Geleceği ancak sanat inşa eder. Sanki bizden önceki her şeyin retrospektifi düşmüş bahtımıza.
(Baudrillard 2010: 27)
Ben Profesör Doktor Uğur Batı. Karar Bilimi Uzmanıyım ve burada sanat, kültür, ikna, idealar ve düşünce patlamaları kaleme alıyorum.
O zaman daha sorulurken cevaplanamayan soruların köşesine hoş geldiniz.
Sanatı, resmi, heykeli, ressamları yazmaya gayret ediyorum. İnanıyorum geleceğe giden yolumuz buradan geçiyor.
Sanattan, yaratıcılıktan, inovasyondan, fikirden, düşünceden, bilimden geçen bir toplumsal refah arayışından söz ediyoruz. Bunlar değer zincirinin parçaları.
Bu yazıda da evrensel bir resim anlayışına sahip, ayrıksı karakterde bir ressamdan Gülten İmamoğlu ve onun halılardan söz edeceğim. Başlayalım.
Halı kültürü
Halılar… Umudu beraberlerinde getiren düğümler... Onlar da bu sahnenin oyuncuları...
Onlar... Farklı dillerini ve kültürlerini varlık meseleleri yapanlar... Hekimler, sanatkârlar, sarraflar, ticaret erbapları... Maceracılar... Umutlular... Gelinler... Damatlar… Denizler… Dalgalar… Kuşlar... Balıklar... Hep göç yollarındakiler... Hep yaşamdakiler…
Bu liman nasıl bir limandır? Herkes zamanın akışında kendi cevabını verecektir.
Tarih dediğimiz de zamanın hafızasına böyle işlenmez mi zaten? Bir halıyla işlenir belki de…
Halı sanatı, Türklerin medeniyete armağanıdır. Önce ilk düğümlü halılar…
Orta Asya'da Türkler, önce dokumalara yün iplikler düğümleyerek hayvan postuna benzer halıları inşa ettiler.
Bu halılar kabaydı. Zamanla halı medeniyeti geldi. Ardından Selçuklu halıları, anıları zenginleştirdi. Mükemmel renk ve kompozisyonlar…
Koyu mavi ve koyu kırmızı motifler, açık mavi ve açık kırmızı ahenkler... Koyu ve açık sarı renkler, mükemmel açık yeşil bir renkler…
Açık ve koyu renklerin çeşitleri ile çok zengin, ahenkli ve dinlendirici bir har-moni…
Geometrik şekiller, baklavalar, yıldızlar, etrafı çengellerle çevrilmiş sekizgenler, nebatî motifler…
Selçuklu halıları harikaydı. Bir de iki kûfi yazıdan meydana gelen geniş bordürler, uçları üçgenlerle nihayetlenen dik harflerden ibaret özgün bir biçim… Efsanelerdi!
Hatta kûfi yazılı bordür, Anadolu halılarından geçerek, Alman, Flaman, İtalyan ressamlarının tablolarının çiçeği olmuştur.
Halı ressamları
Sonrasında hayvan figürlü halılar… Kancalı sekizgen veya baklavalar…
İtalyan ressamları ve Holbayn tablolarından sonra Holbayn Halıları olarak adlandırılan özgün bir form.
Unutmamak lazım gelir. Venedikli ressam Lorenzo Lotto'nun tablolarında resmedildiği için Lotto Halıları olarak isimlendirilen baklavaları ve konturları kaybolmuş sekizgen mükemmel Türk halıları… Onlar da efsaneydi!
Halıları resimlerinde kullanan bir sanatçı olarak, Hans Holbein (Alman Ressam) bunlardan biridir.
Vasarely, Mannesiér, Bissiér gibi çağdaş sanatçıların da halı dokur. Devrim Erbil halıya neden eğildiğini şöyel ifade eder;'
Halı resimlere çok önem veriyorum. Çünkü halı, insanlığa Türklerin armağan ettiği bir tekniktir; Anadolu kültürünün bir parçasıdır.Batılı sanatçılar, çeşitli tekniklerle halı resimleri yaparken biz niye yapmayalım. Anadolu'da halı yapılan her yer, halının merkezidir. Uşak da bunlar biri (kaynakça, İHA, Röportaj).
Rönesans döneminde duvarda kullanılan halılar olarak yaptıkları birtakım çalışmalar vardı. Türkler insanlığa halı tekniğini armağan etmiş bir ırktır.
Anadolu'nun her köşesinde halılar yapılıyordu, batıya 18 ve 19'uncu yüzyıllarda halılar gönderiliyordu. Oysa bugün halıcılık ölmek üzere…
Türkiye'de halı resim ve Devrim Erbil
Halı-resim ya da tapestri denilince akla önce Devrim Erbil gelir.
Devrim Hoca'nın hocası Bedri Rahmi ile başlayan bir süreçtir Türk resminin halıyla tanışması. Türk ressamların "vizyonist" olanları bu tutkulu sıraya katılır.
Tuvallere artık seramikler, ahşaplar, mozaikler, hatlar, kilimler, motifler yerleşir.
Devrim Erbil, bu ressamların en önde gelenlerindendir.
Ressamın çocukluğunda halaları evlerin girişinde halı dokurlardı biliyoruz.
Baba tarafı Uşaklı olduğu için, halıyı o zamandan sevmiştir Erbil.
Kendisi de halıdan sitayişle söz eder;
Halı, Türklerin insanlığa armağanı bir tekniktir; o yüzden Orta Asya'dan getirdikleri bir teknik. Osmanlı döneminde Batılılar bunu fark ettiler. Türkiye'de birçok atölyeler kuruldu. Onlar halılar üretiyorlar ve batıya yolluyorlardı. Halı, Anadolu'da bütün insanlık tarihinde dünyada yapılan bölgelerde olduğundan, çok daha farklı, çok zengin ve renkli bir gelişim alanı buldu. Anadolu'nun her bölgesi, belki etkin kökenlerden dolayı, burada çok daha önce yaşayan toplumlardan gelen hepsi halıyı çok sevdiler. Anadolu'da yaygın bir halı kültürü oluştu. Avrupalı ressamlar buradan giden halılara koydukları resimler yaptılar. Halıları resimlerinde kullanan bir sanatçı olarak Alman Hans Holbein bunlardan biridir.
Evrenselleşmenin anahtarlarından biridir halı Erbil için. Batı'da Dadacılık ve gerçeküstücülük modern sanatın dışına çıkmıştır ve Erbil de halıda bu ekolü izlemiştir.
Hatta daha öncesinde yapılan kesyap, asamblaj gibi uygulamalar modernizmin saf sanat anlayışına karşı çıkmaya başlamıştır.
Erbil halıları bu konuda da öncü olmuştur. Erbil, halı resimleri ile "evrensellik" peşine düşmüştür.
20'nci yüzyılın ilk yarısında Kandinsky, Maleviç ve Mondrian gibi Avrupalı soyutçuları; ikinci yarısında da Reinhardt, Stella ve Judd gibi Amerikan azcılarının peşine koştukları döngünün nedeni de bu özdisiplinlilik (saflık) sevdasıdır.
Sanatçıların disiplinlerarasılık ve çok disiplinliliğe yönelmelerinin altında yatan neden, işte bu genişleme içgüdüsüdür.
Artık sanatsal türler diğer disiplinlerle de ilişki içindedir. (Kaynakça, Uğur Batı, Yatay Derinlik)
Gülten İmamoğlu: Sanatın çeşitliliğiyle evrenselliğe
Gülten İmamoğlu gibi biri ressam üzerinden sanatın yerel-evrensel-yok oluş tartışmasını yapmak anlamlı geliyor bana.
Evrensel olmanın yollarından biri gelenekselden ve "sana ait olandan" yola çıkmak. Sonra evrensele ulaşmak. Zaten yol bu.
Ressam İmamoğlu biçimlere ve renklere özel ilgi duyuyor resimlerinde.
Daha çok küçük yaşlarda başladığı doğadaki kimi biçimleri incelemesi, onları kâğıda yeniden çizmeye ya da çamurla kopyalarını yapmaya çalışması bir örüntü oluşturmuş ressamda.
Öyle olacak ki, İmamoğlu, hafızalarda yer etmiş olan üst üste binen dokuları, iç içe geçmiş soyut renk tayflarını, biçimden teşkil döngüleri ve hiçbir zaman kaybolmayacak olan kültür izlerini, kendine has üslubu ve teknik uygulaması ile çalışmalarına taşıyor.
Gülten İmamoğlu hakikaten iyi bir şekil ustası. Kendini takip eden ama bitmeyen, aynı olan ama oldukça değişik, karşıdan baktığında tek renkli, içine girdiğinde cümbüş, dışına çıktığında karmaşık ilginç bir biçim oluşturuyor.
Diğer taraftan onda halıya açılan bir kapı da kendisinin "kültürel ilgisi".
Ressam doğduğu ve yetiştiği coğrafyadaki farklı etnik ve inanç gruplarına özgü çok renkliliği resimlerinde kullanıyor.
Sanatının dilinde biçim ve olgunun, tanımlı ve istikrarlı bir örneğini veriyor.
Ben şöyle düşünüyorum;
Resmi çok çağdaş, dokusu geleneksel. Renkler çok modern, biçim geleneksel.
İç içe geçmiş bir döngü onun resmi. Bir renk döngüsü.
"Geleneksel" olanın modern olanda yeri olamayacağını savunanlara karşı bir manifesto onun resmi adeta.
"Gelenekselle ilerleme", "gelenekseli içerme" karşıtlarına ve bu hususta "yerel" olandan hareketle ilerlemeden korkanlara karşı oluşan bir üslup onunki.
Bunu yaparken sanatseverleri "o resme ait" bir düşünsel yolculuğa çıkaran soyut dışavurumculuğu da biçimle oluşturulan ilginç bir estetik doğrusu.
Sanatçının işlerinde resmin içsel "kuvvet"ini de görebilirsiniz. İmamoğlu'nun şekil ve renk karışımlı figüratif nesneleri, "figüral" soyutlamalara dönerek resimde dikey ve yatay hareketler içine giriyor.
Bu da onun resminin yatay ve dikey hareketin renkle etkileşimini ortaya koyuyor.
Öyle ki resim, resim olmaktan çıkıp, vitraya, marküteriye, batike ve diğer formalara dönüşüyor. Enteresan bir göz estetiği bu doğrusu.
İmamoğlu'nun eserleri, figüratif dışavurumun sınırlarını zorlayarak duygular ve oran arasındaki dengeyi de içeriyor.
Prof. İmamoğlu'nun resimleri; kimi biçim ve motifleri bir işlevden öte insanın dünyayı anlama ve anlamlandırma süreçlerinin önemli bir parçası olarak görüyor.
Ressam renkler aracılığıyla duyularımızla algıladığımızdan farklı dünyalar yaratmaya çalışıyor.
Meydana getirdiği eserler aracılığıyla izleyenlerin de bu dünyaları deneyimlemesi için adeta yolculuklara teşvik etmeye çabalıyor.
Ressam kendini şöyle ifade ediyor:
Çalışmalarında gözle görünen gerçekliğin ardındaki olası gerçekleri hep birlikte deneyimleyebilmenin hayal ve umudunu taşıyor.
Gülten İmamoğlu: Bir halı resme teknik bakış
Halıya baktığımızda bir yüzey görüyoruz. Yüzey, yüzeydir. İster cam, ister kumaş, ister tuval, ister halı… Sonuçta yüzey ressama ait.
Önemli olan özgün bir yüzey teşkil etmek. Halıda bunu yaparken İmamoğlu özel bir bakış yaratıyor. Şöyle ki, resim sanatı, bir düzlem üzerinde gelişen piktüral düzendir.
Bu düzen sadece görünüşle ilgili değil semantikle de ilgilidir. Aksi olması durumunda dekoratif olan bir tablo ortaya çıkardı.
Gülten İmamoğlu sadece malzemede özgün değil, yüzeyde de özgünlük yaratan bir ressam.
Son tekniği halı resimlerinden özel bir dokumanın üzerine halıları çiziyor. İlham verici bir yöntemle.
Halılar elle dokunuyor. Dokuma halılar kesiliyor. Bir kimyasalda sertleştiriliyor, üzerinden ağır tonajlı kamyonlarla geçiliyor.
İyice incelen ve sertleşen halı artık boyanmaya hazır hale getiriliyor.
İşte orada Prof. İmamoğlu'nun ilhamı devreye giriyor, mükemmel tekstil boyalarıyla zemin hazırlanıyor.
Ardından haftalar süren bir boyama süreci başlıyor. Katman katman. Doku doku.
İşte 3 halı Anadolu Mistisizmi ve Rüyalar halı resimleri (tapestirileri) bu şekilde oluşuyor.
Bunlar halı-resim tekniğinde bir yenilik. Bir halının doğrudan dokunması değil, halının boyanması fikrine dayanıyor.
Burada dikkati çekmek gerekir. Bu çok özgün bir biçim.
Prof. Gülten İmamoğlu halılarını görünce, aklımıza geliyor, onda sahici bir duyarlığın müphem ve bulanık izlerinden çok bir yeniden yaratım çabası görüyorsunuz.
Rüyalar tablosuna bakın, ressamın halı eserlerinde bile anlaşılabilecek varoluşçu temalarla birlikte derin bir mistisizm görüyoruz.
Hem bir "New Yorker" gibi hem de Anadolu mitolojilerinden çıkmış gibi bir tarzı var.
Mavi, kırmızı, turuncu fon üzerine büyük boyutlu resimlerinde şekiller, nesneler, yüzeyler, topraklar, girdaplar, ilkel kullanım gereçleri gibi nesneler tek renk skalası içerisinde okr mavisi, okside yeşil, yaldız ya da mor gibi renkler betimlenir.
Zaman zaman ayrıntıların detaylandırılarak dramatik bir ışık yansıması ile mistik bir hava verilmiş resimlerinde eski çağların büyüsünün yeniden yaratıldığını iddia edebiliriz.
İmamoğlu'nun eserlerinde Anadolu'nun sanatsal duruşunun çok fazla etkisi ve katkısı olduğunu söyleyebiliriz. Halı da bunun parçası gibi.
Anadolu'nun çok kültürlü yapısı ve onun doğup büyüdüğü bölgenin kültürel renkliliği ister istemez renklerine, biçimlerine, sanata bakışına yansıyor.
Gülten İmamoğlu: Bir ressama ruhsal bir bakış
Gülten İmamoğlu resimleri ressamın "İçinde yaşadığı dünya".
Rüya kavramından, olgusundan yola çıkıyor. Onun resimleri adeta rüyalar âlemi.
Rengarenk, dehlizli, sofistike, çok katmanlı, dopdolu, sakin ama öykücü. Derin bir de.
Bu derin hikayelerde çocuklar, kadınlar, bitkiler, hayvanlar, kısacası doğa hep birlikte.
En çok da masalsı bir formda. Işıklarla gölgeler arasından süzülen masallar göklerde duyuluyor sanki.
İyi bir ruh hali var ressamın, bize de yansıyor. Dış dünyanın aynılığı kendi içinde eriyor. Kendisi de ruhsallığını şöyle ifade ediyor:
Resimlerimde yaşamın dinamizmi ile ölümün durağanlığını, realitenin acımasızlığı ile rüyaların yaşanabilirliğini ve düşüncelerin ebediyeti ile sanatın eşsizliğini bir araya getirmeye çalışıyorum. Evren; mikrokozmostan makrokozmosa sürekli kendini yenileyen, değişen, devinen ve mütemadiyen katmanlaşan bir sistemler bütünü olan kompleks ve dinamik bir yapıdan oluşuyor. Sürekli bir transformasyon söz konusudur. Evrendeki bu sürekli kendini yenileyen sonsuz devinim, katmanlaşma ve transformasyonlar benim başlıca ilham unsurum ve sorgu nüvelerimi oluşturuyor. Fraktal geometri ve doğal elementler de benim sanatımda çok önemli bir yer tutuyor.
Gülten İmamoğlu: Bir ressama teknik bir bakış ve organik metastrata
Bu kısmının ressamın kendi ağzından dinlemek uygun olacaktır:
28 yıllık sanat hayatımda bugün ulaştığım nokta "Organik Metastrata" adını verdiğim kişisel üslubumdur. "Organik Metastrata" zengin renk tonlarının oluşturduğu, birbirinin içine geçişen, üst üste binen ve sürekli çoğalan pek çok katmandan oluşuyor. Renkler kendi anlamlarına ilaveten doğadaki mucizeleri anımsatan girdap biçimlerine de dönüşüyor. Her bir resmin kendine özgü nüveleri var.
Gerçekte, bu resimlerde insanoğlunun zaman karşısında yaşadığı çaresizliğine bir duruş ve zamana karşı bitmek bilmeyen savaş, zamanı kontrol altına alma arzusu ve gayreti yatıyor. Aynı zamanda başlangıcından günümüze kutsal dinler, inançlar, mitolojik söylemler, varoluşa dair bitmek bilmeyen sorgulamalar ve göndermeler, zaman karşısındaki ruh halleri, evrenin sonsuz döngüsü, gelecek ve geçmiş ile ilgili mesajlar da sembolleşiyor.
Resimlerimde renkleri akışkan kullanmaktan ve renklerin kendi gerçekliğine hükmetmekten zevk alıyorum. Kimi zaman yağlıboya tadında, kimi zaman da suluboya akışkanlığında kullandığım tekniğim bir tür hipnoz etkisi gösterebiliyor. Soyut figürlerin üç boyutlu, somutlaştırılmış güçlü biçimsel duruşunu, renklerin etkileyici ve gizemli gerçekliğiyle yorumluyorum.
Bitirirken;
Gülten İmamoğlu resimlerini anlamak için onun özel kompozisyonunu anlamak lazım gelir.
Onda ilginç bir şekilde bir arka planı yoktur. Bu anlamda bir ön planı da yoktur. Form bir bütündür.
Onun resmini herhangi bir şema, bir klişe olarak değil de, anlatılmak istenen somut, reel bir varlığın resim düzenim kurmada bir anlatım aracı olarak ele aldığını söylemeliyiz.
İmamoğlu tablosunun geometrik olarak belirlenmiş kompozisyonu, özgür bir yaşantı-kompozisyonuna dönüşür.
Bu yaşantı-kompozisyonu kuran araçlar, artık salt bir geometrik eleman değildir, tersine yaşantı-içeriği ile yüklü renk-elemanlarıdır.
Yıkıcı bir yaratıcıdır. O bir renk sihirbazıdır! O bir form mimarıdır. O bir kaos yaratıcısıdır.
Çizimleri sert, bazen rahatsız edici ışık değerleri var figürlerinde ama nasıl da özgündür!
Neyse. Bitiriyorum. Bitiyorum!
Başlarken demiştim;
Ben Profesör Doktor Uğur Batı.
Karar Bilimi Uzmanıyım, bir sanat düşüncesi üreticisiyim.
Ve hepinize şöyle sesleniyorum:
Biz size düşünmeyin demiyoruz, hobi olarak yine düşünün.
Ve büyük düşünün ki seneye de düşünürsünüz!
Ayrıca daima söylerim;
Bir yapıt yalan söylemez…
Ona bakın, ne varsa onda vardır.
Kaynakça:
• Son Not 1, İHA, Röportajından alıntıdır. Röportaj adresi: https://www.iha.com.tr/haber-ressam-devrim-erbil-butun-dunyada-hali-sergisi-yapacagim-762940
• Son Not 10, Uğur Batı, Yatay Derinlik, Maji Art Yayınları
• Akay, Ali. Postmodernizm (2005). İstanbul: L&M Yayınları.
• https://www.gultenimamoglu.com.tr/interview-with-gulten-imamoglu/Baudrillard, Jean (2012b). Karnaval ve Yamyam. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.
• https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BClten_%C4%B0mamo%C4%9Flu
• https://www.sanatgezgini.com/marketplace/seller/profile/gulten-imamoglu
Gülten İmamoğlu Kimdir?
• Gülten İmamoğlu
• 1970 Tokat doğumludur.
• 1991 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümünü bitirdi.
• 1992 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Bölümüne Araştırma Görevlisi olarak atandı.
• 1991-1994 yılları arasında "Samsun Halkının Resim Sanatına Bakışı" konulu tez çalışması ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi`nde Yüksek Lisansını tamamladı.
• 1994-1998 yıllarında "Görsel Dışavurumda Objektif Saptama Tekniklerinden Öznel Anlatıma Doğru Geliştirilebilir Bir Pratik Olarak Desen Eğitimi" konulu tez çalışması ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi`nden"Sanatta Yeterlik" derecesi aldı.
• Aynı üniversitenin Güzel Sanatlar Resim İş Eğitimi Bölümüne Öğretim Görevlisi olarak atandı.
• 1999 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim-İş Eğitimi Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı.2005 Doçent oldu.
• 2011 Profesör olarak OMU Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümüne atandı.
• ArtStage, Basel/Scope, Contemporary İstanbul, Art Hamptons sanat fuarlarının yanı sıra Artexpo, Spectrum Miami, Artist İstanbul, San Francisco
• Sausalito fuarlarında da ülkemizi defalarca temsil etmiştir.
• Miami, New York, Washington DC ve Los Angeles'da önemli galeriler ile çalışmaktadır.
• Las Vegas South Nevada Fine Art Museum daimi koleksiyonunda iki eseri, Almanya Hagen Osthaus Museum ve Baksı Museum da da eserleri bulunmaktadır.
• Uluslararası pek çok önemli ödülün sahibi olan Prof.Dr.Gülten İmamoğlu; American Biographical Institude tarafından "WOMAN OF THE YEAR 2011" seçilmiş, 2009 da da Londra'da "profesyonel resim" dalında dünya birinciliği almıştır.
• Sanatçı 2010 yılından beri ORGANİK METASTRATA adını verdiği özgün tekniğiyle çalışmaktadır.
• 24.03.2017 "Çağın Ruhu/An" - Gülten İmamoğlu - F Sanat Galeri
• 29.11.2016 Gülten İmamoğlu Resim Sergisi - Scope Basel 2016 - Abra Gallery
• 9.07.2016 "Allegro" - Gülten İmamoğlu - Isd-Art / Galeri Fe
• 08.04.2016 Gülten İmamoğlu Resim Sergisi - Çorum Belediyesi Sanat Müzesi ve Galerisi
• 4.01.2016 "Braha/Bereket" - Gülten İmamoğlu - Galeri FE
• 16.11.2015 Gülten İmamoğlu - Atölye Sergisi
• 18.04.2015 "Işığa Doğru" - Gülten İmamoğlu - Ekol Sanat Galerisi - İzmir
• 07.08.2014 "İki Yürek İki Dokunuş" - Gülten İmamoğlu - Casa Dell' Arte Hotel Galeri
• 02.04.2014 Gülten İmamoğlu Resim Sergisi - KAV Sanat Galerisi
• 24.02.2014 "Hermafrodias" - Gülten İmamoğlu - Artgalerim Bebek
• 16.10.2013 Gülten İmamoğlu - Atölye Sergisi
• Sanat kariyerine daha geniş vakit ayırabilmek için 2019 yılında öğretim üyeliģinden ayrılmıştır. Sanatsal çalışmalarını İstanbul, Samsun ve Washington DC deki atölyelerinde sürdürmektedir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish