Sizi ilgilendirir mi bilmem ama Sussex Düşesi Meghan'ın, eşi Harry'nin "bir feminist" olduğundan bahsetmesi birçok kişiyi rahatsız ediyor.
Cinsiyetleri ya da toplumsal cinsiyetleri ne olursa olsun bugünlerde hemen hemen herkesin feminist olduğunu, bu nedenle (benim gibi) sadece hafif bir ironi havası veren ve pek de hoş oturmadığı için rahatsızlık veren "Feminist buna benzer" yazılı bir tişört giyebileceğini düşündüm. (Eklemeliyim ki benimki, çok fazla espriden sonra profesyonel feminist bir meslektaşım tarafından bana hediye edildi.)
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sonuçta, feminist nitelikleri tarihsel olarak biraz baskı altında kalmış bir adam olan Boris Johnson bile, Vladimir Putin bir kadın olsaydı Rusya'nın Ukrayna'ya asla bir savaş ilan etmeyeceğini bilinçsizce beyan edebiliyor. Başbakan buna "toksik erkeklik" diyor ve eklememe gerek yok bile, yaşını düşünürsek tüm bunları bilmesi gerekir.
Prens Harry ve Meghan'ın, ABD Yüksek Mahkemesi'nin (aslında anayasal bir hak olan) şahısların kürtaj yaptırma hakkını kaldırmasına "gürültülü" bir tepki gösterdiğinden şüphe duymak için bir sebebim yok. Bu kararın yasal gizleri ne olursa olsun, pratikteki etkisi kendi bedenleri üzerindeki kontrolü kadınlardan almak oldu ve bu eşit olmayan muamele, ahlaken yanlış ve siyaseten sürdürülemez.
Sussexlerin bu kadar çok gündeme getirilmesiyle ilgili ironik ve daha ziyade aşağılayıcı olan şey; kendi başına düşünemeyen zavallı küçük Harry'nin, onu sadece bir çeşit art niyetle kullanan karısı tarafından sürekli manipüle edilen umarsız bir aptal olduğu teması.
Onu evindeki sevgi dolu ailesinden kaçırdı ve bir tür esire dönüştürdü. Gerçekten de babası ve erkek kardeşinin, Meghan'a kör kütük aşık olduğu için (veya daha az sevimli bir tabir) Harry'nin artık özgür irade ve muhakemesini kaybettiğini düşündükleri zaman zaman bildiriliyor. Bunu, zümresinin çoğu gibi, akademik açıdan sıradan olsa da Helmand'da orduya gayet layığıyla hizmet etmiş bir adam hakkında söylüyorlar. Askerlerin kadınlara saygı duyma kapasitesine sahip olması gerekmiyor mu?
Örneğin, TV figürü ve profesyonel Meghan-düşmanı Dan Wooton'ın Nisan'da yazdığı görüşü şöyle:
Netflix ve Spotify gibi mega şirketlerle milyonlarca dolarlık anlaşmalar imzalayarak dünyayı gerçekten kurtardıklarına ikna etmeyi başaran, toplumda yükselmeyi hedefleyen Kaliforniyalı karısının duyarcı hippi felsefeleriyle o kadar beyni yıkandı ki...
Burada ağızdan akan salyaları temizlerken lütfen kusura bakmayın. Bana öyle geliyor ki, feminist ve "duyarcı" olmak kimsenin utanacağı şeyler değil. Hatta tüm bu etiketlerin temsil ettiği şey, geçmişleri ne olursa olsun başkalarına karşı saygı, nezaket ve şefkat gibi temel değerlerin basit, alçakgönüllü bir kabulüdür. Bunlar tüm büyük dinlerde ortak olan medeni değerlerdir.
Eğer daha fazla kişi feminist ve duyarcı olup diğer insanlara da hem öyle hem de kendisine davranılmasını istediği gibi davranırsa, dünya daha iyi bir yer olur. Tüm bundaki sözde ikiyüzlülükten özellikle rahatsız değilim. Bok gibi parası olmakla daha eşit bir toplum istemenin birbiriyle uyuşmayan herhangi bir tarafı yok. Uluslararası bir konferansta kalıcı küresel öneme sahip konular üzerinde anlaşmaya varılabilirse ve Prens Harry gibi insanların oraya uçup bunun gerçekleşmesine yardımcı olmaları gerekiyorsa, varsın öyle olsun.
Windsor Hanedanı üyeliğiyle "ilerici" görüşlere sahip olmanın kesinlikle tutarsız bir tarafı yok. Örneğin Kraliyet'ten şu alıntıyı ele alalım:
Kesinlikle yapılacak çok daha fazla şey ve üstesinden gelinmesi gereken birçok zorluk var. Ayrımcılık hala var. Bazı insanlar kendi inançlarının tehdit altında olduğunu düşünüyor. Bazıları yabancı kültürler konusunda keyifsiz.
Hepsine, diğerlerine ulaşarak kazanılacak çok şey olduğunun güvencesi verilmelidir; çeşitlilik gerçekten de bir tehdit değil, güçtür.
Ayrıca, farklı kültür ve miraslara sahip toplumumuzdaki barışçıl ve istikrarlı ilerlemenin, aşırılık yanlılarının yurtiçindeki eylemleri veya yurtdışında neden oldukları olaylarla her an tehdit edilebileceğini de anlamamız gerekiyor. Biz asla zayıf yanlarımızı görmezden gelerek rehavete kapılamayız.
2004'te bu sözleri söyleyen kişi Kraliçe, ya da şimdi şüphesiz anılabileceği şekliyle "Duyarcı Nine" idi. Göçle ilgili endişelerin gündemde olduğu başka bir zamanda konuşuyordu ve bunu tamamen Britanya'nın geleneksel değerleri hoşgörü ve adalet çerçevesinde yapıyordu. Derindeki Hıristiyan değerlerini ifade ediyordu.
Söyledikleri kesinlikle oldukça "duyarcı" şeylerdi. O zaman büyük bir öfke uyandırmadı, ancak bugün bu kadar konuşursa muhtemelen saldırıya uğrayacaktır. Nigel Farage muhtemelen kovulmasını isterdi. Aşağı yukarı Prens Charles'ın özel konuşmalarında, göçmenlerin Ruanda'ya sınır dışı edilmesi planını "korkunç" olarak nitelendirmesinden sonra olduğu gibi.
Korkunç olan, ağır bir gerçek, Meghan ve Harry'nin basının belli kısımları ve sosyal medyadaki kadın düşmanlığı ve ırkçılıkla sürgüne gönderilmeleriydi; sadece bu olay bile, onların bu tür kötülüklere karşı çıkmaya devam etmelerinin geçerliliğini ve gerekliliğini kanıtlıyor. İnsanların esas utanması gereken şey bazılarının tabiriyle “siyahi kadın düşmanı" olmaktır, duyarcılık veya feministlik değil.
Meghan ve Harry, kendilerinin ve çocuklarının Britanya'da, kişisel ihlal ve sürekli taciz olmadan, güvenli bir şekilde yaşamalarının güvenli olduğunu hissettiğinde, bu mücadelede ilerleme kaydettiğimizi anlayacağız. Monarşilerinin ve bu ülkenin onlara burada ihtiyacı var.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Deniz Sutaş
© The Independent