Eylül ayı enflasyon verileri açıklandı ve bu verilere göre;
Bir önceki aya göre enflasyon yüzde 4,75,
Bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 49,86,
Bir önceki yılın eylül ayına göre yüzde 61,53 arttı.
Son 12 ayın ortalamasına göre enflasyon yüzde 55,30 oldu.
Peki, genel olarak bilmemiz gereken nedir?
2022'nin eylül ayına göre enflasyon yüzde 61,53'e ulaştı.
TÜİK'in verileri enflasyondaki gelişmelerin böyle olduğunu söylüyor.
Biz de devletin verisi olarak TÜİK'in verileri üzerinden enflasyon üzerinden ekonomi yorumlamaya çalışacağız.
Aslında ekonomiyi değil de uygulanan Bakan Mehmet Şimşek tarzı politikayı yorumlamaya çalışacağız.
Enflasyon verilerine genel olarak baktığımızda bu ay itibarıyla enflasyon artış hızında hafif bir gevşeme, yavaşlama görüyoruz.
Bu kendi içerisinde iyiye işaret olarak yorumlanabilir lakin enflasyon ile sadece bütün ekonomiyi yorumlayabilmek mümkün değil.
Üç parametreyi birlikte değerlendirmemiz gerekiyor. Bunun yanına faizleri de koyacağız. Onun yanına dövizi de koyacağız.
Dolayısıyla enflasyon, faizler ve döviz kurları birlikte yorumlanması gerekiyor.
Daha sonra da eğer bir fikir üreteceksek bir hüküm vereceksek bunları yorumladıktan sonra birlikte bu hükmümüz ya da fikrimi verebiliriz.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu köşeden birkaç defa "Bu Bakan Şimşek tarzıdır" demiştik, peki, nedir bakan şimşek tarzı?
Siz faizleri artırabildiğiniz kadar artırıyorsunuz, faiz artışından dolayı dışarıdan döviz gelmeye başlıyor.
Bu ne demek?
Gelen döviz çok miktarda Türk lirası satın alabiliyor. Gelen döviz çok miktarda Türk lirası satın aldıktan sonra Türk lirası üzerinden de yüksek faizleri alıyor.
Yüksek faizlerle birlikte para faize kayacağı için dövizde bir gevşeme oluyor zaman içerisinde.
O gevşediği zaman döviz yabancının elinde yüksek faizden kazandığı Türk lirası var, külliyetli meblağda Türk lirası var; yvaş yavaş çıkmak istiyorsa dövizde gevşediği için dövizin de dövizde de bir düşüş yaşandığı için düşük dövizden de dolarını tekrar geri alıp dışarı çıkıp gidiyor.
Burada ne dedik bu 2 türlü kazanca sebep oluyor:
Bir, yabancılar için döviz kurundan kazanca sebep oluyor.
İki, içeride yüksek faiz kazancına sebep oluyor.
Şimdi burada dikkat etmemiz gereken bir şey var, tabii ki bu kadar siz döviz gelecek çok yüksek miktarda eğer bunlara Türk lirası tedarik edemeyip de merkez bankasından para basmaya kalkarsanız ne olur?
Bu paranın değeri çok çok düşer.
Bunun yerine halihazırda var olan bir enstrüman var.
Yerel parayı, Türk lirasını mıknatıs gibi çektiğin neydi?
KKM hesapları.
Politika yapıcılar, KKM hesaplarına yönelinsin diye bundan önce bankaları sıkıştırdılar.
Bankalar KKM hesaplarını yüksek faiz verdiler, ön ödeme opsiyonlar ortaya koydular, hatta dövizden geri kalırsa döviz farkını da ödeyeceklerini söylediler.
Dolayısıyla insanlar kalkan hesaplarına yöneldi.
Şimdi ise tam tersi yapılıyor. Yine değişik enstrümanlarla yapılıyor.
Nasıl yapılıyor şimdi?
Şimdi de bankalar KKM mevduatlarına yüzde 32-35; yüzde 40 civarında faiz verirken KKM den dönenlere yüzde 50+ faiz veriyor. Yani KKM'den geri dönmeyi teşvik ediyor.
Ne olacak?
Çünkü bu hesaplar geri dönünce yüksek faizle gidecek.
Yabancı da zaten yüksek faiz için buraya geldi. Bu yüksek faizi kazanıp, eğer çıkması gerekirse tekrar dolar kurundan geri çıkacak.
Şimdi faizler artar mı?
Daha da artar.
Şimdi enflasyon artış hızında hafif bir gevşeme görüyoruz.
Daha da faizler artar mı?
Evet artar.
Daha bunların enflasyon, devalüasyon ve faizin tam olarak nerede dengede duracağını henüz bilmiyor.
Bakın bu çok önemli bir konu: Neden bilmiyoruz?
Çünkü paranın seyrine baktığımızda döviz TL seyrine şöyle bir şey görüyoruz;
Nasıl ki 14 Mayıs 2023 2seçimlerinden önce TL de bir sabitleme, bir baskılama, bir bant içerisinde tutma eğilimi var idi ise, yerel seçimlere doğru da bu eğilimi çok açık bir şekilde grafiklerde yabancılar da görüyor.
Ve diyorlar ki;
Siz Ortodoks ekonomi politikalara dönüş sinyali veriyorsunuz, yani bizim anladığımız şekilde ekonomiyi yöneteceğimizi iddia ediyorsunuz ancak biz de TL dolar bazında TL'nin sabitlendiği belli bir bantta baskılandığını görüyoruz.
Ve bunun da yerel seçime kadar sürebileceğini söylüyorlar.
Dolayısıyla yerel seçimlere kadar bu gevşemeyi bir birkaç ufak puanlar olarak görebiliriz.
Ama ondan sonra yerel seçimlerden sonra bunun önünü alamayacakları bir şekilde fırlayacak. Durum onu gösteriyor.
Ortodoks politikalara devam edilecekse bu takdirde ne olacak?
Döviz tekrar fırlamaya başlayacak.
Dövizin tekrar fırlaması bunu baskılamak, bunu durdurabilmek için, faizlerin tekrar çok yüksek bazda rakamlarla artırılmasını gerektirecek.
Bu enflasyonun yükseltecek ve bunlar bir yerde at başı haline gelecekler; işte orası denge noktası.
Henüz o denge noktasına yaklaştık mı?
Hayır.
Bir gevşeme var mı?
Evet.
Neye dayalı olarak bir gevşeme var?
Dövizin belli bir bantta sabitlenme eğilimiyle birlikte bir gevşeme olduğunu görüyoruz.
Ama bu genel olarak ekonomik işleyişin nasıl yansıyor?
Ekonomik işleyişte biliyoruz ki talep şoklaması yapılıyor.
Bakan Şimşek tarzı bu.
Talep kısılmaya çalışıyor ve taleplerinin kısılmasıyla birlikte krediye ulaşım da azalıyor.
Yani insanlar daha önceden de birkaç örnek vermiştik; insanlar 5 milyon liralık ev alacağına, 5 milyon lirayı bankaya yatırıp yüzde 40'tan ayda yaklaşık 170 bin TL faiz almayı tercih edeceklerdir.
Dolayısıyla içeride kobilerin ve altı krediye ulaşması zorlaşıyor, çarklar dönmüyor ve iflaslar ya da sırf ayakta durabilmek için servetten, varlıktan satışlar oluyor.
Bu da varlık transferi anlamına geliyor. Sizin var olan bir sürmüş olduğunuz servetinizi, varlığınızı ayakta durabilmek için piyasaya sürüyorsunuz, harcıyorsunuz.
Ve tabii harcadığınız zaman o para gider.
Nereye gider?
İşte külliyetli miktarda gelen dolar TL ye döndü. TL'den çok yüksek faizler alacak, onları o dolardan TL ye dönen paralar toplayacak, ama yabancı riski gördüğü zaman tekrar doların daha da düşük bir hale gelip oradan çıkışını kollayacaktır.
Bu döngü servet transferi döngüsüdür.
Bakan Şimşek tarzı budur ve bu tarzın da aslında işlediğini görüyoruz.
Geçici olarak enflasyondaki hafif bir gevşemeyi, seçimlere yönelik dolar bazında TL'nin sabitlenmesini görüyoruz.
Yani o da serbest bırakıldığı zaman nerede dengeye ulaşacağını henüz bilemiyoruz.
Peki bu, ekonomiye ne kadar tahribat yapar?
İş bittikten sonra göreceğiz ama tahribatının çok yüksek olduğunu şöyle söyleyebilirim;
Bakın siz bütün bunlar elde edebilmek için memura-işçiye yeterince zam veremiyorsunuz.
"Emeklilerin durumunu biliyoruz" diyorsunuz ama düzeltmek için 2024'ü bekliyorsunuz.
2024'te "Başladık, düzeltmeye çalışmaları yapıyoruz" filan diyeceksiniz; ocak geçecek, şubatta açıklayacaksınız ki marttaki seçimleri etki edebilsin,
Devlet yatırımlarını yapamıyor, birçok yatırımları erteliyor; bu, ekonomiye ciddi tahribat verir.
Bu tahribatı daha sonra düzeltmeye kalkarsanız o tahribatın düzeltmesinin maliyeti şu anda düzeltmenin maliyetinden çok çok fazla olur.
Evet enflasyon rakamları açıklandı ama sadece açıklanan enflasyon rakamları üzerinden değil, faiz ve döviz hareketliliği üzerinden ekonomiyi bu şekilde yorumlayabiliyoruz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish