Suriye'nin yeni yöneticileri, ülkenin önümüzdeki uzun yıllarda nasıl olacağının temel yapısını oluşturacak gibi görünen muhafazakâr değerler, disiplinli davranışlar, taassupçu düzenlemeler bloğuna dayanan yeni Suriye için bir dizi kurum, kuruluş, tüzük, süreç ve kurucu strateji inşa ediyorlar.
Buna karşılık Suriye'deki "liberal" şahsiyetler, partiler ve siyasi sınıflar yelpazesi, ideolojik eğilimleri ve geleneksel siyasi davranışları ile bu tür bir kuruluş arasındaki temel çelişkiye rağmen, bu durum karşısında tamamen "sessiz" görünüyor.
Burada "liberalizm" ile liberal kimliğini siyasal/toplumsal bir eğilim olarak ortaya koyan örgüt ve bireylerin toplamı kastedilmiyor.
Bu kişiler, Suriye coğrafyasında sayıları az olsa da kültürel, sosyal, ekonomik ve hepsinden önemlisi siyasal özgürlüklere yönelik sürekli talepleri sebebiyle, Esad döneminin acımasız ve uzun süreli despotluğuna karşı mücadele etmiş tüm şahsiyetleri, partileri ve sınıfları kapsayan ilgili yelpazenin bir parçasıdır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Özgürlükçü olarak adlandırılabilecek bu Suriyeliler arasında Demokratik Halk Partisi, Sosyalist Birlik Partisi, Komünist Eylem Birliği, Devrimci İşçi Partisi gibi geleneksel siyasi partiler ile Suriyeli Kürt partilerin yanı sıra, sivil toplum örgütü liderleri ve Suriyeli aydınlar yer alıyor. Bunların hepsi şimdi en azından siyasi anlamda sessizler.
Önceki rejimin devrilmesi ile birlikte başlayan değişimin ilk 100 günü, çağdaş Suriye tarihinin en zor ve yapısal dönemiydi.
Ne var ki yeni iktidarın selefine benzer bir eğilime sahip olduğu görülse de bu liberaller, olup biteni reddedip karşı çıkmak bir yana, olup biteni eleştiren net bir siyasi akım veya ses de oluşturmadılar.
Geleneksel Suriyeli liberallerin dünyasına hâkim olan bu "sessizliğin" nedeni hakkında kesin yargılarda bulunmak, ideolojik yönelimlerinin çeşitliliği, örgütlerinin çokluğu, genel davranış biçimlerinin farklı olması nedeniyle imkânsız. Ama bu bağlamda ciddi tespitlerde bulunulabilir.
Suriyeli özgürlükçüler şu anda "özgürlük meselesinin" temel ayrıntıyla ilgilenmiyorlar. Bu ayrıntıya göre, kamusal özgürlükler ve demokratik yaşam kendi başlarına kutsal pratikler ve değerler değildir, aksine işlevleri nedeniyle kutsaldırlar
Bu Suriyeli özgürlükçüler şu anda yaşam, psikoloji ve zihniyet açısından "yıkılmış ülke"nin dehşetini ve koşullarını yaşıyorlar.
İçlerinde "ülkenin yıkımı" aşmasını mutlak bir öncelik olarak gören ahlaki, entelektüel ve manevi eğilimler taşıyorlar.
Hem de bunun koşulu yeni yöneticilerin özgürlük, demokrasi ve hatta insan hakları sistemi koşullarına aykırı olarak işleyebilecekleri ihlalleri görmezden gelmek veya hesaba katmamak olsa bile.
Onlar için "yıkılan", tamamen öyle olsalar da sadece harap olmuş şehirler ve kentler değildir.
Bilakis, yıkım bunların ötesine geçerek ulusal kurumları ve aygıtları aracılığıyla devletin kendisine de uzanmaktadır.
Bilhassa önceki rejim, Suriye'nin çeşitli egemen güç ve ülkeler için bir nüfuz merkezi olmasının kapısını açan "harici rejim" olmakla suçlandığı için güçlü ulus-devletin yeniden inşası, her zamanki genel kanaatlerine göre en önemli önceliktir.
Suriyeli liberaller, bu "güçlü ulus-devletin yeniden inşasının" uzun zamandır savundukları en yüksek özgürlük değerlerine aykırı olmasını umursamıyorlar.
Çünkü kendileri de "dağılmış olarak gördükleri ülkeleri" için "derin bir kayıp" yaşıyorlar.
Bu nedenle ve bu "ezici yetimlik" duygusunun itici gücüyle, onlarca yıldır mücadele ettikleri ve ağır bedeller ödedikleri "siyasi yoksulluk tehlikesi"nden daha azını kabul ediyorlar.
Suriyeli özgürlükçüler şu anda "özgürlük meselesinin" temel ayrıntıyla ilgilenmiyorlar.
Bu ayrıntıya göre, kamusal özgürlükler ve demokratik yaşam kendi başlarına kutsal pratikler ve değerler değildir, aksine işlevleri nedeniyle kutsaldırlar, çünkü bunlar olmadan değerli veya sürdürülebilir hiçbir şey inşa edilemez.
Esad'ın vurduğu zincirler birçok Suriyeli sınıfı "seçme lüksünden" mahrum bıraktı.
Onları çok kötü bile olsa tek bir seçeneğe yönelmeye zorladı.
O da Esad vahşetini devirmeyi en yüce, en asil değer olarak görmek ve bu nedenle onun dışındaki her şeyi kabul etmek.
Esad’ın aydın, siyasetçi ve sivil toplum liderlerinden oluşan muhalifleri, 2011'den bu yana adeta görünmez, katı ve sağlam kimliklere sahip kişilerin yükselişi karşısında, genel bağlamda bir rolü, etkisi veya etkinliği olmayan birer siyasi marj haline gelmiş durumdalar
Bütün bunlara ilave olarak, Suriyeli liberaller, diğer Suriyeli "yumuşak" toplumsal sınıflar gibi, enerjilerini ve kendilerini idame ettirme yeteneklerini kaybettiler.
Savaşın acımasız yılları, çekişen tüm taraflar arasında en "sert" ve dayanıklı sınıfları öne çıkarttı ve yükseltti.
Esad'ın aydın, siyasetçi ve sivil toplum liderlerinden oluşan muhalifleri, 2011'den bu yana aşiret liderleri, konuşmacılar, cihatçılar ve savaş tüccarları gibi katı ve sağlam kimliklere sahip kişilerin yükselişi karşısında, adeta görünmez, genel bağlamda bir rolü, etkisi veya etkinliği olmayan birer siyasi marj haline gelmiş durumdalar.
Dolayısıyla bu Suriyeli liberalizmin kendini ve Suriye toplumu içindeki rolünü yeniden inşa edebilmesi için onlarca yıllık bir birikime ihtiyaç duyacağı öngörülüyor.
Son olarak, bütün bunlar Suriyeli liberallerin büyük bir kısmını etkilemiş olabilecek "kirliliği" ortadan kaldırmıyor.
Diğer Suriyeliler gibi, Suriye savaşının genelinde mezhepçi, milliyetçi ve bölgeselci söylemler ve çatışmalar tırmandığında, birçoğu bir zamanlar savundukları demokrasi söylemini ve özgürlük maskesini çıkarıp atarak, mensubu oldukları topluluklara daha bağlı hale geldiler; kamu yararı yerine bunların statülerini ve yaşam koşullarını iyileştirmeyi tercih ettiler.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bu makale Independent Türkçe için Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.