1958, 1963 ve 1971 WHO Uluslararası İçme Suyu Standartlarında bordan bahsedilmemektedir.
1984 yılında yayımlanan İçme Suyu Kalitesi Rehberinin ilk baskısında bor için herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
1993 kılavuzlarında bor için sağlık temelli 0,3 mg/litrelik bir kılavuz değeri belirlenmiş, ancak borun içme suyu arıtımı yoluyla uzaklaştırılmasının zayıf göründüğüne dikkat çekilmiştir.
Bu kılavuz değer, 1998 yılında yayınlanan Kılavuza eklenen ekte 0,5 mg/litreye yükseltilmiş ve mevcut arıtma teknolojisi ile yüksek doğal bor düzeylerine sahip bölgelerde kılavuz değere ulaşmanın zor olması nedeniyle geçici olarak belirlenmiştir.
Bu kılavuz değeri, Rehberin 2004 yılında yayınlanan üçüncü baskısına da taşınmıştır.
Rehberin 2011 yılında yayınlanan dördüncü baskısında ise bor rehber değeri 2,4 mg/litreye çıkarılmış ve geçici tanımı kaldırılmıştır.
Borun sağlık üzerindeki zararlı etkileri konusunda yeterli veri bulunmaması, içme suyu olarak kullanılacak suyun arıtılmasının zor olması ve maliyet nedeniyle bazı ülkeler bu sınır değerin üzerinde bir değer kabul etmektedir.
İçme suyunda bor için üst sınır değeri;
- Kanada'da, 5 mg/l,
- Avustralya ulusal sağlık ve tıbbi araştırma konseyi, 4 mg/l,
- Güney Kore ve Japonya'da, 1 mg/l
- İngiltere özel su temini standartlarında (2016), 1 mg/l
- İskoçya'da özel su temini standartları (2006), 1 mg/l
- Galler'de özel su temini standartları (2017),1 mg/l
Avrupa Birliği (AB), İçme suyu direktifinde üst sınır olarak 1 mg/L bor miktarını kabul etmiştir.
ABD Çevre Koruma Ajansı, bor için önerilen üst sınır olarak 0,3 mg/L tavsiye etmektedir.
ABD'de bazı eyaletlerin bor için içme suyu standartları veya yönergeleri vardır.
Kaliforniya, Florida, Maine, Minnesota, New Hampshire ve Wisconsin'de; 0,6 mg/L ile 1 mg/L arasında değişmektedir.
Türkiye'de "İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği"ne göre içme suyunda izin verilen maksimum bor miktarı 1 mg/litredir.
2008 MDH SONAR, Sağlık Riski Değerlendirme birimini (HRA) bebekler, çocuklar ve hamile kadınlar gibi hassas gruplar da dahil olmak üzere tüm insanları koruyan kılavuz değerleri geliştirmeye yönlendirmektedir.
Bor durumunda HRA, hamile kadınlar, rahim içi maruziyetler, çocuklar ve yetişkinler için koruyucu olan 2 mg/L'lik bir başlangıç değeri hesaplamıştır.
Bu, biberonla beslenen bebeklerin bilinmeyen toksisitesini ve maruziyetlerini ele almak için bir veri tabanı belirsizlik faktörü kullanılarak 0,5 mg/L'ye düşürülmüştür.
Bu nedenle, 2 mg/L, 0,5 mg/L'nin koruyucu olduğu biberonla beslenen bebekler hariç tüm kişiler için koruyucudur.
İnsanlar için bor alımının ortam havasından yaklaşık 0,44 µg/gün, içme suyundan 0,2-0,6 mg/gün ve gıdalardan 1,2 mg/gün olduğu tahmin edilmektedir.
Yani sadece su içerek bor almıyoruz. İçme suyu haricinde bir çok gıdada önemli miktarda bor bulunmaktadır ve insanlar bu gıdalardan bor alabilmektedir (Tablo 1).
Bor için tolere edilebilir üst alım seviyeleri (UL'ler) Tablo 2'de verilmiştir.
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) ve USA Çevre Koruma Ajansı (EPA), borun insanlar üzerindeki kanserojen etkileri konusunda bir sınıflandırma yapmamıştır.
İsviçre'nin maden suyu ile ilgili raporunda, maden suyunun içinde yüksek miktarda bulunan 'bor'un insan sağlığını tehlikeye soktuğunu, hamile kadınlarda fetal gelişimini ve doğurganlığı engellediği bilgilerine yer verilmektedir. Bu nedenle uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında sağlık riski göz ardı edilemez.
Ancak bugüne kadar, yüksek miktarda bora maruz kalan insanlarda doğurganlık kaybını doğrulayan herhangi bir epidemiyolojik çalışma bulunmamaktadır.
Yüksek konsantrasyonda borun erkek ve dişi üreme sistemi üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir.
Aşırı yüksek bor dozları ölümcül olabilir; örneğin, 15 ila 20 gram yetişkinlerde ölüme neden olabilir.
Türkiye'de "İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği"ne göre içme suyunda izin verilen maksimum bor için sınır değer 1 mg/Litre ve AB ülkelerinde de sınır değer 1 mg/Litre olduğu halde ilgili firma neden bu sınır değerlerine göre değil de Dünya Sağlık Teşkilatı'nın 2,4 mg/L ve Avustralya Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Konseyinin, 4 mg/L sınır değerini kamuoyu ile paylaşmaktadır.
Bu durum anlaşılır değil. Ve ilgili firma ulusal sınır değerlerinin üzerinde bor içeren maden suyunu piyasaya sunuyor mu? Bunun denetimi ve takibini kim, nasıl yapıyor.
Diğer yandan iadesi yapılacak bu maden suyu, ülkemizde bor için belirlenmiş sınır değerlerinin üzerinde olduğu için kullanıma sokulmadan imha edilmesi ve bununda kamuoyu ile paylaşılması gerekir.
Ayrıca ilgili sorumlu resmi kuruluşun borla ilgili yaptığı analiz sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmasında yarar vardır.
Madem maden suyunda bor var, ilgili firma sitesinde bor ve benzeri maddelerle ile ilgili verileri ve sınır değerlerinin üzerinde bor olduğunda sağlık üzerine etkileri paylaşması gerekirdi.
Şeffaflık ve hesap verilebilirlik bunu gerektirir.
Borun geleneksel su arıtma işlemleriyle giderilmesi zordur, bu nedenle farklı bölgelerden ve kaynaklardan gelen içme suyundaki bor büyük ölçüde farklılık gösterir.
İçme ve maden suyunda üç teknolojiden biri ile yüksek konsantrasyondaki bor 0,3 mg/L'nin altına düşürülebilmektedir.
Bunlar şunlardır:
- Bora özgü bir iyon değişim reçinesi,
- Güçlü bazlı bir anyon değişim reçinesi,
- Ters ozmoz (RO membran)
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish