Yönetmen sineması: Fransız sinemasının korkunç çocuğu; Leos Carax

Mehmet Erduğan Independent Türkçe için 'Yönetmen Sineması'nda bu hafta Leos Carax'ı ve filmografisini yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Bu yıl 74'üncüsü düzenlenen Cannes Film Festivali'nde "Annette" isimli filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü'nü kazanan Fransız yönetmen Leos Carax kariyerine sığdırdığı beş uzun metraj ve birçok kısa filmin ardından ilk kez bir müzikal filmle büyük bir dönüş yapıyor.

Filmlerinde var olan şiirsel dili yeni bir dille harmanlayan Carax, tarzından hiçbir ödün vermeden sinemada yeni bir şeyler yapılabileceğini de yıllar sonra bir kez daha ortaya koyuyor.


Fransız sinemasının korkunç çocuğu; Leos Carax
 


Gerçek adı Alex Christophe Dupont olan Leos Carax, 22 Kasım 1960 tarihinde, Fransa'nın Paris banliyölerinde bir komün olan Suresnes, Hauts-de-Seine'de doğdu.

Annesi Amerikalı, babası ise Fransız'dır.

Çok saf bir biçimde kendini yeniden yaratmak ve ailesinin içinden çıkmak için uydurduğu ve sonrasında bunu profesyonel olarak kullanmaya başladığı Leos Carax ismi ise gerçek adı olan Alex ile Oscar'ın bir anagramıdır.

Eğitim hayatına on altı yaşında son veren Carax, Paris'in varoşlarında yaşarken değil sinema gündemini takip etmek, film izlemekte bile sıkıntılar çektiği o yıllarda tamamen tesadüf eseri kariyer için yönünü sinemaya çevirdi.

Çocukken daha çok Marilyn Monroe ve Charles Bronson'u görmek için sinemaya giden Carax yıllar sonra kameranın arkasında da birilerinin olduğunu öğrendi.
 


Daha sonra Sinematek'e gitmeye başladı ve burada çok sayıda sessiz film izledi.

İlerleyen süreçte keşfettiği Fransız Yeni Dalgası da ona bir kadın, bir erkek ve bir kamera arasındaki ilişkiyi öğretti ve bu ona kameranın doğru kullanılması halinde bütün dünyayı görebileceği ya da gösterebileceği konusunda ilham verdi.

Sinema dünyasından hiç kimseyi tanımamasına, sinema eğitimi ve çekim tecrübesi olmamasına rağmen güçlü bir istekle sektöre genç yaşında adım attı ve daha önce hiçbir film setinde bulunmamasına rağmen ne yaptığını gerçekten biliyormuş gibi davranarak ilk kısa filmini yirmi yaşında yaptı.

O yıllar oldukça utangaç ve çekingen olmasına karşın ilerleyen süreçte Fransız banliyölerinden kalkıp Cahiers du Cinéma ekolüne katılan Leos Carax, eleştiri ve kuramla kurduğu ilişkinin izlerini taşıyan ilk uzun metrajını ise 1984 yılında henüz yirmi dört yaşındayken çekti.
 


Kendi kuşağının en yetenekli, en romantik ve hayal gücü en sınır tanımayan yönetmeni olan ve ebedi gençliğin sırrını çözmüş olduğu rivayet edilen Carax Fransız sinemacılarından öğrendiklerini bir yana bırakıp sinemanın sınırlarını, biçim ve içerik olarak sonuna kadar zorlayarak her zaman özgün ve yeni bir sanatın peşinden gitmeyi tercih etti.

Sinemanın hayatın diğer tarafına geçmesi gereken insanlar için yaratılmış bir yabancı dil olduğunu düşünen ve bu yüzden filmlerinde izleyiciye bir hikâye anlatmak değil, onu hissettirmek isteyen Carax, geleneksel normları altüst ederek kendine has sinema diliyle akımlar üstü vizyonunu Toplumsal Gerçekçilik, Şiirsel Gerçekçilik ve Yeni Dalga ile birbirine harmanlayarak yeni bir sinema örneğini bize kazandırdı.

Dijital kameralardan ve üç boyutlu teknolojiden nefret eden, bunların henüz güvenemeyeceği, çirkin sonuçlar veren sistemler olduğunu söyleyen Carax yine de onun vizyonuna tamamen tersmiş gibi görünen; çocukken dergilerini okuduğu ve en sevdikleri arasında bulunan Spider-Man, Daredevil, Batman ve Catwoman karakterlerinden birisi için ölmez de sağ kalırsa, ileride bir gün yönetmen koltuğuna oturabilme ihtimalini değerlendirebileceğini belirtiyor.


Uyumsuz bir romantik

Fransız sinemasının Yeni Yeni Dalga'nın en dikkat çeken yönetmenlerinden olan ancak fazla üretken olmasıyla değil, bilakis uzun aralarla çektiği filmleriyle tanınan ve her filmini bir ilk ve bir son filmmiş gibi çeken Leos Carax birkaç kısa filmin yanı sıra, biri üçleme olmak üzere dünya sinemasına oldukça değerli filmler kazandırsa da kendini bir yönetmen olarak tanımlamadığı gibi, filmler üzerine konuşmaktan da hoşlanmadığı ve hatta müziğin yaşamı sinemadan daha çok tamamladığını düşündüğü bilinir.

Bir filmin çekilebilmesi için dört temel unsur olduğunu belirten, bunların da sıhhat, ortak, para ve oyuncu olduğunu söyleyen Carax kendisinde de çoğunlukla en az ikisinin bulunmadığını dile getirir.
 


Ancak film çekmeye başladığında şans Leos Carax'ın yüzüne güler, çünkü iyi bir ekip bulur ve on sene içinde arka arkaya üç tane film çekmeyi başarır.

Ama ilerleyen süreçte hayat onun için değişir; yapımcısı hayata veda eder, ekip dağılır, dolayısıyla Carax'ın film yapma süreci de sekteye uğrar.

Hatta bu süre içinde sinemanın büyük bir yanılsama, bir yalan olduğu hissine kapılan Leos Carax sinemadan gittikçe soğur ve daha az film yapmaya başlar.
 


Leos Carax çoğunlukla bir erkek ve kadın arasındaki aşk temasına odaklandığı filmlerinde genellikle ana kadın karakter olarak partnerlerini seçer, kısa stok görüntüler kullanır, yirminci yüzyılın en etkili yazarlarından biri olarak kabul edilen Fransız yazar ve doktor Louis-Ferdinand Céline'e atıfta bulunur.

Uzun soluklu bir iş birliği içinde olduğu ve filmlerinde kılıktan kılığa soktuğu Denis Lavant'ın artık onun kamera önündeki personası (alter egosu) haline geldiği kabul edilir, çünkü tıpkı Carax gibi Lavant da onun öykülerinin içinde kaybolabilecek ideal bir yüz; alabildiğine çirkin ama çarpıcı, farklı, her ifadesiyle kimsesizliği çağrıştırıyordur.

Filmlerin ön prodüksiyon süreçlerinde hiçbir zaman deneme çekimi ve prova yapmayan Leos Carax genellikle oyuncuları yönetmek yerine onlara kendilerini ortaya koyabilecekleri bir alan bırakmaya çalışır.


Filmografisi

Kariyerine bir dizi kısa filmle ve film eleştirmeni olarak başlayan ama kısa süre içinde gösterişli aktarım ve anlatım diliyle kamerasını karakterlerin ruh hallerini yansıtan sıradan eylemlere çeviren Leos Carax; gerçek ve hayal dünyası arasında kurduğu bu ince köprüde bize aşka, hayata, ölüme, uyumsuzluğa dair kendi düşünceleri üzerine kafa yormamızı istediği, rutin hayatın dinamiklerinden beslenen çarpıcı bir üçleme sunar.

Üçlemenin ilk yapımı olan Boy Meets Girl, 1984 Cannes Film Festivali'nde gösterilir, eleştirmenlerin övgüleri üçlemenin ikinci yapımı olan Bad Blood'ın yolunu açar.

Genç aşıklara ve yabancılaşmaya odaklandığı bu filmler görsel açıdan oldukça çarpıcı bulunur.

İtibarı ve yeteneği zirvedeyken üçlemenin son halkası olan The Lovers on the Bridge filmini yapmak üzere yola koyulur.

Bu film için uzun ve zorlu bir prodüksiyon sürecine giren Leos Carax bazı setleri inşa etmek ve akıllara durgunluk veren bazı sahneleri çekmek için neredeyse bir servet harcar ancak ne yazık ki ne eleştirmenler ne de izleyiciler o dönem bu filmi desteklemediği için gişede karşılığını bulamaz.

Bu hezimet sonrası inzivaya çekilen Carax sekiz yıllık bir sürgünden sonra Pola X adlı film ile geri döner ama bu da onun bu sürpriz dönüşünü parlatmaz.

Bu filmden sonra arada çektiği müzik klipleri ve kısa filmler dışında çok fazla bir şeyle ilgilenmeyen Leos Carax bir kez daha uzun süreli bir sessizliğe girer.

Ancak on üç yıl sonra izleyicilerin karşısına çıktığı Holy Motors sinema dünyasında büyük ses getirir ve Carax için bu büyük bir dönüş olur.
 


Bu filmle ilk kez !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali organizasyonuyla Türkiye'ye de konuk olarak gelen Leos Carax İstanbul'da katıldığı gösterimin ardından verilen hediyeler arasından çıkan bir mektupla ölüm tehdidi alır.

Leos Carax'ın daha sonra verdiği bilgilere göre; mektubu yazan kişi ünlü yönetmenin fanatik bir hayranıymış ve Carax'ı ertesi gün katılacağı söyleşide öldüreceğini iddia ediyormuş.

Durumu hemen festival yetkililerine bildiren Carax, bu kişi bulunmadan söyleşiye çıkmayacağını söyleyince söyleşi öncesinde mektubu yazan kişi tespit edilip yakalanmış ve yanında silah ya da başka bir tehdit unsuru olmadığı, olayın tamamen meczupça, tehlikesiz bir tehditten ibaret olduğu anlaşılmış ve bu çılgın hayran da serbest kalmış.

Carax, !f İstanbul'un bir başka partisinde yan yana geldiği bu fanatik hayrana neden kendisini öldürmek istediğini sorduğunda "Sizin Jim Morrison gibi bir efsane haline gelmenizi istiyorum" cevabını almış.

Ayrıca bu öldürme anının kendi çekeceği filmin bir parçası olduğunu ama filmde ünlü yönetmenin gerçekten ölmesi gerektiğini de yine belirtip Carax'ın yanından uzaklaşmış!

Şiirsel tarzı ve işkence görmüş aşk tasvirleriyle filmlerde yarattığı karakterlerin en trajik anlarını dahi bilişsel bir kazanıma çevirebilen Leos Carax, şu sıralar merakla gösterime girmesi beklenen Annette'te de bu yaklaşımını sürdürüyor.

 

Oğlan Kıza Rastlar

Yönetmen: Leos Carax / Oyuncular: Denis Lavant, Mireille Perrier, Carroll Brooks, Maïté Nahyr, Elie Poicard, Christian Cloarec, Lorraine Berger, Marc Desclozeaux, Anna Baldaccini, Evelyne Schmitt, Jean Duflot, P'tit Louis, Dominique Reymond, Georges Castorp, Anne Dieumegard, Puig Segur, Remy Brozek, Georges Brozek, Roberte Barrère, Christian, Ardag Basmadjian, Gerard Colin, Laurent Chevalier, Jacques Pinault, Timothée Janssen, Hans Meyer, Lolo Pigalle, Elizabeth Emorine, Albert Braun, Frédérique Charbonneau, Lucie Morgan, Robert Langlois, Roberto Benavente, Jean-Jacques Rock / Süre: 100 dakika
 


Yeni "Yeni Dalga" ile birlikte sinema dünyasına adım atan Leos Carax'ın 1984 yılında, yirmi iki yaşında çektiği, Denis Lavant'lı Alex üçlemesinin ilki olan Boy Meets Girl adlı bu siyah beyaz ilk uzun metrajlı filmi; sevgilisi tarafından yeni terk edilmiş hevesli bir film yapımcısı ile yine başarısız bir romantizmden başı dönen intihara meyilli genç bir kadın arasındaki ilişkiyi kadrajına alıyor.

Sevgililerinden yeni ayrılmış ve mutsuz; sinemacı genç bir adam ve yaşını almaya başlamış bir aktrisin bir binanın diyafon sistemi sayesinde tuhaf bir şekilde tanışmaları bir davette aynı masada karşılaşıp sohbet etmeleriyle devam eder.

Bu sohbet sırasında kendi sorunlarıyla başa çıkmakta başarılı olamadıklarını anlayan ikili hayatın acıtan gerçeklerinden kaçmak için birbirlerine ihtiyaçları olduğunu düşünürler.

Böylelikle adım attıkları bu ilişki onları bir kez daha yeni bir trajediye doğru sürükler.

 

Kötü Kan

Yönetmen: Leos Carax / Oyuncular: Michel Piccoli, Juliette Binoche, Denis Lavant, Hans Meyer, Julie Delpy, Carroll Brooks, Hugo Pratt, Mireille Perrier, Serge Reggiani, Jérôme Zucca, Paul Handford, Charles Schmitt, François Négret, Philippe Fretun, Thomas Peckre, Ralph Brown, Eric Vasberg, Leos Carax / Süre: 116 dakika
 


Fransız Şair Arthur Rimbaud'un Cehennemde Bir Mevsim adlı şiirine atıfta bulunan, 1986 yılına ait, Mauvais Sang (Bad Blood / The Night Is Young) adlı bu filmde; dünya, yeni bir salgınla karşı karşıyadır.

İklimin tümüyle değiştiği, gecelerin dayanılmaz derecede sıcak geçtiği çok uzak olmayan bir geleceğin Paris'inde cinsel yolla bulaşan STBO adlı gizemli bir hastalık, duygusal ilgisi olmayan sevişen insanları öldürmektedir ve bu salgın bütün ülkeleri büyük bir karanlığın içerisine atmak üzeredir.

Bu salgını önlemek için bir serum geliştirilmiştir, ancak ihtiyacı olanların öyle kolaylıkla erişemeyeceği bir yerde kilitlidir.

Elinde olmadan bu hastalığı yayanların dışında bu durumu salgın boyutuna taşıyanların meraktan sevişen gençlerin oluşturduğu bu kaos ortamında Amerikalı bir kadın, erişilemeyen bir hükümet binasında kilitli olan bu serumu çalmaları için şantajla iki adam tutar.

Ancak bu plan, olaya dahil olan herkesi geri dönüşü olmayan bir uçuruma doğru sürükler.

Ödemesi gereken borçlar yüzünden her şeyi yapmaya hazır olan ve böylelikle plana dahil olan Marc, kendisini öldürtmeden önce babası onun için çalışan asi bir genç olan Alex'i işe alır.

Alex ise Lise adında bir kız arkadaşı olmasına rağmen, sonunda Marc'ın genç sevgilisi Anna'ya âşık olur.

 

Köprü Üstü Aşıkları

Yönetmen: Leos Carax / Oyuncular: Juliette Binoche, Denis Lavant, Klaus-Michael Grüber, Marion Stalens, Chrichan Larsson, Paulette Berthonnier, Roger Berthonnier, Edith Scob, Georges Aperghis, Michel Vandestien, Georges Castorp, Marc Desclozeaux, Alain Dahan, Pierre Pessemesse, Maître Bitoun, Johnny Aldama, Jean-Louis Airola, Albert Prévost, Marc Maurette, Daniel Buain, Marie Trintignant / Süre: 125 dakika
 


Leos Carax'ın bugüne kadarki en başarılı filmi olarak anılan, 1991 yılına ait, Les amants du Pont-Neuf (The Lovers on the Bridge) adlı, Alex üçlemesinin son bölümü olan bu filmde; Fransız Devrimi'nin 200. yıl kutlamaları için restore edilen Paris'in en ünlü ve eski köprüsü Pont-Neuf, evsizlerin, alkoliklerin ve sokak sanatçılarının barınağı halindedir.

Bu evsiz ve alkoliklerden bir tanesi de sirk cambazı Alex'tir.

Bir sokak çocuğu olan Alex, tam manasıyla kafası kıyak bir gençtir, hiçliğe doğru yolculuğunda sonu başından belli gibidir.
Kendine mesken tuttuğu köprüyü, görmüş geçirmiş bir başka evsiz olan Hans'la paylaşmakta, onun temin ettiği morfinle de uykusuzluk sorununu halletmektedir.

Aslında hali vakti yerinde olan ancak hastalığı nedeniyle evini terk eden ressam Michele de o günlerde kendine köprüde sığınacak bir yer bulmuştur.

İlerleyen süreçte başarısız bir ilişkinin ardından çektiği üzüntü sebebiyle gittikçe görme yeteneğini kaybeden Michele buradaki günlerini resim yaparak geçirmektedir.

Günlerden bir gün Alex, Michele'i görür ve görür görmez ona âşık olur, sonrasında ise onun yanından hiç ayrılmamaya başlar.

Pont-Neuf'te umarsız bir hayat yaşayan Michèle'in görme duyusu giderek azalırken Alex'e olan bağı da her geçen gün artar.

Bu sırada Michele'in hastalığının tedavisi bulunmuştur ve ailesiyle eski sevgilisi her yerde Michele'i aramaktadır.

Hastalığı için olası bir tedavi mümkün olduğunda, Michèle'in ailesi onu bulmak için sokak afişleri ve radyo çağrılarını kullanır.

Genç kıza fena halde tutulan ve ona bağlanan Alex, durumdan haberdar olsa da bunu Michele'e söylemez, çünkü onun kendisinden kopmasını hiç istemez.

Bu yüzden tedavi görürse onu terk edeceğinden korkan Alex, Michèle'in ailesinin onu bulma girişimlerinden haberdar olmasını engellemeye çalışır.
 


Yönetmenin çılgın dünya görüşünü ve şiddetli-çılgın aşk hakkında söyleyeceklerini önceki filmlerinden daha yenilir yutulur ve ortalama seyirci tarafından kolay hazmedilir bir şekilde sunmasına vesile olan bu film Paris'in sokaklarını, gökyüzü ve su yollarını bu hikâye için bir fon olarak kullanmıştır.

En başından beri filmi Paris'in merkezindeki halka açık bir köprüye dayandırmak yapımın planlandığı şekilde ilerlemesi için karmaşık bir konuydu.

Bu yüzden yapım ekibi ilk önce köprüyü üç aylığına kapatmak istediyse de bu hemen uygulanamaz olarak kabul edildi ve reddedildi.

Bunun üzerine set tasarımcısı Michel Vandestein tarafından gerekli fon için bir modelin oluşturulması önerildi ve hemen üzerinde çalışılmaya başlandı.

Başlangıçta amaç, gerçek köprüde gün ışığı sahnelerini, bu basitleştirilmiş modelde ise gece sahnelerini çekmekti.

Ancak başrol oyuncusu Denis Lavant sette ayakkabısını bağlarken baş parmağındaki tendonu o kadar kötü yara aldı ki çekimler verilen sürede tamamlanamadı.

Sonrasında sigortacılar çağrıldı, Carax'a erkek başrolü değiştirmesi için baskı yapıldı, ancak verdiği karar çekimlerin uzun bir süre askıya alınmasına sebep olduysa da yönetmen böyle bir değişiklik yapmayacağı konusunda ısrar ederek filmi istediği şekilde tamamlamayı başardı.

Nihayetinde Juliet Binoche'un müthiş oyunculuğuna aynı derecede kaliteli bir performansla eşlik eden Denis Lavant'ın iki kişilik gösterisi sinema tarihinin unutulmazları arasında yerini aldı.

 

Pola X

Yönetmen: Leos Carax / Oyuncular: Guillaume Depardieu, Yekaterina Golubeva, Catherine Deneuve, Delphine Chuillot, Laurent Lucas, Patachou, Petruta Catana, Mihaella Silaghi, Sharunas Bartas, Samuel Dupuy, Mathias Mlekuz, Dine Souli, Miguel Yeco, Khireddine Medjoubi, Mark Zak, Anne Richter, Myriam Defremont, Michel B. Dupérial, Pascal Parmentier, Jean-Jacques Colin, Bill Callahan, Mario Gremlich, Bobo, Kerstin Fischer, Tom Liwa, Thomas Klein, Peter Sarach, Fritz Wittek, Till Lindemann, Steve Donnelly, Christoph Schneider, Stefan Claudius, Stuart Grimshaw, Roland Hoppner, Markus Kirschbaum, Axel Neumann, Martin Siry, Julia Zanke, Kersten Ginsberg, Laurence Cormerais / Süre: 134 dakika
 


Hikayesi Herman Melville'nin Pierre (The Ambiguities) romanına dayanan, eleştirmenler tarafından Yeni Fransız Aşırılığı olarak nitelendirilen, 1999 yılına ait, Pola X adlı, ensest bir ilişkinin merkezde olduğu bu erotik dramada; Pierre ile Lucie evlilik hazırlıkları yapmakta olan bir çifttir.

Dul annesiyle Normandiya'daki bir şatoda kaygısız bir hayat yaşayan Pierre burada ikinci romanını yazıyor ve nişanlısı Lucie ile ailesinin şatosunda uyumak için babasının eski motorlu bisikletiyle gürültülü yolculuklar yapıyordur.

Bir gün annesi ona evlilik için bir tarih ayarladığını ve Lucie'ye artık bunu söylemesi gerektiğini söyler, ancak o gece karanlık ormandan isminin Isabelle olduğunu söyleyen bir kadın çıkararak Pierre'in hayatına girer.

Isabelle, Pierre'e tek çocuk olmadığını ve kayıp bir kız kardeşinin daha olduğundan bahseder.
 


Hayatından sıkılan ve ona esas mutluluğu vereceğine inandığı "gerçeğin arkasındaki yüz"ün gelmesi için bekleyen Pierre, Isabelle'den ve onun hikayesinden çabucak etkilenir ve Lucie de olmak üzere her şeyi geride bırakarak, Isabelle ile birlikte Paris'e gitmeye karar verir.

Gerek arka planda kullandığı müzikal atmosfer, gerek erotizm dozajı ve tehlikeli konusu, gerekse de çekim tekniklerindeki alışılagelmedik sahneler bütünü, bu filmi sıra dışı yapan etkenler arasında yer alır.

Filmin adı, romanın Fransızca başlığı olan Pierre ou les ambiguïtés ile filmin yapımında kullanılan senaryonun onuncu taslak versiyonunu gösteren Romen rakamı X'in kısaltmasıdır.

Filmin Pierre ou les ambiguïtés başlıklı alternatif bir uzun TV versiyonu, üç bölüm halinde düzenlenmiş ve Peter'ın hayallerini ve annesi, kız kardeşi ve nişanlısıyla olan ilişkisini ortaya çıkaran 40 dakikalık ek bir görüntüyle ilk kez 24 Eylül 2001'de Arte Alman-Fransız TV kanalında gösterilmiştir.

Bölümler "A la lumière", "A l'ombre des lumières" ve "Dans le sang" olarak adlandırılmıştır.

 

Kutsal Motorlar

Yönetmen: Leos Carax / Oyuncular: Denis Lavant, Edith Scob, Eva Mendes, Kylie Minogue, Elise Lhomeau, Jeanne Disson, Michel Piccoli, Leos Carax, Nastya Golubeva Carax, Reda Oumouzoune, Zlata, Geoffrey Carey, Annabelle Dexter-Jones, Élise Caron, Corinne Yam, Julien Prévost, Ahcène Nini, Laurent Lacotte, David Stanley Phillips, Matthew Gledhill, Hanako Danjo, Big John, Pierre Marcoux, Bastien Bernini, Elliot Simon, Quentin Auvray, Doctor L., Bertrand Cantat, Alexandre Leitão, David Nzavotunga Kiala, Johann Riche, Clément Robin, Yao Dembele, Yves Abadi, Miguel Saboga, Grégoire Simon, Viviane Arnoux, Hugo Boulesteix, Eloi Miehe, Michel Delahaye, Leslie Palanker, Camille Rutherford, Adrien Guitton, Johanna Nizard, Kester Lovelace, Sonia Brahim, Aurélia Jurca, William Blair, Alex Moreu Garriga, Zara Broughton, Katarzyna Glinka, Charles Alexandre, Fabien Hagege, François Rimbau / Süre: 115 dakika
 


Fransız sinemasının ayrıksı yönetmeni Leos Carax'ın on üç yıl aradan sonra yeniden yönetmen koltuğuna oturduğu, sinemanın sınırlarını biçim ve içerik olarak sonuna kadar zorladığı bu yüzden de eleştirmenlerin "gözü pek" ve "dahiyane" olarak nitelendirdiği, 2012 yılına ait, kendi olmanın verdiği yorgunluktan ve insanın arada sırada kendini yeni baştan yaratmaya olan ihtiyacından bahseden Holy Motors adlı, estetik anlamda müthiş bir deneysellik taşıyan bu film; tuhaf, komik ama aynı zamanda son derece melankolik olay örgüsünde, beyaz bir limuzin içinde Paris sokaklarında dolaştırıldığı uzun bir gün boyunca birbiri ardına farklı rollere bürünen bir adamı izliyor.

Tabii ki, açık ve net bir mesajı olmasa da Carax bu distopik dünyayı, belli bir hikâye akışına bağlı kalmadan, sinema tarihine ve eski yapıtlarına referanslarla inşa ederek etkileyici bir deneysellik yakalıyor ve izleyiciye fikirler, duygular, duyular açısından çok zengin ve yoğun bir deneyim sunuyor.

Carax, bu filminde bir yandan sinemayla ilişkisini gözden geçirirken öte yandan da izleyiciyi yaşam ve ötesi üzerine düşüncelere sürüklüyor.
 


Bir yanıyla son derece absürt ve eğlenceliyken bir yanıyla da çok güçlü duygular üretebilen bir yapım olarak dikkat çeken filmde bir iş adamı olan Oscar o gün her sabah yaptığı gibi işe gitmek için elinde çantası, yaşadığı görkemli malikaneden çıkar, beyaz limuzinine doğru yürür.

Çevresindeki korumalar ona eşlik ederken, şoförü Celine kendisine kapıyı açar ve yol boyunca o gün tamamlamaları gereken randevularından konuşurlar.

Oscar eline yaşlı bir kadın peruğu alıp onu düzeltmeye başlayıncaya dek her şey normal gibi görünmektedir.

Peki, gerçekten her şey bu kadar normal midir?

Elbette değildir, çünkü izleyiciyi bir bakıma kendi rüyasına davet eden Carax'ın bu filminde; bir gün içinde Paris'te dokuz ayrı karaktere bürünerek bir hikâyeden diğerine atlayan, hayatla ölüm, geçmişle gelecek arasında farklı hayatlarda dolaşan Mösyö Oscar karakteri ve onun "randevu" adı altında büründüğü kılıklar, karakterler arasındaki geçişler ve tüm hikayeler boyunca farklı filmlere yapılan göndermeler seyircilerin akılını kurcalayacak boyuttadır.

Leos Carax'ın kendini aşma çabası içinde sinema üzerine düşünmeye devam ettiği bu filmdeki dikkat çeken anekdotlardan biri de ünlü yönetmenin Eva Mendes'ten önce bu rolü Nurgül Yeşilçay'a teklif etmiş olması ama Nurgül Yeşilçay'ın kendisine teklif edilen bu rolü "Türk örf ve adetlerine uymadığı" gerekçesiyle kabul etmemiş olmasıdır.

 

Annette

Yönetmen: Leos Carax / Oyuncular: Adam Driver, Marion Cotillard, Simon Helberg, Rila Fukushima, Ron Mael, Natalie Mendoza, Rebecca Dyson-Smith, Russell Mael, Devyn McDowell, Verona Verbakel, Kiko Mizuhara, Angèle, Silvana Damm, Elke Shari Van Den Broeck, Anaïs Dahl, Latoya Rafaela, Kait Tenison, Timur Gabriel, Wim Opbrouck, Marika Yamakawa, Laura Jansen, Kanji Furutachi, Kevin Van Doorslaer, Dominique Dauwe, Colin Lainchbury-Brown, Ivana Noa, Vanessa Cogorno, Tyler Matteo, Dieuwke de Mooij, James Reade Venable, Kevin Lenoir, Noémie Schellens, Nino Porzio, Christian Skibinski, William Markarian-Martin, John Paval, Rebecca Sjowall, Meabh Maguire, Leonard Santos, Kristel Goddevriendt, Zane Garitte, Yasin Islek, Charlotte Brand, Filippo Parisi, Marina Bohlen, Philippe Beyls, Free Van Hee, Dimitri De Smet, Jenthe Coenen, Michele Rocco Smeets, Ornella Perl, Esther Borbas, Christian Tillmanns, Brecht Debackere / Süre: 139 dakika
 


Son çektiği filmin üzerinden dokuz yıl geçtikten sonra yeniden yönetmen koltuğuna oturan ve büyük bir dönüş yapan Leos Carax'ın ilk İngilizce filmi olan ve izleyiciyi yükseliş, düşüş, aile, tutku, aşk ve müziğe dair şiirsel bir yolculuğa davet eden Annette adlı bu karanlık ve trajik müzikal film; bir kaybın ardından bir baba ile kızın hikayesini anlatıyor.

Yüzde 95'i şarkılı diyaloglardan oluşan bir rock operası olarak da tanımlan filmde Amerikan pop rock grubu Sparks'ın müziği eşliğinde ele alınan bu farklı aşk öyküsü; bir stand-up komedyeni ile opera sanatçısı karısının ilk çocukları olduğunda hayatlarının nasıl değiştiğini konu alıyor.
 


Henry'nin karısını kaybetmesinin ardından yaşadığı yalnızlığı ve içine sürüklendiği iç hesaplaşmaları, karakterin asıl meselesi haline getiriyor.

Bir kaybın ardından hayata sarılmak için kızına tutunan baba, kızıyla ilk yakınlaşmasını ve gerçek anlamda tanışmasını bu süre zarfında yaşıyor.

Senaryo birkaç yıllık olmasına rağmen, film #MeToo hareketine de doğrudan göndermeler içeriyor.

Henry dikkat çeken bir stand-up komedyenidir, karısı Ann ise dünyaca ünlü bir soprano sanatçısıdır.

Bu komedyen ile dünyaca ünlü sopranonun eşsiz bir yeteneğe sahip olan kızları Annette doğduğunda, ikilinin göz alıcı hayatları beklenmedik bir dönüş alır.

Ancak komedyen, operacı eşinin ölümünün ardından iki yaşındaki çocuğuna tek başına bakmak zorunda kalır.
Ann'in ölümü üzerine iki yaşındaki kızıyla tek başına kalan Henry, kızının daha önce görmediği şaşırtıcı bir yeteneğini keşfeder.
 


Bu noktadan sonra kızıyla olan iletişimine, kendisine ve en önemlisi babalığa dair birçok konu üzerine derin bir şekilde iç hesaplaşmalarla boğuşmaya başlar.

Leos Carax'ın yenilikçi yaklaşımından dolayı filmografisinde farklı bir yerde duran Annette, gerek oyuncu kadrosunun değişimi gerek yapım sürecindeki aksaklıklar nedeniyle neredeyse beş yıllık rafa kaldırılmasıyla da uzun bir serüvene sahip olan bir film.

Çekimleri Los Angeles, Brüksel ve Brugge ile Münster, Köln ve Bonn dahil olmak üzere Almanya'nın çeşitli yerlerinde gerçekleşen filmin başrollerinde Oscar ödüllü Marion Cotillard, Oscar adayı Adam Driver ve Altın Küre adayı Simon Helberg yer alıyor ve Adam Driver ile Marion Cotillard filmin şarkılarını bizzat kendileri seslendiriyor.

 

Kronolojik olarak diğer çalışmaları

Leos Carax'ın 1980'de çektiği, kendisine yeterince ilham vermediği için arkadaşını sıktığına inanan bir senaristin hikayesini anlatan ilk kısa filmi Strangulation Blues onun sinematik vizyonunu ortaya koyar ve sonrasında tüm filmografisinde izlerini yakalayabileceğiniz birçok detay barındırır.

Bir kadın, bir erkek, Paris'in karanlık sokakları, bir rüyadaymışsınız hissi veren sayıklamalar ve elbette Carax için her zaman önemli bir unsur olan ses ve müziğin yadsınamaz etkisi yıllar sonra ortaya çıkacak olan auteur sinemasının ayak sesleridir.

Uzun metraj filmleri arasında çektiği video klipler ile müzikal çalışmaları da Leos Carax'ın tarzının ayrılmaz bir parçasıdır.

  • Strangulation Blues (1980, Kısa film)
  • Sans titre (1997, Kısa film)
  • Carla Bruni: Quelqu'un m'a dit (2002, Müzik video klibi)
  • Carla Bruni: Tout le monde (2003, Müzik video klibi)
  • New Order: Crystal ‘Alternative Version' (2005, Müzik video klibi)
  • Son Dakikam (My Last Minute, 2006, Kısa film)
  • Tokyo! ‘Segment Merde' (2008, Kısa film)
  • 42 One Dream Rush (2010, Kısa film)
  • Gradiva (2014, Kısa film)


Ödüller

  • 1984 Cannes Film Festivali: Gençlik Ödülü (Boy Meets Girl)
  • 1984 Faro Adası Film Festivali Altın Tren Ödülü: En İyi Film (Boy Meets Girl)
  • 1986 Prix Louis Delluc (Mauvais sang)
  • 1987 Berlin Uluslararası Film Festivali: Alfred Bauer Ödülü & C.I.C.A.E. Şeref Ödülü (Mauvais sang)
  • 1991 Faro Adası Film Festivali Altın Tren Ödülü: Üstün Sanatsal Katkı (Les amants du Pont-Neuf)
  • 2008 Neuchâtel Uluslararası Fantastik Film Festivali: Özel Mansiyon & Titra Film Ödülü (Tokyo!)
  • 2011 Lisbon & Estoril Film Festivali Tribute Ödülü
  • 2012 Austin Film Eleştirmenleri Derneği Ödülleri: En İyi Yabancı Film (Holy Motors)
  • 2012 Cahiers du Cinéma En İyi 10 Film Ödülü (Holy Motors)
  • 2012 Cannes Film Festivali: Gençlik Ödülü (Holy Motors)
  • 2012 Chicago Uluslararası Film Festivali Altın Hugo Ödülü: En İyi Uluslararası Uzun Metrajlı Film (Holy Motors)
  • 2012 Locarno Uluslararası Film Festivali: Leopard of Honor
  • 2012 Los Angeles Film Eleştirmenleri Birliği Ödülleri: En İyi Yabancı Film (Holy Motors)
  • 2012 Sitges- Katalonya Uluslararası Film Festivali: José Luis Guarner Eleştirmenler Ödülü & Maria En İyi Sinema Filmi & Resmi Fantastik Avrupa Seçimi Avrupa Fantastik Film Büyük Gümüş Ödülü (Holy Motors)
  • 2013 Fotogramas de Plata: En İyi Yabancı Film (Holy Motors)
  • 2013 Gopo Ödülleri: En İyi Avrupa Filmi (Holy Motors)
  • 2013 Uluslararası Sinefil Derneği Ödülleri: En İyi Yönetmen (Holy Motors)
  • 2021 Cannes Film Festivali: En İyi Yönetmen (Annette)

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU