Suriye’de herkes “kendi barışını” istiyor

Doç. Dr. İkbal Durre Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Diyelim ki bugün Ankara Şam ile barıştı peki ABD Suriye’den çekilmediği sürece bu barışma ne ifade eder, sorusu önemli.

Olası bir barış ortamının tabii ki her halükârda sonuçları olur ama ABD çekilmezse sınırlı kalır.

Peki bu durum onların çekilme sürecini hızlandırır mı?

Bence Washington buna kendi iç dinamikleri ve bölgesel gelişmeleri baz alarak karar verir. (Gazze, Lübnan, İran denklemi vb.)

Rusya ise, Şam Ankara yakınlaşmasını bölgede elini rahatlatmak ve bir o kadar da ABD ve Türkiye arasında sorunların büyümesini sağlamak için istiyor ki kendi açısından anlaşılabilir bir durum. Hatta “Allah verse de Suriye de aralarında bir çatışma yaşansa.”

Yoksa Moskova açısından baktığımızda, Türkiye’deki mülteciler Suriye’ye dönse ne dönmese ne olur. Bir de şu var tabi Türkiye’nin oradaki grupları desteklemeyi bırakması Rusya için çok önemli.

Tuhaf olan şu; herkes barışmadan söz ediyor ama herkesin barıştan beklentisi farklı. Olay burada çıkmaza giriyor.

Esad “barışalım ama buradan çık, ortaklarına desteğini kes, sonra bu YPG, SDG vb. işine bakarız” diyor.

Türkiye “gel barışalım ama ben çıkmayayım, oradaki yapılanmalara desteğim şimdilik kalsın ama onların sana saldırmamalarını sağlayacağım, sen de onlara saldırma, gel bir yerlerden kaynak bulup şu sığınmacıları belirleyeceğimiz bölgelere yerleştirelim ve beraber YPG vb. üzerine gidelim” diyor.

Peki ABD oradayken bu “beraber hareket etme nereye kadar olur?” sorusunun cevabı yok.

Rusya ise, “barışın ki hep beraber şu Amerikalıları oradan çıkarmak için uğraşalım, gerisi bir biçimde hallolur” modunda.

Bu noktada asıl soru şu; Türkiye gerçekten ABD’nin Suriye’den çekilmesini istiyor mu?

Yoksa sadece oradaki Kürtlere desteğini kesmesini mi istiyor?

Bence ikincisi.

Çünkü Amerika’nın bölgedeki askeri varlığı aslında sadece Kürtlere değil, Türkiye’ye de dolaylı şekilde fayda sağlıyor. Eğer çıkarlarsa Suriye hava sahası vb. tamamen Rusya kontrolüne girecek. Bu Türkiye için daha da sorunlu bir duruma sebep olacaktır.

Bugün, Rusya Şam ve desteklediği gruplarla beraber Kürtleri pasifize etme planlarıyla barış isteyen Türkiye ABD’nin olmadığı bir denklemde bütün bu saydığımız yapıların birleşip Türkiye’ye karşı birlikte hareket etmeye başlaması gibi bir riskle de karşılaşabilir.

Çünkü hepsinde Türkiye ye karşı öyle ya da böyle bir “kuyruk acısı” var, buna İran dahil.

O yüzden bu denklemde aslında herkes “barış” istiyor ama herkes “kendi barışını” istiyor.

Kısacası yeni başkan döneminde ABD’nin Suriye’den çekilmesi gerektiği beklentisi Ankara için yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal misali.

ABD’siz bir Suriye’de Türkiye tek başına “özgül ağırlığını” kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

Sonuçta hem Rusya’nın hem İran’ın hem Suriye’nin asıl amaçları Esad’ı Erdoğan ile barıştırmaktan çok Türkiye’nin desteğiyle Amerika’yı oradan uzaklaştırmak.

Sonrası Allah kerim… Hesap bu.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU