Genç ve güzel görünmek her insanın hayalidir. Bunun için onlarca çaba harcamış ve harcadığı bu çabayı gündelik hayatında uygulamayı da başarmıştır.
Evet, Mısırlılardan bahsediyoruz. Mısırlılar kendi güzellikleri için vazgeçemeyecekleri şey yoktur. Kendi yaşamlarından dahi vazgeçmişlerdir.
Mısırlılar yüzlerine kök boyalardan yaptıkları güzellik ürünleri ile makyaj yaparlardı. Bu makyajı hem kadınlar hem de erkeklerde görmek mümkündür. Hatta daha çok erkeklerin yaptığını söyleyebiliriz.
Makyajları elbette güzel ve genç görünmek için yaparlardı. Mısır tapınaklarının duvar resimlerinde tasvir edilen ve daha sonraki dönemlerde yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkan buluntularda, mumyalama teknikleri detaylıca anlatılmıştır.
Bunun yanında piramit yazıtlarında da mumyalama tekniklerini görmek mümkündür. Ani papirüsün de yer alan mumyalama tasvirleri de yine mumyalama teknikleri hakkında bilgiler içermektedir.
Mısırlılar günlük yaşamlarını sürdürürlerken diğer yandan da ölümden sonraki yaşam için hazırlıklar yaparlardı.
Kadınlar süslenmeyi çok severlerdi. Ama eşleri için süslenmeyi daha çok severlerdi. Bundan dolayıdır ki; en güzel takıları takarlar, boyaları yüzleriyle buluştururlardı. Hangi Mısırlı kadın güzel görünmek istemez ki?
Kadınların yanında erkekler de kişisel bakımlarına oldukça düşkünlerdi. Erkekler de kadınlar gibi makyaj yapar ve güzel görünmek isterlerdi.
Mısırlılar özel günler dışında da saçlarını ve sakallarını kazıtırlardı. Özellikle Mısır coğrafyasının kavurucu sıcaklığı onlar için bir kâbus idi.
Güneşten korunmak için makyaj yapan Mısırlılar da vardır. Çünkü güneşin en tepe noktasında olduğu vakit, sıcaklığı çok hissederlerdi. Makyaj güneşten korunmak için birebirdi.
Hülasa, Mısırlılar kişisel bakımlarına oldukça düşkünlerdir. Güzel görünmek için yapmayacak şey yoktur. Bu güzellikler ini ölümden sonraki yaşamda da müdafaa ve muhafaza etmek isterlerdi.
Tanrının huzuruna sağlıklı, güzel ve aklıselim gitmek istedikleri tek şeydi. Bundan dolayı, Mısır denince akla, şüphesiz mumyalar gelmektedir.
Elbette diğer medeniyetlerde de mumyalama faaliyetleri vardır. Ancak Mısır medeniyeti kadar öne çıkan bir medeniyet daha yoktur.
Mumyalama işlemleri çok uzun zaman isteyen bir ritüeldir. Evet, Mısırlılar mumyalama işlemlerini bir ayinle ilgili olarak görmekteydiler. Tanrının olanı tanrıya iade etmek anlayışı ile hareket ederlerdi.
Tanrı insana sağlam bir vücut verdiyse, elbet bir gün onu geri isteyecekti. Mumyalama ritüeli yapılırken birtakım farklılıkların olduğunu görmek mümkündür.
Mumyalama ritüelini her Mısırlı yaptırabilirdi. Bu noktada ölen kişinin ailesine büyük bir iş düşmekteydi. Mumyalama 3 çeşitten oluşurdu.
- Yüksek gelirli aile (firavun ve ailesi)
- Orta gelirli aileler
- Düşük gelirli aileler
Yukarıdaki 3 farklı mumyalama çeşidine bakıldığında Mısır toplumunda sadece beşeri hayat içinde değil, ölümden sonraki yaşamda da bir sınıf ayrımı vardır.
Yukarıdaki 3 çeşit mumyalama tekniklerini aşağıda başlıklar halinde görmek mümkündür:
1. Yüksek gelirli ailelerde mumyalama usulleri
Mumyalama usulleri fiyatlara göre değişse de amaç aynıdır. Ölüyü sonsuz bir yaşama hazırlamak... Ölüme meydan okumak isteyen her Mısırlı elbette tanrının karşısında mahcup olmak istemezdi.
Bundan dolayıdır ki, toplum içinde var olan bir sınıf farklılığı, mumyalama çeşitliliğini meydana getirmiştir.
Yüksek gelirli aileler mumyalanacak kişiyi işin erbabına teslim eder ve en iyi bir şekilde mumyalanması gerektiğini söyler.
Fiyatta anlaştıktan sonra, işin biliri tarafından işe konulur. Zengin aileler sonsuz yaşamın ilk adımı olan mumyalamanın en ince hatlarına kadar düşünerek bir ücret öderlerdi.
Ne kadar yüksek ücret öderlerse tanrı o ölçüde merhamet edeceğine inanılırdı. Mumyalama şu şekilde olurdu:
Demir bir kanca ile burun deliklerinden beyin çıkarılırdı. Elbette beynin tamamını alması beklenemezdi. Bu nedenle bazı ilaçlar yardımıyla kafada kalan parçalar kurutulurdu.
Beynin sağlam bir şekilde çıkarılması muhakkak gerekliydi. Çünkü Mısırlılar bu organı tanrıya ulaşmanın bir yolu olarak görmekteydiler. Özenle ve dikkatle çıkarılma işlemi yapılırdı.
Mısırlılar, cesetlerinin kokularından hiç haz etmezlerdi. Bu nedenle kendi cesetlerinin de kokacağını ve nefeslerinin tanrıya ulaşamayacağını düşünürlerdi.
Mısır'ın "Ölüler Kitabı"nda da sık sık bu konudan bahsedilmektedir "Ölüler Kitabı" bir dua kitabıdır. Bu kitap sonsuz yolculuğa çıkan her kişinin bilmesi gereken sihirli sözlerle doludur.
Kadavra Etiyopya taşı ile göğüs bölgesinden kesilerek açılır ve içindeki organlar boşaltılırdı. Ölünün içini tamamen boşalttıktan sonra hurmadan yapılan şarap ile özenle temizlenirdi.
Daha sonra ise kokular sürer ve sodyum karbonat içine daldırıp yetmiş gün bekletilirdi. Bu süre zarfı içinde ölünün tamamen kuruması beklenirdi 70 günün sonunda bu tuzları ince fırça darbeleriyle temizler ve yapıştırıcı olarak bilinen zamkaya batırılırdı.
Daha sonra ince bezlerle sarılır. Ve ölü, yakınlarına teslim edilirdi. Ölünün yakınları bir insan gövdesine göre yapılmış olan bir tabut yaptırırlar.
Ölü bu tabuta hapsedilirdi. Bu mumya ölü odasına götürülür ve ayaküstü bir duvara yaslanırdı.
Mumya bir Firavuna ait olursa kimi zaman 8 ay süren bir işlem yapılabiliyordu. Mumyalama işi çok dikkatli yapılıyordu. Çünkü ceset çürür ya da kokarsa ruhuna erişemeyeceğine inanılırdı.
Tabutun içine konan Firavun cesedi, ilk gece tapınmalar yapar ve tanrının huzuruna çıkmak için günler sayardı.
Firavunların tabutlarının içinde kimi zaman sayısının yüze vardığı muskalara rastlamak mümkündür. Bu muskalar o Firavunu sonsuz yaşamda koruyacak en önemli unsurdu.
Firavunların bir tek kalpleri yerinden alınmazdı. Çünkü kalp Horus'un gözüyle sonsuz bir yaşama bakış gibiydi.
İlerleyen bölümlerde Firavunların tanrı tarafından yargılanışlarını anlatacağımızdan kalp hususunun ehemmiyeti hakkında detay vermekten kaçınıyoruz.
Yukarıdaki şekilde görüldüğü üzere, Tutankhamun'a ait olan bu beden üzerinde kalın 4 altın kolye görülmektedir.
Cenaze hançerinin çevresinde ise ritüelleri görmek mümkündür. Kalp yerinde olmakla birlikte üzerinde muskalar görmek de mümkündür.
Eller karın bölgesinde birleşmiş olması tanrıya teslimiyetin bir göstergesidir. Mumyanın etrafını saran ince tüller vücudun hassas yerleri için önemlidir.
Tabuta konan mumyanın üzerine birebir benzeyen maskeler yerleştirilerek, dünyadaki güzelliğinin sonsuz yaşama yansıması sağlanırdı.
Lord Carnarvon mumyanın sargılarını açtığında 35 muskaya rastlamıştır. Firavunları sonsuz yaşama hazırlayan bir yer altı tanrısı vardı.
Buna Anubis denmekteydi. Betimlemelerde çakal başlı olarak tasvir edilmiştir. Anubis siyah yüzü ile ölülerin karanlık bir dünyada sıkışıp kalmamasını sağlardı.
Firavunları sonsuz yaşama hazırlayan bir yer altı tanrısı vardı. Buna Anubis denmekteydi. Betimlemelerde çakal başlı olarak tasvir edilmiştir.
Anubis siyah yüzü ile ölülerin karanlık bir dünyada sıkışıp kalmamasını sağlardı. Bu mumyalama usulü en pahalı olanıydı çünkü tanrı huzuruna çıkacak kişinin mutlak surette iyi görünmesi ve tanrının ona merhamet etmesi gerekirdi.
Yine aynı şekilde orta gelirli insanlarda bedenlerini sonsuz yaşama hazırlamak isterlerdi. Orta gelirli aileler için de yapılan teknikleri aşağıda başlık halinde görmek mümkündür.
2. Orta gelirli ailelerde mumyalama usulleri
Mısırlıların çoğunun tanrı Osiris'in huzuruna çıkarken sanki yeni doğmuşçasına olmak isterlerdi. Ama elbette bunun tek yolu ise sonsuz bir bedene sahip olmaktan geçiyordu.
Orta halli ailelerde ise şu şekilde mumyalama uygulanırdı. Mumyacı ölünün beynine dokunmaz ve tüm vücudunu yine aynı taşla yarar ve vücudundaki organlara özel bir ilaç enjekte ederdi.
Bu ilaç sayesinde kadavranın içindeki organlar olduğu gibi erir ve dışarı atılırdı. Yine aynı şekilde kalması gereken gün kadar tuzda bekletilirdi. Kadavranın etleri kuruyunca sargılanıp ailesine teslim edilirdi. Böylelikle fazla masraf olmadan ölü sonsuz yaşama hazırlanırdı.
3. Düşük gelirli ailelerde mumyalama usulleri
Bu yöntem üçüncü sınıf bir yöntem olmakla birlikte geliri düşük aileler tarafından tercih edilen bir yöntemdi.
Ölünün içi fazla özenilmeden temizlenir ve aynı şekilde tuzda belli bir süre bekletilirdi. Bu süre sonunda ailesine geri iade edilirdi. Fakir sınıftan bir insanın da sonsuz yaşama hazırlanışı bu şekilde olurdu.
Mumyalama sadece bir işlem olarak görülmemelidir. Sonsuz yaşama geçişin ilk basamağı olarak bilinmekteydi.
Bu nedenle Mısırlılar, bu ilk adımın kusursuz olmasını isterlerdi. Mumyacılık bir bilgi ve tecrübe gerektiren bir meslekti.
Bu meslekten olanlar her ne kadar bunun karşılığında para alıyor olsalar da sonsuz yaşamın işçileri görevini de üstlenmişlerdi.
Elbette her işte olduğu gibi bu işte de kötülük düşünen mumyacılar vardı. Firavun ailesinden güzel bir kız öldüğünde hemen mumyacıya teslim edilmezdi.
Aradan 4-5 gün geçtikten sonra teslim edilirdi. Çünkü ölen kıza zarar vermelerinden korkulurdu. Su Mısır için vazgeçilmez bir unsurdur.
Kutsal olarak görülür ve içinde yaşayan her canlıyı da kutsal olarak görürlerdi. Bu nedenle bir nehir ya da ırmakta boğulan veya bir timsah tarafından saldırıya uğrayıp ölen kişi, en yakın şehirde mumyalanıp özenle korunurdu.
Nil rahipleri tarafından gömülür ve asla ailesi dahi elini süremezdi. Mısır'da sadece insanlar değil hayvanlar da mumyalanırdı.
Örneğin kediler öldüğü vakit, Bubastis'e götürülür, tahnit edilir ve gömülürdü (Herodotos).
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish