Filistinlilerin dramı ve hamaset

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Filistinlilerin dramı devam ediyor.

Halk arasında bir tabir var, yağmadan gürleyenler, esip gürleyenler.

Sürekli Filistinliler dram yaşıyor. 100 yıldır felaket üstüne felaket geliyor ve sadece İslam ülkeleri ve diğer batılı ülkeler hala biraz vicdan kırıntısı taşıyan ülkeler ve çevreler sadece gürlüyor.

Peki yağmadan gürlemenin ne faydası var?

Halkımız bunu o kadar güzel dile getirmiş ki bu kadar kuru kalabalıktan sonra, toprağa bir damla yağmur düşmedikten sonra o kuru kalabalığın ne faydası var?

Bunu söylediğimiz vakitte kızıyorlar.

Siz Filistinliler direnmesin mi diyorsunuz?

Siz Filistinliler İsrail'e teslim mi olsun diyorsunuz?

Siz Yahudilere mi, Siyonistlere mi çalışıyorsunuz?

Gibi...Aslı astarı olmayan boş sözlerle bizim üzerimize geliyor.

Arkadaş söylediğimiz şu yapılması gerekenleri yapın, yapılması gerekenleri yapalım.

Bunlar yapılmadan boş sözlerle, boş hareketlerle yine halk arasındaki güzel bir tabir; sürekli gaz vermekle siz Filistinlilerin sadece felaketlerini, acılarını, düştükleri perişanlığı arttırıyorsunuz.

Başka bir şey yapmıyorsunuz, yapamıyorsunuz.

Peki neler yapılması lazım?

Bir sefer, bunun birinci yolu önce Filistinlileri birleştirmekten geçiyor.

Defalarca anlattım.

Şu an Filistinlilerin, İsrail içerisinde 4 ayrı statüleri var.

Bir kısmı 1948'de İsrail vatandaşlığını kabul edenler.

Bugün 6,5 milyonluk Filistinli nüfusun içinde bunlar 2 milyon civarında bir kitleyi temsil ediyor.

İkinci grupta olanlar, Kudüs şehrinde yaşayan ve 350.000 civarında olan Kudüslü Müslümanlar.

Bunlara da vatandaşlık hakkı verilmemiş, bunlar da seçmemiş, bunlara pasaport gibi, diğer devlet dairelerinde çalışma gibi haklar değil, bir mavi kimlik kartı verilmiş.

Yine görece bir serbestsizlik içindeler.

Üçüncü gruptakiler ise Batı şeriatı, işte Yaser Arafat, şimdi de Mahmut Abbas yönetimindeki Filistin yönetimi içerisinde yaşayan Ramallah, Beytüllahan, Nablus gibi şehirlerdeki Filistinliler.

Dördüncü grupta ve en perişan durumda olanlar da her taraftan kuşatılmış durumdaki Gazzeliler.

Dediğim gibi vatandaş olan İsrailliler 2 milyonun üzerinde.

Yani İsrail vatandaşı olan Filistinliler 2 milyonun üzerinde.

Bunların bir partileri var ve 120 kişilik İsrail parlamentosunda da her seçimde 15, 16, 17 milletvekillik bir temsiliyetleri var.

Şimdi bu dört ayrı statüdeki ve dört ayrı siyaset peşindeki bu Filistinliler birleşmeden hele hele özellikle Mahmud Abbas yönetimi ile Gazze yönetimi birleşmeden nasıl bir toplu mücadele ve düzgün bir siyasi çizgi takip edilebilir?

Birinci yapılması gereken bu.

Yani her türlü hamasetten, gaz vermeden öte eğer bu işte dahli olabilecek Türkiye'den İran'dan en fazla yağan bir ülke adım atmadan bu işler nasıl olacak?

Öncelikle, öncelikle Filistin'de bir siyasal birliğin sağlanması lazım.

Ondan sonra işte safa safa Arap Birliği, İslam ülkeleri birliği ve arkasından bütün dünyadaki vicdan sahibi ülkelerin ve çevrelerin kademe kademe desteklerinin sağlanması lazım.

Bunlar yapılmadan sadece tehditler savurmak, inan edin, o İsrail ateşini, Siyonist ateşini harlamadan başka bir şey değil.

En son Haniye suikastından sonra İran, Türkiye, birçok çevre sürekli tehditler savurdu.

E ne var elde?

Sonuç ne?

Ne ciddi bir savaş yapabiliyorsunuz, ne ciddi bir barış yapabiliyorsunuz.

Onun için öncelikle yapılması gereken adım adım bu birlikteliği sağlamak, derece derece, kademe kademe...

Ondan sonra bu Siyonist vahşeti ve bu Siyonist cellatları geriletecek adımları, siyasal hamleleri yapmak.

Yoksa inan edin, inan edin tarih hepimizi yargılayacak.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU