Tim Walz, birkaç ay önce, henüz başkan adayı Kamala Harris'in yanında Demokratların başkan yardımcısı adayı değilken verdiği bir röportajda, Cumhuriyetçi partinin son birkaç yılda ne kadar "tuhaf" bir hale geldiğine dikkat çekerek turnayı gözünden vurmuştu.

Bu, sadece 2015'ten bu yana rakiplerinin ideolojik pozisyonlarındaki değişimi ifade etmekte zorlanan Demokratların değil, aynı zamanda bu küçümsemeyi çok ama çok kişisel algılayan ve buna bir yanıt veremeyen Cumhuriyetçilerin de dikkatini çeken bir kelimeydi.

Yani, dünya sahnesindeki en büyük iki temsilcilerinin (Donald Trump ve Elon Musk) cumartesi akşamı Pensilvanya'nın Butler kentinde uzun zamandır beklenen bir mitingde bir araya gelip bize... her neyse onu verdikten sonra nasıl yapabilirlerdi ki?

Teoride, Trump'ın suikast girişiminin yaşandığı yere geri döndüğü, ölüme meydan okuduğu ve dünyanın en zengin adamı ve "gerçek hayattaki Tony Stark"ın (evet, ona gerçekten böyle derdik) kendisine eşlik ettiği etkinliğin smaç basmak gibi olması gerekirdi. 

Bunun yerine, iki adamın birleşik varlığı bir şekilde parçalarının toplamından bile daha az olmayı başardığından (muhtemelen bizi negatif bölgeye soktuğundan) potayı tutturamamanın propaganda eşdeğerini elde ettik. Yalanlar yaydılar, siyasi gerilimleri alevlendirdiler ve savunmasız kişiileri hedef aldılar. Tüm bunlar, kendilerine sosyal beceriler öğretmeleri için insanlara para ödeyebilecekken bunun yerine "beyaz milliyetçiliğinin, ama bir şekilde daha da aptalca halinin" tipik örnekleri olmayı seçen iki adam için rutinin bir parçasıydı.

Yine de bu noktada, "tuhaf" kelimesinin artık doğru ifade olup olmadığını merak etmek gerek. Belki de "utanç verici" demek daha doğru olur. Etkinlikten çıkan fotoğraflar kesinlikle öyle. Bir tanesinde Trump hayal kırıklığına uğramış bir baba gibi bakarken Musk'ı neşeli bir yarım zıplamanın ortasında gösteriyor; bir diğerinde Musk, Trump'la konuşmak için eğilmiş ve yüzünde "sonunda babamın bana hiç vermediği onayı aldım" ifadesi var.

Ancak burada adil davranmadığımı biliyorum. İnsanlar haberleri olmadan çekilen fotoğraflarda nadiren iyi çıkar. Asıl utanç verici olan Musk'ın mitinge katılmasıydı zira Trump onu sadece iki yıl önce Musk'ın berbat internet sitesinin rakibi olan Truth Social'da aşağılamıştı:

Eski başkan şöyle yazmıştı:

Elon Musk, Beyaz Saray'a gelip yeterince uzun süre gitmeyen elektrikli arabalar, kaza yapan sürücüsüz arabalar ya da hiçbir yere gitmeyen roketleri olsun, sübvanse edilen tüm projeleri için benden yardım istediğinde, bu sübvansiyonlar olmadan beş para etmezdi, bana nasıl büyük bir Trump hayranı ve Cumhuriyetçi olduğunu anlattığında, 'Dizlerinin üzerine çök ve yalvar' diyebilirdim ve o da bunu yapardı...

Sanırım sonunda yaptı, değil mi? Aslında dizlerinin üzerine çöküp yalvarsa muhtemelen daha az utanç verici olurdu. Sadece Trump'ın aşağıladığı Musk için değil, aynı zamanda "beş para etmez" olduğunu düşündüğü birinin kampanya yardımına ihtiyacı olduğunu mitingi düzenleyerek zımnen kabul eden Trump için de.

Belki de doğru kelime "iğrenç"tir? Elon Musk'ın "[Cumhuriyetçiler] oy vermezse, bu son seçim olacak" öngörüsünü tanımlamak için kullanacağım kelime bu olurdu. Bu, hiçbir demokrasinin göğüslemek zorunda kalmaması gereken türden bir korku tellallığı ancak bir önceki seçimde ayaklanma girişimi yaşanırken iktidarda olan adamın mitinginde gerçekleşmesi iki kat daha iğrenç.

Musk iki adaydan sadece birinin kendisini "diktatör" diye tanımladığını unuttu mu? Ya da kazanırsa Amerikalıların "artık oy vermek zorunda kalmayacağını" söylediğini? Dürüst olmak gerekirse, unuttuğunu sanmıyorum. Tahmin etmem gerekirse, sadece SpaceX'inden konuştuğunu söyleyebilirim.

Belki de "acınası" daha iyidir? Trump'ın aynı bayat konulara değinmesi kesinlikle epey acınasıydı. Burada tüm hitleri çaldı, bize "Joe Biden yasadışı göçmenlerin cinsiyet değiştirme operasyonları için para ödüyor" ve "siyasi rakiplerim beni öldürmeye çalıştı" gibi klasikleri sundu. Hatta bir noktada telepromptıra ihtiyaç duymamakla övündü... Hem de telepromptırdan okurken.

Ama sanırım mevcut haliyle Amerikan siyasi sağını tanımlamak için gerçekten tek bir kelime seçmem gerekseydi (hem ideolojik hem de kişisel tüm başarısızlıklarını özetleyen tek bir kelime) sanırım bu "ezikler" olurdu.

Musk gibi eziklerin partisi, onaylanmaya muhtaç ama bunu kazanmakta tamamen aciz olanların. J.D. Vance gibi sözümona inançlarının hiçbirini destekleyemeyeceğini bilen ve bu yüzden seçmenleri korkutup kendi tarafına çekmek için göçmenlerin insanların evcil hayvanlarını yediğine dair hikayeler uyduran eziklerin partisi. Marjorie Taylor Greene gibi "onların" ("onlar" her kimse) hava durumunu kontrol edebileceğine içtenlikle inanan eziklerin partisi.

Ve umarım, 5 Kasım'da, iki kez kaybeden Donald Trump'ın partisi olacak. Ve bir daha asla onun tuhaf, utanç verici, iğrenç, acınası saçmalıklarını duymak zorunda kalmayacağız.

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal