Sosyal medya etkisini Kenya'da da gösterdi, Ruto geri adım attı

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Doğu Afrika'nın en geniş ticaret, finans ve ulaşım merkezi olan Kenya son yıllarda dünya gündemine siyasi karışıklık ve protesto gösterileriyle damgasını vuruyor. 

Geçen günlerde şahit olduğumuz protesto ve çatışmalar Kenya için yeni değil. 

2023 yılı mart ayında muhalefet lideri ve eski Başkan Raila Odinga, tüm ülkeyi mevcut Devlet Başkanı William Ruto yönetimini "hayat pahalılığı" nedeniyle protesto etmeye davet edince, halk sokaklara dökülmüş ve ülke genelinde kaos yaşanmıştı.

Kısa zaman içinde şiddete ve yağmalara yol açan protestolarda, polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybedenler ve yaralananlar olmuş, yüzlerce kişi tutuklanmıştı.

Aynı sene 7 Temmuz'da yeni vergiler ve akaryakıta gelen zam tekrar huzursuzluğa yol açmış, yüksek mahkeme vergileri askıya alsa da huzursuzluk yatışmamış, halk yeniden protesto gösterileri düzenlemişti. 


Tarih tekerrür etti

Geçen hafta olaylar yine alevlendi ve Kenya halkı vergi zammı öngören 2024 Mali Yasa Tasarısını protesto etmek için sokaklara döküldü.

Bu defa halk muhalefetin yönlendirmesine ihtiyaç duymadı. Başkent Nairobi'de başlayan ve hiçbir siyasi liderin öncülük etmediği protestolar hızla ülke geneline yayıldı. 

Z kuşağının "X" ve "TikTok" gibi sosyal medya platformları üzerinden örgütlenerek başlattığı protestolar, başlangıçta barışçıl seyretse de gerek göstericilerin şiddet içeren eylemleri gerek polisin sert müdahalesiyle çığırından çıktı.

Şimdiye kadar 20'den fazla kişinin öldüğü çatışmalarda 200'den fazla insan yaralanırken çok sayıda kişi de tutuklandı. 

Bu gelişmelerin neticesinde Başkan Ruto vergi artışını öngören yasayı geri çekti. 

Ancak bu hamle protestocuların gösterileri sonlandırması için yeterli olmadı. Sosyal medyada da dijital aktivizm tüm hızıyla devam ediyor.

Çünkü halk yalnızca artan vergileri protesto etmiyor. Kenyalılar, hükümetin yolsuzluklarından ve kamu kaynaklarının bariz bir şekilde kötüye kullanılmasından son derece rahatsız.

Gerek yürüyüşlerde gerek sosyal medya paylaşımlarında ekonomik diktatörlüğe dönüşen IMF ve Dünya Bankası borçlarına ve ABD emperyalizmine de karşı çıkılıyor.

Zira söz konusu mali tasarı, devlet borçlanmasını azaltmak için IMF tarafından tavsiye edilmişti.

Hükümet IMF'yi dinledi ve halkın eleştirdiği lüks kamu harcamalarını kısmak yerine vatandaşın temel ihtiyaçlarına uyguladığı vergiyi artırarak borçları azaltmayı hedefledi. 


Haiti'de ABD emperyalizminin siyah yüzü 

Ülkede kaos yaşanırken, Kenya, ABD ile yapılan anlaşma gereğince Karayip ülkesi Haiti'ye "güvenliği sağlamak" üzere 400 polis gönderdi.

Kenya Devlet Başkanı William Ruto geçen ay "lüks özel jetiyle" gerçekleştirdiği ABD ziyaretinde Haiti'ye gönderilecek güvenlik güçlerinin sinyalini vermişti. 

Ruto'nun kendi ülkesinde gerçekleştirilen sokak gösterilerine şiddet içeren müdahaleleriyle demokrasi ve hukuktan uzaklaşırken, Biden'ın talimatıyla Haiti'ye polis göndererek "hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi desteklemek" istemesi halk tarafından şiddetle eleştiriliyor. 

Amerika, bu hamleyle Rusya ve Çin'in Afrika'da artan nüfuzu ile rekabet etmek için NATO Dışı Büyük Müttefik ilan ettiği Kenya'yı Amerikan emperyalizminin Haiti'deki vekili olarak atamış oldu. 


Kenya tarihinde protestolar nasıl sonuçlandı?

Kenya'nın siyasi tarihine bakıldığında bu gibi geniş çaplı protestoların sömürge dönemi ve bağımsızlık sürecine kadar uzandığı görülüyor.

Ülkenin ilk Devlet Başkanı Jomo Kenyatta ve varisi Daniel Moi dönemlerinde Kenya halkı siyasi suikastları ve otokrasiyi protesto etmişti. 

Moi'nin 1982 yılında anayasada yaptığı bir değişiklikle Kenya'yı tek partili bir devlete dönüştürmesi siyasi gerilimi artırmış, muhalif siyasetçiler ve sivil toplum siyasi çoğulculuğa geri dönülmesini isterken Kenyalılar Moi'ye karşı darbe girişimini desteklemek için Nairobi'de protesto gösterileri düzenlemişti.

Sivil toplum, dini gruplar ve finansal destek sağlayan Batılı ülkeler Moi'yi 1991 yılında çok partili siyasete geçmeye zorlamıştı.

1992 yılında siyasi tutukluların anneleri 11 ay süren bir açlık greviyle oğullarının serbest bırakılmasını sağlamıştı. 

2007 ve 2017 yıllarında ise yine seçimleri kaybeden Odinga halkı protestolar düzenlemeye çağırmış ve şiddet içeren protestolar sonrasında etnik çatışmalar baş göstermiş, binden fazla insan hayatını yitirmişti. 

Özetle Kenya tarihinde protestoların çoğu zaman kitlelerin gücünün neleri değiştirebildiğinin bir göstergesi olduğu gözlemlenirken, kimi zaman yoğun şiddet içermeleri nedeniyle çözümün yanı sıra büyük sorunları da beraberinde getirdiği söylenebilir. 


Ruto IMF ile genç protestocular arasında kaldı

Protestolar için "haince" sıfatını kullanan ve protestocuları ‘güvenlik ve istikrarı baltalamakla' suçlayan Ruto, vergi artışını öngören yasayı geri çektiğini söylese de halk bunun zaman kazanmak için atılan bir adım olduğunu düşünüyor. 

Gösterilerde hayatını kaybedenler ve yaralananlar için kızgın olan vatandaşların bir kısmı hükümeti istifaya çağırıyor. 

Zaman içinde istifa çağrıları azalıp, Kenya'da sular durulabilir. Ancak Kenya halkı (bilhassa genç kuşak) politikacılara ya da sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç duymadan nasıl örgütleneceklerini ve istediklerini elde edene kadar hiçbir şeyin onları caydıramayacağını ispatlamış oldu.

Dolayısıyla halk tekrar örgütlenebilir ve Kenya tekrar protesto gösterilerine sahne olabilir. 

Dijital aktivizm ile gösterilere farklı bir boyut katan Z kuşağının, 2027 seçimlerinde kullanacağı oyun belirleyiciliği ise şimdiden hesaba katılması gereken önemli bir faktör. 

Gösterilerin tam merkezinde yer alan genç kuşak nüfusunun, 54 milyon nüfuslu ülkede 10 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

Bu nesil aynı zamanda 80'li ve 90'lı yılların IMF/Dünya Bankası kaynaklı Yapısal Uyum Programları altında devletin sağlık ve eğitim gibi temel hizmetleri sağlamaktan çekildiği dönem sıkıntı çeken ebeveynlerin çocukları. 

Güvenilirliğini kaybeden Kenya lideri Ruto zor bir sınavla karşı karşıya.

Ülkenin geleceğiyle ilgili kararlar alırken halka söz hakkı tanımak, halkın çıkarlarını korumak ve ABD güdümünde siyaset yapmaya devam etmek arasında bir tercih yapmak zorunda. 

Kısacası, Kenya'nın geleceği, halkın sesinin ne kadar duyulacağına ve liderlerin bu sese nasıl yanıt vereceğine bağlı olarak şekillenecek.

 

 

Kaynaklar:

https://mfa.go.ke/country-profile/ 
https://www.liberationnews.org/imperialism-comes-to-haiti-with-a-black-face/ 
https://www.theeastafrican.co.ke/tea/news/east-africa/kenya-mass-protests-a-long-and-rich-history-4185608 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU