Abdülkerim Buri ve ailesi, Afganistan'ın en kuzey kesimlerinde yer alan, savaşta harap olmuş köylerinden Türkiye'nin göl kıyısındaki bu şehrine gelmek için dağlara tırmandı, çölleri aştı, haydutlara meydan okudu ve birkaç ülkenin tetikte bekleyen silahlı sınır muhafızlarını geçti.
Fakat şimdi, Afganistan'ın kuzeyinde Taliban'ın kontrolü altındaki köyden nispeten güvenli bir yere gelen Buri ve ailesi, kendilerini kapana kısılmış, maddi kaynakları kıt ve İran sınırındaki bu doğu Türkiye şehrinde gölgelerde yaşar halde buldu.
Buri, "Çok zordu ve gelince de üç günü sokaklarda yaşayarak geçirdik" diyor.
Ama asla eve geri dönemeyiz.
Mültecilerden ve insani krizlerin sonuçlarından bıkan dünya, ülkelerindeki savaştan, siyasi baskıdan ve ezici yoksulluktan kaçan Afganları soğukkanlılıkla defediyor. Afgan göçmenlerin Avrupa'ya ulaşmak için onlarca yıldır geçiş yaptığı İran, Türkiye ve Yunanistan'ın hükümetleri, Afganların şehirlerine ulaşmasını önlemek için açıkça işbirliği yapıyor.
Avusturya Dışişleri Bakanı Karl Nehammer, Afgan mültecileri kendi bölgelerinde tutmak istediğini söylerken, sığınma talebi reddedilenlerin yurtdışına gönderilebilmesi için Afganistan sınırları boyunca "sınır dışı etme merkezleri" olması gerektiğini savundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, Afgan krizinin "sonuçlarını Avrupa'nın tek başına omuzlayamayacağını" ve kendilerini düzensiz göçten korumak zorunda olduklarını söyledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ülkelerinden kaçan Afganlar, halihazırda dünyanın en fazla mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan Türkiye'den de benzer bir soğuk yanıt aldı. Türkiye'de 3 milyondan fazla Suriyeli mültecinin yanı sıra en az 300 bin Afgan yaşıyor. Ülke, sınır geçişlerini önlemek için İran sınırı boyunca üç metre yüksekliğinde beton bir bariyer inşa ediyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman mevkidaşı Heiko Maas'la yaptığı görüşmenin ardından 29 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, "Göç konusunda ahlaki ve insani sorumluluklarımızı yeterince yerine getirdik" dedi.
Bizim artık ilave bir mülteci yükü kaldırmamız söz konusu değildir.
2 Eylül'de Avrupalı yetkililer, Türkiye üzerinden sınırlarına yeni bir mülteci dalgasının gelme ihtimali karşısında panikle bir araya geldi. Yunanistan, Afganların sınırını geçmesini önlemek için metal bir duvar dikip dikenli tellerle etrafını sarıyor, buraya insansız hava araçları ve kameralar yerleştiriyor.
Bazı Afganlar ekonomik yoksunluktan kaçsa da diğerlerinin meşru sığınma talepleri mevcut. Afganistan'ın Özbek azınlığının üyesi Buri'nin Taliban'dan korkmak için nedenleri vardı. Akrabaları grup aleyhinde konuşmuş ve birçoğu Afgan Ulusal Ordusu'nda görev yapmıştı. Taliban'ın kontrolündeki bölgelerde "her şeyin cansız" olduğunu söylüyor. Yerel bir kadın öğretmenle eşi işe gitmeye çalıştı ama engellendi, adam alıkonup işkenceye maruz kaldı. Ailesinin ve birkaç ay önce öldürülen kardeşinin geçimini sağlamak için yetecek parayı çiftçi olarak kazanma mücadelesi verdi.
Fakat, Taliban ve Afgan güçlerinin köylerinin kontrolü için yaptığı birçok çatışmadan biri esnasında birkaç ay önce evlerine bir havan topunun isabet etmesi bardağı taşıran son damla oldu. Hayatını kaybeden erkek kardeşlerinin iki çocuğu öldü ve kendi oğlu da sol kolunu kaybetti.
Buri'nin eşi, çocukları, öldürülen erkek kardeşinin hamile eşi ve çocukları Pakistan ve İran'ı geçerek Afganistan'dan Türkiye'ye doğru tehlikeli bir yolculuğa başladı. Buri'nin kardeşinin eşi Nasrin-gol, "Gerçekten korkunç bir yolculuktu" diyor.
Yolun yarısı boyunca nerede olduğumuzu bilmiyorduk. Birkaç kez düştüm. Ama Afganistan'da kalmayı gerçekten istemiyordum. Çocuklarım için daha iyi bir yaşam ve kızlarımın eğitim görmesini istiyorum.
Birçok kişi yolculuktan sağ kurtulamıyor. İran-Türkiye sınırındaki Toros Dağları'nda cesetleri bulunan onlarca kişinin mezarı Van'daki bir mezarlıkta bulunuyor. El yazısı mezar işaretleri, bulundukları yeri ve tarihi belirtiyor. Pek çok kişi, kentin batısındaki 119 kilometrelik su kütlesi olan Van Gölü'nü geçmeye çalışırken boğuldu.
Van'da göç ve insan hakları davalarına bakan Avukat Mahmut Kaçan, "Bu çok üzücü bir durum" diyor.
Bazıları donarak ölüyor. Bazılarıysa vahşi hayvan saldırılarıyla ölüyor. Kaçakçılar onları arabalara doldurduğu için birçok kişi de trafik kazalarında hayatını kaybediyor.
Türkiye hükümeti, Suriye ve Afganistan'dan gelen göçmenlerden bıkan halka göçmenlerin ülkeye girişini engellemede elinden geleni yaptığını göstermek için canla başla çalışıyor. Sınır boyunca Türk askerleri ve jandarması devriyelerini artırırken, beton bariyer inşa etme çabası da hızlandırıldı.
Geçen günlerde bir grup gazeteciyi Van'daki sınır dışı etme tesisinde kapsamlı bir tura çıkaran yetkililer, gözaltında tutulan izinsiz göçmenler ülkelerine geri gönderilmeden önce sağlanan kuaförleri, çocuk oyun alanlarını ve hatta derslikleri gösterdi.
Türk yetkililer, Afganistan'a uçuşların askıya alınması üzerine şimdilik kimseyi ülkeye geri gönderemediklerini kabul etti. Gelecek günlerde ülkeye varan kişi sayısının artmasını bekliyorlar. Van İl Göç İdaresi Müdürü Cuma Omurca, "Kabil'in düşüşünün yarattığı dalgayla henüz karşılaşmadık" dedi.
Şu anda gördükleriniz, olacakları öngören kişiler.
Buri ve ailesi 11 kişiden oluşuyor. Van'ın hareketli şehir merkezinde, kirası şu anda ayda 700 TL civarı olan apartman dairesinde sıkış tepiş bir şekilde yaşıyorlar. Gazetecilerin ziyaret ettiği gün, 18 aylık olan en küçük çocuklarının ateşi vardı.
Türkiye'deki çoğu Afgan mülteciden daha şanslılar. Afganistan'ın etnik Özbek topluluğunun üyesi oldukları için değerleri Türkiye ve Orta Asya'yla daha uyumlu ve bir Türk dili konuşuyorlar. Abdülkerim yerel bir lokantada bulaşıkçı ve çabuk yemek aşçısı olarak günde yaklaşık 50 TL ödeyen bir iş bulmayı bile başardı.
Sınırı geçmeyi başaranların çoğu kendilerini kaçıp saklanarak yaşarken buluyor. Bağlanlı 21 yaşındaki Dost-Muhammet, tüm parasını onu yüzüstü bırakan vicdansız bir kaçakçıya verdikten sonra Van'da yıkılması planlanan terk edilmiş bir eve yerleşti.
"Sadece dolanıp saklanıyoruz ve polisi görünce de kaçıyoruz" diyor.
Kabilli 30 yaşındaki Abdül Celil Hazargol, Taliban'ın şehri kuşatması üzerine ağustos başında Afgan başkentinden kaçtığını söyledi. Birkaç yıl Bagram Hava Üssü'nde uluslararası güçler için çalışmıştı ve Taliban'ın istihdam kaydını bulmasından korkuyordu.
Celalabad, Mezar-ı Şerif ve Kandehar yakınlarındaki Afgan bölgelerinden gelen diğer göçmenlere katıldı. Dağları aştılar, Pakistan'ı ve İran'ı geçip Türkiye'nin diktiği duvarı tırmandılar, yol boyunca da kaçakçılara ödeme yaptılar.
Geçen ayın son günlerinde, diğer 10 Afgan'dan oluşan grubuyla tarım arazilerinden gizlice geçerek derelerden su içiyordu. İstanbul'a gidip iş bulmayı umuyor.
"Diğer Afganlara bir tavsiyem varsa o da gelmemeleri yönünde çünkü pek çok tehlike var" diyor.
Sınırlar tehlikeli. Dağlar yüksek. Yemek yok."
Türkiye hükümeti, insan kaçakçılığıyla düzensiz göçmen taşıyan herkesi dava açmakla tehdit etse de bu, Türklerin onlara yardım etmesini engellemiyor. Hazargol ve yolculuk arkadaşları, tarım arazilerinden geçerken Van Gölü'nün batı kıyısında yer alan Tatvan'ın dışındaki köyden gelen 40 yaşındaki Mehmet Demirkol'la karşılaştı.
Türkiye'nin zor durumdaki Kürt azınlığına mensup Demirkol, "Ben her şeyden önce duyguları olan bir insanım" diyor.
Bunlar savaştan kaçan aç insanlar. Hem aklımız hem de inancımız sayesinde yardıma ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Biz insanız. Aç insanların neler çektiğini anlarız. Bunları biz de yaşadık.
Borzou Daragahi'nin makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Kaçacak ya da saklanacak yer yok: Savaş da jeopolitik de Türkiye'ye kaçan Afgan mültecilere karşı
https://www.independent.co.uk/news/world
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent