Telegram'ın "Naziler için Facebook" diye bilinmesinin bir nedeni var

Hayatımı aşırı sağcılığı çalışmaya adadım. İşte bu yüzden bu şaibeli sosyal medya platformunun, sahibi Pavel Durov'dan çok daha kötü bir tarafı olduğunu biliyorum...

Pavel Durov resmi soruşturma altında ve pazar günü gözaltına alındığından beri Fransa'yı terk etmesi yasaklandı (AP)

Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, sosyal medyadaki tüm pisliği hiç kimse ortadan kaldıramaz. Kendi kendimizi tedavi etmeye çalışabiliriz ancak kendimizi tamamen bağışık tutmak imkansız. Dolayısıyla yasadışı olan ya da platform kurallarını ihlal eden (genellikle her ikisi de) içerikleri kaldırmak moderatörlere kalıyor.

Bu platformlarda sıklıkla kedi mimlerinin yanında kafa kesme videoları yer alıyor; MrBeast videoları cinayete teşvik eden neo-Nazi satanistlerle dikkat çekmek için yarışıyor. Çocukların cinsel istismarı materyalleri; ırkçılık, ideolojik aşırılık ve terörizme teşvik; gençlere yönelik "cinsel zorlama" da dahil zorbalık, taciz ve doxlama (kişisel verilerin açıklanması) gibi karanlık bir zenginlik var. Dijital "topluluk" beraberinde suçun yaygınlığını da getiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bazı büyük teknoloji firmalarının, radikal ya da tehlikeli içeriklerin kaldırılmasına yönelik özel, STK ya da hükümet taleplerine yanıt veren binlerce moderatörünün olması övgüye değer. Bu bir başlangıç ama yeterli olmaktan çok uzak. Diğer platformlar ve sahipleriyse dünyaya hareket çekiyor. Burada aklınıza Twitter/X ve Elon Musk geliyor olabilir ama ifade özgürlüğü mutlakiyetçiliğinin uzun zamandır gerçek önderi 39 yaşındaki Rus, Birleşik Arap Emirlikleri, Saint Kitts ve Nevis, Fransız vatandaşı Pavel Durov.

Pazar günü gözaltına alınmasından bu yana resmi soruşturma altında tutulan ve Fransa'yı terk etmesi yasaklanan Durov, güçlü bir hükümet sansürü ortamında ün kazandı. 2006'da Rusya'nın Facebook versiyonu olan Vkontakte'yi kuran Durov, 8 yıl sonra kullanıcı verilerini Putin'in adamlarına teslim etmeyi reddettikten sonra ülkeyi terk etti.

O dönemde "ülkenin an itibarıyla internet işine uygun olmadığını" iddia etmiş ve "yeni bir mobil sosyal ağ" yaratmayı planladığını eklemişti. Pavel, kardeşi Nikolay'la birlikte Saint Kitts ve Nevis'i daha misafirperver buldu: 250 bin dolarlık bir "bağış" daha sonra onlara pasaport ve serbestlik kazandırdı.

Telegram işte bu "sansür" (ya da daha doğrusu hesap verebilirlik) ve sınırsız konuşma bağlamında doğdu. 10 yıl sonra platformun dünya çapında yaklaşık bir milyar kullanıcısı, şirketinse sadece 30 mühendisi var. Moderatör sayısı daha da az, her 50 milyon kullanıcı için yaklaşık bir tane olduğunu tahmin ediyorum ve bu sayı büyük olasılıkla daha az. Sonuçta, dijital Vahşi Batı Telegram'ın USP'siydi.

Hayatımı aşırı sağcılığı çalışmaya adadım. Uzmanlar ve danışmanlar alanımda, Telegram'ın ırkçılar, faşistler ve benzerleri için "güvenli bir alan" ve "önemli bir platform" sunduğuna dair yaygın bir fikir birliği var. İçeridekiler size Telegram'ın müdahale etmeme yaklaşımının uzun zamandır felaketin habercisi olduğunu memnuniyetle söyleyecektir. Boşuna "Naziler için Facebook" denmemişti.

Örneğin: 2020'de Telegram kullanıcılarının bir alt kümesi kendilerini "Terrogram kolektifi" diye markalaştırdı. Yüzlerce açık neo-Nazi Telegram kanalı birbiri ardına terörist manifestolar yayımladı ve akla gelebilecek (bu konuda bana güvenin) en kötü cinayet, soykırım ve vahşi ırkçılık çağrılarından oluşan yüzlerce sayfa üretti. Terörizme yönelik bu kışkırtma ve terörizmin yüceltilmesi elbette sadece çevrimiçi kalmadı.

Terrogram, 2022'nin sonlarına doğru Slovakya'nın Bratislava ve Brezilya'nın Aracruz kentlerinde iki ayrı toplu katliama ilham vermekle suçlandı. Bratislava'daki katil 65 sayfalık bir manifesto bıraktı ve manifesto, "Yahudiler yüzünden. Yahudiler yüzünden. Yahudiler yüzünden" ifşasıyla başlıyordu. Bir barın önünde iki LGBT+ bireyi öldürdükten sonra Terrorgram'ın ilk "azizi" olarak selamlandı.

Terrogram'ın ilk video "belgeselinin" (masumların ideolojik katilleri diye tanımlanan 105 faşist "azizi" öven 24 dakikalık bir kan banyosu) yayımlanmasından sadece haftalar sonra, 25 Kasım 2022'de Aracruz'da 4 kişi öldürüldü. Gamalı haç kol bandı ve kafatası maskesinden oluşan, kendisinin yaptığı üniformayı giyen 16 yaşındaki bir genç, iki farklı okulda 14 kişinin vurulmasının ardından tutuklandı. En küçük kurban Selena Zagrillo adında 12 yaşında bir onur öğrencisiydi.

Telegram'ın yanıtı? Telegram'da gelişen Brezilyalı neo-Nazi hücrelerine ilişkin verileri teslim etmeyi reddetti ve bu da geçen yıl Brezilya'da platformun kısa süreli yasaklanmasına yol açtı. Ardından, bu yıl nisanda Britanya, "Terrogram kolektifi"ne üye olmayı ya da gruba destek çağrısında bulunmayı 14 yıl hapis cezası gerektiren bir suç haline getirerek, tarihte çevrimiçi bir grubu yasaklayan ilk ülke oldu.

Bu yasa, Fransa'nın geçen hafta sonu Le Bourget'de uçaktan inen Durov'u gözaltına almak için Telegram'ın maskaralıklarını yeterince görmüş gibi göründüğü günden neredeyse 6 ay sonra geldi. Üç gün hücrede kaldıktan sonra Durov, 5 milyon euro depozito yatırdıktan sonra dün adli gözetim altında serbest bırakıldı. Bu miktar, 10 milyar sterlinden fazlasının olduğu kovası için sadece bir damla. Durov, uyuşturucu ticareti, silah satışı, çocuk pornografisi ve terörizmi de içeren geniş kapsamlı bir dizi yasadışı faaliyette "suç ortaklığı" iddiasıyla Fransız soruşturması altında kalmaya devam ediyor.

Bundan sonra olacaklar, dijital dünya üzerinde 1996 Amerikan İletişim Ahlak Yasası'ndan (230. Bölüm, internet şirketlerini diğer tüm medya türlerinin standartlarına tabi tutulan yayıncılar yerine "iyi niyetli" ev sahipleri olarak görüyordu) bu yana yaşananlardan daha fazla etkiye sahip olabilir. Evet, gerçekten bu kadar büyük.

Bence Durov, Noel itibarıyla özgür bir adam olacak. Fransa'yla Saint Kitts ve Nevis (Karayipler'de 50 binden az nüfusa sahip bir İngiliz Milletler Topluluğu ülkesi) arasında suçluların iadesi anlaşması yok gibi görünüyor.

Ancak bunun küresel bir mesele olmasının asıl nedeni bu değil. Telegram'ın geleceği ile ilgili bile değil. Modelleri gelecekte başka bir platform tarafından kolayca yeniden oluşturulacak (ancak bu arada menüde kesinlikle büyük değişiklikler var).

Hayır, Telegram meselesinin özü şu temel soruyu sormakta yatıyor: Daha güçlü olan nedir, ulus devletler mi yoksa özel şirketler mi? Sonuçta, Avustralya kadar büyük ülkeler bile Meta ve Google gibi teknoloji devlerini barındırmak zorunda kaldı. Bu durumda güç, kontrol ve nüfuz meseleleri nereye gidiyor?

Durov'un tutuklanması, AB'nin Dijital Hizmetler Yasası ve çevrimiçi terörist içeriğe yönelik düzenlemeler yoluyla yakın zamanda çıkardığı mevzuatın bir sonucu olarak gösteriliyor. Ancak her iki yasa da cezai kovuşturma için gerekli hükümleri içermiyor. Fransa'nın, platformları yasadışılık sınırını aştığında potansiyel olarak "suç ortağı" teknoloji baronlarını cezalandıracak bir mevzuatı yok.

İşte, nihayet, Britanya liderliği için bir fırsat. Çevrimiçi Güvenlik Yasası geçen yıl kabul edilmiş olsa da Telegram'ın da küçük bir rol oynamadığı son isyanlarımız Keir Starmer'ın yeni hükümetini "yasanın yetkilerine yeniden" bakmaya teşvik etti. Durov'un tutuklanmasının ardından, sosyal medya platformlarında işlenen suçlar için yönetim sorumluluğunun gerçek ve ciddi bir şekilde ele alınması gerekiyor.

Çevrimiçi Güvenlik Yasası'nı yeniden gündeme getirerek (ve tavsiyelerinin üzerine giderek) Britanya, özel şirketleri düzenleme yetkisinin ulus devletlerde olması gerektiğini yasayla ilan eden ilk ülke olabilir, tersi değil. Buna uluslar ötesi şirketler ve teknoloji baronları da dahil olmalıdır.

Suç iddianamelerinin güçlü olmasını ve adalete hizmet etmesini sağlamaya öncülük edebiliriz. Adaletten bahsetmişken, Saint Kitts ve Nevis'le zaten bir suçluların iadesi anlaşmamız var...



independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU