Son yıllarda Doğu Afrika turizminin merkezi olarak anılan Zanzibar, turkuaz mavisi okyanusu, temiz sahilleri, eşsiz kültürel dokusu, lezzetli mutfağı ve güler yüzlü halkı ile akıllarda cennet gibi bir manzarayı canlandırıyor.
Ancak Unguja ve Pemba adaları ile birkaç küçük bitişik adadan oluşan Zanzibar, çok da uzak olmayan bir tarihte büyük bir trajediye sahne olmuştu.
250 yıllık Arap egemenliğine son verdiği için Tanzanya genelinde 12 Ocak'ta törenlerle kutlanan Zanzibar devrimi, "sömürgeciliğe karşı şanlı bir direniş" olarak anılıyor.
Lakin, kanlı devrim sonucu binlerce günahsız insanın katledildiği gerçeği ülke genelinde gerek siyasiler gerek entelektüeller için adeta bir tabu.
Zanzibar'ın kozmopolit halkı
İsmini Farsçada "siyahlar sahili" anlamına gelen "Zangbar" kelimesinden alan Zanzibar, uzun yıllar boyunca Asya, Afrika ve Arap Yarımadası'nı birbirine bağlayan kozmopolit bir ticaret merkezi idi.
İki yüzyıldan fazla Portekiz'in sömürdüğü topraklarda Zanzibar elitinin Portekiz yönetimine son vermek için Ummanlıları davet etmesiyle birlikte adada 17'nci yüzyıl sonlarında Arap yönetimi varlık gösterdi.
Zanzibar, 1858 yılına kadar bir süre başkentliğini yaptığı Umman Sultanlığına bağlı kaldı.
1890'da Ali ibn Sa'id'in hükümdarlığı sırasında Zanziba, İngiliz himayesi altına girdi.
Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan Zanzibar o dönemde yaklaşık 230 bin Afrikalı, 50 bin Arap ve 20 bin Güney Asyalıdan oluşuyordu.
Ancak Zanzibar'ın büyük topraklara sahip Arap sakinleri ve Asyalı tüccarlar genellikle işçi (kölelik kaldırılmadan önce köle) olarak çalıştırılan Afrikalılardan daha varlıklıydı.
Yerel halk ekonomik eşitsizliğin farkında olmasına karşın bu durumu kabullenmiş sayılırdı.
İngilizler tıpkı diğer kolonilerinde yaptığı gibi, Zanzibar'da da mevcut ırksal gerginlikleri yoğunlaştırmaya odaklandı.
Bölgedeki büyük siyasi partiler büyük ölçüde etnik hatlar boyunca örgütlendi, Araplar Zanzibar Milliyetçi Partisi'ne (ZNP) ve Afrikalılar Afro-Şirazi Partisi (ASP) ve Afro-milliyetçi Zanzibar ve Pemba Halk Partisi'ne (ZPPP) hakimdi.
Aralık 1963'e gelindiğinde, Sultan Cemşid bin Abdullah Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını ilan ederek anayasal monarşi ile ülkeyi yönetmeye başladı.
2 yıl önce belirlenen seçim bölgeleri yeniden düzenlendi ve seçimlerde huzursuzluk yaşandı.
1963 seçimlerinde Abeid Karume liderliğindeki ASP'nin halk oylarının yüzde 54'ünü alarak iktidara geldi.
İktidar partisi basına ve muhalefet gruplarına saldırılar düzenledi, Arap sosyalist ZNP üyeleri tarafından kurulan Umma Partisini kapattı, Afrika kökenli tüm polisleri görevden aldı.
Uganda'dan gelen bir Hristiyan işçi
Ancak ülkedeki bu (belki de kansız çözüme ulaşabilecek) huzursuzluğu tam bir kaosa çeviren kişi Ugandalı bir işçi olan John Okello oldu.
Kenya'daki Mau Mau isyanında mareşal olduğunu iddia ederek etrafına adam toplayan Okello'nun hiçbir askeri deneyimi yoktu.
Amacı yerli siyah halkı Arap elitinden kurtarmaktı.
Bunu siyasi ve demokratik yollarla değil, kan dökerek gerçekleştirmeyi tercih eden Okello'nun kısa sürede nasıl silahlan(dırıl)dığına dair farklı iddialar bulunmaktadır.
Okello'nun devrimcileri Unguja'nın Arap ve Asyalı nüfusunu hedef alarak, işkence, tecavüz, cinayet ve mülke saldırılar gerçekleştirdi.
Kaynaklara göre, "devrim" süresince öldürülen Arapların sayısı "yüzlerce" ile "20 bin" arasında değişiyor.
İtalyan film ekibi tarafından çekilen Afrika Addio, ülkeden kaçamayanların nasıl katledildiğini ve toplu mezarlara gömüldüğünü belgeleyen tek görsel kanıt.
(Ugandalı John Okello binlerce masum insanın ölümüne sebep olduktan 3 yıl sonra Viktorya gölünde intihar edecekti.)
Siyasetçi Michael Lofchie'ye göre;
Milliyetçi hareket başlayana kadar Afrikalı nüfusta genel bir sükûnet ve Arapların siyasi ve sosyal bir elit olarak kabulü vardı. Araplar daha sonra İngilizlere karşı milliyetçi ajitasyon başlattılar. Sonuç, Afrikalıların sükunetini paramparça etmek oldu. Milliyetçilik, statükonun meşruiyetinin yeniden sorgulanmasıydı. Afrikalıların İngiliz yönetiminin meşruiyetini sorgulamasına yardımcı olan Araplar, aynı zamanda Arap liderliğinin meşruiyetini sorgulamalarına da yardımcı oldular. Zanzibar milliyetçi hareketinin Arap liderliği bir anlamda ırksal bir intihar vakası haline geldi.
Yerel halkın konumu
Umman Sultanı Seyyid Said'in kızı Prenses Salme'nin anılarında, bir Müslümanın kölesinin Batı'daki kölelere kıyasla sonsuz derecede daha iyi durumda olduğunu, Hristiyan Batı'nın köleleri uzun süre hizmet etmelerinin ardından Arapların yaptığı gibi serbest bırakmak yerine yeniden sattıklarını ifade etmesi yerel halkın konumunu anlamak için önemlidir.
Salme, sarayda geçen anılarında kölelerin aileleriyle birlikte sarayın içinde yaşadığını, belli yetenekler kazanmaları için eğitildiklerini, bayramlarda ve özel günlerde özellikle hediyelerle taltif edildiklerini ve onlara adaletle hükmedildiğini anlatır.
Lakin, kölelik kaldırıldıktan sonra bile yerel halkın Arap elitle eşit imkanlara sahip olamaması, etnik gruplar arasındaki adaletsiz ilişkinin devam etmesi ve sömürgecilik sonrası Afrika kıtasına hâkim olan milliyetçilik, devrimin fitilini ateşleyen etkenler oldu.
İngilizlerin Zanzibar'ı Arap adası olarak kabul edip, bölgedeki ırksal ayrımı belirginleştirerek devrime zemin hazırladığı gibi, devrim sonrası da Afrikalıların vahşi ve barbar insanlar olduğunu ve Avrupalılar tarafından yönetilmeye muhtaç olduklarını belirtmesi manidardır.
Devrim sonrası durum
Çoğu tarihçiye göre, Araplara karşı bir etnik temizliğin hedeflendiği hareket sonrası, adadaki Arap nüfusu belirgin bir şekilde azaldı.
Kanlı devrimle birlikte yerli siyah halk kendi geleceklerini tayin hakkı kazandı lakin sonrasında ülkedeki en temel hizmetler dahi sağlanamadı. Altyapı çöktü, karanfil üretimi azaldı, ihtişamlı mimari çürümeye terk edildi.
Bir dönemlerin zenginliğiyle bilinen ticaret adası kötü yönetim ve yolsuzluklar nedeniyle günümüze uzanan yoksullukla mücadele ediyor.
Bugün hâlâ Zanzibar topraklarında nadiren konuşulan bir konu olmakla beraber, zulme ve köleliğe karşı bir direniş olarak ifade edilen devrim her yıl kutlanmaya devam ediyor.
Kaynaklar:
Lofchie, Michael F. "Was Okello's Revolution a Conspiracy?" Transition, no. 33, 1967, pp. 36–42. JSTOR, https://doi.org/10.2307/2934114. Accessed 5 Nov. 2024.
https://www.trtworld.com/magazine/remembering-zanzibar-s-revolution-and-its-bloody-aftermath-43195
https://www.newarab.com/analysis/zanzibars-forgotten-legacy-slavery-and-ethnic-cleansing
https://www.indyturk.com/node/727896/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/prenses-salme-afrikan%C4%B1n-%C3%A7erkes-k%C3%B6kenli-arap-prensesinin-iki-d%C3%BCnya
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish