2019'un sonlarında ortaya çıkan, mahiyeti tam kavranamamış bir virüs, hükümetlerin aldığı sıkı tedbirlere rağmen küresel bir nitelik kazanmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu virüsü Kovid-19 olarak adlandırmış ve salgın endişesini gündeme getirmiştir.
Nitekim DSÖ 11 Mart 2020'de bu virüsün bağlı olduğu hastalığı "pandemi" olarak dünyaya duyurmuştur.
Hükümetler konuyla ilgili sosyal izolasyon, karantina, sokağa çıkma yasakları, maske, sosyal mesafe gibi insan hareketlerini kısıtlamaya yönelik sıkı tedbirler almıştır.
Bu bağlamda eve kapanma, sosyal uzaklaşma, uzaktan çalışma gibi konular gündemimizi sıklıkla meşgul eder olmuştur.
Birden etkisi altına alıp acil tedbirleri gerekli kılan bu tür küresel salgın hastalıkların insan ve toplum psikolojisine etki edeceği aşikârdır.
Sosyal mesafe, karantina, izolasyon ve eve kapanmalar hayatın akışını etkilemiş, tabii olarak toplumda da gündelik farklı arayışları beraberinde getirmiştir.
Teknoloji bağımlılığı hareketsiz yaşam alışkanlıklarını tetikliyor.
Teknolojinin yaygınlaşması ile birlikte internete ulaşmak oldukça kolaylaşmıştır. İnternet ve teknolojinin kullanımının yaygınlaşması teknolojiye olan bağımlılığı arttırmış, beraberinde internet bağımlılığı, mobil oyun bağımlılığı ve sosyal medya bağımlılığı gibi kavramları hayatımıza sokmuştur.
Pandemi şartlarının tetiklediği kısıtlılık ve hareketsizlik hali ve izole yaşanılan günler ekran başında geçen sürenin artmasına neden olmaktadır.
Bundan kaynaklı olarak da hareketsiz yaşam alışkanlıkları, psikososyal sorunlar, uyku ve beslenme düzeninin bozulması gibi faktörler karşımıza çıkmaktadır.
Teknoloji bağımlılığının ve buna bağlı olarak fiziksel hareketsizlik halinin eski normale dönüşle beraber ölümcül bir sonuca götüren obezite rahatsızlığının artmasında etken olduğu düşünülmektedir.
Obezite ve buna bağlı gelişen hastalıklarla mücadelede sağlık kurumları düzenli fiziksel aktiviteyi önermektedir.
Obezite nedir?
Obezite en basit tanımı ile vücutta aşırı yağ birikimidir. Harcadığınızdan fazla kalori alınması durumunda alınan fazla enerji vücutta yağ olarak depolanır ve obeziteye neden olur.
Günümüzde çocukları da etkileyen bu hastalık küçük yaşlarda insülin direnci veya diyabete; karaciğer yağlanması, kolesterol artışı, uyku apnesi, denge bozukluğu ve özellikle de omurga ve duruş bozukluklarına sebep olabiliyor.
Obez çocuklar ergenliğini tamamlamadan tedavi edilmediklerinde ilerleyen yaşlardaki hayat kalitelerinin oldukça düşük olması kaçınılmaz hale geliyor.
Teknolojik ürünler obeziteye davetiye çıkarıyor
Çocukları da etkilemeye başlayan ve çok ciddi sonuçlar doğuran obeziteye en büyük sebep giderek değişen yaşam tarzı olarak gösteriliyor.
Günümüzde ebeveynlerin daha yürümeye, konuşmaya başlamamış çocuklarına ilgi çekmek, sakinleştirmek maksatlı telefon, tablet ve televizyondan içerikler sundukları bilinmektedir.
Sanal dünyanın renkli dünyasıyla çok erken tanışan çocukların tablet ve bilgisayarlara olan bağımlıkları da erken yaşlarda tezahür etmektedir.
Bu durum haliyle oyun oynama alışkanlıklarını, fiziksel etkinlik düzeylerini sosyal ilişki kurma durumlarını olumsuz etkiliyor.
Oyun oynayarak atması gereken enerjisini bilgisayar, tablet, televizyon veya telefon başında hareketsiz kalarak içinde tutan çocuk erken yaşlarda sedanter bir yaşam sürmeye başlamaktadır.
Obeziteye götüren yolun başlangıcını oluşturan bu durumun yanı sıra fast food tarzı kötü beslenme alışkanlıkları, alınan ama kullanılmayan gereksiz kaloriler de obeziteye davetiye çıkarmaktadır.
Çocuklara fast food vermek ödül mü ceza mı?
Çabuk hazırlanması, ulaşılması ve tüketilmesinin yanında içinde bulunan katkı maddeleriyle toplumun her yaş grubundan kabul ve talep gören fast food zincirleri, paketlenmiş hazır gıdalar ve çocukların bir türlü vazgeçemediği abur cuburlar, tehlikenin yaklaşmasına zemin hazırlıyor.
Ebeveynlerin tüm bu zararlı gıdaları çocuklarına ödül olarak vermesi zararlı gıdaları daha cazip hale getiriyor.
Ayrıca düzensiz öğün araları da tehlikenin gelişini hızlandırıyor. Fast food ve atıştırmalıkların kalori oranlarının yüksek olması, karbonhidrat ve yağ yönünden zengin olması fiziksel aktivite azlığı ile buluştuğunda obezite kaçınılmaz hale geliyor.
Obezite ve şeker hastalığın ilişkisi
Obezite, önlem alınmadığında insülin direncine bağlı şeker hastalığına da sebep olabiliyor. İnsülin direnci vücudun insülin salgılamasına rağmen insülinin hücre içine girip glukozu taşıyamaması durumudur.
İnsülin etkisinin yetersiz olduğu durumlarda kanda ve organlarda yağ miktarı artar. İnsülin direncini arttıran etmenler hareketsiz yaşam biçimi ve yüksek kalori alımı sonrası oluşan aşırı kilodur.
Sedanter yaşam tarzı ve bu tür düzensiz beslenme alışkanlıkları erişkin tipi şeker hastalığının çocukluk çağında gelişmesini hızlandırıyor.
Ailede şeker hastalığı öyküsü varsa, bu risk çok daha yüksek oranlara çıkıyor.
Genetik durumlar obeziteyi etkiliyor
Çocuklarda obezitenin görülmesinde genetik faktörler ve hormonların payını da unutmamak gerekir. Ailede şişmanlık genetikse çocukta da şişmanlık olması istatistiklere göre neredeyse yüzde 80'dir.
Eğer anne ya da babadan biri şişman veya obez ise çocuğun obez olma ihtimali yüzde 40 oranındadır. Bununla birlikte hormonal unsurlar da obezite de araştırılması gereken konuların başında geliyor.
Tiroid bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları gibi hormonal bozukluklar söz konusu ise obezite oluşma riski daha fazladır.
Fakat bu, genetik ve hormonal durumu düzgün olan lâkin teknoloji bağımlılığından mülhem sedanter yaşamı alışkanlık edinmiş bireylerin obez olmayacağı anlamına gelmemektedir.
Obeziteye karşı önlem almak mümkün mü?
İnsanları hareketsizleştirip tembelleştirmesine sebep olan teknolojik aletlerin hayatımızın her alanında kullanılmaya başlanması ve dengesiz beslenme ile birlikte obezite yetişkin-çocuk herkesi tehdit eder pozisyona gelmiştir.
Düzenli ve doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması obezitenin önünü alacak bir yol iken en az bunun kadar önemli olan diğer bir husus televizyon ve bilgisayar kullanımına sınırlama getirilmesidir.
Bilhassa çocukların alışkanlıklarının perçinlendiği kişilik ve karakterin oluştuğu 6-7 yaşına kadar ekranlı teknolojik ürünlerden tutarlı sınırlamalarla uzak tutulması, kontrollü kullanımın sağlanması pedagoglar tarafından tavsiye edilmektedir.
Teknoloji bağımlılığı ve obezite ile mücadele etmek için sportif faaliyetler, hareket sağlayan aktiviteler, sosyal medya ve interneti doğru kullanma ile farkındalık oluşturmak obezite riskinin en aza indirilebilmesinde çok büyük önem arz ediyor.
Pandemi süreci ve sonrasında da ülkelerin bir kamu hizmeti olarak sunduğu fiziksel aktivite, beden eğitimi ve spor politikalarını geliştirmesi ve bunu toplumun her kesimine yaygınlaştırması gerekmektedir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish