Türkiye yüzyılı

Doç. Dr. Umut Hacıfevzioğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Cumhuriyetimizin sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal doksanlı yıllarda 21'inci yüzyılın "Türk yüzyılı" olacağına dair deyim yerindeyse bir kehanette bulunmuştu.

Özal söz konusu görüşünü dağılan Sovyetler Birliği'nin ardından Balkanlar'dan Orta Asya'ya uzanan coğrafyada egemen olan yeni devletleri göz önünde bulundurarak ortaya koydu.

Öyle görünüyor ki Özal, "Türklerin yüzyılı" vizyonu ile Müslüman ve/veya Türk nüfusun yaşadığı devletlerin oluşturduğu jeopolitiğe dayanan bir anlayışa dikkat çekiyordu.

Dolayısıyla son günlerde ülkemiz gündeminde yer alan "Türkiye yüzyılı" vizyonu Özal'ın "Türklerin yüzyılı" vizyonundan farklı bir anlayışı yansıtıyor.

Türkiye yüzyılı vizyonu, sürdürülebilirlik, huzur, barış, istikrar, üretim, verimlilik, güç, dijital, iletişim, bilim, kalkınma, barış, değerler, şefkat, gençler, istikbal ve gençlerin yüzyılı gibi çeşitli başlıkları içeriyor.

Söz konusu başlıkların pek çoğunun yerinde saptamalara dayandığını düşünüyorum.

Örneğin, sürdürülebilir kalkınma çağımızın önemli konularından biri. Yalnız vizyon belgesinde ele alınan başlıklara ilişkin politika ve stratejileri olan tek ülke biz değiliz.

Hatta bu kavramların ve/veya teknolojilerin pek çoğu başka ülkelerin (özellik de Batılı) bilim insanları, düşünürleri ya da sanatçıları tarafından geliştirildi.

Örneğin sürdürülebilirlik kavramını biz geliştirmedik. Başkaları geliştirdi; biz de uygulamayı planlıyoruz.

Benzer bir örnek dijital teknolojiler çerçevesinde de verilebilir. Sonuçta söz konusu kavramları, bilimsel başarıları ve teknolojileri geliştiren ülkeler de başta sürdürülebilirlik olmak üzere üretim, verimlilik, dijital dönüşüm, iletişim, bilim, kalkınma ve diğer konulara ilişkin uzun vadeli politikalar geliştiriyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Oysa, Türkiye 21'inci yüzyıla damgasını vuracak ve herkesin imrendiği, öykündüğü bir ülke olacaksa diğerlerinden ayrışması gerekiyor.

Türkiye'nin diğer ülkelerden ayrışması ise ister istemez "özgünlük" kavramını çağrıştırıyor. Yani Türkiye'de olan ama diğerlerinde olmayan, dahası diğerlerinin tıpkı Türkiye'de olduğu gibi kendisinde olmasını arzuladığı şeylere sahip olmayı.

Bu da Türkiye'nin bilimde, sanatta, felsefede ve hatta başka alanlarda özgün ürünler, eserler veren, ortak insanlık idealine, kültürüne katkıda bulunan bir ülke olmasıyla mümkün görünüyor.

Eğer bunu başarabilirse 21'inci yüzyıl gerçekten de Türkiye'nin yüzyılı olabilir. Böylesi bir hedef için topyekûn bir çaba içinde olmalıyız.

Yani, şefinden (aşçı), modacısına, bilim insanından mühendisine, bankacısından akademisyenine, felsefecisinden sanatçısına hepimiz alanlarımızda fark yaratacak ve dünyaya seslenecek işlere imza atmalıyız.

Özetle, özgünlük, yaratıcılık ve/veya inovasyon kavramlarını her alanda temele almalıyız.

Yalnız bunu başarabilmemiz için bunu başarabilecek vizyona sahip bireyler yetiştirmeliyiz.

Bunu başarabilecek vizyona sahip bireylerin yetişmesi ise yalnızca eğitimin değil aynı zamanda kamusal alanın da konusu; çünkü insan yaşadığı çevreden önemli ölçüde etkilenen bir varlık.

Sonuçta her konuyu açık ve özgürce tartışabildiğimiz bir kamusal alan yeni ve farklı fikirlerin gelişmesine zemin hazırlayacaktır.

Sivil özgürlüklerin ve temel siyasi özgürlüklerin her geçen gün geliştiği bir siyasi kültür hiç kuşkusuz açık ve özgür tartışmaların cereyan ettiği, yeni fikirlerin yeşerdiği kamusal alanın gelişimini destekleyecektir.

Böylesi bir kamusal alan ise kuvvetler ayrılığı ve denge siteminin, bağımsız medyanın olduğu bir düzende çok daha etkin bir biçimde gelişebilir.

Ülkemiz kanımca 21'inci yüzyıla damgasını vuracak potansiyele sahiptir. Yeter ki sahip olduğu potansiyelini harekete geçirebilecek dinamikleri göz önünde bulundursun.  


Dün İstanbul Taksim İstiklal Caddesi'nde meydana gelen menfur terör saldırısını şiddetle kınıyor, saldırıda yaşamını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU