Doğu Afrika'nın incisi Tanzanya her yıl safari ve sahil turizmi sayesinde dünyanın dört bir yanından yüz binlerce turisti ağırlıyor.
Ülkeye 2022 yılında gelen turist sayısı 1,4 milyon iken, 2023 yılında bu rakam 3,8 milyona ulaştı.
Tanzanya, son bir yılda kayda değer sayıda ziyaretçi çekerek turizm performansı açısından Afrika ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldı.
Serengeti ovası, Kilimanjaro Dağı, muhteşem sahilleri ve tarihî dokusu ile Zanzibar Adası ülkenin en çok ziyaret edilen bölgeleri arasında.
En az Zanzibar kadar tarihî ve kültürel bir öneme sahip lakin Zanzibar'a göre daha az tanınan "Bagamoyo" da ziyaretçilerin görülecek yerler listesinde olmalı.
Ticari başkent Darüsselam'a 75 kilometre uzaklıkta bulunan Bagamoyo, şimdi hayli sakin bir balıkçı kasabası olarak görünse de bir zamanlar köle ticaretinin merkezi olan işlek bir liman kentiydi.
Afrika'nın sömürge geçmişinde kısa bir süre yer almasına karşın büyük katliamlara neden olan Almanya'nın 1886 ve 1919 yılları arasında sömürdüğü Tanzanya, Ruanda ve Burundi, Alman Doğu Afrika'sı olarak anılıyordu.
Bagamoyo kenti ise Alman Doğu Afrika'sının ilk başkenti idi.
Bagamoyo ismi Doğu Afrika genelinde yaygın olarak konuşulan Svahili (Kiswahili) dilinde "yüreğimizi bıraktığımız yer" anlamına geliyor.
Nitekim burası 19'uncu yüzyılda gerçekleştirilen köle ticareti süresince, Afrika'nın çeşitli bölgelerinden getirilen kölelerin toplandığı ve Zanzibar Adası'ndaki köle pazarına gemilerle taşındığı bir limandı.
Köle olarak alıkonulan yerli halklar kalplerini tam da o topraklarda bıraktığı için kentin ismi Bagamoyo olarak anıldı.
Adını tarihin karanlık dönemlerinden alan kent bugün ziyaretçilere hem tarihî bir yolculuk hem de düşündürücü bir deneyim sunuyor.
Kilwa Sultanlığı'nın parlak dönemlerine şahit olan Bagamoyo, Tanzanya'nın turistik cazibesini sadece doğal güzelliklerle sınırlamayan aynı zamanda Tanzanya'yı derin anlam ve tarihsel bağlarla donatan önemli bir ziyaret noktası.
Kaole Kalıntıları
Bu tarihî kentin içinde yer alan "Kaole Kalıntıları", 13'üncü yüzyıla kadar uzanan köklü bir geçmişi yansıtıyor.
Bu kalıntılar, sömürgeci zihniyetin Afrika'nın tarihi olmadığı iddialarının asılsızlığının en büyük kanıtlarından biri olarak tüm heybetiyle ziyaretçileri karşılıyor.
Kaole Harabelerinde bulunan iki cami ile 30'a yakın türbe İslam'ın bölgedeki derin köklerine ve uzun tarihine işaret ediyor.
Nüfusunun büyük bir kısmı Müslüman olan ve kökleri İran ve Umman'a dayanan halkın yaşadığı sıradan evler bile tarih kokuyor.
Ancak Bagamoyo kenti sakinleri, bu tarihî dokuya yeterince sahip çıkılmadığını ve bazı evlerin yıkılmak üzere olduğunu üzülerek dile getiriyor.
Köle ticaretinin başkentinde Hristiyan misyonerler
Tarihçilere göre her ikisi de uzun yıllar Umman Sultanlığına bağlı olan Zanzibar ve Bagamoyo birbirleriyle bağlantılı olarak gelişti.
Ana karanın zengin tedarik zinciri olmaksızın Zanzibar'ın bir ekonomik güç olması mümkün değildi.
Benzer şekilde Zanzibar piyasası olmasa Bagamoyo o dönemde bu denli önemli bir liman kenti olamayacaktı.
18'inci yüzyıl civarında hızla artan refah seviyesi ile sömürgeci güçlerin iştahını kabartan Bagamoyo 19'uncu yüzyıla gelindiğinde Doğru Afrika'nın en önemli ticaret noktası haline gelmişti.
Kent, kervanlar kadar köle ticaretinin de merkeziydi.
Almanlar bölgeyi ele geçirdiğinde, kent halkını en zorlu işlerde çalıştırıp köleleştirirken halkın yararı için pek az şey yaptı.
Bagamoyo sahilinde inşa ettikleri devasa Alman Gümrük Binası (1895) karanlık dönemlerin en eski tanıklarından biri olarak günümüze kadar ulaştı.
Afrikalı tarihçi Tidiane N´Diaya'nın deyimiyle "saklı kalmış soykırım" olarak nitelendirilebilecek Doğru Afrika köle ticareti, 19'uncu yüzyılda kahve, şeker kamışı, baharat ve fildişi ticareti ile başladı.
Bu ürünlerin yetiştirildiği plantasyonlarda çalıştırılan köleler, kaynaklara göre Arap ülkeleri, İran ve Hindistan gibi yerlere gönderilmeye başladı.
Kasabanın yaklaşık 2 kilometre kuzeybatısında yer alan Katolik Kilisesi ve müze, Bagamoyo'nun en parlak dönemlerine ve bölgenin Hristiyanlık ile tanışmasına ait bulguları sergiliyor.
Aynı yerleşkede David Livingstone'un naaşının İngiltere'ye gönderilmek üzere Zanzibar'a getirilmeden önce bekletildiği şapel de yer alıyor.
1868 yılında Roma Katolik Kilisesi'nin Kutsal Ruh Cemaati üyelerinin köleleri kurtarmak, onlara belli yetenekler öğretmek ve onları Hristiyanlaştırmak maksadıyla Bagamoyo sınırlarında Özgürlük Köyü 'nü kurduğu iddia ediliyor.
Bu köyün kuruluş döneminden kalan ve döneme ait izler taşıyan küçük müzenin ismi ise Kervansaray (Caravan Serai) Müzesi. Ancak günümüzde Bagamoyo'da çok az sayıda Hristiyan yaşıyor.
Tarihle harmanlanan sanat
Bagamoyo'da çok sayıda rehber, kenti görmeye gelen turistlere kentin hüzünlü tarihini anlatıyor.
Ülkesinin tarihine hâkim olan bilinçli rehberler kadar, Almanya ve İngiltere'nin bu topraklarda döktüğü kandan bihaber sözde rehberler de var.
Atalarının direniş destanı olan Maji Maji isyanını bastırmak için 250 binden fazla insanı katleden Almanların hiçbir zaman bölge halkının yararını düşünmediğini bilmeyen ve bölgeye gelen misyonerlerin yerli halkı özgürleştirdiğine inananları görmek de en az Bagamoyo tarihi kadar hüzün verici.
Bagamoyo halkı Alman sömürgeciliğinin ardından İngilizlerin yönetimi altında kaldıktan sonra 1960 yılında bağımsızlığına kavuşabildi.
Bagamoyo karanlık ve acı dolu geçmişine rağmen, bugün sanat ile ön plana çıkan Afrika kentlerinden biri olmanın gururunu da yaşıyor.
Kentin yaklaşık 500 metre güneydoğusunda yer alan Bagamoyo Tiyatro ve Sanat Okulu (Chuo cha Sanaa, TaSuBa) derslerin yanı sıra her yıl düzenlenen Bagamoyo Sanat Festivali'ne de ev sahipliği yapıyor.
Köle ticaretinin gölgesinde yükselen Bagamoyo, bir yandan geçmişiyle yüzleşirken diğer yandan geleceğe umutla bakarak, iç içe geçen tarih, sanat ve doğasıyla ziyaretçilerine "kalplerini orada bırakmak" isteyecekleri eşi bulunmayan bir deneyim sunmaya devam ediyor.
Kaynaklar:
https://www.aramcoworld.com/Articles/April-2015/Sea-Change-Comes-to-Bagamoyo
https://dsc.duq.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1052&context=spiritan-horizons
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish