Şirketlerde yalnızca aynı politik görüşlere sahip kişilerin işe alınması ya da çalıştırılması mümkün değildir.
Üstelik farklı geçmişlere ve farklı düşünce tarzlarına sahip bir kurumun çeşitlilik ve katılımla daha etkili olduğu kanıtlanmışken…
Tecrübelerin ve fikirlerin çeşitliliğinin karar verme için daha iyi girdilere yol açtığı belirlenmişken…
We Are Social 2020 raporuna göre Türkiye internet, sosyal medya ve mobil kullanıcı istatistiklerinde şu bilgilere yer veriliyor:
- Türkiye'de 62 milyon internet kullanıcısı var. Nüfusunyüzde 74'ü internete bağlanıyor.
- İnternet kullanıcıları günde ortalama olarak 7,5 saat İnternet'te vakit geçiriyor.
- Türkiye'de 54 milyon sosyal medya kullanıcısı var. Bu nüfusumuzunyüzde 64'ü demek.
- Sosyal medyada hesabı olan kişiler sosyal medyayı çoğunlukla gözlemci olarak tabir edilen pasif katılımcı olarak kullanıyor. Paylaşım yapmıyor ancak takip ediyor.
Gerek gerçek gerek gerçek olmayan karakterlerle sosyal medyada varlık gösterenler içinde; kişiliklerinin en karanlık yanlarını ortaya çıkaranlara, eksikliklerini kapatanlara, nefret söylemi yapanlara, fazlaca politize olanlara, kendi gibi olanı bulup bir şeye ya da bir yere ait olmaya çalışanlara, sanal ve gerçek kimliği arasında fark oluşturanlara, kendine dikiz aynasından bakanlara ve ispat çabasında olanlara rastlamak mümkündür.
Bugün çalışanlar da yaptığı paylaşımlar nedeniyle izlenmekte, sosyal medya paylaşımları ve beğenileri nedeniyle işten atılabilmektedir.
Önemli olan çalışanın da herkesi olduğu gibi kabul etme olgunluğunu gösterebilmesi; ayrışmadan, politik görüşünden dolayı diğerini kutuplaştırmadan birlikte uyumlu bir şekilde çalışabilmesidir.
Sosyal medyada da politize olmadan kendisini ifade edebilmesi, farklı dünya görüşlerine saygı duyabilmesidir.
Peki çalışan, sosyal medyada yaptığı hangi yanlışlardan dolayı işten çıkarılmaktadır ve nelere dikkat zorundadır?
Soru-cevap şeklinde bir araya topladım.
Çalışan, sosyal medya hesaplarından politik içerik paylaşabilir mi?
Çalışanın politik görüşünü açıkça dile getirmesi, tarafsızlıktan uzaklaşması çoğunlukla işinden olmasına neden olmaktadır.
Çünkü insanlar bireyleri şirketlerinden ayrı düşünmemekte, ilişkilendirme yapmakta, çalışanı adeta şirketin marka elçisi olarak görmektedir.
Çalışan kendi politik görüşüne göre doğru olanın başkası için doğru kabul edilmeyeceğini, herkesin kendisiyle aynı fikirde olamayacağını göz önünde bulundurarak paylaşımlar yapmalıdır.
Politika hakkında güçlü bir his duysa dahi bu duyguları paylaşmadan önce paylaşmanın risklerini ve getirilerini tartmalıdır.
New York Times gazetesi Sosyal Medya Politikası'nda şöyle yazar:
Sosyal medya yayınlarında, gazetecilerimiz partizan görüşlerini ifade etmemeli, siyasi görüşleri teşvik etmemeli, adayları onaylamamalı, rahatsız edici yorumlar yapmamalı veya Times'in gazetecilik itibarını bozan başka bir şey yapmamalıdır.
Gazetecilerimizin tüm sosyal medya faaliyetlerinin bu politikaya girdiğini düşünüyoruz. Facebook sayfanız, Twitter feed'iniz, Instagram, Snapchat veya diğer sosyal medya hesaplarınızın The Times'taki rolünüzden ayrı olarak özel bölgeler olduğunu düşünebilirsiniz.
Aslında, çevrimiçi yayımladığımız veya sevdiğimiz her şey bir dereceye kadar halka açık. Ve halka açık olarak yaptığımız her şey The Times ile ilişkilendirilmiş olabilir.
Google, 2019 yılında çalışanların şirket içinde neler konuşabileceğini belirleyen topluluk kurallarını yayımladı.
Bu kuralların yeniden belirlenmesindeki nedenlerden biri, ofiste siyasi konuşmalara ve son dakika haberlerine yönelik hararetli tartışmalar yapılmasıydı.
Google şirket içinde serbest konuşma ve tartışma kültürünü geliştirmiş olsa da çalışanların genellikle politik ve sosyal konular hakkında konuşmasının bir kargaşaya neden olduğunu belirledi.
Görüşlerinden dolayı ayrımcılığa maruz kalan, dışlanan ve işini bırakmak zorunda kalan çalışanlar vardı.
Çalışanlara yapılan açıklamada; "Her birimizin öncelikli sorumluluğu, aldığı işi yapmak, çalışma dışı konularla ilgili tartışmalara zaman harcamak değil. İfadeleriniz niyetinizden bağımsız olarak Google'a atfedilebilir. Başkalarının yanlış varsayımlarda bulunmasına neden olabilecek ifadeler konusunda dikkatli olmalısınız" dendi.
İşveren, sosyal medya paylaşımları nedeniyle çalışanın iş akdini sonlandırabilir mi?
İş Kanunu'nda bu duruma dair net bir düzenleme bulunmamaktadır. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar nedeniyle yargıya intikal eden davalar incelendiğinde bu paylaşımların delil olarak kabul edildiği, paylaşımların içeriğinin haklı veya geçerli fesih kapsamında değerlendirildiği görülmektedir.
Eylemin mesai saati içinde yapılıp yapılmadığına, paylaşımların işverenin mesleki ve ticari itibarını zedeleyici nitelikte olup olmadığına, işverenin iş için tahsis ettiği araçlar kullanılarak mı yapıldığına da bakılmaktadır.
Son dönemlerde sosyal medya kullanımının yaygın olmasına bağlı olarak çalışanların sosyal medya hesapları üzerinden gerek işverene gerekse de diğer çalışanlara sataşmaları da sıklıkla görülmektedir.
İş Kanunu'nun 25'inci maddesinin 'ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık' başlıklı ikinci fıkrasının b bendinde yer alan 'İşçinin işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması' kısmına dayandırılarak Türkiye'de çalışan aleyhine açılmış davalar bulunmaktadır.
Şirketlerin sosyal medya politikası olmalı mı?
Evet. İşverenler, genellikle çalışanların şirket hakkında çevrimiçi olarak neler yayımlayabileceklerini veya yayımlayamayacaklarını tanımlamak için sosyal medya politikalarını oluşturmalıdır.
Her işe alımda çalışana imzalatılan sözleşmelerde sosyal medya politikasının yer alıp almadığından emin olmalı, varsa politikaya ilişkin bilgilendirme yapmalıdır.
Çalışana bilgilendirmenin ve uyarının gerektiğinde mahkemede kanıtlanabilir şekilde yapılmadığı durumlarda hak ve özgürlüklere müdahale edilemeyeceği yönünde bir karar çıkabilmektedir.
Yasaları dikkate alan, fesihlere yol açan ve tutarlı bir şekilde uygulanan faaliyet türlerini kapsayan iyi hazırlanmış bir sosyal medya politikası, işverenlerin bu gibi durumlarla başa çıkmasına yardımcı olmaktadır.
Çalışanın sosyal medya hesabının profil bölümünde "görüşlerim çalıştığım kurumu temsil etmez" açıklaması yapması yeterli olur mu?
Çalışanın örneğin Twitter hesabında; "Tüm tweetler kendi görüşlerimi yansıtmaktadır, çalıştığım kurumu bağlamamaktadır. Retweet ettiğim tweetler, her görüşü onayladığım, beğendiğim anlamına gelmez. Bir linki yorumsuz paylaşmış olmam onu onayladığım anlamına gelmez" gibi açıklamalar yapması faydalı olacaktır.
Paylaşımları sadece takipçilere açık mı yapmak gerekir?
Paylaşımları sadece takipçilere özel yapmak, herkese açmamış olmak mahkeme kararlarında olumlu yönde etkili olmaktadır.
Uygun görülmeyen, tasvip edilmeyen her içeriğe cevap yazmalı mı?
Hayır. Hatta verilecek cevap olumsuzsa kurumun itibarını nasıl etkileyebileceği hesaba katılmalıdır.
Sıcağı sıcağına, anlık bir refleksle yanıt verilmemeli, yorumun bağlantıda olunan müşteri, tedarikçi, bayi, vb. nezdinde nasıl karşılanacağı hesaba katılmalıdır.
Hangi durumda engelleme olağan karşılanmaktadır?
Sosyal medyada tehdit ya da küfreden insanlar için engelleme hakkı kullanılmalıdır. Saygı ve nezaket sınırları içinde yapılan eleştirilerden dolayı engellemeden kaçınmalıdır.
Çalıştığı kuruma ya da unvanına güvenerek bilgi paylaşmalı mı?
"Ben …..'de çalışıyorum ve söylediklerinizin yanlış olduğunu biliyorum" veya "Mali işler yöneticisiyim, insan kaynakları uzmanıyım gibi sahip olunan unvanlar üzerinden bunun doğru olmadığını teyit edebilirim" şeklindeki paylaşımlardan uzak durulmalıdır.
Şirket, politik bir tartışmanın içine sürüklenmemeli, paylaşımların şirketin üst düzey bir yöneticisi tarafından görülebileceği, aynı görüşü paylaşmayan potansiyel bir müşteriyi rahatsız edebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Yazılanların yanlış yorumlanması, yanlış anlaşılması ve bir şekilde amacından saptırılması ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır.
Yine çalıştığı şirketin unvanını kullanarak, sosyal medyada üçüncü kişilere tehdide varan söz ve beyanlarda bulunmak fesih nedeni olarak kabul edilebilmektedir.
Müşteri, tedarikçi ya da bayilerle sosyal medyada bağlantı kurmalı mı?
Bu kişilerle bağlantı kurmak için en uygun platform Linkedin'dir. Özel hayatı ve politik görüşü bilmesinde sakınca görülmeyen kişilerle Facebook, Instagram ve Twitter üzerinden de bağlantı sağlanabilir; ancak özel paylaşımları gören bazı kişilerde kanaat değişikliği oluşabileceği ve ilişkilere olumsuz yansıyabileceği hesaba katılmalıdır.
Sosyal medyada gruplara katılmalı mı?
Facebook'ta ya da diğer sosyal medya platformlarında partizan yönelimli olabilecek özel ve gizli gruplara katılmaktan, parti etkinliklerine sosyal medyada kaydolmaktan kaçınmalıdır.
Sosyal medya paylaşımları işten çıkarmaya neden olur mu?
Son yıllarda gerek dünyada gerek Türkiye'de yaptıkları politik, cinsiyetçi veya nefret içerikli rahatsız edici sosyal medya paylaşımları nedeniyle işini kaybeden çok sayıda çalışan bulunmaktadır.
Çünkü işveren, görev dışı yorumların şirketin itibarını olumsuz yönde etkilemesi, şirkete potansiyel olarak sorumluluk yüklemesini neden olarak gösterebilmektedir.
Türkiye'de sosyal medya paylaşımları nedeniyle işten çıkarılanların açtığı işe iade davalarında alınan mahkeme kararların çoğu çalışanın aleyhine olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilen, işverenin geçerli fesih hakkının oluşmadığını belirten kararlar da bulunmaktadır.
İşverenin işten çıkarma öncesi çalışanın savunmasını alıp almadığına da bakılmaktadır.
Üzerinde şirket logosu bulunan kıyafet, üniforma, şirket aracı, vb. ile paylaşım yapmak uygun mudur?
Uygun değildir. Birçok şirket çalışanlarına bu yönde fotoğraflar paylaşmaması için yasak getirmiştir.
Çalıştığı şirkete ya da yöneticilere hakaret eden paylaşımlarda bulunan çalışan, işe iade davasında haklı bulunur mu?
İşverene yönelik hakaret ve sataşma içeren paylaşımlar, işverene haklı fesih imkânı verdiği gibi mahkeme tarafında da genel olarak iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı yönünde karar çıkmaktadır.
Sosyal ağlarda yapılan paylaşımlar işe alımın önünde bir engel olur mu?
Evet. Araştırmalar, işverenlerin yüzde 90'ının işe alımda adayların sosyal medya etkinliğini dikkate aldığını ve insan kaynaklarının yüzde 79'unun bir adayı sosyal medya hesaplarında buldukları nedeniyle reddettiğini göstermektedir.
İşe alım yetkilisinin önyargıları da adayı seçmede etkili olmaktadır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Şirketler, iş görüşmesi olumlu geçen adayların sosyal medya paylaşımlarını incelemektedir.
Profil fotoğrafından güncellemelerine, mesajlarına ve kullandığı dile bakarak aday hakkında fikir sahibi olmaya çalışmaktadır.
Adayların yaptıkları paylaşımların sonuçları olabileceğini; profili ile değerlerini, ilgi alanlarını, davranışlarını, temaslarını ortaya koyduğunu, işverene fikir verdiğini göz önünde bulundurması gerekmektedir.
Çalışan başka neleri yapması hâlinde işten çıkarılır?
Çalışan, şirket bilgisayarı üzerinden internette oyun oynaması, müstehcen sitelere girmesi, kumar oynaması, kurumsal e-posta hesabından özel paylaşımlar yapması halinde de işini kaybedebilmektedir.
Uyarmadan yaptırımdan kaçınılmalıdır
Yasa gereği işverenin ve işçi arasındaki ilişkinin temelini ise sadakat borcu oluşturmaktadır.
Dolayısıyla işveren internet/sosyal medya kullanımını yönetim hakkı kapsamında sınırlayabileceği gibi sınırlanamadığı hallerde dahi bu durum işçinin dilediğince hareket etmesi anlamına gelmeyecek işçinin internet-sosyal medya kullanımının yasaları ihlal etmesi veya sadakat borcuna aykırı olması halinde işçinin dürüstlük kuralına aykırı bu davranışı iş akdin feshi sonucu doğabilecektir.
Doğası gereği hassas olan siyaset ve benzer konulardaki tartışmaların şirketler tarafından açıkça yasaklanmasının uygulanması zor olsa da, işverenler saygılı ve medeni bir çalışma ortamı sürdürmek için çalışanlarını siyasi, vb. konularda konuşmadan evvel düşünmeye teşvik etmelidir.
Çalışanlarını yorumlarının diğer bireyler üzerindeki etkileri konusunda eğitmelidir.
Örneğin; müşterilerin veya tedarikçilerin önünde siyasi meseleleri açıkça tartışmanın profesyonel imaja zarar verdiği çalışanlara hatırlatılmalıdır.
Siyasi destekleri açısından tarafsız bir yaklaşım sergileyen şirketler, önceden var olan herhangi bir müşteri tabanını korumakta ve kârlılığı sürdürmekte her zaman daha avantajlıdırlar.
Şu anki küresel politikanın hızına bakıldığında çalışanların konuşma özgürlüğü ile siyasi ve sosyal konularla ilgili kendi görüşlerini ifade etme hakları vardır.
Ancak tartışmalarda nefret dolu bir dilin kullanılmaması, kışkırtıcı konulardan uzak durulması, provokatif olunmaması, dışlamadan kaçınılması gerekmektedir.
Çalışanlardan anlayışlı, empatik olmaları, suç işlemekten kaçınmaları ve herkesin sınırlarına saygı duymaları istenmelidir.
Tartışmalardan dolayı çalışanlara şirketler tarafından bir yaptırım uygulanacaksa davranışın tanımı önceden yapılmalı ve ihlali halinde uygulanacak yaptırımla ilgili olarak önden bilgi verilmelidir.
Uyarmadan yaptırımdan kaçınılmalıdır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish