TÜSİAD raporu: Eksikler, gerçekler ve sorumlular

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Görsel: tusiad.org

Son zamanlarda ülkemiz gündeminin başında yer alan konu, TÜSİAD'ın açıklamaları.

Bu açıklamaları takip edebileceğimiz TÜSİAD 2025 Türkiye Ekonomisi Raporu bulunuyor.

Ayrıca, TÜSİAD Genel Kurulu'nda TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanının konuşmaları da mevcut.

Bu açıklamalar, cepheleşmiş durumda olan kamuoyunda iki farklı tepki doğurdu:

Toptan kabul veya toptan ret.

Böyle bir durumda müzakere imkânı ortadan kalkıyor.

Bu nedenle, sağlıklı bir müzakere zemini oluşturabilmek için değerlendirmeleri 3 gruba ayırmak gerekir:

  1. Eleştirel raporun içeriğinin değerlendirilmesi
  2. Bu eleştirel aklın temerküz ettiği yerin, yani TÜSİAD'ın değerlendirilmesi
  3. Bu eleştirilerin muhatabı olan hükümetin ve oluşturduğu ortamın değerlendirilmesi

Şimdi, bu çerçevede kısa müzakereler yapmaya çalışalım.
 


TÜSİAD raporu ne diyor?

Özetle ve ana hatlarıyla raporda şu tespitler yapılıyor:

  • Genel bir güven bunalımı yaşanıyor.
  • Suistimaller ve kayırmacılık çok yaygın.
  • Yeterli denetim yok.
  • Eleştirilere tahammül yok.
  • Adalete güven sarsılıyor.
  • İster seçimle ister atamayla gelen kamu görevlileri görevlerinden alınıyor. TMSF'nin şirketlere kayyum olarak atanması da mümkün hale getirildi.
  • Yolsuzluk, dolandırıcılık, karaborsa, tacizler, cinayetler, organize suç örgütleri vb. haberlerin ardı arkası kesilmiyor.
  • Ekonomide ve enflasyonla mücadelede önümüzü göremiyoruz. Artık sonuç almalıyız, yoksa stres birikiyor ve maliyetine katlanmak zorlaşıyor.
  • Sanayici zorlanıyor.
  • İhracatçı kan ağlıyor.
  • İthalatın cazibesi artıyor.
  • Hammaddeyi daha ucuza alan, krediye daha kolay erişen, enerji ve işçilik maliyetleri daha düşük olan rakiplerimizle nasıl rekabet edeceğiz?
  • Çalışan sayısı artmadan, nitelik yükselmeden, verimlilik hızlanmadan, katma değer artmadan nasıl büyüyeceğiz?

Ayrıca:

  • İklim değişikliğine hazır değiliz.
  • Teknolojik dönüşümü kaçırıyoruz.
  • Jeostratejik risklere karşı yeterli önlem almıyoruz.
  • İşgücümüzü ve gençlerimizi çağın ihtiyaçlarına göre yetiştirmiyoruz, ülkemizden kaçırıyoruz.

Bölgesel olarak ise:

  • Jeopolitik dengelerdeki değişim hızlandı.
  • Ukrayna, Gazze ve Suriye'deki savaşların yıkıcı etkilerini en derin şekilde yaşıyoruz.

Çözüm önerileri:

  • Ticaret savaşlarına hazırlanalım. İthalatın değil, ihracatın cazip olduğu bir ekosistem oluşturalım.
  • Enerji dönüşümüne odaklanalım. Yapay zekâ yarışına katılalım.
  • Tarım ve hayvancılığın stratejik önemini unutmayalım.
  • Enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım.
  • Para politikasını maliye politikası ve yapısal reformlarla destekleyelim.
  • Sanayiyi destekleyelim, yatırım, üretim ve ihracatı teşvik edelim.
  • Sistemin kendi kendini düzeltme mekanizmasını çalıştırmalıyız.
  • Türkiye'nin AB entegrasyon sürecini yeniden canlandıralım.

Ana reform adımları:

  • İnsana değer katan eğitim ve liyakat sistemi.
  • Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı.
  • Bu reformların yaratacağı güven ortamıyla beslenen ekonomik kalkınma.


Raporun eleştirisi: Eksiklikler

Bu rapor, ülkemizde bir müzakere zemini oluşturabilir.

Ancak, ekonomiyle ilgili kısmında 3 temel eksiklik göze çarpıyor:

1. Para-kredi sisteminin sorgulanmaması:

  • Eleştirilerin temelinde para-kredi sistemi sorgulaması bulunmuyor.
  • Eski Ortodoks finansman anlayışı temel kabuller arasında yer alıyor.
  • Halbuki, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomi-finans sistemi de değişiyor. Bu dönüşümü anlamadan doğru öngörülerde bulunmak ve pozisyon almak mümkün değil.

2. Refahın yeniden bölüşümünün göz ardı edilmesi:

  • Raporda bazı kesimlerin daha da yoksullaştığına değiniliyor.
  • Ancak, kimlerin zenginleştiği ve refahın nasıl bölüşüleceği ele alınmıyor.
  • Refahı adil şekilde nasıl bölüştüreceğimiz konusu işlenmemiş.

3. İç bünyedeki refahın hesaba katılmaması:

  • "Yatırım-Üretim-İhracat" döngüsü ele alınırken iç bünyedeki refah hesaba katılmamıştır.
  • Sanayiciler ve iş adamları düşünülürken diğer gelir grupları göz ardı edilmiştir.

Şimdi, bu eksiklikleri de ekleyerek raporu bir müzakere zemini hâline getirebiliriz.


TÜSİAD'ın değerlendirilmesi

  • TÜSİAD, geçmişte demokrasiye müdahaleleri ile aslında bugünkü durumun müsebbiplerinden biridir.
  • TÜSİAD, güven kaybetmiş bir kurumdur.
  • Ortaya koyduğu ifadeler doğru olsa da, geçmişteki sicili nedeniyle toplumun tamamı tarafından adil bir gözle değerlendirilememektedir.
  • Bu durumda TÜSİAD, nasıl olacak da toplumun tamamı için bir referans noktası hâline gelebilecek?

Eleştirilerin muhatabı olan hükümetin ve ortamın değerlendirilmesi

  • Bu durum 2024'ten 2025'e oluşmadı. 23 yıllık bir iktidarın sonucu.
  • TÜSİAD üyeleri, Türkiye'nin GSYİH'sinin yaklaşık yüzde 50'sini oluşturuyor.
  • Eğer ekonomi/finansta bir sorun varsa, TÜSİAD da bu sorunun bir parçasıdır.

Bazı kritik sorular:

  • Özelleştirmeler, YİD, KÖİ süreçlerinde TÜSİAD üyeleri nasıl bir rol oynadı?
  • Servetini yurt dışına çıkaran üyeler hakkında ne düşünüyorlar?
  • TMSF'nin kayyum olarak atanmasına yönelik yasal düzenlemeler ile bu raporun zamanlaması tesadüf mü?
  • Türkiye ekonomisinin yüzde 50'sini yöneten TÜSİAD, yetenekli gençlerimizi ülkede tutmak için neden ciddi adımlar atmıyor?

Sonuç ve müzakere çağrısı

  • Türkiye'nin AB entegrasyonu yeniden canlandırılsın önerisi, Avrupa'nın mevcut krizleri göz önüne alındığında ne kadar gerçekçi?
  • TÜSİAD'ın eleştirileri hükümet yetkilileri tarafından zaten dile getirilmiş konuların toplulaştırılmış hâli midir?
  • Ülkemizde bir müzakere zeminine ihtiyaç vardır.Bu müzakere zemini kim oluşturacak? Kimler oluşturacak?Nasıl oluşturulacak?

Konuşmaya başlamalıyız. Çünkü kaybedersek hepimiz kaybederiz.

Halbuki, her şey, kazanabileceğimizi gösteriyor!

Bir yerde ve bir yerden konuşmaya başlayabiliriz. Başlamalıyız.

Konuşa konuşa da anlaşırız.

Durum budur.

Umarım faydalı olur.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU