İngilizce'de "lobbying" olarak geçen Türkçe'ye ise lobicilik olarak tercüme edilen faaliyet günümüzde artık birçok ülkede giderek önem kazanmaktadır.
ABD'de lobicilik faaliyetlerikatılımcı demokrasinin önemli bir unsuru olarak görülmekte, bu çerçevede Amerikan siyasetinde önemli bir yer teşkil etmektedir.
Belediye başkanlarından ABD Başkanına kadar neredeyse tüm siyasetçilerin belirli lobi gruplarının desteklerini almadan seçilmeleri zordur.
1995 tarihli "Lobi Açıklama Yasası" lobi şirketleri/kuruluşları ile bu alanda faaliyet gösteren kişilerin çalışma usullerini düzenleyen temel yasadır.
Bu yasayla, lobicilerin kayıtaltına alınması sağlanarak çalışmaları takip edilmekte, yasal olmayan yollara başvurmaları halinde tespit edilmeleri ve cezalandırılmaları sözkonusu olabilmektedir.
ABD Anayasası'nın Birinci Değişikliği/Ek Maddesi de lobiciliğe yasal dayanak olarak gösterilmektedir.
ABD'de resmi istatistiklere göre, 2021 yılında 3,73 milyar ABD Doları lobicilik faaliyetlerine harcanmıştır. Bu ABD tarihinde bir rekordur.
ABD'de farklı lobi grupları bulunur. Bunlar bir sektörü, bir şirketi, etnik grubu, dini grubu ya da başka bir ülkeyi temsil edebilir.
Lobi şirketlerinin/kuruluşlarının amacı, farklı yollarla seslerini duyurarak karar alıcıların hareket tarzlarını, konuya yaklaşımlarını kendi lehlerine değiştirerek karar alma sürecini etkileyebilmektir.
Bunu yasama organında düzenlenen komite toplantılarına katılarak, bağış kampanyaları yürüterek, siyasetçilere mektuplar yazarak ya da telefonlar ederek yapmaları mümkündür.
Lobicilik faaliyetlerinin bir kriz yaklaştığında ya da patlak verdiğinde değil, düzenli olarak yürütülmesi ve her düzeyde gerçekleştirilmesi başarılı olmada en etkili yöntemdir.
Bir ülkenin lobicilik faaliyetini üstlenen şirketin/kuruluşun ABD ile söz konusu ülke arasındaki ilişkilerin ortak gündeminde yeralan konulara göre hangi Kongre üyeleriyle nasıl ilişkiler geliştirilmesi gerektiği üzerinde çalışması, bahse konu ülkenin dostluk grubunun üyelerinin artması için çaba sarfetmesi, yabancı ülkeler için kilit önemde olan ve Kongre'nin her iki kanadında da bulunan Dış İlişkiler Komitesi ile Silahlı Hizmetler Komitesi üyelerini yakın takibe alması elzemdir.
Şirketin/kuruluşun, bakanlıklar ve çeşitli devlet kurumlarıyla da temas halinde olması gerekmektedir.
Tabiatıyla bu noktada ülkenin Büyükelçiliğinin ve karşılıklı resmi ziyaretlerin ilişkilerin pekiştirilmesindeki rolü gözardı edilmemelidir.
Bunun yanısıra, ABD siyasetinde önemli yer tutan diğer lobi gruplarıyla iyi ilişkiler yürütülmesi çarpan etkisi yaratır.
ABD'deki İsrail-Yahudi Lobisi
ABD'deki en büyük İsrail yanlısı lobi olarak kabul edilen İsrail için Birleşen Hristiyanlar'ın (Christians United forIsrael) yaklaşık 7 milyon üyesi bulunmaktadır.
Amerikan İsrail Kamu İlişkileri Komitesi (American Israel Public Affairs Committee - AIPAC) ise, Amerikan Yahudi toplumunun çıkarlarını Kongre nezdinde temsil eden ana çatı kuruluşudur.
AIPAC,Kongre'nin Ortadoğu politikasının oluşturulmasında belirleyici rol oynar.
Amerikan Yahudi Kongresi (American Jewish Congress) ve Amerikan Yahudi Komitesi (American Jewish Commiittee) de ABD'de İsrail ve Yahudilerin çıkarlarını gözeten önemli kuruluşlar arasında yer alır.
Araştırmalar Amerikan Yahudilerinin ABD yerel, eyalet ve federal düzeydeki seçimlerde en fazla oy veren dini grup olduğunu göstermektedir.
Yahudi kuruluşlarının ve zengin Amerikan Yahudilerinin siyasetçilerin seçim kampanyalarına cömert bağışlarda bulundukları bilinmektedir.
Buna ilaveten, siyasetçiler ile danışmanları için düzenlenen İsrail ziyaretleri, dış politika konusunda geniş bilgiye sahip olmayan Amerikalı karar alıcılarını etkilemek için sıkça kullanılan bir yöntemdir.
İsrail-Yahudi lobisi düşünce kuruluşları ve medya üzerinden de yoğun kampanyalar yürüterek kendi gündemlerinin gözetilmesi için çalışır.
Rum-Yunan ve Ermeni Diasporalarının Lobicilik Faaliyetleri
ABD'deki Rum-Yunan ve Ermeni diasporaları da benzer yöntemlerle yerel, eyalet ve federal düzeyde etkili olmak için çalışır.
Rum-Yunan grupları arasında son dönemde özellikle Helen Amerikan Liderlik Konseyi (Hellenic American Leadership Council - HALC) Kongre nezdindeki girişimleriyle ön plana çıkmaktadır.
HALC'ın Türkiye'nin F-35 programından çıkartılması ve F-16 satışına karşı gelinmesi amacıyla önemli hamlelerde bulunduğu Yunan basınında açık bir şekilde yer almaktadır.
2012 yılında kurulan Kongre'deki Helen-İsrail İttifakı (Congressional Hellenic Israeli Alliance - CHIA) ise Kongre üyelerinin bilhassa Doğu Akdeniz'e ve Türkiye'ye bakışlarını etkilemeye yönelik bir lobi grubudur.
ABD'de ağırlıklı olarak Kaliforniya Eyaletinde bulunan Ermeni toplumu ise, kilise ve derneklerden oluşan kurumsal diasporanın da tahrikiyle 1915 Olayları etrafında biraraya getirilmektedir.
O dönemde yaşanan kimi gerçek kimi üretilen acılar diasporayı birleştirmekte ve Türkiye'ye karşı nefrete dönüştürmektedir.
Ermeni çatı kuruluşları Amerikan'nın Ermeni Ulusal Komitesi (Armenian National Committee of America - ANCA) ve Amerika'nın Ermeni Asamblesi (Armenian Assembly of America-AAA) Amerikan Ermenileri ve Ermenistan adına ABD'li siyasetçiler nezdinde lobicilik yapan iki önemli kuruluştur.
Ermeni lobisi geçtiğimiz yıllarda 1915 Olayları'nın "soykırım" olarak tanınması yönünde hem eyaletler hem de federal düzeyde maalesef önemli kazanımlar elde etti.
Bu çerçevede,son olarak 2021 yılında Biden Yönetimi 1915 Olayları'nı "soykırım" olarak tanıdı.
Türkiye ve Türk-Amerikan Toplumu ne yaptı? Ne yapabilir?
Rum-Yunan ve Ermeni lobi grupları geçmişten bu yana Türkiye nefreti etrafında birleşerek Türk-Amerikan ilişkilerini etkileme gayreti içerisindedir.
Son yıllarda Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerindeki iniş çıkışlar İsrail-Yahudi lobisini bahse konu gruplarla artan oranda işbirliğine sevk etti.
Daha önceleri İsrail-Yahudi lobisi Türkiye aleyhine getirilen tasarılara mukavemet gösterirken ya da hiç değilse karşı çıkmaz iken durum aksi yönde değişmiştir.
Türk-İsrail ilişkilerinin düzelmesiyle yeniden eskiye dönülmesi mümkün olabilir mi? Bunu zaman gösterecektir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 77. BM Genel Kurulu marjında Yahudi kuruluşlarıyla yaptığı çeşitli temaslar bozulan bu ilişkilerin yeniden tesis edilmesine yönelik bir hamle olarak görülebilir.
Türkiye geçmişten bu yana ABD'de çeşitli lobi şirketleriyle çalışarak Kongre nezdinde çıkarlarınısavunmaya gayret gösterdi.
Ancak diğer ülkeleri Türkiye'den ayıran temel fark arkalarında güçlü bir diasporanın olmasıdır.
ABD çapında birçok Türk-Amerikan derneği bulunmaktadır. Bunlar kendi bölgelerinde mücadele de etmektedir.
Ne var ki bu dernekler farklı sebeplerden dolayı biraraya gelememiştir.
Türkiye'nin zaman içerisinde bu dernekleri birarada tutma, yerel, eyalet ve federal düzeyde lobi yapmalarını sağlama girişimleri olmuştur.
Bir diğer husus, yukarıda sayılan diğer tüm diasporaların üyeleri farklı düzeylerde siyasette ve devlette yer almaktadır.
Türk diasporası ise genel olarak siyasetten uzak durmayı tercih etmiştir.
ABD'nin halihazırdaki Atina Büyükelçisi Yunan kökenlidir. ABD Kongresi'nde Yunan asıllı siyasetçiler bulunmaktadır. Geçmişte Kaliforniya'da Ermeni asıllı bir vali seçilmiştir.
Bilindiği kadarıyla Türk-Amerikan toplumundan henüz bu düzeyde bir temsiliyet olmamıştır.
Türk-Amerikan Toplumu kilit rol oynayabilir
Aralarındaki görüş farklılıklarına rağmen Türk-Amerikan toplumu ortak çıkarlar ve Türkiye'nin ulusal menfaatleri etrafında birleşerek ABD'li siyasetçiler nezdinde bir etki yaratabilir.
Amerika'da yaşayan Türkler bilhassa Ermenilerin aksine topluma katma değer sağlayan insanlardır.
Türk-Amerikan ilişkilerinin mevcut seyri en fazla onları etkilemektedir.
Dolayısıyla ikili ilişkilerin düzeltilmesi yönünde gayret göstermeleri de herşeyden önce kendi çıkarlarına daha sonra da şüphesiz ülkelerinin menfaatinedir.
Türk-Amerikan toplumunun yerel-eyalet ve federal düzeyde yapacakları lobi faaliyetlerine Vaşington'da anlaşılacak iyi bir lobi şirketiyle destek verilmesi, ayrıca Türkiye'ye müzahir diğer ülkelerin lobileriyle işbirliği yapılması, Türk-İsrail ilişkileri de düzelme yolunda ilerledikçe İsrail-Yahudi lobisiyle ilişkilerin yeniden geliştirilmesi kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede Türk-Amerikan ilişkilerine olumlu yansıyacaktır.
Bu sayede, Kongre'ye getirilen Türkiye aleyhindeki tasarılara mukavemet göstermek yeniden mümkün olabilecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish