Çin, nükleer silah mühimmatını şaşırtıcı bir hızla büyütüyor. Ana hedeflerinden biri de gelecekte Tayvan üzerinden çıkabilecek bir savaşta ABD'ye karşı stratejik avantaj elde etmek.
Çin'in liderleri ABD'ye karşı nükleer caydırıcılık seviyesine ulaşmanın, gelecekte Tayvan üzerinden veya Güney Çin Denizi'nde çıkabilecek bir çatışmayı kesin surette geleneksel silah kullanımıyla sınırlı tutmasını, böylece ABD ordusunu bu avantajından bilfiil yoksun bırakmasını umuyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) karadan, denizden ve havadan fırlatılabilen, bazıları ABD şehirlerine ulaşabilen, nükleer başlık taşıyabilen balistik füzelerin de dahil olduğu küçük bir nükleer üçlemeyi halihazırda oluşturdu.
Pentagon'un 2021 Çin'in Askeri Gücü Raporu'nda Çin'in 2027'ye kadar 700 civarı ve 2030'a kadar da en az 1000 fırlatılabilen nükleer savaş başlığı temin edebileceğini öngörmesi bu hafta şiddetli tartışmalar yarattı. Bu, Pentagon'un geçen yılki 500 savaş başlığı tahminine kıyasla büyük bir artış.
2027 tarihiyse bilhassa endişe vericiydi. Bu, Halk Kurtuluş Ordusu'nun (HKO) 100. yıldönümünü kutlayacağı ve aynı zamanda Washington'daki birçok kişinin Çin'in Tayvan'ı işgal edeceğini tahmin ettiği yıl.
Pekin, Çin'den ayrılan özerk demokratik adayı ülkenin bir eyaleti olarak görüp gerekirse zor kullanarak geri alacağını vaat ederken, ABD içinse Çin'in büyüyen askeri gücünü kontrol altına almak için Tayvan'ı savunmak hayati önem taşıyor.
Raporda, "ÇHC'nin ABD'yi tehdit edebilecek, karaya konuşlandırılmış kıtalararası balistik füze başlıklarının sayısının yaklaşık 200'e çıkması bekleniyor" dendi.
Çin, rapora "kesinlikle karşı çıktığını" açıkladı. Çin Savunma Bakanlığı sözcüsü Wu Qian, yaptığı açıklamada raporun "sözümona Çin tehdidine dair anlatıyı ilerlettiğini ve Çin ordusunun modernleşmesini karaladığını" söyledi.
Çin'in askeri harcamaları, nükleer politikaları ve Tayvan'la olan sorunları hakkında asılsız suçlamalarda bulunuyor.
ABD yaklaşık 3 bin 750 nükleer savaş başlığı bulunduruyor, bu nedenle Çin nükleer bir süper güç haline gelse de 2030'a kadar bu cephaneliğin yalnızca 4'te birinden biraz fazlasına sahip olacak. Fakat analistler, öngörülen artışın Çin'i askeri olarak cesaretlendireceğini ve ABD'yi iki ülkenin gelecekteki herhangi bir çatışmasında nükleer savaş başlıkları kullanmaktan caydırabileceğini belirtti.
King's College London'daki Doğu Asya Güvenliği bölümünden yardımcı doçent Nicola Leveringhaus, "Çin'in ABD'nin nükleer kapasitesine 'yetişmeye' çalıştığını düşünmüyorum ama Çin'in nükleer mühimmatındaki büyümenin ABD'nin mühimmatındaki niteliksel büyümeler ışığında değerlendirilmesi gerekiyor" dedi.
Çin, büyük nükleer güce sahip bir devlet olan ABD'ye kıyasla daha az nükleer silaha sahip bir devlet olarak giderek daha fazla rahatsız hissediyor. Başka bir deyişle, Çin nükleer ibreyi kendi lehine çevirmek istiyor ama bunun amacı ABD'yle denk olmak değil.
Bu son açıklama, Çin'in ABD'ye nükleer bir saldırıda bulunmasının en azından şimdilik intihar anlamına gelebilecek ihtimal dışı bir senaryo olduğunu ima ediyor. Ancak görünüşe göre Pekin, özellikle Tayvan konusunda ABD'yle nükleer olmayan bir çatışmanın daha olası hale geldiğini düşünüyor. Washington Post'un araştırmacı gazetecilerinin yazdığı bir kitap, geçen yıl ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'nin Çin'deki meslektaşlarına ABD'nin ÇHC'ye karşı nükleer bir saldırı başlatmayacağına dair gizlice güvence verdiğini iddia etti.
Analistler, Çin'in planının ABD'yle nükleer ilişkilerinde bir an önce "stratejik istikrara" ulaşmak, yani her iki tarafı da olası bir çatışmayı geleneksel düzeyde tutmaya zorlayan karşılıklı nükleer caydırıcılık tesis etmek olduğunu söylüyor.
Çin nükleer silah politikası uzmanı ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün Güvenlik Çalışmaları Programı Direktörü Taylor Fravel, "Bu, kriz veya çatışma olursa Birleşik Devletler'in bunu sona erdirmek için Çin'i nükleer silah kullanmakla tehdit etme olasılığının daha düşük olacağı anlamına geliyor" dedi.
ABD'nin devasa nükleer mühimmatının oluşturduğu tehdidin azalmasıyla, Tayvan'la savaşta Çin'in askeri seçenekleri nükleer olmayan silahlar düzeyinde tutma olasılığı kesinlikle artıyor ki bu da Hint-Pasifik bölgesindeki en sağlam savaş gücünü oluşturmak için ordusuna yıllardır hızla ve kapsamlı şekilde yatırım yapmasının doruk noktasına ulaştığına işaret ediyor.
Geçen hafta Washington'daki Aspen Güvenlik Forumu'nda konuşan General Milley, Pekin'in Çin'in Tayvan'ı işgaline hazırlanma hevesini ima etti. Fakat Milley bunun önümüzdeki iki yıl içinde gerçekleşmesinin olası olmadığını söyledi.
Carnegie'nin Pekin'deki Nükleer Politika Programı'nda kıdemli araştırmacı olan Tong Zhao, The Independent'a verdiği demeçte, "Tayvan Boğazı üzerinde Çin'in geleneksel askeri avantajları giderek arttığı için Pekin, Çin'in Tayvan'ı askeri güçle ele geçirmesini önlemek için Washington'un nükleer silah kullanmakla tehdit etmeye yönelik giderek daha fazla nedeni olabileceğinden endişe ediyor" dedi.
"Çin'in nükleer kapasitesini geliştirmesi, ABD'nin bu türden bir nükleer gerginlik tehdidini caydırmakta işe yarayabilir" diye ekledi.
Geçen yıl Çin Komünist Partisi (ÇKP) liderliği, HKO'yu 2027'deki 100. yıldönümüne kadar modern bir askeri güç, ABD'ninkiyle eşit düzeyde bir ordu haline getirmeyi hedef olarak belirlemişti.
Financial Times geçen ay Çin'in iki füze denemesi yaptığını duyurmuştu. İki testten en az birinde nükleer başlık taşıyabilen, ilk kez Dünya çevresinde dönerek "kısmi yörüngeli bombardıman" sistemini uygulamaya koyabilecek bir "hipersonik süzülme aracı" kullanıldı ki bu gelişme ABD'li yetkililerde "şok etkisi yarattı". Çin herhangi bir füze denemesi yapıldığını yalanlarken denemenin uzay aracı içerdiğini söyledi.
Tayvan'dan gelen raporlarsa, ABD deniz piyadeleri ve özel kuvvetlerindeki birimlerin Tayvan kuvvetlerini eğitmek ve olası bir Çin saldırısına karşı adanın savunmasını desteklemek için en az bir yıldır orada konuşlandırıldığını ortaya çıkardı.
Pek çok Çinli uzman, Çin'in nihai hedefinin ABD'yi Çin'in otoriter siyasi sistemiyle "bir arada yaşamayı" kabul etmeye zorlamak ve Çin'in iç işlerine "müdahale ederek" ulusun "büyük yeniden canlanmasını" durdurma dürtüsünü engellemek olduğuna inandıklarını dile getirdi.
Bunu yapmak için de daha büyük ve daha etkili nükleer mühimmata ihtiyacı var.
Öte yandan Çin, "Wolf Warrior" (2015 yapımı Çin savaş filmi -çn.) tarzı diplomatlarının saldırgan ve bazen kaba açıklamalarıyla yurtiçinde ve yurtdışında milliyetçiliğini artırıyor. Ayrıca Güney Çin Denizi'nde çok daha agresif bir askeri duruş benimseyerek tartışmalı adaların etrafındaki güvenliği bozma tehdidinde bulunuyor.
Pentagon raporu, Çin donanmasının 2025'e kadar 420 gemiye ve 2030'a kadar da 460 gemiye ulaşacağını öngörüyor ki bu, onu dünyanın açık ara en büyük savaş filosu haline getirecek.
Tong, "Geleneksel düzeyde Çin'in kısa vadeli hedefi, herhangi bir yabancı gücün Çin'in talep ettiği bölgeler üzerindeki kontrolünü pekiştirme ve Tayvan'la ulusal birleşmeyi sağlama çabalarına müdahale etmesini engellemek için Birinci Ada Zinciri içinde yeterli askeri avantajı elde etmek" dedi.
Çin ordusundaki bu stratejik dönüşüm, Washington'daki ordu liderleri arasında Çin'in nükleer mühimmatını kuvvetlendirişinin ABD'nin küresel egemenliğini kontrol altında tutmayı amaçladığına dair endişelere de neden oldu.
Aspen Güvenlik Forumu'nda konuşan General Milley şunları söyledi:
Bölgesel olarak bize açıkça meydan okuyorlar ve arzuları ABD'ye küresel ölçekte meydan okumak… Liberal denen, kurallara dayanan düzene meydan okumak istiyorlar… Bu düzende değişiklikler yapmak istiyorlar.
Fakat ABD ve Rusya'nın silah mühimmatını geliştirme çabaları için de aynı şeyin söylenebileceğine inananlar da var. İki taraf şubatta, New Start (Yeni Başlangıç) nükleer silah kontrolü anlaşması bitmeden, son dakikada, 5 yıllığına uzatmıştı. Çin ise imzacıların nükleer savaş başlığı sayısına üst sınır getiren bu anlaşmaya hiçbir zaman dahil olmadı.
Fakat bu anlaşma, ABD'nin kendi uzun mesafe nükleer sistemlerini gizli saldırı ya da bombardıman uçakları ve yeni balistik füze denizaltıları dahil modernize etme çabasını yavaşlatmadı. Son yıllarda Washington, daha önce SSCB'yle imzalanan bir dizi silah kontrolü anlaşmasından çıkıp füze savunma sistemlerini geliştirmekle de meşguldü.
Çin'in füze denemelerinin ardından ABD donanması ve ordusu da hipersonik silah prototiplerini denedi ve 2022 mali yılı için Pentagon, hipersonik silah sistemlerinde kullanmak üzere yaklaşık 4 milyar dolar (yaklaşık 40 milyar TL) talep etti.
Rusya, yaklaşık 6 bin 500 olduğu tahmin edilen nükleer savaş başlığıyla aslan payına sahip ve yakın zamanda Moskova'nın nükleer başlık taşıyabilen iki yeni hipersonik füze geliştirdiği bildirildi.
Leveringhaus, "Çin'in (nükleer) silah artışının kendi başına liberal düzene meydan okuduğuna inanmıyorum" dedi.
Binli sayılara ulaşan ve uluslararası anlaşmaları hiçbir şekilde ciddiye almayan ABD ve Rus nükleer mühimmatları, 'liberal, kurallara dayanan' düzen için çok daha büyük bir meydan okuma.
https://www.independent.co.uk/asia/china
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent