Ahi Evran'ın izinde: Ahilik ışığında bir medeniyet

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü "Ahilik Haftası Kutlamaları Yönetmeliği" gereği, Ahilik Kutlamaları bu yıl 23-29 Eylül 2024 tarihleri arasında gerçekleştirildi.

Ahi Evran ile ilgili çok şey anlatılır. Bunlar genellikle alışılagelmiş deyişler ve kurallar üzerinden ifade edilir.

Halbuki ahilik teşkilatının günümüze vereceği birçok güzel örnek var.

Şimdi Ahi Evran ve teşkilatları hakkında sistematik bir yaklaşımla günümüzü de düşünerek farklı bir anlatım gerçekleştirelim.
 


Ahi Evran Veli kimdir?

Ahi Evran, 1171 (H.566) yılında (1299 Osmanlı'nın kuruluşundan yaklaşık 128 yıl önce) İran'ın Batı Azerbaycan tarafında bulunan Hoy kasabasında doğdu.

Asıl adı Mahmut'tur. Babasının adına ve doğum yerine nispetle Mahmut bin Ahmet el-Hoyi (Hoylu Ahmet'in oğlu Mahmut) denmiştir. Lâkabı "dinin yardımcısı" anlamına gelen Nasiruddin'dir.

Ahi Evran'ın çocukluğu ve ilk tahsil devresi memleketi olan Azerbaycan'da geçti.

Gençliğinde Horasan ve Maveraünnehir'e giderek o yörede büyük üstatlardan ders aldı.

Bu arada âlim Fahrettin Razi'den aklî (fen) ve naklî (dini) ilimleri öğrendi.

Ahi Evran, bir hac yolculuğu esnasında (tahminen 1204'te), evliyadan Şeyh Evhadüddin Kirmani (İbnül Arabi ile Konya'da görüşmüş) ile tanıştı ve ondan ders aldı; tefsir, hadis, fıkıh, kelâm ve tıp alanında derin bir âlim, tasavvuf yolunda yüksek makam sahibi bir velî oldu.

Bağdat'ta ilim tahsil etti. Bağdat'ın (günümüzün Cambridge, Oxford, Silicon Valley gibi bir yer) İslâm dünyasının büyük sanat ve ilim merkezi olması, Ahi Evran'ın çok yönlü yetişmesinde etkili oldu.

Abbasi Halifesi Nasır Lidinillah'ın kurduğu fütüvvet teşkilatını da tanıdı.

13'üncü yüzyılın başlarında Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Muhyiddin Arabî ve hocası Evhadüddin Kirmani ile birlikte Anadolu'ya geldi.

Ahi Evran, Anadolu'ya geldiğinde hocası Evhadüddin Kirmani'nin kızı Fatma Bacı ile evlendi.

Anadolu'da özellikle esnafa (aslında sanayici ve tüccar da onlardı) İslâmiyeti anlatarak, dünya ve ahiret işlerini düzenli hâle getirmeleri için nasihatte bulundu.

(Çünkü İslam ticarette hakim değildi; Bizans tebaası hakimdi. Para kimlerin arasında dolaşıyorsa, devlet odur.)

Yaklaşan Moğol tehlikesine karşı halkı uyardı. Hocasının vefatından sonra onun vekili oldu.

Ahi Evran Anadolu'ya geldikten sonra Kayseri'de bir debbağ (deri işleme) atölyesi kurdu (bu, aynı zamanda o günün savunma sanayisidir).

Sanat sahibi kimseler arasında çok sevildi.

Moğollara karşı Kayseri'yi savunan Ahileri Ahi Evran teşkilatlandırdı.

1241-1243 Kösedağ Savaşı'ndan (Keyhüsrev vs. Moğollar) sonra Moğol akınları hiç durmadı.

1335'te İlhanlıların düşüşü ile Moğol hakimiyeti/istilası bitti (Moğol tehlikesi, vatana karşı tehdittir).

Aynı zamanda Ahi Evran Veli, dağınık Türkmen/Yörükleri derleyip toparlayarak düzenli hayata geçirmeyi amaçlayan bir formül geliştirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ahilik sistemi ile Anadolu'ya göç eden Türkmenlere hem aş hem iş vermiş; onları tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici insan hâline getirdi.

Evran, 32 çeşit esnafı teşkilatlandırmış; Ahilik Teşkilatı'nın merkezi Kırşehir olduğu için buradan "İcâzetnâme" aldılar (teşkilatın fonksiyonel önemi).

Kesin olmamakla birlikte Moğollara karşı mücadele ederken 93 yaşında (1261/63) şehit olduğu ifade ediliyor, 1261 (H.653). Kabri Kırşehir'de, kendi adıyla anılan caminin bitişiğinde.

Ahi Evran'ın 20 kadar te'lif ve tercüme eseri mevcut.


Ahilik nedir?

Ahilik, kelime anlamı olarak Arapça "kardeşim" veya Türkçe "akı" (Divan-ü Lügat-it Türk'te) "cömert", "eli açık" anlamında kullanılır.


Ahiliğin gayesi, teşkilatlanması ve kaynakları

Anadolu'daki ilk Türkçe fütüvvetnamelerde ahiliğin gayesi olarak, insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak ve "âleme nizam vermek" olarak belirtililiyor.

Ahiler, Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında bütün şehir ve kasabalarda yiğit, ahi ve şeyh sistemi içerisinde teşkilatlandı.

Ahilik teşkilatında kademeler şu şekilde:

Yiğit-Yamak-Çırak-Kalfa-Usta-Ahi-Halife-Şeyh-Şehül Meşayih. (Bağdat'daki Nasiriddin'den fütüvvet teşkilatını biliyor!)


Ahiliğin oluşumuna etki eden faktörler

Anadolu'da Ahiliğin oluşumuna etki eden unsurları 4 gruba ayırabiliriz:

1. Siyasi Durum - Anadolu'nun vatanlaşması süreci: Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'ya gelen atlı göçebe Türkmenler, Anadolu'yu vatan yapmak istemiş, bunun için hem Bizansla hem de Moğollarla mücadele etmişlerdir. Yeni medeniyet inşasında ahiliğin etkili olduğu görülmektedir.

2. Sosyo-ekonomik sebepler (yerleşik hayata geçiş): Yörük/Türkmenler, Anadolu'da hem Bizanslılara hem de Moğollara karşı teşkilatlanmak zorunda kalmış, hem de yerleşik hayata geçip medeniyetlerini kalıcı hale getirmek durumunda idiler.

3. Dini etkenler/fütüvvetnâmeler: Fütüvvet, gençlik, yiğitlik, cömertlik demektir. Türkler İslam dinini kabul ettikten sonra medeniyetlerinin özünü bu inanca göre şekillendirmişlerdir. Daha önce Arabistan ve İran'da görülen fütüvvet teşkilatlarıyla da tanışmışlardır. Fütüvvetnameler, esas itibariyle dini-tasavvufi eserler olduğu için ahilik teşkilatının esasını bu kurallar oluşturmuştur. Ahiliğin özünde "hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış" hadis-i şerifi esas alınmıştır.

4. Ahi Evran ve Türklerin kültürel değerleri: Her milletin özünde bazı kültürel özellikler vardır. Türklerin de yaratılışlarında var olan alplik, yardımlaşma, dayanışma, cesaret, mertlik, teşkilatçılık ve misafirperverlik gibi kültürel özellikler, ahiliğin bir medeniyet hareketi olarak Türkler arasında yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Bu kültürel özelliklere sahip olan Ahi Evran Veli, ahiliği Selçuklu coğrafyasında hızla teşkilatlandırmıştır.


Ahilerin fütüvet-nâmelerde belirtilen ortak özellikleri

Fütüvet-namelerde ahiliğin 740 kuralından bahsedilmektedir. Ancak bunlardan 124 tanesinin özellikle uygulanması gerektiği belirtilmektedir.

Bunlar; sofra adabından su içmeye, konuşmaya, giyinmeye, yürümeye, alışveriş yapmaya, misafirliğe, oturmaya, büyükleri ziyaret etmeye, hasta ziyaretine, mezarlık ziyaretine, hamamda yıkanmaya, yatmaya ve uyumaya ait kurallardır.


Bir sistem olarak ahilik

Ahilik, özüne "eşref-i mahlûkat" olan insanı yerleştirerek "Hakka hizmet, halka hizmet" anlayışıyla hem dünyevi hem de uhrevi bir sistem oluşturmuştur.

Ahiler, "dünyayı bir imtihan yeri" olarak kabul etmişler; bu sebeple hayatın bütün alanları ile ilgili ihtiyaca göre yeni sistemler oluşturmuşlardır.

Şekil olarak günümüzdeki esnaf ve ticaret odalarına benzetilebilir ancak çok daha içerikli ve etkilidir.


Ahilik sistemi şu çalışmaları içerir:

1. Değerler/standartlar
2. Denetim
3. Sürekli iyileştirme
4. Kalite
5. Beşikten mezara eğitim (hayat boyu öğrenme)


Ahilik ve eğitim: Önce ahlak ve maneviyat!

Ahiler kendilerine has bir eğitim sistemi oluşturmuşlardır.

Akşamları tekke ve zaviyelerde fütüvvet esaslarını teorik olarak öğretmişlerdir.

"Kim ki iyi insan, iyi müslümandır; kim ki iyi müslüman, iyi insandır" düsturu gereğince insan yetiştiriyorlardı.

Ayrıca gündüzleri iş başında yamak, çırak, kalfa, usta sistemi içerisinde uygulamalı olarak eğitim veriyorlardı. Bu eğitim anlayışının özünde İslami kuralları hayat tarzı haline getiriyorlardı.

Tekke ve zaviyelerde okuma yazma, görgü kuralları, okçuluk, binicilik, kılıç eğitimi, tarım işleri gibi alanlarda eğitim de verilmekteydi.

Ahiler, sadece erkekleri değil, kadınları da eğitmişlerdir. Ahi Evran Veli'nin hanımı Fatma Bacı'nın kurduğu "Bacıyan-ı Rum" (Anadolu Kadınlar Teşkilatı) ile kadınları da eğitmiş, onları aşına, işine, eşine bağlı yetiştirmişlerdir. Onları meslek sahibi yaparak üretici konuma getirmişlerdir.

Denilebilir ki Bacıyan-ı Rum, dünyada ilk kadın sivil toplum örgütlenmesidir.

Erler: Eline, beline, diline sahip ol.
Bacılar: Aşına, işine, eşine sahip ol.


Ahiliğin etkileri

Ahilik teşkilatı, medeniyetimizi şu alanlarda etkilemiştir:

1. Ehliyet ve liyakat esas alınarak milletimizin teşkilatçılık kabiliyeti uygulama alanına konulmuştur. Kendi içerisinde ehil olanların seçildiği bir sistem, yeni bir yönetim modeli olarak uygulanmıştır.

2. Ahilik sistemi, insanları ötekileştirmeden bir dayanışma ve kardeşlik modeli ortaya koymuştur.

3. Ahilik, Anadolu'ya gelen göçebe Türkmenleri işbaşında eğiterek insanların kaliteli ve üretici olmasını sağlamıştır.

4. Ahiler kendilerine has bir eğitim modeli geliştirmiş; (meslek, tasavvuf, sosyal dayanışma) Ahi zaviyelerinde dini-tasavvufi eğitim vererek onların iyi bir Müslüman olmalarını sağlamışlardır. Ayrıca işbaşında eğitimle kaliteli üretimi sağlarken, gerektiğinde askeri eğitim de vermişlerdir. Dükkanlarına astıkları maniler de kitle eğitiminin bir parçasıdır.

Buna şu örneği verebiliriz:

Her sabah besmeleyle açılır dükkânımız.
Hakk'a iman ederiz, Müslüman'dır şanımız.
Eğrisi varsa bizden, doğrusu elbet sizin.
Hilesi hurdası yok, helalinden malımız.
Müşterilerimiz velinimet, yaranımız yarimiz.
Ziyadesi zarar verir, kanaattir kârımız.


5. Ahiler, dünyada ilk defa kadın teşkilatı (Bâcıyan-ı Rum) kurarak, kadınları ahlaki ve mesleki alanda eğitmişlerdir.

6. Ahiler, Anadolu'nun Türk ve Müslüman yurdu olmasında çok etkili olmuşlardır. Göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçmelerinde ve şehir hayatına intibaklarında öncü olmuşlardır.

7. Ahiler, oluşturduğu ekonomik sistem ile helal kazancı, alın terini, dayanışmayı, kul hakkını, ahlakı, kanaatkârlığı, çalışmayı-üretmeyi ve böylelikle Allah'ın rızasını kazanarak ahiret yurdunu kazanmayı esas almışlardır.

8. Ahilik adabı, yüzyıllar boyunca Anadolu Türk halkının milli karakterini belirlemiştir. Bugün Anadolu'daki misafirperverlik, komşuluk ilişkileri, birçok görgü kuralı, doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma gibi kavramlar, ahiliğin günümüzdeki yansımalarıdır.

9. Ahiler, oluşturdukları sosyal güvenlik sistemi ile âdeta "kimsesizlerin kimsesi" olmuşlardır.

10. Ahiler, Anadolu'nun vatanlaşmasında, İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde kurdukları vakıflarla, yaptıkları şifahane, hamam, çeşme, han, medrese ve hayır kurumları ile etkili olmuşlardır.

11. Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde Kırşehir'den uç bölgesine giden Şeyh Edebali bir ahi şeyhi idi. Osmanlı'nın manevi mimarı olan Şeyh Edebali ve diğer ahiler sayesinde ahilik, Osmanlı'nın kuruluşunda ve bir "cihan devleti" olmasında temel dinamik olmuştur.

12. Ahiler, Anadolu'da birliğin, beraberliğin, kardeşliğin mayasını oluşturmuştur.

Bu esaslar bağlamında yeniden medeniyet tasavvurumuzun oluşmasında ahiliğin önemli katkılar sunacağını düşünüyoruz.

Bu manada ahiliğin eğitim, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, dini ve ahlaki alanlarda 21. yüzyılda medeniyetimizin ana unsurlarından olacağı şüphesiz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU