ABD Başkanı Joe Biden, Taliban'ı eylemlerine göre yargılayacağını söyledi. Size gerçekte ne demek istediğini söyleyeyim: Afganistan'da neler olduğu umurumuzda değil. Artık size ve ülkenize kalmış.
Biden, Donald Trump'ı eleştirmek için elinden geleni yapıyor ve eski yönetim altında Taliban'la ABD arasında yapılan Doha Anlaşması'nı yürütmekten başka seçeneği olmadığını iddia ediyor. Fakat Biden, Amerikan halkına 11 Eylül'de parmağı olan ve daha sonra Guantanamo Körfezi'nde tutulan dünyanın en tehlikeli teröristlerinden bazılarının şu anda Taliban'ın liderleri olduğunu söyledi mi? ABD medyası, ABD istihbaratının en çok arananlar listesindeki uluslararası teröristlerin şimdi Kabil'de namaz kıldırdığını bildirdi mi? Geçen cuma, Kabil'de cemaat namazlarını Halil Hakkani kıldırmıştı. ABD yönetiminin yayımladığı bilgilere göre Hakkani, El Kaide'nin bir vekili olarak çalıştı ve grubun terörist faaliyetlerinden uzun süredir haberdar.
Utanç verici Doha Anlaşması ve detayları hiçbir zaman kamuya açıklanmadı (ama Afgan hükümetinin bir kopyasını aldığı söyleniyor). ABD'nin Taliban'ın geri dönüşünü ve silahlı güçlerin sorumsuzca ve aceleyle geri çekilmesini kabul ettiği süreçteki eylemleri daha fazla sorgulanmalıdır. ABD başkanının hangi yetkilere sahip olduğunu ve konumunu Doha Anlaşması'nı bozmak veya en azından Afganistan halkına yardım etmek adına şartları yumuşatmak ya da anlaşmayı geciktirmek için bu yetkilerini nasıl kullanabileceğini hepimiz biliyoruz. Hatta Taliban'la (aslında Pakistan ve Katar'la) yeniden bir anlaşma müzakere edebilirdi. Fakat Biden yetkilerini kullanmamayı seçti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Biden kararını Taliban'ın eylemlerine dayandıracağını söylüyor. Söylemediği şeyse bu şeytani grubun aslında pek de değişmemiş olması. Son birkaç ayda Taliban'ın kişisel ve sosyal hakları ihlal eden eylemlerine dair binlerce haber yapıldı. Grup, ABD ve ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin sonuncusunun Afganistan'ı terk ettiğine tanıklık etmek için bir ay daha bekleyecek. Ardından aşırılık yanlısı şeriat kanunlarını, kırbaçlamayı, taşlamayı, hapis ve işkenceyi getirecek.
Afganistan halkı kendisine danışılmadan veya herhangi bir seçimde oy kullanmadan ABD'nin tüm gücü Taliban'a verme yönündeki kararını neden kabul etsin? Doha Anlaşması'nda bile koalisyon hükümeti ve ardından genel seçim yapılması şartı yok muydu?
Eski Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin beklenmedik şekilde Kabil'den kaçması ve Afgan Ulusal Ordusu'na direnme emri verilmemesi artık bir geçiş hükümeti kurma olasılığının çok düşük olduğu anlamına geliyor. Gani'ye yakın olanlardan bazılarının hatta belki de kıdemli danışmanlarının bile Taliban'la gizli bağları olması muhtemel. Taliban'la gizlice işbirliği yapıp iktidara gelmesine yardım ettiler. Projelerine ordunun deneyimli ve vatansever komutanlarının erken emekli olmasını sağlayarak başladılar.
Bu ABD'nin taleplerini Afganistan halkına dayattığı ilk sefer değil. Hamid Karzai'nin (geçiş döneminde Zalmay Halilzade'nin adayıydı) Abdullah Abdullah'la rekabet ettiği iki seçimi Karzai ancak seçim hileleriyle kazanabildi. ABD, Dr. Abdullah'tan gerçekten kendisine ait olanı talep etmekten vazgeçmesini ve iktidarı Karzai'ye bırakmasını istedi. Bunu Dr. Abdullah'ın seçimlerin gerçek galibi olduğunun ve iktidara gelmesinin önüne geçildiğinin gayet farkında olarak yaptılar.
Sonraki iki seçim de daha iyi değildi. Eşref Gani de Afganistan'a Amerikalılar tarafından dayatılmıştı. ABD'de yıllarca sürgünde kaldıktan sonra Gani, önce Karzai kabinesinde maliye bakanı olarak görev almak üzere Kabil'e dönmüştü. Hem Karzai hem de Gani, Amerika Birleşik Devletleri'nin dost ve müttefikleriydi ve aralarında büyük bir güven vardı. Ülkeyi 20 yıl yönettiler ama Birleşik Devletler'in davasına sadık kalmadılar. Karzai, ABD'ye karşı çıktı ve ABD'yi eleştirdi. Eşref Gani, Doha Anlaşması'nı kabul etmeyi reddedip ABD'yi ve Dışişleri Bakanlığı'nın eski Afganistan barış süreci temsilcisi Halilzade'yi cesurca eleştirmişti. Gani, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in bir geçiş hükümeti öneren mektubunu çöpe atmıştı.
İki eski cumhurbaşkanından Karzai şimdi eski rakibi Abdullah'ın evine sığındı; Gani de, elbette, ülkeden kaçtı ve ABD'de bulunmasına izin verilmediği için Birleşik Arap Emirlikleri'nde yer buldu.
Afganistan halkı yıllar önce ABD yurttaşı olan ama ruhunda ve kalbinde Afganistan'ın cumhurbaşkanı olma hayalini taşımaya devam eden bir adamın nefretinin ve pişmanlıklarının bedelini ödüyor. Halilzade hem 2009 hem de 2014 seçimleri öncesinde cumhurbaşkanlığı adaylığı için Afganistan'ın nüfuzlu büyüklerinden destek almaya çalışmış fakat hiçbir yere varamamıştı.
2001'de Zalmay Halilzade, Afganistan'ın birlik ve ulusal dayanışma için sembol olabilecek merhum kralı Zahir Şah'ın geçici yönetimin başkanlığına atanmasını engellemek için İran İslam Cumhuriyeti'yle birlikte çalışmıştı. İran'ın Kabil'deki eski büyükelçisi Muhammed Rıza Behrami'nin ABD büyükelçiliği, Halilzade ve ayrıca Kuzey İttifakı'yla yakın bağları vardı. Halilzade'yle birlikte çalışan bu ikili Zahir Şah'ı aldatmayı başardı.
İran rejimi, Taliban'ı devirmenin ve yerine eski Afganistan kralı liderliğindeki bir rejimi getirmenin İran halkını etkileyeceğinden endişeliydi. Halilzade ayrıca ABD Başkanı'ndan Peştun ve diğer Afgan topluluklarının büyüklerine yanlış mesajlar ileterek, ABD'nin Zahir Şah'ın iktidara gelmesine karşı olduğu izlenimini verdi (Kuzey İttifakı'nın eski komutanlarından güvenilir kaynaklar bana bunu doğruladı).
Bu büyük ihanet hem Amerika'nın hem de İran'ın çıkarlarına hizmet etti fakat Afganlara iyi haber olarak sunuldu. Hayatının sonraki yıllarında Zahir Şah kendisine yakın olanlara hayatının sonuna kadar bir daha görmek istemediği iki kişi olduğunu söylemişti: Zalmay Halilzade ve BM'nin Afganistan elçisi Lahdar İbrahimi. Dubai'de bir grup insanla konuşan merhum Zahir Şah, bu ikilinin (Halilzade ve İbrahimi) Afganistan'ı yok etmeye katkıda bulunduğunu söyledi.
Afganistan'da uzlaşma, ulusal birlik ve dayanışmanın sağlanması için en iyi fırsat ABD ve İran'ın müdahalesiyle bu şekilde kaybedildi. Sonraki yönetim ancak Amerikan desteğiyle ve hileli seçimlerle kazandı. Ulusal hayal kırıklığı ve siyasi hiziplerin birbirini ortadan kaldırmayı amaçlayan rekabeti, etkili bir ulus inşası fırsatını yok etti.
Afganistan halkının yaşadığı tüm acı ve ıstıraba ve geçici bir hükümet konusundaki tüm tereddütlere rağmen, bu karanlık, acı ve sancılı dönemi geride bırakmak için bir fırsat gelecektir; Afganlar kendileri için yeni bir kadere girişirken yeni deneyimlere ve bakış açılarına sahip olacaklar. Hain ve köle devrik hükümetler gerçek yüzlerini gösterdi: Tanıdığım Afgan milleti, tarihin gösterdiği gibi, aşağılanmayı, köleliği ve gerici grupların boyunduruğu altında yaşamayı kabul etmeyecektir. Afganlar bir kez daha kendi kaderlerini ellerine alacaktır.
Camelia Entekhabifard, Independent Farsça'nın genel yayın yönetmenidir
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent