Dijital çağda yaşamamızın en büyük getirilerinden biri, her an her yerden bilgiye ulaşma imkânımızın olması.
Ancak bu bilgi akışı, özellikle sosyal medya aracılığıyla gençlerin dünyasına sürekli olarak yeni güzellik standartlarını dayatıyor.
Pürüzsüz ciltler, kusursuz vücut hatları ve "ideal" görünen yaşamlar, sosyal medyada norm haline geliyor ve gençler üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor.
Peki, bu durum aile ilişkilerini nasıl etkiliyor ve gençlerin özgüvenlerini nasıl zedeliyor?
Güzellik algısı ve sosyal medyanın rolü
Güzellik kavramı, tarih boyunca farklı kültürlerde değişiklik gösterdi.
Ancak bugün sosyal medya, bu algıyı küresel ve homojen bir yapıya dönüştürdü.
Instagram, TikTok ve YouTube gibi platformlarda milyonlarca genç, popüler influencer'lar ve ünlülerin dayattığı beden ve güzellik standartlarını takip ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu görsellerin büyük bir çoğunluğu filtreler, makyaj teknikleri ve fotoğraf düzenleme programlarıyla şekillendirilmiş, gerçek dışı bir estetik anlayışını yansıtıyor.
Sonuç olarak, gençler bu "mükemmel" görüntülere ulaşmaya çalışırken kendi fiziksel görünüşlerinden memnuniyetsizlik duymaya başlıyorlar.
Bu güzellik standartları, sadece dış görünüşe yönelik değil, yaşam tarzını da kapsıyor.
Gençler, sosyal medyada sürekli olarak zenginlik, eğlence, seyahat ve tüketim üzerine kurulu bir yaşamı idealize eden paylaşımlara maruz kalıyor.
Bu durum, onların gerçek dünyadaki yaşamlarını kıyaslamalarına, hayal kırıklığı yaşamalarına ve daha fazla beğeni ya da onay almak için kendilerini baskı altında hissetmelerine neden oluyor.
Gençler üzerindeki psikolojik etkiler
Sosyal medyanın güzellik standartları, gençler üzerinde özgüven eksikliği, beden dismorfisi ve depresyon gibi olumsuz psikolojik etkiler bırakabiliyor.
Kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslama, gençlerin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Genç kızlar, daha ince ve kusursuz görünmeye çalışırken, genç erkekler de kaslı ve "güçlü" bir görünüm elde etmeye çalışıyor.
Bu baskılar, gençlerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarından uzaklaşmalarına, aşırı diyet yapmalarına ya da zararlı egzersiz alışkanlıkları geliştirmelerine neden olabiliyor.
Bu noktada, ailelerin rolü büyük bir önem taşıyor. Gençler, kendilerini sosyal medyada beğenilmeyen ya da yeterince "güzel" hissetmeyen bireyler olarak gördüklerinde, ailelerinin desteğine ihtiyaç duyuyorlar.
Ancak bazı durumlarda aileler de bu güzellik standartlarının bir parçası haline gelebiliyor ve gençler üzerindeki baskıyı istemeden artırabiliyorlar.
Aileler, çocuklarının sosyal medya etkisi altında yaptığı değişimlerden haberdar olmayabiliyor ya da gençlerin dış görünüşüne odaklanarak bu baskıyı daha da güçlendirebiliyor.
Aile içi destek ve farkındalık
Gençlerin sosyal medya baskılarından daha az etkilenmelerini sağlamak için ailelerin bilinçli ve destekleyici bir rol üstlenmesi gerekiyor.
İşte ailelerin yapabileceği bazı adımlar:
1. Açık iletişim kurmak: Gençlerin sosyal medyada gördüklerini eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmelerini teşvik etmek önemli. Ebeveynler, gençlerle sosyal medya içerikleri hakkında açık ve yargısız bir şekilde konuşarak, bu içeriklerin gerçeklikle ne kadar örtüştüğünü tartışabilirler.
2. Özgüven geliştirmek: Aileler, gençlerin yalnızca dış görünüşlerine odaklanmak yerine, yeteneklerini, kişisel başarılarını ve karakter özelliklerini öne çıkararak onların kendilerine olan güvenlerini artırabilirler. Özgüvenli bireyler, dış güzellik standartlarından daha az etkilenirler.
3. Gerçeklik ve dijital manipülasyon arasındaki farkı anlatmak: Gençlerin, sosyal medyada gördükleri içeriklerin çoğunun düzenlenmiş olduğunu anlamaları önemli. Aileler, bu manipülasyonun etkilerini gençlere anlatarak, gördükleri görsellerin gerçek olmadığını fark etmelerine yardımcı olabilir.
4. Zaman yönetimi ve sosyal medya sınırları: Sosyal medyada geçirilen zamanın sınırlanması, gençlerin bu platformlarda gördükleri içeriklerden daha az etkilenmelerini sağlayabilir. Aileler, sosyal medya kullanımını dengede tutarak, gençlerin gerçek hayatta daha fazla zaman geçirmelerini teşvik edebilirler.
Sosyal medyanın güzellik standartları, gençler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor ve bu baskı, aile ilişkilerine de yansıyabiliyor.
Gençler, sosyal medyada gördükleri kusursuz görüntülerin gerçek olmadığını anlamakta zorlandıkça, kendilerini bu standartlara uydurmaya çalışıyorlar.
Ailelerin, bu süreçte gençlere destek olmaları, eleştirel düşünmeyi öğretmeleri ve özgüvenlerini pekiştirmeleri gerekiyor.
Unutulmamalıdır ki, güzellik sadece dış görünüşten ibaret değil; insanın iç dünyası ve kendine olan güveni de en az fiziksel görünümü kadar önemli.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.