İstemediği halde eski bir futbolcunun cumhurbaşkanı koltuğuna oturtulması hangi amaca hizmet ediyor?
Durum, Rusya'da Şubat 1917'de gerçekleşmiş devrimden sonraki döneme benziyor:
14 Aralık'ta 300 kişilik Seçmenler Kurulu'nun üçte ikisinden fazlasının oyunu alan Manchester City'nin eski futbolcusu Mihail Kavelaşvili, Gürcistan'ın yeni devlet başkanı seçilirken, 29 Aralık'taki yemin töreniyle görevi devretmesi gereken mevcut devlet başkanı Salome Zurabişvili, koltuğu bırakmamak ve rezidansı terk etmemekte ısrarlı görünüyor.
Gürcistan'ın son 13 yıllık siyasetini dizayn eden katı Rusya yanlısı milyarder Bidzina İvanişvili, daha önce Milan'ın eski futbolcusu Kaha Kaladze'yi Tiflis belediye başkanlığına getirirken, bu kez Manchester City'nin eski oyuncusunu devlet başkanı seçtirmesi ilginç yorumlara neden oluyor.
İvanişvili'nin futbolcuları siyasetin en üst noktasına taşıma isteğinin altında, Batı yanlısı ve halihazırda hapiste bulunan eski Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili'den "nefret etmeleri" ve Batı karşıtı söylemleridir.
Gürcü yorumcular, ülkenin idaresini fiilen elinde bulunduran Bidzina İvanişvili'nin, bundan önceki iki Cumhurbaşkanını seçtirmesine rağmen daha sonra ikisinin de sert muhalefetiyle karşılaştığını; yeni dönemde bunu istememesinden dolayı Mihail Kavelaşvili'yi ülke yönetiminin en yüksek koltuğuna oturtmayı uygun buluyor.
İddialara göre, yüksek eğitiminin ve siyasi deneyiminin olmamasından dolayı bu görevi kabul etmek istemeyen eski futbolcu Kavelaşvili'yi ikna etmeyi bizzat İvanişvili başarmıştır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Başkent Tiflis'in mevcut belediye başkanı, Milan'ın eski futbolcusu Kaha Kaladze, birkaç ay önce 1784 yılında Gürcistan Çarlığı'nı Rusya'nın sınırları içine sokarak bağımsızlığını sonlandırmış olan İrakli'ye heykel dikme niyetinde olduğunu açıkladığında, Independent Türkçe'de "Tiflis'e ikinci İrakli heykeli mi?" başlıklı yazı yazmıştık.
Yani, anladığınız üzere, 1991 yılında SSCB'nin dağılmasıyla bir dizi diğer insan gibi devlet mallarının su fiyatına özelleştirilmesi sırasında hisseler alan Bidzina İvanişvili, fiilen idare ettiği Gürcistan'ın yüzünün tamamen Rusya'ya dönmesini istiyor ve buna uygun olarak zaman zaman gereken adımları atmaktan asla çekinmiyor.
Bu süreçlerde İvanişvili, en büyük desteği Moskova'yla çok yakın olan Azerbaycan iktidarından alıyor.
Onun için 1991 yılında bağımsızlığın kazanılmasından bu yana Batı'yla ilişkilerin pekiştirilmesi politikaları şu anda terkedilerek çok açık Rusya yandaşlığı öne çıkıyor; açılan tam üyelik müzakereleri kapısı AB tarafından kapatılırken, ABD'nin çok ağır olmayan yaptırımları süreci Gürcistan'ın 2028 yılına kadar Brüksel ile ilişkilerini dondurmaya kadar götürdü.
İşte böyle bir gerilimli atmosferde yapılan 26 Ekim seçimlerinin sonuçları, parlamentodaki muhalefetçe tanınmazken Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, sadece sokak muhalefetinin değil aynı zamanda parlamentodaki muhalefetin öncüsü rolüne soyunuyor ve 29 Aralık'ta devir teslim töreni yaptırmayarak rezidansı da terk etmeyeceğine vurgu yapıyor.
Başbakan Kobahidze ise Zurabişvili'nin eninde sonunda rezidanstan çıkarılacağını belirtirken, gözler yine iktidarın arkasındaki Moskova ile muhalefetin arkasındaki Brüksel ve Washington'a çevriliyor.
Rusya'nın bağımsız Kommersant gazetesinin Gürcistan muhabiri dostum Georgi Dvali'nin de işaret ettiği gibi, 14 Aralık'ta parlamentonun futbolcu Kavelaşvili'yi devlet başkanı seçmesine rağmen iktidar partisi bunu Tiflis'in merkezinde törenlerle kutlayamamıştır.
Diğer futbolcu-Tiflis belediye başkanı Kaladze'nin törenin ertelenmesini "güvenlik konularıyla" ilintilendirmesini "siyasi kaosun sürmesi" olarak yorumlayanların sayısı da az değil.
Salome Zurabişvili, görevi devretmemekteki kararlılığını geçtiğimiz Cumartesi yaptığı "Hiçbir seçim yapılmamış ve hiç kimse seçilmemiştir" açıklamasıyla pekiştirirken, ne hükümetin ne de muhalefetin geri adım atma niyetinin belirtileri gözükmüyor.
Yani, Tiflis'te halihazırda yaşanan durum, Şubat 1917'de Rusya'da gerçekleşmiş devrimin ortaya çıkardığı manzarayla çok örtüşüyor: Orada da Çar'ın ve kendisini kabul etmeyen muhalif güçlerin iki farklı yönetimi olmuş ve 25 Ekim'e gelindiğinde Çar İkinci Nikola'nın rezidansı olan Kış Sarayı'na saldıran muhalif güçler devrim yapmışlardı.
Kış mevsimi olmasına rağmen Gürcistan muhalefetinin kendi yandaşlarını sokak ve meydanlarda tutmaya muvaffak olması, ABD ve AB desteğinin de artmasına neden olacaktır.
Bu duruma katı Moskova yanlısı Gürcistan hükümetinin vereceği tepki sürecin geleceğinde belirleyici olabilir: Sert tedbirlere devreye girmesi ve güvenlik güçleriyle vatandaşların karşı karşıya gelmesi durumunda Gürcistan yeni bir Nisan 1989 vakasını yaşabilir.
O zaman meydana çıkan vatandaşlara karşı alınan sert tedbirler sonucunda yaklaşık 20 kişi hayatını kaybetmiş ve Gürcistan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Patiaşvili görevi bırakmak zorunda kalmış, ülke kendi bağımsızlığını elde etme sürecine girmişti.
Onun için futbolcuları Gürcistan siyasetinin en üst kademelerine taşıyan milyarder Bidzina İvanişvili'nin, özellikle sokak hareketlerine karşı alınacak tedbirlerde bunları hesaba katması gerekecek.
Ne kadar ilginç bir manzara değil mi; adam futbolcu, yüksek eğitimi yok, devletin başına gelmek istemiyor ancak bir milyarder onu kolundan tutup devlet başkanı seçtiriyor.
Siyasetin kalite kaybetmesi tam da bu olsa gerek ve Gürcistan'ın son otuz yılda kazandığı demokrasi geleneğine ölümcül darbe indiriyor.
"Koltuğumu da rezidansımı da asla terk etmem" diye İvanişvili'ye "ya herro ya merro" çekmiş Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili'nin makamı terk etmemesi durumunda Türk siyasetinin renkli siması rahmetli Necmettin Erbakan'a 1969'da TOBB Genel Sekreteri'yken yapılan muamelenin aynısı Zurabişvili'ye yapılır mı acaba?
İddialara göre, yeni yönetimin gelmesine rağmen makamını terk etmeyen rahmetli Erbakan'ı kapıyı kırarak koltuğuyla birlikte dışarı almışlardı.
İşte o olayın verdiği hırsla Milli Nizam Partisi'ni kuran Erbakan Hoca meydanları coşturarak parlamentoya seçilmişti.
29 Aralık'ta devir teslim yapılmaması durumunda Bayan Zurabişvili'yi de aynı akıbet bekleyebilir mi?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish