Lordlar Kamarası'nı kaldırmak mı? Elbette… Peki daha iyi bir fikriniz var mı?

Kalıtsal monarşimiz gibi, Birleşik Krallık parlamentosunun ikinci meclisinin varlığını ilk prensiplerden hareketle gerekçelendirmek imkansız ve sakıncalarını sıralamak kolay. Evet, bu bir saçmalık ama faydalı bir saçmalık

Yolsuzluk kokan ve fayda dışında herhangi bir sebeple gerekçelendirilmesi neredeyse imkansız olan Lordlar, anayasanın temel bir unsurunu temsil ediyor (Reuters)

Şükürler olsun ki Lordlar Kamarası var. Bir tür seçimli diktatörlüğe kayma tehlikesiyle sürekli karşı karşıya olan bir ülkede ("halkın iradesi" ve bunun gibi şeyler) bir grup bağımsız fikirli, tarafsız, deneyimli ve her ne kadar onları bu tür övgülere boğmaktan çekinsek de bilge danışmanlara sahip olmamız hepimizin minnettarlık duyması gereken bir şey.

Yararlılıkları ve tanımlanmamış görevlerini yerine getirme kararlılıkları (herhangi bir partinin aşırı güçlü hükümetini kısıtlamak) dışında herhangi bir sebeple gerekçelendirilmeleri neredeyse imkansız olsa da anayasanın temel bir unsurunu temsil ediyorlar.

Demokratik bir yetkiye sahip olmadıkları epey açık; geçmişteki ve şimdiki bazı üyeler, modern tabirle "sorunlu"ydu. Büyük ölçüde başbakanlık veya eski başbakanlık himayesinden yararlananlarla dolu, siyasi bakımdan güçlü bir yerde her zaman bir yolsuzluk kokusu olacaktır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kalıtsal monarşimiz gibi, Lordlar Kamarası'nın varlığını da ilk prensiplerden hareketle gerekçelendirmek imkansız ve sakıncalarını sıralamak kolay. Bu bir saçmalık ama faydalı bir saçmalık. Bu kurumun bir gözden geçirme meclisi ve anayasal bir kontrol ve denge işlevi gördüğü açık; ve hiç kimse onun yerine ne koyacağını bulamıyor.

Dolayısıyla, Lordlar Kamarası dikkatini Ruanda planı ve ilgili anlaşmaya çevirdiğinde, pratik ve yasal eksikliklerinden herkes kadar dehşete düşmesi şaşırtıcı değil. Kral çıplak diyen küçük oğlan gibi, hükümetin bir şeyin güvenli olduğunu ilan etmesinin aslında güvenli olduğu anlamına gelmediği basit gerçeğini ortaya koymak için Lordlara güvenmek zorundayız.

Bir an için saçmalamak gerekirse, parlamentoda çoğunluğa sahip bir hükümet, yanan bir binaya Bermuda şortuyla girmenin tamamen güvenli olduğunu ilan eden bir yasa tasarısını Avam Kamarası'ndan muhtemelen geçirebilir ancak bu elbette güvenli olduğu ve sağlık açısından hiçbir risk taşımadığı anlamına gelmez. Lordlar Kamarası'nın Ruanda anlaşmasıyla ilgili hazırladığı ayrıntılı ve özlü raporun yaptığı tek şey, yasanın temelini oluşturan çok bariz kurgulara işaret etmek. Ruanda planının Yüksek Mahkeme tarafından yasal hale getirilmesi için gereken standartlara çekilmesi, Rishi Sunak, James Cleverly ve Kigali'deki arkadaşlarının son birkaç hafta içinde bir araya getirmeyi başardıklarından çok daha fazla zaman ve çaba gerektirecek. Birilerinin bunu söylemesi gerekiyordu, bu yüzden baron ve baronesler bunu bizim için yaptı.

Lordlar Kamarası, siyasette hayatta kalmanın dikkate değer bir örneği. Eskiden sadece ilerici Liberal ve ardından İşçi Partisi hükümetleri Lordlar Kamarası'nın gerici direnişini tahammül edilemez bulurdu ancak son yıllarda bu kızgınlık, demokratik olmayan aşırılıklarına meydan okunması karşısında sabırsızlanan Muhafazakar yönetimlere de sıçradı. Lordlar, İşçi Partisi hükümetlerinin bazı şeyleri kamulaştırmasını ya da tilki avcılığını kaldırmasını engellemeye çalışırdı ancak daha sonra eski Büyük Londra Konseyi'nin kaldırılmasını, koalisyon hükümetinin kemer sıkma önlemlerini ve hatta Brexit için bazı çılgın önerileri sorguladı.

Sonuçta, hükümette hangi parti olursa olsun düzenli şekilde nefret edilen ve muhalefette kim olursa olsun sevilen bir kurum. Bu da bize Lordlar Kamarası'nın iyi bir iş çıkardığını gösteriyor. Gerçekte çok sınırlı yetkilere sahip ve hiçbir şeyi bir yıldan fazla süreyle veto edemiyor. Edward döneminden bu yana evrim geçirdi ve artık feodal toprak sahiplerinin (ve Muhafazakar Parti'nin) çıkarları doğrultusunda hareket eden demokratik bir rezalet değil.

Bir kurumu düşmanlarına göre de yargılayabilirsiniz. Sonrasında ne olacağı umursanmaksızın, doğrudan lağvedilmesi her zaman radikal solun ve Tony Benn gibilerin ve son olarak da Nigel Farage gibi radikal sağın işiydi. Benn, sırf burayı doldurmak ve kendi yok oluşunu oylamaya zorlamak için bin tane (Bennci) soylu yaratmak istediğini ilan ederdi. Farage gibi demagoglar mahkemeler, medya, tarafsız bir kamu hizmeti, uluslararası sözleşmeler, Lordlar Kamarası ya da başka herhangi bir şey tarafından kendilerine meydan okunmasından hoşlanmaz.

Bu bağlamda, Keir Starmer'ın, "seçilmiş" ve dolayısıyla iktidardaki partinin kontrolü altında olması ve Avam Kamarası'na rakip bir yetkiye sahip olması dışında, Lordlar Kamarası'nın yerine ne konabileceğine dair en ufak bir tasarı dahi sunmadan, Lordlar Kamarası'nı ortadan kaldırmaya kararlı olması hayal kırıklığı yaratıyor.

İşçi Partisi'nin Lordlar Kamarası'ndaki lideri Barones (Angela) Smith, her şeyden önce çok daha fazla İşçi Partili soylu yaratacaklarını çünkü Starmer yönetiminin yasaları geçirebilmesi için bunun "elzem" olacağını söylüyor. Peki Sunak sırf "elzem" Ruanda planını parlamentodan geçirmek için birkaç yüz Muhafazakar soylu yaratmış olsaydı ne hissederdi? Her hükümet değişikliğinde tek bir partiden yüzlerce soylu daha yaratırsak, yapacak pek bir şeyi olmayan binlerce soylumuz olur. Bu gerçekten saçma olurdu.

Üst meclisin Ruanda mülteci sınır dışı etmeye dair başarısız planı üzerinde halihazırda yürüttüğü paha biçilmez çalışmanın, Lordları pragmatik bir demokrat ve daha iyi yasama ve insan haklarını koruyan bir yerel kurumun korunmasına ilgi duyması gereken biri olarak Starmer'ın gözünde yükselteceğini düşünmek güzel olurdu. Her iki durumda da Lordlar Kamarası'nda başarısız bir reform yapılması bir sonraki İşçi Partisi hükümetinin önceliği olamaz, çoğu başbakan gibi Starmer da zaman zaman Lordlar Kamarası'ndan rahatsız olsa bile. Olması gereken de bu.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU