Darbe, darbeyi çağırır

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Geçen çarşamba günü bir grup askerin, La Paz'da bulunan Bolivya hükümet binasının kapısını panzerle kırarak içeri girdiklerine tanık olduk. 

Olayın yarattığı heyecan bir kenara, birçokları için, Latin Amerika gibi darbeleriyle ünlü bir coğrafyada yaşanan şaşırtıcı değildi.

Üstelik bu, Bolivya gibi son 75 yılda 23 askeri darbe vakası yaşamış bir ülke için, hiç de sürpriz olmasa gerek.

Fakat darbe sahnesinde daha önce benzeri görülmemiş bir şey oldu: Adeta kabadayı gibi yanındaki birkaç subayla hükümet sarayına giren Genelkurmay Başkanı Zúñiga'nın karşısına devlet başkanı Luis Arce dikildi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu kıta askeri darbelerle hatırlanan ününü öyle kolay kazanmadı.

Örneğin, 1955'te Peron'a karşı gerçekleşen darbe sırasında uçaklar başkanlık sarayının olduğu meydanda toplanmış halkın üzerine uçaklardan bomba attı.

400'den fazla sivilin öldüğü bu olayın benzeri sadece İspanyol İç Savaşında, Guernica'da görülmüştü.

Şili'de Allende'yi devirmek için başkanlık binası "Moneda"nın bombalanışı halen gözümüzün önündedir. 

1970'lerde Arjantin ve Paraguay'daki askeri yönetimlerin on binlerce vatandaşını "yok ettiği" kayıtlıdır.

1950'den bu yana 23 darbe yapmış Bolivya ordusunun da bu işlerde deneyimsiz olduğunu kimse iddia edemez.

Fakat her nedense General Zúñiga silahlı kuvvetlerin diğer hiçbir komutanından destek almaksızın paldır küldür "Palacio Quemado"ya girmiş ve birden devlet başkanıyla yüz yüze gelmiştir. 

General, başkan Arce tarafından kameralar önünde sertçe azarlanırken, utangaçça boynunu eğmiş ve tıpış tıpış garnizona geri gitmiştir.

Daha da ilginci tüm bunlar yaşanırken general çoktan görevden alınmış ve yerine bir komutan atanmıştı.

Zira salı günü General, eski başkan Evo Morales'in ülkenin bir sonraki seçimlerinde aday olmasına şiddetle karşı çıktığı televizyondaki tehditkar açıklamalarının ardından Bolivya ordusunun başındaki görevinden alınmıştı. 

Zúñiga, Anayasa Mahkemesi tarafından "şimdilik" adaylığı engellenen Morales'in ısrar etmesi halinde "gerekirse" tutuklayacaklarını ve Anayasayı savunacaklarını söylemişti. 

Evo Morales, 2006'dan bu yana ülkeyi yöneten "Sosyalizme Doğru Hareket" MAS Partisinin lideri.
Şimdi durum bu noktadan sonra biraz karmaşıklaşıyor; zira devlet başkanı Luis Arce ve yardımcısı David Choquehuanca da MAS yöneticileri arasındaydı.  

Arce'nin siyasi rakibi olan eski devlet başkanı Evo Morales tarafından partiden atıldılar. 

General Zúñiga, başından itibaren devlet başkanına karşı olmadığını, sadece bakanların değiştirilmesi ve Morales'e karşı gereken önlemin alınması için bu harekete kalkıştığını söylüyordu.

Başarısız olduktan sonra kameralar önünde tutuklanırken harekattan devlet başkanı Luis Arce'nin haberdar olduğunu ve hatta kendisinden "kamuoyunda düşen imajını düzeltmek için" böyle bir olay yaratmasını istediğini söyledi.

İlk andan itibaren sadece hükümet değil, başta Evo Morales cephesi olmak üzere -cezaevindeki iki sağcı lider Añez ve Camacho hariç- hemen her kesim darbeye karşı direniş çağrısında bulunmuştu.

Hatta Morales, 2 yıl önce General Zúñiga'nın ordu içinde muhalif siyasetçileri takip altında tutan bir istihbarat grubunun lideri olduğu ve her an harekete geçeceklerini söyleyerek uyarmıştı.

Bu uyarıda bulunan Evo Morales 5 yıl önce gelmekte olan darbeye direnemeyip istifasını vermiş ve sürgüne gitmişti. 

Bolivya siyasetini ve bugünkü krizi anlayabilmek için Morales ve partisi MAS içindeki çelişkileri bilmek gerekiyor. Zira geçen Çarşamba patlak veren kriz bu iki olgu ile ilişkili.

2000'li yılların başında tüm Latin Amerika'da büyük halk hareketlerinin iktidara taşıdığı sol liderlere tanıklık ettik. Evo da 2000-2006 arasında Bolivya'da "su ve gaz savaşları" adı verilen neoliberal politikalara karşı halk ayaklanmasının sonucunda 18 Aralık 2005'te başkanlık koltuğuna oturdu.

25 Ocak 2009'da yeni anayasa onaylandıktan sonra aynı yıl aralık ayında yapılan seçimlerde ikinci kez seçildi.

Her iki anayasada da başkanın görev süresini peş peşe iki dönemle sınırlanmıştı.

Fakat Yüksek Mahkeme 2013'te o tarihte eski anayasa yürürlükte olduğundan Morales'in ilk dönemi hesaba katılmaz yorumunda bulundu.

Böylece Morales, protestolar arasında 2014 seçimlerine girip 3.kez başkan seçildi.

Ülkede Morales karşıtı cephe giderek genişledi ama MAS sosyal hareketlere, Bolivya'nın yüzde 60'ını oluşturan yerli komünlerine ve güçlü sendikaların bileşimine dayandığı için iktidardan düşürülemiyordu.

Ancak Evo, artık anayasayı daha fazla zorlayamayacağının farkındaydı.

Başkanlığı peş peşe iki dönemle sınırlayan anayasanın 168'nci maddesini değiştirmek için halk oylamasına götürdü.

2016 Şubat'ında gerçekleşen referandumdan Morales ve partisi ilk kez yenilgiyle çıktı. 

Yenilginin sebebi artık kendi parti tabanının bile Morales'in başkan olma ısrarından bıkması ve sandığa gitmemesiydi.

Morales önce referandumun sonucunu tanıyacağına dair söz verdi.

Kısa süre sonra, kendisi iktidarda olmasına rağmen, referandum sonuçlarının hileli olduğunu iddia etti.

Bolivya'da bağımsız bir yargı geleneği yok. Mecliste anayasanın bu maddesini değiştirme çabaları başarısız olunca, daha önce yaptığı gibi, Anayasa Mahkemesi'nden kendi lehine bir karar çıkarttı.

Anayasa Mahkemesi, başkanlığı 2 dönemle sınırlayan anayasanın 168.maddesinin "insan haklarına aykırı" olduğu sonucuna ulaşmıştı.

Bu biçimde Evo Morales 2019 seçimlerine de katılıp 4. kez başkan seçildi. 

Bugün olduğu gibi o gün de ekonomik durum iyi değildi. Eyaletler maden gelirlerinden daha fazla pay talep ediyorlardı.

Lityum rezervinin yüzde 70'inin bulunduğu Potosi yaklaşık 1 yıl sürecek bir greve çıktı.

Yerliler, Amazon bölgesinde çıkarılan yangınları teşvik eden bir başkanlık kararnamesine karşı başkente doğru yürüyüşe geçtiler.

Zira Morales'in kararnamesi yabancılar için yeni tarım alanları açmak için kullanılıyordu.
 


Ayrıca Morales en büyük destekçileri olan koka üreticilerinin de desteğini kaybetmişti. 

Bu koşullarda sağ cephe polis gücünün aktif katılımıyla başkenti ele geçirdi.

Yalnız ve çaresiz kalan Morales 10 Kasım 2019'da istifasını vermek zorunda kaldı.

2 gün sonra da Meksika devlet başkanı Andres Manuel'in gönderdiği uçağa binip ülkeyi terk etti.

Morales'in gitmesinden herkes memnundu. ABD darbeden sonra "de facto" iktidara yerleşen sağcıların sorunsuz biçimde sandığa gitmesini sağladı.  

Zira sağcılar hem kendi içlerinde parçalanmış durumda hem de toplumsal tabanları oldukça zayıftı.

Bu durum özellikle batılı şirketlerin hammadde ihtiyaçlarının karşılanmasını kesintiye uğratacak uzun çatışmalara yol açabilirdi.

1 yıl sonra yapılan seçimlerden MAS yine açık ara galip çıktı. Morales'in eski ekonomi bakanı Luis Arce devlet başkanı oldu.

Sosyal hareketin güçlü olduğu El Alto bölgesinin lideri David Choquehuanca başkan yardımcısı seçildi. 

Arce bir siyasi liderden çok uzun yıllar başarılı ekonomi bakanlığı yapan bir tür bürokrattı.

Morales'in gerçek rakibi ise Choquehuanca'ydı. Onun Morales'in boşluğunu dolduracağı beklentisi yüksekti.

Fakat işler iyi gitmedi. Ekonomik durum düzelmedi. Bolivya parası değerini yitirdi ve döviz rezervleri azaldı.

Üreticiler ülke içine satış yapmaktansa dışarıya satıp dolar kazanmayı tercih ettiler. Bu da yakıt ve diğer ihtiyaç ürünlerinin kıtlığı sorununa yol açtı. 

Bu durum Arce'nin halk nezdindeki kabulünün giderek azalmasına neden oldu ve Evo'nun döneminde yaşanan bolluğa duyulan nostalji güç kazandı.

Morales ülkeye döndü ve sosyo-ekonomik memnuniyetsizlikten faydalanarak MAS'ın idaresini yeniden ele aldı.

Arce-Choquehuanca ikilisini parti kongresinde tasfiye etti ve kendi adaylığını MAS'a onaylattı.

Bu arada Arce de Anayasa Mahkemesi'nden Morales'in adaylığını engelleyen bir karar çıkarttı.

Daha önce Morales'in 4. kez başkan olmasına onay veren yüksek mahkeme bu defa 2009 anayasasının başkanlığı sadece 2 dönemle sınırladığına dair bir yorumda bulundu. 3. defa kimse başkan olamazdı.

Son perde de tanık olduğumuz şey Arce ile Morales arasındaki mücadelenin bir sonucuydu. 

Arce, Morales'in adaylığını engellemek için önce yüksek mahkemeyi kullandı; sonra da silahlı kuvvetlerin sokağa inerek Morales'in adaylığına karşı tavır almasına müsaade etti.

Genelkurmay başkanı da harcanacağını anlayınca saraya yürümeye kalktı ama ordudan ve sağcılardan destek alamadı.

Morales ise 2019'da kendisine karşı darbeyi örgütleyen sağ cepheyle beraber "kendi kendine darbe" korosuna katıldı. 

Meclisteki Morales'in MAS'ı sağ cepheyle Arce hükümetini bloke ediyor.

Hükümetin tüm bürokrat atamaları tıkanmış olduğu için sivil yönetim zayıflıyor. 

Arce yönetimi, 2019'da Morales'e karşı darbede rol alanlardan hesap sorma konusunda tutarlı olduğu halde; Morales, Arce'nin hapse attığı sağ cephenin iki darbeci lideri Añez-Camacho ikilisine daha yakın duruyor. 

MAS ve onu oluşturan sosyal örgütler arasında süren çatışmanın şiddeti her geçen gün artıyor.

Her iki grup da birbirlerini uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı olmakla suçluyor.

Ülke ciddi bir ekonomik belirsizlik yaşarken bile dayatılan "Şef ben olacağım" ısrarı solun kanatları arasındaki çatışmayı bir iktidar mücadelesine dönüştürüyor.

Darbe, darbeyi çağırıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU