7 Ekim Cumartesi günü "Aksa Tufanı" ile başlatılan savaş her geçen gün şiddetleniyor. Gazze'de 2 milyonun üzerinde insan hâlâ abluka altında.
Filistin halkının yıllardır uğradığı zulme sessiz kalmaya tercih eden Amerika ve Avrupa ülkelerinin yaşanan son gelişmede İsrail'in yanında yer alması şaşırtmadı.
Batı medyası dünyaya İsrail'i haklı göstermek için her yolu deniyor.
Neyse ki, geçen yüzyılın ortalarına kadar Avrupa ülkelerinin bilfiil sömürdüğü, sayısız suç işlediği ve halklarını insan statüsünde değerlendirmediği Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğu Filistin'de yaşanan insanlık suçunun farkında.
Afrika ülkeleri bugüne kadar Filistin'in yanında yer alarak İsrail'e karşı sert bir tavır takındı.
Ancak İsrail'in son on yılda kıtayla olan ilişkileri geliştirme çabaları ve yatırımlarının az sayıda da olsa bazı ülkelerin bu konudaki tavrını değiştirmiş olması üzücü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İsrail'in kıtadaki varlığı
İsrail'in, tarım, temel sağlık hizmetleri, ortak ekonomik girişimler ve ticaret alanlarında eğitim programlarına odaklandığı 1950'ler ve 1960'larda Afrika'da varlık gösterdiği söylenebilir.
İsrail o dönemde Filistin ve diğer Arap ülkeleriyle girdiği çatışmalar sırasında Afrika devletlerinin diplomatik desteğini sağlamaya çalıştı ancak Afrika devletleri 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın ardından İsrail ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeye başladı.
İsrail-Afrika ilişkilerinin neredeyse tüm kalıntıları 1973 Arap-İsrail Savaşı ve ardından gelen petrol kriziyle sona erdi.
Çoğu Afrika ülkesi (Malavi, Lesotho ve Svaziland hariç) İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesti.
1980'lerin sonunda ekonomik ve siyasi faydalar sağlamak ve BM'de İsrail lehine oyları artırmak amacıyla yeniden kıta ülkeleriyle ilişki kurmaya başlayan İsrail'in bugün Afrika'da 12 büyükelçiliği var.
Buna karşın Filistin'in Afrika'da 24 büyükelçiliği bulunuyor.
Afrika Birliği İsrail büyükelçisini salondan çıkardı
Kurulduğu günden bu yana Filistin'den yana tutum sergileyen Afrika Birliği bu yıl 18 Şubat'ta Etiyopya'da gerçekleşen Avrupa Birliği-Afrika Birliği Zirvesinde üye devletlerden, Filistin'e yönelik "sömürgeci" uygulamalarına son verene kadar İsrail ile bilimsel ya da kültürel tüm ilişkilerini kesmelerini istemişti.
Aynı zirvede İsrail büyükelçisi akredite şartlarını yerine getirmediği belirtilerek güvenlik personeli tarafından salondan çıkarılmıştı.
2002 yılına kadar Afrika Birliği zirvelerine gözlemci devlet olarak katılan İsrail'in, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin baskılarıyla o tarihten itibaren hiçbir toplantıya katılmasına izin verilmedi.
Filistin ise Arap Ligi'nden sonra kendisine en fazla destek veren uluslararası blok olan Afrika Birliği'ne 2013 yılından bu yana gözlemci devlet statüsünde katılıyor.
Son yaşanan gelişmeler karşısında Afrika Birliği (AU) Başkanı Moussa Faki, birliğin tutarlı tavrını devam ettirerek, İsrail ve Filistin arasındaki gerilimin ana nedeni olarak "Filistin halkının temel haklarının, özellikle de bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkının inkâr edilmesini" gösterdi.
AU ayrıca düşmanlıkların sona erdirilmesi ve diyalog çağrısında bulundu.
Filistin'in Sahra Altı Afrika'daki en yakın dostu olan Güney Afrika'dan çok sayıda politikacı ve düşünür son çatışmada da Filistin'i destekleyen tutumlarını devam ettirdi.
Güney Afrika'nın Uluslararası İlişkiler Bakanlığı çatışmanın İsrail'in "Filistin topraklarında devam eden yasadışı işgalinden, yerleşimlerin genişlemesinden, Mescid-i Aksa'ya ve Hıristiyanların kutsal mekânlarına yönelik saygısızlıklarından ve Filistin halkına yönelik devam eden baskısından" kaynaklandığını belirtti.
Neden bazı Afrikalı liderler İsrail'i destekliyor?
Kıta genelinde Kuzey Afrika ülkeleri başta olmak üzere çoğu ülke açık bir şekilde Filistin'in yanında yer aldığını belirtirken, Senegal, Tanzanya, Nijerya ve Uganda gibi ülkelerin liderleri tarafsız bir tavır sergileyerek itidal çağrısında bulundu.
Ancak bazı Afrika ülkelerinin liderleri Amerika ve İsrail ile olan ekonomik ve siyasi ilişkilerini zedelememek adına açıkça İsrail'in yanında olduğunu dile getirdi.
Kenya Devlet Başkanı William Ruto, uluslararası toplumu, suç teşkil eden terör eylemleri olarak tanımladığı bu eylemlerin "failleri, organizatörleri, finansörleri, sponsorları, destekçileri ve kolaylaştırıcılarına" karşı harekete geçmeye çağırdı.
Bugün Ruto Kenya'yı İsrail'in en büyük destekçisi olan ABD'nin en yakın Afrikalı müttefiklerinden biri olarak konumlandırıyor.
Kenya ve ABD arasında önemli ticari anlaşmalar planlanıyor.
20 yıl öncesine kadar Filistin'den yana tutum sergileyen Gana'nın tavrı İsrail'in başta tarım faaliyetleri olmak üzere ülkede yürüttüğü diğer projeler sonrası sert bir şekilde değişti.
Son gelişmelerde Gana Dışişleri Bakanlığı, Hamas'ın saldırılarını "kesin bir dille kınadığını" belirterek Hamas'a savaşçılarını İsrail'den çekme çağrısında bulundu.
İsrail son yıllarda ziyaretler gerçekleştirdiği Kenya, Gana, Demokratik Kongo, Tanzanya, Zambiya gibi ülkelerde yürüttüğü tarım projelerinin yanı sıra, çok sayıda Afrikalı öğrenciye İsrail üniversitelerinde bilhassa tarım alanında eğitim imkânı sunuyor.
Dolayısıyla bu ülkeler İsrail (ve İsrail'in dostu Amerika) ile olan ilişkilerinin etkisinde kalarak pragmatik bir politika benimsiyor, İsrail'in Filistin'de yaptığı zulmü onaylamayı yada sessiz kalmayı tercih ediyor.
Bu tavırlar, çıkar ve korku temelli ilişkiler üzerinden şekilleniyor olsa da tarihsel bir amneziye işaret ediyor.
Zira bugün Filistin topraklarında yaşananların benzerine sömürgecilik döneminde sahne olan ülkelerin liderleri, İsrail'in Filistin'i işgaline karşı daha adil bir tavır sergilemeyi halklarına ve atalarına borçludur.
Kaynaklar:
https://www.theeastafrican.co.ke/tea/rest-of-africa/au-condemns-israel-colonial-practices-in-palestine-4132794
https://www.aljazeera.com/news/2023/2/19/israeli-diplomat-walked-out-au-summit-amid-israel-status-row
https://www.embassypages.com/palestine
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish