İşçi emeklisi perişan

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Günlerdir büyük bir merakla beklenilen memur ve memur emeklileriyle ilgili zam oranları nihayet belli oldu. 

Tabii, öncesinde hükümetle sendikalar arasında ciddi pazarlıklar oldu. Ancak anlaşamayınca, iş hakem heyetine gitti. Hakem heyetinden de beklenilen oranda bir zam gelmedi. 
 


Günümüzde memur ve memur emeklisi, Bağ-Kur ve SSK emeklileri de dahil olmak üzere, bütün çalışan ve emeklilerin maaşlarıyla geçinebilmelerinde çok büyük sorunlar var. 

Bir örnekleme yaparsak; bugün 100 kilo patates almanıza yeten bir maaş veya yevmiye, o maaştan bir gün sonra değer kaybediyor. O 100 kilo almaya yeten maaş, 99'a, 90'a kadar iniyor.

Ve en nihayetinde yılın sonunda 50 kilo patates veya domates ancak alabiliyorsunuz. 

Onun içindir ki yıl içinde bile maaş zammı düzenlemelerine gidiliyor. Bugüne kadar hiç görülmemiş bir şekilde 6 ayda bir memur, işçi ve emeklilere belirli oranlarda düzenlemeler yapılıyor. 

Bundan üç sene evvel bir inşaat işçisinin yevmiyesi 200 lirayken, bugün bin 200 liraya, hatta ustalar için bin 500, 2 bin liraya eleman arıyorsunuz, bulamıyorsunuz.

Elbette bunu bütün kalemlere uygulamanız mümkün. Yani tek tek saymanın zaten imkanı yok ama vaziyet bu halde.

Sonuçta enflasyon; sizin 100 liranızın zaman içerisinde 60 liraya, 50 liraya, 40 liraya inmesi demek.

Öyle bir durum var ki ortada insanlar geçinemiyor. Geçinemeyen halk, hükümetten geçinebilecek şartları; geçimini sağlayacak ücretleri bekliyor.

Bu durumda da hükümetin söylediği, "Ne yapalım? Para yok" demekten ileri gitmiyor.

Peki niye para yok? 

Bu paralar nereye gitti?

Neden çarçur edildi? 

Boşalan hazineyi doldurmanın yükü yine dar gelirlinin üzerine mi yüklenecek? 

Bu yük tekrar dar gelirlinin üzerine yüklenecekse vay vatandaşın haline!

Bu kısır tartışmadan çıkmak lazım.

Halkı pahalılık karşısında ezdirmeden, daha ciddi ekonomik tedbirler, çareler, çözüm yolları, tasarruf yolları bulmak lazım. 

Yeni kaynaklar aramak; üretmek lazım. 

Yoksa bu çok basit bir şey.

Vatandaşa "Gel bu yükü sen çek" dek en kolayı.

Vatandaş zaten o yükün altında perişan olmuş durumda. 

Bir diğer bir diğer büyük sorun da işçi emeklileriyle ilgili.

Şu an Türkiye'de 16 milyon civarında emekli, memur, işçi, sigortalı, Bağ-Kur'lu olduğu söyleniyor. Elbette bu rakam her geçen gün artıyor.

Bu 16 milyonun neredeyse 10 milyona yakını asgari ücret seviyesinde yaşıyor ve bu şartlarda emekli maaşı alıyor.

Bu, çok basit bir ifadeyle 7 bin 500 TL demek.

Bugünkü şartlarda, İstanbul'da, Ankara'da, hatta benim yaşadığım Diyarbakır'da bile 7 bin 500 liraya normal üç oda, bir salon, kaloriferli bir ev bulmak bile mümkün değil.

E peki, bir işçi emeklisi, Bağ-Kur emeklisi aldığı maaşla ev kirasını bile veremeyecekse nasıl geçinecek? 

Çok fazla lafı uzatmaya, eğip bükmeye de gerek yok. 

Vatandaş bu şartlarda geçinemiyor. 

Bunun yükünün halka yüklenmesi ve halkın daha fazla ezilmesi daha büyük sıkıntılara sebep olur. 

Sosyal patlamalara sebep olur. 

Ne yapıp edip, bu soruna bir çare bulmak lazım.

Özellikle de 7 bin 500 liraya çakılıp kalmış 10 milyona yakın insana, mutlaka bugün konuşulan zamlardan daha fazla bir düzeltme yapmak lazım. 

Hiç beklemeden bu düzenlenmeli.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU