Aşırı sıcaklıklar ve iklim kriziyle beraber gelen ve birçok ülkede büyük tahribata sebep olan orman yangınları, doğaya ve binlerce canlıya büyük zarar verdi.
Ülkemizin yanında Yunanistan ve İtalya gibi Akdeniz ülkeleriyle, haftalardır süren Amerika, Kanada ve Rusya yangınları bundan sonraki dönem için insanlığı düşündürmeye başladı.
Ülkemizde başlayan ve hızla yayılan yangınlar, aynı zaman içerisinde sosyal medyada da büyük bir yankı oluşturdu.
Türkiye bütün imkanları ile yangını söndürmeye ve kontrol altına almaya çalışırken aynı zamanda sosyal medya üzerindeki bilgi kirliliği ile mücadele etti.
Bende Tarım ve Orman Bakanlığı'mızdan aldığım özel izin ile Antalya Manavgat Ulualan kriz merkezini ziyaret ettim çalışmaları yerinde gözlemledim.
Burada çalışan personellerden teknik ve detaylı bilgiler edindim. Aynı gün orman yangını soğutma çalışması yapan yangın söndürme helikopteri ile bir uçuşa katıldım.
Gerçekten orman yangınları ile mücadele etmek sosyal medyadan göründüğü gibi değil.
Hektarlarca ve zor arazi içerisinde bulunan ormanların yangın çıkan bölgeleri keşfedilerek doğru zamanda yeterli müdahalelerle söndürmek ve kontrol altına almak ancak mükemmel bir organizasyon ile mümkün olabilir.
Türkiye bu yıl yaşadığı orman yangını afetine yönelik ciddi bir başarı örneği göstermiştir.
Mücadele
Antalya, Muğla, Aydın, Hatay, Denizli, Isparta, Adana ve birçok ilde kısa aralıklarla çıkan ve günlerce süren yangınlar, Azerbaycan, Ukrayna ve Rusya gibi ülkelerin de verdiği destekle söndürüldü.
Arazi şartlarının kötülüğüne bir de şiddetli rüzgâr eklenince yangını kontrol etmek zorlaştı. Yangın kısa sürede rüzgar etkisiyle yerleşim yerlerini tehdit etmeye başladı.
Birçok köy ve mahalle yangın sırasında tamamen yandı, yanan sadece evler değil aynı zamanda hayaller ve hayatlardı.
Buna rağmen, yangında zarar gören köy ve mahalle sakinleri yangınla canla başla mücadele ettiler.
Orman yangınları
Doğal ve insan faktörü olmak üzere iki nedenden dolayı çıkan orman yangınları; iklim değişiklerinin yanında artan atmosferik kararsızlık, sıcaklıkların ani yükselmesi, kuraklığın artması gibi meteorolojik ve iklimsel koşullar yüzünden çıktığı gibi, oksijen, sıcaklık ve yakıt olarak bilinen ve orman tabanında bulunan otsu veya ince yanıcı maddeler ki örneğin, kurumuş ot ve çam pürleri bir araya gelerek yanma reaksiyonu sonucunda başlamaktadır.
Ayrıca doğal olarak yıldırım düşmesi vb bazı etkenlerde mevcuttur. Bunların yanında yerleşim yeri veya tarla açmak, terör, anız ya da bahçe atıklarını, ormanda yapılan piknikte mangal yakma, araçlardan atılan söndürülmemiş izmaritler, araç egzozundan çıkan bir kıvılcım veya ormana bırakılan bir şişe insan faktörü olarak çıkan yangınlar olarak anlatabiliriz.
Unutulmamalıdır ki, dünya genelinde çıkan yangınların yüzde 10 civarı kasıtlı nedenlerden dolayı çıkmaktadır.
Türkiye'de yanan orman alanları
Ülkemizde her yıl ortalama 10 bin hektar orman yanıyor. Türkiye'de yanan ormanların, dünya standartların üzerinde insan kaynaklı olduğu ne yazık ki bir gerçektir.
Kayıtlara göre 2019'da 11 bin hektar alan zarar görmüşken, 2020 yılında toplamda 3 bin 413 orman yangında 20 bin 938 hektarlık alan kül olmuş.
Bu rakam son 8 ayda yüzde 755 gibi devasa bir oranda artış göstererek 177 bin 476 hektara ulaşmıştır.
Yanan ormanların yerine her yıl ortalama 57 bin hektar ağaç dikimi gerçekleştirilmektedir.
Genel itibari ile her yıl hektar bazında kaybettiğimiz ormanlardan daha fazla alanı ağaçlandırmak için ciddi bir mücadele sergiliyoruz.
Yanan orman ve yitirilen canlar
Muğla'da Köyceğiz, Marmaris ve Milas; Aydın'da Bozdoğan; Antalya'da Manavgat; Adana'da Sarıçam gibi, tam 53 ilde yüzlerce yangının çoğu eş zamanlı bir şekilde çıktı.
Yanan ormanlarımızın yanında 8 vatandaşımızı da bu yangınlarda ne yazık ki kaybettik.
Sadece yerleşim yerleri değil, Kemerköy Termik Santrali'nin de büyük tehlike atlattığı yangınlar resmen ciğerlerimizi yaktı desek yerinde olur herhalde.
Yangınlara yerinde ve zamanında müdahale eden Türkiye, birçok ülkeden daha kısa sürede 15 uçak, 9 İHA, 77 helikopter, bir insansız helikopter, 850 arazöz, su tankeri, 430 iş makinesi ve 5 bin 250 personelle yangınları kontrol altına alıp söndürdü.
Halen Yunanistan, Amerika, Kanada ve Rusya'da yangınların devam ettiğini düşünürsek yapılan müdahalenin başarısı ortadadır.
Manipülasyon
Yangınla yapılan başarılı mücadeleye rağmen, yapılan manipülatif yayın ve söylemler, yangınla mücadeleyi sekteye uğratamadı.
Hemen hemen her olayda olduğu gibi yangınla canla başla mücadele edilirken, özellikle sosyal medya platformlarında yapılan manipülasyon ve akıl olmadan fikir yürütme eyleminin mecrası olan bu platformlarda ki denetimin daha sıkılaşması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Anayasamızın 169. maddesinde yer alan "Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz" şeklindeki düzenleme ile de aslında ormanların kaybına ve dolaylı olarak da yangınla mücadeleyi sekteye uğratacak düzeydeki manipülatif propagandalar yasaklanmıştır.
Yanan ormanlar imara açılabilir mi?
Yanan ormanları için yapılan manipülasyonlardan en öne çıkanı, bu alanların imara açılacağı şeklindeydi.
Anayasa'nın 169. maddesine bakıldığında, doğal afete maruz kalan ya da yanan orman alanları hiçbir şekilde imara açılamayacağı açıkça anlaşılacaktır.
Maddede yer alan "Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz" ve "Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz" şeklindeki düzenlemeler ve maddenin tamamı birlikte değerlendirildiğinde, bu iddiaların ne kadar yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ortaya koymaktadır.
Yangınla mücadele
Bilindiği gibi yangına karşı yapılabilecek en önemli ve etkin müdahale, yangının ilk 20-30 dakikalık bölümünde gerçekleştirilir.
Uzmanlar, kamuoyunda günlerce süren tartışmaların aksine, ilk yarım saatte yapılan müdahalelerin etkisiz olması durumunda, yangının söndürülmesinde atılacak en önemli adımın uçak ya da helikopter değil, karadan yapılan müdahaleler olduğunu vurguluyorlar.
İlk yarım içinde uçakla gelen müdahale yangının sadece bir cephesini kontrol altına alınırken, yangın afet durumuna geçtikten sonra müdahale şansı daha da zorlaşıyor.
Bu kapsamda kara ekiplerinin müdahale hızları, yangının kontrolü açısından daha da önemli bir adım oluyor.
Ülkemizde ormanların bazı zor arazi ve dağlık bölümlerde olması yüzünden, uçaktan ziyade helikopterle mücadelenin daha etkili müdahale yöntemi olduğundan söz etmek de mümkün.
Katıldığım uçuşta helikopter zorlu noktalarda riskli bir uçuş gerçekleştirerek defalarca su alıp tüten bölgelere attı.
Sosyal medyada zaman zaman buraya helikopter gönderin gibi çok çağrılar yapıldı. Bir helikopteri anında bir noktaya yönlendirmek için gerekli hava koşulları yangının durumu gibi birçok ayrıntının uygun olması halinde bu görev gerçekleşebiliyor.
Bu görevlerin ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu düşen yangın söndürme uçağında maalesef kaybettiğimiz 8 kahramanla birlikte bir kez daha öğrenmiş olduk
Dünyada yangınlar
Orman yangınları sürekli hareket halindedir. Arazi yapısı, rüzgarın şiddeti, kuralık durumu ve ormanın bitki örtüsü yangınları dinamik hale getirmektedir.
Özellikle Kızılçam kozalaklarının birer mermi gibi sağa sola fırlamaları ki, bu mesafeler bazen kilometre bazında olmaktadır.
Çam kozalakları içinde barındırdığı reçineler nedeniyle hızlı yanıp, çıkan buhar ile mesafe kat ederek yangının yayılmasına ve genişlemesine yol açmaktadır.
Yangınlar bazen yeterli alt yapıya sahip olsanız da birçok doğal ve iklimsel faktör birleşerek büyük problemlere neden olabilmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda, 1,25 milyar hayvanın hayatını kaybettiği, 2 bin evin küle döndüğü, 67 bin kişinin tahliye edildiği ve 8 milyon hektarlık ormanlık alanın yok olduğu Avustralya yangınlarında Avustralya hükumeti, toplam 3 bin 700 itfaiyeci, 500'den fazla hava aracı, 750'den fazla itfaiye aracı ve "su bombası" atmak için özel mekanizmalara sahipti.
Fakat bu devasa alt yapıya ve birçok ülkenin yangına destek vermesine rağmen, 4 aydan fazla süren bu olağan üstü orman yangınını bir türlü kontrol altına alamadı.
Şu an Amerika, Kaliforniya'da orman yangınının halen devam ettiğini düşünürsek. Bu alanda Türkiye çok başarılı bir sınav verdi diyebiliriz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish