Trump'ın yeni ulusal istihbarat direktörü olarak atadığı Tulsi Gabbard'ın bu göreve gelmesinin Pentagon ve CIA nezdinde ne tür etkilere ve reaksiyonlara yol açabileceğini kısaca yorumlamak istiyorum.
Hatta gelin en iyisi kısa bir swot analizi yapalım.
Ama önce Tulsi Gabbard'ı kısaca tanıyalım.
Tulsi Gabbard 12 Nisan 1981 Leloaloa, Amerikan Samoası'nda dünyaya geldi ve esasen asker kökenli bir isim.
Babası Mike Gabbard, eski bir Hawaii Senatörü. Annesi Carol Gabbard.
Tulsi Gabbard, Hinduizm'e inanan bir ailede büyümüş ve çocukları Hindu isimleri taşıyor.
Eğitim ve askeri kariyeri:
Hawaii Pacific Üniversitesi'nden işletme yönetimi alanında lisans derecesi aldı.
2003 yılında Hawaii Ulusal Muhafızı'na katıldı.
2004-2005 yıllarında Irak'ta görev yaptı ve burada tıbbi bir birimde çalıştı ve Çatışma Tıbbi Rozeti aldı.
2007'de Alabama Askeri Akademisi'nde Hızlandırılmış Subay Aday Okulu'nu bitirdi ve onur derecesiyle mezun oldu.
2008-2009 yılları arası Kuveyt'te terörle mücadele birliklerini eğitti.
2020'de Hawaii Ulusal Muhafızı'ndan ayrılarak ABD Ordusu Rezervi'ne katıldı ve 2021'de Yarbay rütbesine yükseldi.
Politik kariyeri:
21 yaşında, 2002 yılında Hawaii Eyalet Meclisi'ne seçildi ve böylece eyaletin en genç yasama üyesi oldu.
2010'da Honolulu Şehir Meclisi üyesi seçildi. 2012'de Hawaii'nin 2. Kongre Bölgesi'nden ABD Temsilciler Meclisi'ne seçildi. Burada dört dönem görev yaptı (2013-2021).
Kongrede, ilk Amerikalı Samoalı ve ilk Hindu üye olarak tarihe geçti.
2020 başkanlık kampanyası: Demokrat Parti'den 2020 başkanlık seçimleri için aday oldu ancak kampanyasını mart 2020'de sonlandırdı ve Joe Biden'ı destekledi. Ekim 2022'de Demokrat Parti'den ayrılarak bağımsız oldu.
Ardından sürpriz bir politik manevra yaparak, 2024'te Cumhuriyetçi Parti'ye katıldı. Trump'ı destekledi ve 2025'te Trump'ın ikinci döneminde ulusal istihbarat direktörü olarak atandı.
Pentagon ve CIA açısından tepkiler (kısa SWOT analizi):
Güçlü yönler: Gabbard'ın askeri deneyimi, Pentagon'da operasyonel anlayış ve asker perspektifi bağlamında olumlu karşılanabilir. Anti-müdahaleci duruşu, CIA'nın bazı operasyonel stratejilerini sadeleştirebilir.
Zayıf yönler: İstihbarat deneyimi eksikliği, CIA tarafından güven ve yeterlilik endişesi yaratabilir. Rusya ve Suriye konusundaki tartışmalı görüşleri, kurumların tarafsızlık algısını zedeleyebilir.
Fırsatlar: Trump'ın istihbarat reformu hedefleriyle uyumlu olarak, CIA ve Pentagon'da yenilikçi değişimler başlatabilir. Belki de dış politikada daha az agresif bir yaklaşım benimseyebilir.
Tehditler: Pentagon'da geleneksel güvenlik politikalarına ters düşebilir. CIA içinde ise Rusya'ya sempati iddiaları nedeniyle iç direnç ve güven krizi doğabilir. Bu da operasyonel etkinliği riske atabilir.
Nihayetinde Gabbard'ın atanması, Pentagon'da karmaşık, CIA'da ise bu servisin karakteri gereği daha çok şüpheci tepkilere yol açabilir.
Dolayısıyla ilerleyen süreçte Tulsi Gabbard'ın performansı ve bu minvalde gelişecek etki ve tepkiler, sadece CIA'nin ve Pentagon'un değil ülkenin ulusal istihbarat topluluğundaki tüm kurumların Trump'ın vizyonuna uyum sağlama azmini ve oranını tayin edebilir.
Hatta bir ihtimal, Tulsi Gabbard'ın atanması hem onun hem de Trump'ın "müesses nizamın senyörleri, gladyatörleri ve şövalyeleri" olarak görülen Pentagon ve CIA ile bir güç savaşına işaret edebilir.
Üstüne üstlük, Gabbard'ın dış politikada alışılmadık görüşleri ve Trump'ın kurumsal yapılara meydan okuyan tarzı, bu iki ismin, mevcut düzenin yerleşik güçleriyle çatışmaya girmesi için zemin hazırlıyor.
Pentagon'un geleneksel güvenlik anlayışı ve CIA'nın istihbarat operasyonlarındaki özerkliği, Gabbard'ın reformist yaklaşımları ve Trump'ın kontrolü ele alma arzusuyla ters düşebilir.
Bu durum, iç direnç, stratejik çekişmeler ve hatta operasyonel sabotaj risklerini beraberinde getirebilir.
Dolayısıyla, bu atama, ABD'nin derin devlet aygıtıyla Trump-Gabbard ikilisinin arasındaki gerilimi iyice su yüzüne çıkarabilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
