Bu yazıyı on günlük açlık terapisi yapan, belirli periyodlarla hala devam eden ve bu alanda çalışmalar yapan biri olarak yazdığımı bilmenizi isterim.
Açlık terapisi, günümüzde sınırsızca yiyip içen insanoğlu için ne kadar imkansız, bir o kadar da ürkütücü bir kelime olsa da vücudu zihnen ve bedenen "tam iyileştirme" gücüne sahip bir mekanizmadır.
Yunancada; aouto (kendisi), phagein (yemek) anlamına gelen "autopagy" iki kelimeden türemiştir.
Otofaji kelime manası olarak "kendi kendini yemek" demektir, vücudumuz da sağlıklı hücrelerimiz hastalıklı hücrelerle besleniyor ve böylelikle bedenimiz kendi kendini iyileştiriyor ve şifalandırıyor.
Açlıkta vücudumuzda hücresel bazda şifa mekanizması da otomatik olarak devreye giriyor.
Otofaji kelimesini ilk kullanan kişi 1963 yılında Belçikalı bio-kimyager, Nobel ödüllü bilim adamı Chiristan Renede Duve olmuştur.
2016'da Japon biyolog ve bilim insanı Yoshinori Ohsumi; hücrelerin yenilenmesi için, yaşlı hücre parçacıklarının imha edilmesi gerektiğini, bununda sadece uzun süre aç kalarak mümkün olduğunu belirtmiş ve bu çalışmasıyla Nobel ödülüne layık görülmüştür.
Açlık da hücrelerin birbiri ile olan iletişim dengesi DNA'da arınma yapar ve mutasyona uğramış hücreleri tek tek tespit ederek en doğru ve de en kısa yolu kullanarak vücudu yormayacak şekilde dışarı atar.
Mutasyona uğramış hücrenin devre dışı olması bizi kanser dahil bir çok hastalıktan korur. Açlık fiziki arınma dışında beyin hücresi olan nöronlar ve sinapslar gibi "özelleşmiş" bağlantı ağlarını güçlendirerek negatif duygu ve düşünceleri resetleme ve yok etme gücüne sahiptir.
İnsan beyninde muazzam güç de ve sayıda sinaps bulunur. Sinaps sayısının zamanla azalması bir kayıptır ve sağlığımızı tehdit eder.
İnsan vücudunda sadece kimyasal sinapslar yoktur, biyolojik sinapslar, elektrik sinapslar ve imminolojik sinapslar mevcuttur.
Küçük çocuklar 10.000 trilyon sinapsa sahipken bu rakam yaş ile birlikte 5.000 trilyona kadar geriler.
Belirli aralıklarda açlıklar yapmak nörotransmitterlerin hızını artırır ve sinaps bağlantı ağını güçlendirerek parkinson, demans gibi çağın istenmeyen hastalıklardan bizi emin kılar.
Açlık, alkol bağımlılarında ve uyuşturucu kullananlarda beyinde GABA isimli ana engelleyici nörotransmitteri yavaşlatarak bloke eder.
Ayrıca açlık orucu beyin imminolojisi üzerinde henüz keşif edilmemiş pozitivist bir etkiye sahiptir.
Belirli periyodlarla düzenli açlıklar yapmak telomer eksilmesini durdurarak yaşlanmayı durdurur.
Açlıkla tedavi konusunda ilk kitabı yazan Alman fizyoterapi uzmanı Amold Ehret ise, aç kalmanın tüm vücudu yenilediğini, organ ve dokuların işlevini düzenlediğini, vücut sıvılarını bir dengede tuttuğunu savunmaktadır.
Alman Prof. Cehrede ise, orucu tavsiye ederek, insanın maddi meyillerinin esiri olmaması gerektiğini, nefsinin dizginlerine malik bir hayat yaşaması için ruhun cesede hakimiyetinin en tesirli yolunun oruç olduğunu ifade etmektedir.
Dr. Rowy ise, "Oruç, vücudun hastalıklara karşı mukavemetini artırır" diyerek bu alanda çalışmalarına devam etmektedir.
Türkiye'de merhume kıymetli hocam "Gerçek Tıp" kitabı yazarı Aidin Salih Hocam bu alanda yeri doldurulamayacak bir çığır açmıştır.
Kişinin fiziksel ve zihinsel fonksiyonlarını göz önüne alınarak bir günlük, üç günlük, on günlük açlıklar yapılmaktadır.
Kendi danışanlarımdan "açlık terapisi" sonucu yirmi bir yıl sonra bebek sahibi olan, operasyon olması gerekirken 7cm miyomlarından kurtulan, troid ilacını bırakan, otuz kilo veren, karaciğerindeki kitlenin küçülmesi gibi mucizelere tanıklık ettiğim birçok vaka olmuştur.
Son dönemlerde dünyaca ünlü Terry Crews, Hugh Jackman, Miranda Kerr, Jennifer Lopez, Miranda Kerr, Nicole Kidman, Benedict Cumberbatch'in aralıklı oruç yapması popülerliğini artırdı.
Çok fazla yiyerek kendi kendini yok eden insanoğlu için 'açlık terapisi' bir kurtuluştur.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish