Bir ilçe nüfusu kadar kayıtlı avukatı bulunan İstanbul Barosu'nda seçim heyecanı yaşanıyor.
İkinci bir baro ayrılmasına rağmen gücünden bir şey kaybetmediği ifade edilen İstanbul Barosu'na bağlı 52 binden fazla avukat bulunuyor.
Seçimde baro başkanlığı için 7 aday yarışıyor. Adaylardan biri de Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş Hareketi adayı Hasan Kılıç.
Dört dönem İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüten Kılıç, 21 Ekim 2018'de yapılan baro seçimlerini ikinci sırada tamamladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kılıç, seçilmesi durumunda nasıl bir baro oluşturacaklarını vaatleri ve projeleri hakkında Independent Türkçe'ye bilgi verdi.
4 dönem İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nda yer aldınız. Mevcut başkan ile de çalıştınız. Ne yapılmadı ve nelerin yapılmasını istediğiniz için aday oldunuz?
Aslında çok önemli faaliyetlerde bulunduk, zor dönemler geçirdik. Mesela özel yetkili mahkemelerin hukuksuzluğu sürecinde mücadele ettik, yargılandık, adliyedeki meslektaşlarımıza müdahalelerde bizzat gözaltına alınmaya çalışıldık. Sağlık, servis ve adliyedeki baro odaları gibi çok projede emeğimiz var. Ama buna bir bayrak yarışı olarak bakmak lazım. Son dönemlerde baronun avukatlardan uzaklaştığını, giderek onlardan koptuğunu hep beraber görüyoruz. Katılımcılığın önünü açan ve şeffaf bir yönetime ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Birikim, dinamik ekibimizle, gençlerle ve enerjimizle ve aynı zamanda tecrübemizle eksikleri gidereceğimizi, avukatlara baroyu açacağımızı ve güçlü bir kadro oluşturacağımızı düşünüyoruz. Meslektaşlarımız için güzel şeyler yapma hedefinde olduğumuz için aday olduk.
"Merkez, komisyon ve katılımla ilgili çok şikayetler var"
Baronun merkez ve komisyonları gerektiği gibi çalışmıyor mu?
Meslektaşlarımızın baronun merkez, komisyon ve katılımına ilişkin çok şikayetleri var. Avukatların olmadığı bir baro gücünü kaybeder. Dolayısıyla komisyon ve merkezler çok büyük önem arz ediyor. Meslektaşlarımızın dahlini çok önemsiyoruz. Katılımcılığın önünü açacak, aradaki sorunları giderecek aktif ve dinamik bir baro oluşturacağız. Şu an adeta tek kişi gibi gitmenin doğru olmadığını düşünüyoruz.
"Bedel ödememiz gerekiyorsa öderiz"
İstanbul Barosu neden iktidarların hedefi haline geliyor?
İstanbul Barosu'nun bir genetiği, tarihi var. Bu tarih mücadelelerle dolu. İstanbul Barosu iktidarlara boyun eğmez, biat etmez. Güçlüden yana olmaz, gücün hukukuna boyun eğmez. Dolayısıyla avukatların da genetiğinde bu vardır. Hedef alınmamız bizi rahatsız etmez, çünkü onlar için de mücadele ediyoruz. Bu güzel ülkenin insanları için bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu işin doğasında var, farklı değerlendirmeyiz. Bir bedel ödememiz gerekiyorsa öderiz. En baskıcı ve yoğun geçen dönemlerde gereken tavrı gösterdik. Özel yetkili mahkemelerin sürecinde de yargılandık ve bedel ödedik. Herkes için doğru olanı söylemek zorundayız. Hem biz hem de iktidarda olanlar geçiciyiz. Esas olan ülkemiz ve insanlarımızdır. Yapıcı katkılar sunmak adına ne yapmamız gerekiyorsa toplum adına onları dile getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
"Baro asla bir siyasi partinin arka bahçesi olamaz"
Gerçekten iddia edildiği gibi İstanbul Barosu bir siyasi partinin arka bahçesi gibi mi davranıyor?
Baro köklü bir gelenekten geliyor ve kurumsal kimliğini kişilerin davranışlarıyla özdeşleştirmemek gerekir. İstanbul Barosu'nun tavrı birileri tarafından böyle değerlendirilebilir ama her zaman hukuk ve adaletin yanında olmuş ve bunun mücadelesini vermiştir. Asla bir siyasi partini arka bahçesi değil, olamaz. Avukatlar buna izin vermez. Baronun duruşu bellidir. Her zaman hukuk ve insan haklarından yana tavır göstermiştir. Hangi dünya görüşünde olursa olsun, tüm meslektaşlarımıza objektif yaklaşarak sorunlarını çözmek için çabalayacağız. Göreve geldiğimizde söz konusu tartışmalar daha da azalacaktır.
"İstanbul Barosu, çatı görevi görür"
İstanbul Barosu'ndan ayrılıp 2 Nolu Baroyu kuranlar amaçlarına ulaştı mı? Yoksa baronun gücü zayıfladı mı?
Baronun gücü zayıflamaz. Genlerinden gelen ve gücünü geçmişinden alan yapılarda zayıflama olmaz. Belli dönemlerde insanlar bazı değerlendirmeler yapabilir. Ama hep şunu derim: Rüzgara göre değil, doğru olana göre hareket etmek gerekir. Diğer meslektaşlarımızla ilgili bir değerlendirme yapmamıza gerek yok. Çünkü burası herkesin barosu. İstanbul Barosu bir şemsiyedir, çatı görevi görür. Biz herkesin barosuyuz ve böyle bakıyoruz. Asla güç kaybetmedi. Özellikle biz geldiğimizde baronun bu gücü daha da hissedilecek, daha kucaklayıcı bir yapı oluşturacağız.
"Meslektaşlarımızın çok ciddi sıkıntıları var"
İstanbul'daki avukatların genellikle ne tür sorunlarla karşılaşıyorlar?
Meslektaşlarımız çok ciddi sorunlar yaşıyor. Türkiye'deki bütün avukatların sorunları var ama İstanbul büyüklüğü ve pozisyonu gereği çok daha farklı sorunlar yaratabiliyor. Mesela bir otopark sorunu bir türlü çözülemiyor. Hayat mücadelesi ve ekonomik koşullar gibi çok farklı sorunları var. CMK'da görev alan meslektaşlarımız çalışamaz duruma geldi ve angarya altında. Bağlı çalışan, işçi avukatlar ciddi anlamda mağdur. Avukatlar vergi yükü altında, genç meslektaşlarımızın ofis açma ile ilgili büyük sıkıntıları söz konusu. Kısacası meslektaşlarımızın çok ciddi sıkıntıları var ve sorunların dile getirilmediği bir süreci yaşıyoruz.
"Genç avukatlar düşük ücretle yıllarca angarya altında çalışıyorlar"
Özellikle genç avukatların yaşadığı mali sorunlarla ilgili çalışmalarınız var mı?
Kesinlikle. Hukuk ailesi olarak genç avukatları çok önemsiyoruz, çünkü onlar bizim geleceğimiz. Az önce dediğim genç avukatlarımız ofis açamıyor, çalıştıkları yerde haklarını alamıyor, CMK'da çalışan avukatlarımız da çok düşük ücretlerle yıllarca angarya altında çalışıyor ve vergiye tabiler. Bu kabul edilemez. Genç meslektaşlarımız için 'Genç Ofis' diye bir proje geliştirdik. Ortak toplantı salonları ve gençlik meclisini kuracağız. Örneğin merkez ve komisyonlara katılmalarıyla ilgili çok büyük engeller var. Onların tamamını kaldırıp genç meslektaşlarımızı dahil edeceğiz. Çalışma saatlerine uyan özel eğitimler vereceğiz. Her zaman olduğu gibi yine yanlarında olacağız.
"Baro Konseyi şeklinde yeni bir alan oluşturuyoruz"
Baronun genel sorunlarını çözmek için ne tür projeleriniz var?
En büyük proje meslek, onur ve itibarının güçlendirilmesi, yükseltilmesi ve yeniden kazanılmasıdır. Delil toplama, savunma ve adil yargılanma gibi konularda avukatlara rolünün anlatılması ve teknik destek sunulması gerekir. Birçok projemiz var. Örneğin avukatın 7/24 yanında olacağı 'avdestek' adında bir sistem kuruyoruz. İletişimi artıracak projelerimi var. Sosyal güvence birimini kuracağız. Meslektaşlarımızın yaşadığı sorunlarla ilgili temas edebileceği, irtibat kuracağı, ulaştırabileceği, sorunların çözümünü ortaya koyacak birimler oluşturacağız. Baro Konseyi gibi yeni bir alan oluşturuyoruz. Buradan mesleğin sorunlarını çözecek ve katkı sunacak çalışmalar yapmak istiyoruz. Buna benzer daha çok proje sayabilirim. Kemikleşmiş tüm sorunlarımızı derleyip toparladık ve çözümlerini de sunduk. Elimizden gelen her şeyi sonuna kadar yapacağız.
"Var olan yapı eksik ilerliyor ve bir yönetim planları yok"
Bir söyleşinizde etik kurul oluşturmayı amaçladığını ifade etmişsiniz. Bu etik kurul hakkında bilgi verir misiniz? Kurul ağırlıklı olarak ne yapacak?
Avukatların müvekkilleriyle, kendi aralarında ve görev yapmalarıyla ilgili çok sorunları var. Tüm sorunları derleyecek, toparlayacak, meslek kurallarıyla ilgili eksik görülen yerleri düzenleyecek ve benzer çalışmalar yapacak bir kurula ihtiyaç var. Ayrıca prensipler ortaya koyacak kurul, mesleğin gelişimi için neler yapılmalı, hangi alanlara eğilmeliyiz tarzında değerlendirme ve raporları ilgili birimlere sunacak bir yapıya dönüşecek. Yani sadece yönetim kurulu birtakım şeyleri yapmayacak. Şu an anlattıklarımın hiçbiri yok ve var olan yapı eksik bir şekilde ilerliyor. Yani bir yönetim planları yok. Sözünü ettiğim çerçeveyi oturttuğumuzda kurul, baro ve avukatlara uzun yıllar hizmet edecek.
"Yargıya olan güven sarsılmış durumda"
Bir hukukçu olarak Türkiye'deki yargı kurumunu nasıl buluyorsunuz? Adaletsizliğin arttığına ilişkin eleştirilere katılıyor musunuz? "Tuz da koktu" eleştirilerinin ortadan kalkması için neler yapmak gerekiyor?
Adaletin olmadığı bir ülke ilerleyemez. Adalet olmazsa olmazımızdır. Hukuk devletinin gelişimi için savunma ve yargı çok önemlidir. Bir ülkenin hukuk devleti anlamında geldiği seviyeyi ölçmek istiyorsanız avukatlara dönük uygulamalara bakarsınız ve nereye geldiğini çözersiniz. Hep söylüyorum; savunma yoksa yargı yoktur, yargı da yoksa hukuk devleti yoktur. Hukuk ve yargıya güven anlamında, yargının bağımsızlığı ile ilgili ciddi sorunlar var. Üstü kapatılarak, örtülerek hiçbir yere varılamaz. Tek bir kişi bile haksızlığa uğramamalı. Bu hassasiyetle davranmalıyız. Vicdanlar rahat olmalı. Örneğin tweet atan kişiyi hemen alıp işlem yapıyorsunuz ama başkalarıyla ilgili farklı süreçler oluyor. Kişi sabah alınıyor akşam bırakılıyor ama sonraki gün tekrar alınıyor. Yargıya olan güven sarsılmış durumda. Adalet her şeyi etkiliyor. Yargı güçlü değilse hiçbir şey yapılamaz, ekonomik olarak da güçlenemezsiniz.
© The Independentturkish