her iki kabile, yani Kukiler ve Nagalar, Yüksek Mahkeme'nin talimatlarına karşı geçen yıl 3 Mayıs'ta protesto ederken Kukilerin protestosu hala devam eden şiddete dönüştü.
Ama ayrıca, Biren Singh hükümetinin kanun ve düzenin bozulmasını öngörmemesi ve buna bağlı olarak kaosu önlemek için etkili önlemler almamasının da devam eden şiddette payı büyük.
Evet, Manipur'da kabileler, anayasanın 371C maddesi ve 1972 tarihli Manipur Tepe Bölgesi Bölge Özerk Konseyi Yasası kapsamında bazı avantajlardan yararlanıyor.
Ancak Kukiler, Assam'ın Bodo'nun egemen olduğu bölgelerinde faaliyet gösteren Bodoland Bölge Konseyi'ne benzer şekilde ayrı bir Özerk Konsey talep ediyor.
Bazı Kukiler de Manipur'dan ayrı bir devlet olan "Kuki toprakları" talep edecek kadar ileri gidiyor.
Öte yandan Nagaların talebi, Manipur'un Naga Bölgeleri'nin Nagaland (Büyük Nagaland) ile bütünleştirilmesidir.
Sözün özü, bu nedenle Manipur'daki sorunlar çok karmaşık.
Kuzeydoğu'daki diğer birçok kabile, Planlanmış Kabile (ST) statüsü veya Özerk konsey veya hatta ayrı devletler için talepte bulunuyor.
Öte yandan, Birlik hükümetinin de Kuzeydoğu'daki sorunları çözme çabalarındaki bazı hamleleri -bölgenin karmaşıklıkları dikkate alınırsa- ters tepmiş gözüküyor.
Bunun en bariz örneklerinden biri, 2001 yılında Nagaland -Isak Muivah- Ulusal Sosyalist Konseyi (NSCN-IM) ile ateşkesin Manipur'a genişletilmesiydi.
Birlik hükümeti 1997 yılında baskın NSCN (IM) grupları ile Nagaland ile sınırlı olacak şekilde bir ateşkes anlaşması imzalamıştı.
Ancak NSCN (IM) baskısı altında hükümet 2001 yılında "Bölgesel Sınırlar Olmadan" ifadesini ekleyerek ateşkesi Manipur'a genişletti.
Birlik hükümetinin Meiteilerin ruh halini anlamadan ve Manipur hükümetine danışmadan aldığı karar, 18 Haziran 2001'de polis ateşi ile on üç protestocunun öldürülmesine yol açan büyük çaplı şiddete yol açtı.
Hükümetin Manipur'daki ateşkesi geri çekmekten başka seçeneği yoktu ANCAK Nagalar ile Meiteiler arasındaki ilişkilerin normalleşmesi on yıllar aldı.
Benzer şekilde Birlik hükümetinin 1985'te Tüm Assam Öğrenci Birliği (AASU) ile imzaladığı Assam Kaydı da başarısız oldu.
Assam Kaydı, "1971'den sonra Assam'a giren yasadışı Bangladeşlilerin Tespiti, (Seçmen Listesinden) Silinmesi ve Sınırdışı Edilmesi"nden söz ediyor.
Ancak bu yasadışı Bangladeşlilerin Bangladeş ile bir sınırdışı anlaşması olmadığı için Bangladeş'e sınırdışı edilemez olduğu anlaşıldı.
Dahası, Bangladeş, vatandaşlarının Assam'a veya başka bir devlete sızdığını da reddediyor.
Yani gerçekte olan, Birlik hükümetinin uygulamada zorlandığı bir anlaşma imzalamış olmasıydı.
Ve Manipur durumuna dönersek, komşu Mizoram'ın Manipur sorununa dahil olması da durumu zorlaştırıyor.
Chin kabilelerine mensup Mizolar, tıpkı Kukiler gibi, Manipur'a sığınan kardeşlerine yardım sağlıyor.
Üstelik şimdi özellikle Mizoram'dan gelen insanların bir kısmı Manipur'da Hristiyanların kasıtlı olarak hedef alındığını söyleyerek soruna dini bir boyut getirmeye çalışıyor.
Mizo politikacılarının bir kısmı sorunu daha da karmaşık hale getirecek Kukilerin Özerk Konsey/ayrı devlet talebini destekliyor.
Ve bu arada, İsrail'de yayınlanan birkaç gazete de Manipur'daki Yahudilerin güvenliğinden ve emniyetinden söz etti. Benzer şekilde, RSS'nin mevcut şiddetteki rolü de tartışılıyor.
Hem Kukiler hem de Meiteiler sorunu uluslararasılaştırmaya çalışıyor.
30 Haziran 2023'te Dünya Kuki-Zo Entelektüel Konseyi (WKZIC), İsrail Başbakanı'na Kuki halkının korunması için acil müdahale talebinde bulunan bir muhtıra sundu.
6 Temmuz 2023'te Amerika'nın Hindistan Büyükelçisi Eric Garcetti, Amerika'nın Hindistan'a mevcut devam eden sorunu çözmede yardımcı olmaya hazır olduğunu belirtti.
Bir yandan da Nagalar, Kukiler ve Meiteiler arasındaki herhangi bir çözümün Nagaları hiçbir şekilde dezavantajlı bir konuma sokmaması noktasında kaygı duyuyor.
Meitei liderlerinin bir kısmının Assam Tüfekleri'nin Kukilere karşı taraflı olduğu iddiası da Hindistan'ın en eski paramiliter gücünü kötülemek için siyasi olarak motive edildiği iddiasını da beraberinde getiriyor.
Ayrıca Manipur yönetiminin, özellikle Manipur polisinin zaman zaman taraflı davrandığı yönünde de iddialar bulunuyor.
Birçok polis karakolundan, özellikle alt düzeyde, kötü niyetli kişiler tarafından önemli miktarda silahın yağmalandığı haberleri yansıyor.
Dahası, Manipur Bütünlüğü Koordinasyon Komitesi (COCOMI) örgütü yakın zamanda "Chin-Kuki Narko-Terörizmine Karşı Manipurluların Ulusal Savaşı"nı ilan etti Kİ tüm Chin-Kukileri bir narko-terörist grubu olarak tanımlamak işleri daha da karmaşıklaştıracaktır.
Kısacası Hindistan'ın Manipuru'nda suların durulması biraz zor ve karmaşık gözüküyor...
Bu köşede geçen yıl da Manipur'dan söz ettim, kast konusuna da bu köşede biraz değinmiştim; her iki yazıya da bir göz atın derim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish