1996 yılında kurulan teşkilat Soğuk Savaş sonrasında ABD'nin kendini dünyanın tek süper gücü olarak görmesi ve diğer ülkelerle ilişkilerini de bu çerçevede yeniden dizayn etme arzusuna tepki olarak doğdu.
Tepki Asya ülkelerinin liderliğine soyunan Çin ve Rusya ortaklığında oluştu. 1996'da "Şanghay Beşlisi" olarak adını duyuran beş ülkenin liderleri bir araya geldi: Kazakistan, Çin, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan.
"Şanghay Beşlisi" liderleri Orta Asya'da sınır komşusu ülkeler idi. 1996'da kendi aralarında geçmişten gelen sınır sorunlarını diyalog ile çözmek ve aralarındaki güvenin güçlendirilmesi noktasında bir antlaşma yaptılar.
1997'de ise ortak sınırlarda silahlı kuvvetlerin ve silahların azaltılması hakkında bir antlaşma daha imzaladılar.
Aradan dört yıl geçtikten sonra, bu birliktelik 15 Haziran 2001'de Çin, Rusya, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Özbekistan liderleri tarafından Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) adını alarak uluslararası bölgesel örgüt haline dönüştü.
ŞİÖ'nün uluslararası arenada artan etkisi ile bölgedeki diğer ülkeler için de üyeliği cazip hale getirdi.
2017'de ŞİÖ'nün safları iki yeni katılımcıyla genişledi: Hindistan ve Pakistan. Semerkant'taki zirvede İran da daimi üye olarak kabul edildi.
Halihazırda 9 ülke ŞİÖ'nün daimi üyesi, 3 ülke gözlemci statüsünde: Belarus, Afganistan, Moğolistan. 6 ülke diyalog ortağı: Türkiye, Azerbaycan, Nepal, Sri Lanka, Kamboçya, Ermenistan.
2005 yılında İran ŞİÖ'de gözlemci devlet idi. İran'ın örgüte tam üye olma süreci 2021 yılında başladı. ŞİÖ'nün resmi dilleri: Çince ve Rusça. Ama CB Erdoğan’ın katkılarıyla ve TDT ülkelerinin talebiyle Türkçe de yakında resmi dil olarak kabul edilebilir.
Semerkant Zirvesi'ne katılanlar
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Pakistan Başbakanı Shahboz Sharif, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım-Jomart Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadir Japarov, Tacikistan Cumhurbaşkanı Emomali Rahmon, Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukashenko, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi, Moğolistan Devlet Başkanı Ukhnaagiin Hurelsukh, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhammedov katıldı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan katılması bekleniyordu ancak Semerkant'a gelmedi.
Ayrıca, BM ve Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu, UNESCO, BDT, Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konseyi, Ekonomik İşbirliği Örgütü, Arap Devletleri Ligi gibi uluslararası kuruluşlar da temsilcileri vasıtasıyla Semerkant Zirvesi'ne katıldı.
ŞİÖ Batı karşıtı mı?
ŞİÖ üye ülke liderlerinin küresel ve bölgesel konularda fikir alışverişinde bulundukları bir platform gibi görünmektedir.
Semerkant Zirvesi'nde herhangi bir jeopolitik hedef için herhangi bir açıklama veya çağrı yapılmaması dikkat çekicidir.
ŞİÖ Batı'ya karşı NATO veya AB'ye karşı kurulmuş bir örgüt değil. Ancak Batı'nın Asya'da kendileri aleyhinde etki oluşturmasına karşı savunma pozisyonunu koruyan bir anlayışa sahip.
ŞİÖ'nün en büyük iki üyesi olan Rusya ve Çin'in ABD ile ikili ilişkileri, son jeopolitik olayların arka planına yaptığı etkiler sonucu basına yansıdığı şekilde kötüleşti.
Aynı şekilde yeni tam üye olan İran ve gözlemci üye Belarus'un ABD ve Batı dünyasıyla ilişkileri inişli-çıkışlıdır.
ŞİÖ'nün uluslararası ilişkiler sistemindeki konumu güçlü bir şekilde üyelerinin kendi aralarındaki ilişkilere odaklanmıştır. Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzeninin oluşumunda örgütün yeri ve rolü önemli ölçüde sınırlıdır.
Bunun temel nedeni, örgütün uluslararası siyasetin ve küresel ekonominin güncel sorunlarına genel yaklaşımları konusunda üye devletler arasında bir fikir birliğinin olmamasıdır.
Ayrıca, bazı üye ülkeler ŞİÖ'nün askeri bir yapıya dönüşmesini desteklememektedir. Özellikle, Ukrayna-Rusya savaşı, ABD ile Çin arasındaki Tayvan krizi gibi dünyadaki siyasi gelişmeler ŞİÖ'nün iki büyük ülkesini farklı arayışlara yönlendirmektedir.
Bu bağlamda ŞİÖ'nün NATO gibi bir yapıya dönüşmesine karşı çıkan ülkelerden biri olan Özbekistan'ın tavrı dikkat çekicidir.
Mirziyayev ülkesinin askeri-politik bloklara katılmayacağını ve askeri-politik blok haline gelmesi halinde ŞİÖ veya diğer devletlerarası herhangi bir yapıdan çekilme hakkını elinde tutacağını açıkça belirtti.
Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev Semerkant Zirvesi hakkındaki makalesinde; "ŞİÖ, bugünün ve geleceğin zorluk ve tehditlerine karşı bir mekanizma olmalıdır. ŞİÖ siyasi veya askeri bir blok değil, tüm katılımcıların eşit olduğu ve birbirlerinin çıkarlarına saygı duyduğu açık, geniş bölgesel ve küresel işbirliğinin destekçisidir. Ortaya çıkan yeni dünya düzeninde ŞİÖ etkili bir iletişim teşkilatıdır" diyerek, hem Özbekistan'ın örgüte bakışını hem de örgütün faaliyet alanının çerçevesini çizdi.
En büyük bölgesel organizasyon
ŞİÖ üye devletlerinin toplam toprakları, Avrasya topraklarının yüzde 60'ı olan 34 milyon kilometrekareden fazladır ve toplam nüfus yaklaşık 3.4 milyar kişiye ulaşmıştır.
2021'de üye devletlerin İran dahil toplam GSYİH'si 23,5 trilyon dolardı. Bu dünya GSYİH'sının yüzde 24'ü demektir.
Böylece ŞİÖ dünya nüfusunun yaklaşık yarısını ve dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte birini elinde tutan önemli bir işbirliği platformudur.
ŞİÖ içindeki işbirliğinin ana önceliği, üye ülkelerin dış politikasında özel bir yere sahip olarak stratejik ortaklıkları sağlamlaştırmaktır.
Yakın ve orta gelecekte, üye devletlerin ŞİÖ'ye yönelik stratejisindeki en önemli hedeflerden biri, mevcut uluslararası taşımacılık ve transit potansiyelini gerçekleştirmek, özellikle Orta ve Güney Asya arasında, Orta Asya ve Kafkaslar arasında ulaşım ve ekonomik karşılıklı bağımlılığı oluşturmak olmalıdır.
Semerkant zirvesi, bu stratejik görevi yerine getirmek ve diyalog için iyi bir fırsat olarak değerlendirildi.
Özbekistan'ın ŞİÖ dönem başkanlığı
Özbekistan'ın ŞİÖ Dönem Başkanı olarak Semerkant zirvesinde gündeme getirdiği bir diğer öncelik, Afganistan için ŞİÖ stratejisinin geliştirilmesidir.
Bu sadece Afganistan'ı bölgedeki siyasi, ekonomik ve sosyal süreçlere aktif olarak dahil etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu ülkedeki siyasi olayların olumlu gelişmesinde de büyük bir etkiye sahip olacaktır.
Bugün örgüte üye partilerin Afganistan konusunda ortak ve oybirliği olan bir duruşu yok. Özellikle Çin ve Hindistan'ın bu konudaki tutumları çelişkilidir.
Çin, Taliban hükümetiyle işbirliğini desteklerken, Hindistan ve Tacikistan, kapsayıcı bir Afgan hükümetinin kurulmasını önemli görüyor.
Özbekistan için bir diğer önemli husus da Rusya ve Çin'in ŞİÖ'yü jeopolitik mücadelelerin bir aracına dönüştürmesine karşı çıkmaktır. Bu bağlamda, Özbekler ŞİÖ’nün Batı'ya karşı faaliyet gösteren siyasi veya siyasi-askeri bir bloğa dönüştürülmesine yönelik çabalara direnmektedir.
Çünkü bu durumda Soğuk Savaş devrinde olduğu gibi doğu ve Batı kutuplaşması söz konusu olacaktır. Soğuk Savaş devrindeki kutuplaşma Asya ülkeleri için fayda sağlamadığı gibi benzer şekildeki birliktelikler de zararlı olacaktır.
Türkiye, TDT ve ŞİÖ
2012 yılında ŞİÖ'nün diyalog ortağı olan Türkiye Cumhurbaşkanı seviyesinde Şevket Mirziyayev'in davetiyle özel misafir olarak ilk kez ŞİÖ zirvesine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan zirve liderleri tarafından büyük ilgi gördü.
Zirvenin resmi toplantıları sona erdikten sonra liderlerin aralarındaki sohbette CB Erdoğan yüksekçe bir sandalyede diğer liderlerin ilgiyle dinlediği sıcak bir konuşma yaptı. CB İletişim Başkanlığı, bu sohbetin fotoğrafını yayınlayarak büyük bir başarıya daha imza atmış oldu.
Fotoğrafta yakalanan karede Erdoğan diğer liderlerin merkezinde yer alarak saygı duyulan ve sözü dinlenen lider imajını perçinledi.
Türkiye diyalog ortağı olarak ŞİÖ'de bazı rollere de sahip. Mesela, Teşkilatın Enerji Kulübü'nde bazı roller alan Türkiye ŞİÖ'ye katkı sağlamakla birlikte kendi güç ve kapasitesini de örgüte yansıtmaktan geri kalmadı.
Avrupa enerji krizini TDT'na üye ülkelerden sağlayacağı yeni kaynaklarla çözme imkanına sahiptir.
ABD'nin öncülük ettiği yaptırımlar sebebiyle, Rusya'dan gaz ve petrol tedarik edemeyen ülkeler doğal olarak Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi ülkelerden ihtiyaçlarının bir kısmını karşılayabilir.
Bu durumda Zengezor koridorunun açılması bir kez daha önemli hale geldi.
Öte yandan, TDT'na üye ülkelerin Çin'in Doğu Türkistan politikasını şeffaf bir sürece döndürmesi yönündeki çabaları da sonuç vermeye çok yakındır.
Zira, Çin Tayvan sorunuyla uğraşırken Doğu Türkistan'a baskılarını kaldırması hatta özerklik haklarını tam olarak uygulamaya koyması kendi yararınadır.
Pekin'den Kafkaslar'a ve oradan İstanbul, Berlin, Paris ve Londra'ya kadar uzanan güzergahta serbest ticaret ilkelerinin temel kaidelerinin uygulanması en çok Çin'in yararınadır.
Tarih Türk Dünyası'na olduğu kadar Çin ve Rusya'ya da yeni fırsatlar sunmaktadır. SSCB sonrası Rusya'nın dengeli Orta Asya politikası Türk devletlerine katkı sağlarken son ŞİÖ zirvesinde görüldüğü gibi Batı'nın ambargolarına karşı Ruslar'a da nefes alacağı sağlıklı bir ortam sağlamıştır.
Çin de Doğu Türkistan'a sahip olduğu hakları vererek hem Asya hem de ŞİÖ coğrafyasındaki imajına katkı sağlayacağı gibi TDT'nın da eşsiz desteğini alabilecektir.
ŞİÖ'nün geleceği
ŞİÖ üyeleri ve özellikle Özbekistan'ın son yıllardaki girişimlerinde görüldüğü gibi örgüt içinde sadece güvenliğe değil, aynı zamanda ekonomik, ulaştırma-lojistik, turizm ile kültür ve sanat alanlarında işbirliğinin geliştirilmesine de özel önem verilmektedir.
Kısacası, gelecekte ŞİÖ'nün dünyadaki jeo-politik ve jeo-ekonomik süreçlerin etkisi altında çeşitli senaryolara dayalı olarak gelişebileceği söylenebilir.
Birincisi, "büyük", "orta" ve "küçük" ülkelerin çıkarları dengede tutularak mevcut statükonun değişmeden devamı sağlanacaktır.
Bu durumda Rusya veya Çin mevcut yapıda olduğu gibi tek lider ülke pozisyonuna geçemez ve örgütün tüm politikalarını belirlemede liderliğe değil uzlaşıya önem verilmeye devam edilir.
İkinci olarak, Pakistan ve Hindistan'ın hem kendi aralarında hem de Çin ile olan çatışmalı ilişkilerinin zamanla yumuşaması ŞİÖ sayesinde mümkün olabilir.
Bunun sonucunda bu ülkelerin ŞİÖ çerçevesinde karşılıklı işbirliğinin daha da gelişebileceği ve örgütün ticari kapasitesini tam olarak kullanma imkanın genişlemesi söz konusu olacaktır.
Üçüncü olarak, ŞİÖ'nün Afganistan ve Ortadoğu ülkelerine doğru genişlemesi gelecekte uluslararası gündemin önemli konularından biri olabilir. Bunun sonucunda ŞİÖ Avrasya'da yeni bir düzenin oluşmasında kilit rol oynayan bir teşkilata dönüşebilir.
Kısacası, Özbekistan ev sahibi ülke olarak bölge ve dünya siyasetinde hesaba katılması gereken bir devlet olduğunu kanıtladı.
ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi toplantısı gözlemci ülkeler, onur konukları, uluslararası ve bölgesel kuruluş başkanlarının katılımıyla yapıldı.
Zirve ilk kez bu kadar geniş bir formatta, 14 ülke liderinin katılımıyla gerçekleştirildi. Şevket Mirziyayev'in liderleri Timur'un başkenti Semerkant'ta ağırlaması, Özbeklerin tarih ve medeniyet değerleriyle büyüyen büyük bir ulus olduğuna dair en önemli mesaj oldu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sonuç olarak, ŞİÖ fikrinin ortaya çıktığı 1996'dan beri "çok kutuplu dünya" görüşünü seslendirerek ABD'nin liderlik ettiği tek kutuplu dünya anlayışına karşı pozisyon aldı.
ŞİÖ fikrinin ortaya çıktığı 1996'dan beri "çok kutuplu dünya" görüşünü seslendirerek ABD'nin liderlik ettiği tek kutuplu dünya anlayışına karşı pozisyon aldı.
ŞİÖ Batı karşıtı değil ama Batı'nın kendi bölgesinde at oynatmasına ve Asya'da istikrarın bozulmasına karşı tedbirler almak isteyen bölgesel bir kuruluş izlenimini verdi.
ŞİÖ Batı'ya karşı değil ama Batı'nın doğuda hegemonya kurmasına karşı üyeleri arasında diyalog geliştirmekte olan bir kuruluş olduğunu ifade ederek NATO gibi askeri bir ittifak kurmaktan kaçınıyor.
Her ne kadar Rusya ve Çin bu konuda açık tavır takınmasalar da Batı dünyası ŞİÖ’nün NATO gibi bir kuruluşa dönmesinden endişe ediyor.
Bu hedef de dünya barışı için çok anlamlıdır. Zira Soğuk Savaş devrinde olduğu gibi dünyanın Doğu-Batı ya da başka şekillerde kutuplaşması insanlık için fayda sağlamayacaktır.
Semerkant Zirvesi sadece siyasi ve ekonomik ilişkilerin konuşulduğu bir gündeme sahip değildi.
Özbekistan’da düzenlenen Sinema Günleri'nde hem ŞİÖ ülkelerinin kültür ve sanat faaliyetleri bir arada yer aldı hem de Özbek halkı, ülke tarihindeki bu çok önemli zirvenin bir bayram havasında geçmesine sahne oldu.
Bu bakımdan, ŞİÖ üyeleri arasında teknolojik yardımlaşma, ekonomik ilişkileri geliştirme, ekolojik dengenin korunması, iklim değişikliğine karşı işbirliği imkanlarını geliştirme gibi başlıklarda 40 belgeye imza atarken kültür ve sanat faaliyetleriyle barış açısından dünyaya bir mesaj verilmiş oldu.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish