Afrika’nın hangi ülkesine giderseniz gidin, damak zevkinize en uygun yemekleri bulabileceğiniz restoran, kafe ve fırınların çoğunun Lübnanlılar tarafından işletildiğini görürseniz şaşırmayın.
Alışageldiğiniz ürünleri bulduğunuz market sahibinin veya saç kestirmek için gittiğiniz berberin de Lübnanlı olma ihtimali çok yüksek.
Başta Batı Afrika ülkeleri olmak üzere Afrika’nın hemen her yerinde Lübnanlı göçmenler bilhassa yeme içme sektöründe önemli bir yer edinmiş durumda.
Lübnan’dan Afrika’ya ilk göçler tarihçilere göre 1880’li yıllarda başladı. Lübnan’daki ekonomik ve siyasal koşulların yarattığı sıkıntılardan kaçan göçmenlerin asıl hedefinde Afrika’ya yerleşmek yoktu.
Kimi kaynaklara göre yeni bir hayat kurmak için Amerika’ya doğru yola çıkan Lübnanlıların yolu yanlışlıkla Batı Afrika’ya düştü. Yahut asıl amaçları Batı Afrika’dan geçerek Amerika’ya ulaşmaktı; ancak büyük bir kısmı parasızlıktan, bir kısmı da gemiciler tarafından Amerika vaadiyle dolandırıldığından Afrika’ya yerleşmek zorunda kaldı.
Fransa ile uzun yıllar ilişki içinde olan Lübnanlılar ilk önce Fransız sömürgesindeki ülkelere yerleşti. Tüm ticaret kanallarını, yerli ve küresel ekonominin dümenini elinde tutan Fransızlarca Lübnanlı göçmenler hoş karşılanmadı.
Daha doğrusu Fransızlar ne Afrikalı ne de Avrupalı görünen Lübnanlılarla nasıl başa çıkacağını kestiremedi.
Hayatlarına zor koşullar altında başlayan Lübnanlı göçmenler, ilk zamanlar pahalı olmayan ürünlerin ticareti ile geçimlerini sağlamaya çalıştılar. Fransız sömürgecilerin engeliyle karşılaştıkça da Avrupalı yerleşimcilerin sahasından uzaklaşıp yerel halkın olduğu yerlerde ticaret yapmaya başladılar.
Zaman içinde kazançlarını artırarak ticaret sahalarını daha da genişlettiler. 1930’lu yıllara gelindiğinde Lübnanlı göçmenler, artık Avrupalı tüccarlarla rekabet edebilecek güce ulaşmıştı.
1929 yılında dünyanın karşılaştığı ilk ekonomik kriz olan Büyük Buhran’ın etkisiyle Avrupalı tüccarların Afrika’da nüfuzunu kaybetmesi Lübnanlılar için avantaja dönüştü. Avrupalı tüccarların yerini almaya başlayan Lübnanlılar, kısa sürede Fransa’nın ticaret sahasını neredeyse tamamen bitirdiler.
Lübnanlıları ticarette Avrupalılar karşısında bu denli başarılı kılan faktörler, Lübnanlıların genellikle ailece çalışmaları, tüketim alışkanlıklarının Avrupalılara kıyasla makul seviyede olması, müşterilerine uygun fiyatlar sunmaları ve yerel halkla daha samimi bir ilişki kurmuş olmalarıydı. Günümüzde de Lübnanlıların hâlâ ailece çalıştıklarını görmek mümkün.
İlk gelen göçmenler ticarette başarı kazanıp tutundukça, yeni göçmenler gelmeye başladı. Yeni göçmenlerin çoğu ilk gelenlerin kardeşi, akrabası ya da arkadaşıydı.
1975 yılında baş gösteren iç savaş ise daha fazla sayıda Lübnanlıyı göçe zorladı.
Bugün bilhassa Batı Afrika’da yaşayan Lübnanlıların sayısını tahmin etmek hayli zor. Kiminin pasaportu yerel iken kiminin Lübnan, İngiltere ya da Fransa pasaportları bulunuyor. Bununla birlikte bölgedeki en büyük yabancı nüfusu Lübnanlıların oluşturduğu tahmin ediliyor.
En fazla sayıda Lübnanlıya ev sahipliği yapan Afrika ülkesi ise Fildişi Sahili. Tahminlere göre bu ülkede 75 binden fazla Lübnanlı yaşıyor. Nüfusun yüzde birini oluşturan Lübnanlılar, aynı zamanda ülkede oldukça nüfuz sahibi.
Uzun zaman önce gelenlerin çocukları ve torunları ülkeye çoktan entegre olmuş durumda. Yeni gelenlerin ise daha çok kendi içlerinde kalmaya çalıştığı söylenebilir.
Afrika’daki Lübnanlıların büyük çoğunluğu Şii. Marunî, Dürzi ve çok az sayıda Sünni Lübnanlı da var. Çeşitli dinî kutlamalar için bir araya gelen Lübnanlılar, ülkelerinin bağımsızlık günü gibi millî bayramları da yine hep birlikte kutluyor.
Lübnan restoranları Afrika başkentlerinin en gözde ve en işlek mekânları arasında yer alıyor. Lübnan mutfağı ülkelerin damak zevkini de dönüştürüyor. Örneğin Zambiya’da nargile keyfi, Lübnan restoranlarını da aşarak tüm yeme içme sektörüne yayılmış durumda.
Ülkesine göre değişmekle birlikte, Afrika halklarının bir kısmına göre Lübnanlılar kendileri refah içinde bir yaşantı sürerken yerli halkın iş sahasını daraltıyor. Bazı Lübnanlıların kaçakçılık gibi gayrimeşru işlerde yer alması da halkın tepkisini çekiyor.
Kimilerine göre ise Lübnanlılar ekonomiye katkıda bulunan, ülkeyi geliştiren ve kültürün renklenmesini sağlayan toplulukların başında geliyor. Örneğin Lübnanlı doktorlar da en az Hindistanlı meslektaşları kadar itibar sahibi.
Lübnanlılar yaşadıkları çoğu Afrika ülkesinde uzun yıllar geçirmelerine rağmen asimile olmamayı ve kimliklerini unutmamayı başarıyorlar. Bunu kendi insanlarıyla bir arada yaşamaya, sıkı akrabalık ilişkilerine, dil ve kültürlerini korumalarına borçlu oldukları söylenebilir.
Her ne kadar yerli halkla kötü bir ilişki içinde olmasalar da nadiren evlilik yoluyla Afrika toplumlarına karışan Lübnanlılar, bazen sosyoekonomik sınıf yüksekliği bazen ten rengi nedeniyle kendilerini yerel halktan üstün gördükleri gerekçesiyle tepki çekebiliyor.
Bilhassa yerel halka ikili ilişkilerin daha çok patron ve işçi ilişkisi çizgisinde yürüdüğü gözlemleniyor. Bu durum Afrika ülkelerindeki tüm diğer göçmen beyaz topluluklar için de geçerli.
Öte yandan Lübnanlıların yaşadıkları ülke için yaptıkları hayır çalışmaları, eğitim ve sağlık gibi alanlardaki finansal destekleri de takdir topluyor. (Afrika ülkelerinin bağımsızlık süreçlerinde de Lübnanlı göçmenlerin maddi ve manevi destek sağladığından bahsedilmektedir.)
Dinî anlamda ise Müslüman Lübnan toplumunun daha ılımlı bir yaşantısı ve görüntüsü var. Gerek giyim kuşamlarıyla gerek de eğlenceyi seven yaşam anlayışlarıyla yaşadıkları ülkedeki muhafazakâr dindar kesimden farklı bir çizgide oldukları söylenebilir.
Lübnanlılar her ne kadar kendi kültürlerine sıkı sıkıya bağlı olsalar da yerel kültüre saygılı oldukları ve kıtanın maruz kaldığı sömürgeci gelenekten ayrıştıkları için bugün onları Afrika’da kendilerine yer edinmiş ve kök salmış bir topluluk olarak nitelendirmek yerinde olacaktır.
Kaynaklar:
https://www.jstor.org/stable/177524?read-now=1&seq=2#page_scan_tab_contents
https://www.nytimes.com/1984/07/09/world/lebanese-in-africe-tale-of-success-and-anxiety.html#:~:text=Lebanese%20immigrants%20first%20began%20arriving,role%20they%20continue%20to%20play.
https://gulfnews.com/entertainment/books/how-lebanese-migrants-helped-shape-west-africa-1.1907308
https://www.youtube.com/watch?v=6p9KMLOjvhc
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish