Ölümsüzler galerisinde: Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Er. Karayel/X

Anı

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma
 
Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
 
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma
 
Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken bu dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma
 
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma 
 
Bir çift güvercin havalansa 
Yanık yanık koksa karanfil
Değil unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma. 1


Deniz Gezmiş ve devrimci öğrenci arkadaşları İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi işgalini başlattıkları zaman, daha sonra efsaneleşecek olan bir kuşağın temellerini attıklarını bilemezlerdi.

Demografik bir terim olan "kuşak", bu işgal hareketiyle sosyolojik bir terime dönüştü.

1968 yılında 18'li 20'li yıllarını yaşayan özgün bir gençlik katmanı, kendi akranlarından koparak devrimci eyleme yöneldiler.

Demografik bir anlamı olmayan, ama çok derin sosyolojik ve tarihsel bir anlama sahip olan 68 Kuşağı'nı oluşturdular.

68 Kuşağı'nın önde gelen isimleri hâlâ genç insanları esinlendiriyor.
 


Her yılın birçok günü, 71 hareketinden toprağa düşenleri anma günleri olarak akıllara geliyor.

Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin anıldığı, kimi zaman görkemli, kimi zaman mütevazı toplantılarda bütün devrimci kuşakların yaşayan temsilcileri yan yana geliyor.

Onlar hakkında sayısız kitap, makale, araştırma yayımlandı.

Biyografiler, anılar kitap vitrinlerini bugün de süslüyor.

Son 30-40 yılın moda akımları ne olursa olsun, "devrim" sözcüğü ne denli gözden düşürülürse düşürülsün, sanki çok eski bir anıymış gibi kimi zaman alaylı, kimi zaman "nostaljik" edalarla sosyalizmden ne kadar söz edilirse edilsin; kitapçı raflarının önünde duran genç kız ve erkekler, sağ elleri bestseller bir kitaba gitse bile, sol elleriyle Denizleri, Mahirleri, İbrahimleri anlatan kitapları alıyorlar.

Egemen oligarşi ve onun ideoloji ve kültür aygıtları için "Ölü bir devrimci, yaşayan bir devrimciden her zaman daha iyidir".

Böyle olduğu için, 68 Kuşağı yalnız içtenlikli, dürüst gençliğin ilgi alanına girmekle kalmıyor.

Artık tekelleşen medyanın magazin sayfaları, büyük holdinglerin eline geçmiş olan TV'lerin ekranları da 68 Kuşağı'nın "menkıbelerine" açılıyor.

Yeni egemen sağ bile "dindar nesil" inşasında onların parıltılı etkisiyle yüksek meblağlarla "öykünmeci istismar" dizileri yaptırıyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Peki, 50 yıl öncesinin 68 Kuşağı nerede?

"Ölenler güneşe gömüldüler";

Tamam, ama bu kadar mı?

Onların bıraktığı miras, halk için devrimcilikti, gençliğin devrimcileşmesi, devrimcilerin gençleşmesi idi.        

Emperyalizme, oligarşiye ve faşizme karşı başkaldırı ruhuydu!

Halkların kardeşliği, kadınların eşitlik mücadelesiydi!

Devrimci saflık, siyasi romantizm ve "en güzel dünya mümkün" bilinciydi! 

Bağımsız, özgür ülke ve halklarının kardeşliği üzerinden ortak yaşam ideali idi.

Böyle olduğu içindir ki onlara karşı egemen sınıfların yöntemleri son derece kıyıcı oldu.

Dünyanın hiçbir ülkesinin egemen sınıfı, kendi gençliğine karşı bu denli düşmanlık gütmedi.

Ülkeye ve halka bağlı, en yetenekli ve gözüpek devrimciler katledildi.

Onların katli, toplum vicdanında hala kapanmayan derin yaralar açtı.

Böyle olduğu içindir ki 40 yıldır içtenlikli, dürüst gençliğin esin kaynağı oluyorlar.

Tekelleşen medyanın magazin sayfaları, büyük holdinglerin elindeki TV'lerin ekranları, onların içlerini boşaltmaya çalışsalar, zararsız azizler ya da "kanlı teröristler" olarak topluma ve halka sunsalar bile, o kadar saflar ki o ilk hallerini hep koruyorlar.

Böyle olduğu içindir ki resmi olmayan tarihte, 78'lilerde ve ardılı genç kuşakların şarkılarında, şiirlerinde, romanlarında, öykülerinde, mücadelelerinde yaşıyorlar...

 

 

1. Melih Cevdet Anday. "Anı" şiirinin hikayesi derindir ama özü "zalimin zulmü karşısında eğilip bükülmeyen yüreklerin anısına" yazıldığıdır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU