Birbirinden vazgeçebilen müttefikler: Türkiye ve Amerika

Prof. Dr. Bilal Sambur Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

1915 yılında yaşanan yıkıcı ve ölümcül olaylardan kaçan Ermeniler, dünyanın dört bir tarafında Ermeni halkının 106 yıl önce yaşadıklarının soykırım olarak tanınması ve hatırlanması için her çabayı göstermektedirler. 

24 Nisan'da Ermeni aydınların ve liderlerin tutuklanmasıyla başlayan 1915 olayları, Anadolu'nun her tarafında Ermeni nüfusun tehcire tabi tutularak yerinden edilmeleri ve Suriye çöllerine sürülmelerini içermektedir. 

1915 yılında Anadolu'nun Ermenilerden arındırılması için uygulanan tehcir politikası sonucunda bir buçuk milyon insanın hayatını kaybettiğini Ermeniler söylemektedir.  

Ermeniler, 1915 yılında yirminci yüz yılın ilk sistematik soykırımının gerçekleştiğini söylerken, Türkiye ise 1915 olaylarıyla ilgili bütün soykırım söylemlerini reddetmektedir.


Ermenilerin gösterdiği çabalar sonucunda Kanada, Rusya ve Fransa'nın da aralarında bulunduğu 30 devlet, Osmanlı yönetiminin Ermenilere karşı yürüttüğü tehcir politikasını soykırım olarak tanımıştır.

Amerika'da 49 eyalet 1915 olaylarını soykırım olarak tanımaktadır. Amerikan Temsilciler Meclisi ve Kongresi, 1915'te Ermenilerin bir soykırıma maruz kaldığı konusunda karar vermiştir.

Ermeniler, Amerikan başkanlarının 24 Nisan bildirilerinde 1915'i soykırım olarak nitelemeleri için yoğun bir çaba sarf etmekteydiler. 

Şimdiye kadar Reagan, informel olarak 1915'i soykırım olarak niteleyen tek başkandı. Biden, 24 Nisan'da yayımladığı bildiriyle 1915 olaylarının soykırım olduğunu resmi bir şekilde ilan etmiştir. 


Başkan Biden'ın 1915'i soykırım olarak tanıması, Türkiye-Amerika ilişkilerinde bir dönüm noktası anlamına gelmektedir.

Biden'ın 24 Nisanda 1915'i soykırım olarak niteleyeceğine kesin olarak bakılıyordu. Aslında Biden'ın 1915'i soykırım olarak nitelemesi, sürpriz değildir. 

Seçim kampanyası sırasında Biden, evrensel insan haklarını en yüksek öncelik olarak üstte tutmak şeklindeki ilkesel, felsefi ve ahlaki bir gereklilik sonucu 1915'i soykırım olarak tanıyacağını defalarca ilan etmişti. 

Biden, 24 Nisan bildirisinde ilkesel, felsefi ve ahlaki bir gerekliliğin sonucu olarak 1915'i soykırım olarak nitelediğini ifade etmektedir. 

Biden, suçlamak yerine geçmişte yaşanan acıların gelecekte tekrar etmemesi, toplumların tarihlerinin karanlık olgularıyla gerçekten yüzleşmelerine imkan sağlaması için 1915 yılında yaşanan büyük felaketin tam olarak anlaşılması gerektiği şeklinde bir mesaj vermektedir. 


Biden, mesajında hiçbir tarafı suçlamak şeklinde bir niyetinin olmadığı hususunu özenle vurgulamaktadır. Biden, 1915 gibi çok karmaşık bir konuda özenli ve dikkatli bir diplomatik dil kullanmaktadır. 

Biden'ın 24 Nisanda yapmış olduğu soykırım deklarasyonu, 106 yıl önce gerçekleşen 1915 olaylarını geçmişte kalan bir durum olmaktan çıkarıp günümüz dünyasının önemli bir konusu haline getirme şeklinde bir durumun ortaya çıkmasına neden olmuştur. 

Biden'ın 1915'i soykırım olarak nitelemesi, Türkiye tarafından yok hükmünde kabul edilmiş ve şiddetli bir şekilde reddedilmiştir. 


Biden'ın 1915'i soykırım olarak tanıması, devletin sinir uçlarına çok sert olarak dokunmuştur. Yıllardır, Türk hariciyesi, Amerika başkanlarının 24 Nisan bildirilerinde soykırım kavramını kullanmamaları için yoğun çaba harcamakta ve baskı uygulamaktaydı. 

Dışişleri yetkilileri, Türkiye'nin stratejik önemini ve NATO üyeliğini ileri sürerek Amerika başkanlarının 24 Nisan mesajlarının içeriğinde soykırım kavramının kullanılmamasını sağlıyorlardı.

Dışişlerinin bu sene yoğun bir çaba gösteremediği ve Biden yönetimini soykırım kavramını kullanmama konusunda ikna edemediği görülmektedir. 

Biden, Amerika başkanlarının bundan sonra Türkiye'nin hiçbir baskısıyla karşılaşmadan soykırım kavramını kullanacakları bir sürecin önünü açmıştır.


Türkiye-Amerika ilişkileri, uzun süreden beri krizlerden oluşmaktadır. Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemini alması, Rusya'yla stratejik müttefiklik boyutunda ilişkiler geliştirmesi, Türkiye-Amerika ilişkilerindeki kırılmanın ana nedenidir. 

Amerika, bir NATO üyesi olan Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemi almasının travmasını atlatmış değildir. 

Amerika, Türkiye'yi F-35 programından çıkartma şeklinde bir karşılık vermiştir. Türkiye'nin gözünde Amerika, müttefik kılığında düşman veya kendisine karşı yapılan bütün kötülüklerin arkasındaki üst akıldan başka bir şey değildir. 

Amerika ise, Türkiye'yi sözde müttefik olarak değerlendirmektedir. 1915'in soykırım olarak ilan edilmesi, Amerika'nın Türkiye'yi sözde müttefik kavramı içinde değerlendiren bakış açısının bir sonucudur. 

Biden'ın 1915 için soykırım kavramını kullanmasını, uzun süreden beri yaşanan krizlerin bir sonucu olarak değerlendirebiliriz.


Türkiye'nin Biden'ın soykırım ilanına nasıl tepki vereceği konusunda farklı tahminler ileri sürülmektedir. 

Türkiye'nin büyükelçisini geri çekmesi, İncirlik Üssü'nü kapatması ve NATO üyeliğinden çıkması şeklinde radikal tepkiler göstermesi gerektiğine dair yorumlar yapılmaktadır. 

Şimdiye kadar verilen resmi beyanatlara baktığımızda, Türkiye'nin büyükelçisini geri çekmek, İncirlik Üssü'nü kapatmak veya NATO'dan çıkmak şeklinde radikal bir adım atmayacağını söyleyebiliriz. 

1915 yılında soykırım olarak nitelenebilecek bir olgunun yaşanmadığını, yaşananların karşılıklı mukavele olduğunu ifade eden Türkiye,  konuyla ilgili arşivlerin açık olduğunu ve bir tarih komisyonunun bu konuda çalışma yapması şeklindeki önerisini tekrar etmiştir. 

Türkiye, 1915'i hukuki ve siyasal bir sorun olarak değil, tarihçilere bırakılması gereken bir arşiv araştırması konusu olarak görmektedir. 

Kategorik olarak Türk tarihinde hiçbir zaman hiçbir katliam ve soykırımın yaşanmadığı söylemi tekrar edilmekte ve Amerikalılara Kızılderili soykırımı hatırlatılmaktadır. 

Şimdiye kadar gösterilen tepkiler ışığında, Biden'ın 1915'i soykırım olarak tanımasının Türkiye'nin resmi politikasında bir değişikliğe yol açmamış, bilakis Türkiye'yi daha radikal ve milliyetçi bir uca yöneltme şeklinde bir etki meydana getirmiştir. 


Türkiye'nin Amerika'daki en büyük destekçisi geleneksel olarak Pentagon olmuştur. Pentagon, Türkiye'nin jeostratejik konumunun ve askeri gücünün NATO için çok değerli olduğunu sürekli olarak Türkiye'yle ilgili kararlarda Amerika yönetiminin gündemine getirmiştir. 

Pentagon'un, Başkan Biden'ı soykırım konusundaki kararından vazgeçirme konusunda Türkiye lehine ağırlığını koymadığı görülmektedir. 

Pentagon, artık Türkiye lehine lobicilik yapan en etkili güç değildir. Amerika yönetimi, bundan sonra Türkiye'yle askeri ve güvenlik konularında çok ince eleyip sık dokuyacaktır. 

Türkiye'nin güvenlik ve silah konularında Amerika'dan daha fazla uzaklaşma, Çin ve Rusya'yla daha fazla yakınlaşma ihtimali vardır.


Biden'ın 1915'i soykırım olarak ilan etmesi, Türkiye-Amerikan ilişkilerinde bir kopuş anlamına gelmemektedir. 

Ekonomik ve siyasi gerekliliklerden dolayı Amerika'ya ihtiyaç duyan Türkiye, Amerika'yla başka alanlarda çıkarlarına uygun yeni ilişkiler geliştirmeye çalışmaktadır. 

Türkiye, haziran zirvesini Biden yönetimiyle yeni ilişki biçimleri geliştirmek için bir fırsat ve imkan olarak görmektedir. 

Türkiye, Biden'ın 24 Nisan'da yapmış olduğu 1915 soykırım deklarasyonunun kendi üzerinde psikolojik ve sembolik bir ağırlık oluşturduğunun farkındadır.

Biden'ın soykırım ilanının neden olduğu sembolik ve psikolojik ağırlığı Türkiye, zamana yayarak  soykırım ilanını önemsizleştirmeye çalışmaktadır.

Çok kısa süre önce Türkiye'nin askeri desteğiyle Azerbaycan'ın Karabağ'ı Ermenistan'ın elinden alması, Biden'ın soykırım ilanının Türkiye'de sosyal ve siyasal etkisinin ciddi bir şekilde hissedilmemesine neden olmuştur. 


Ermeniler, artık 1915 olaylarının soykırım olarak tanınmasını yeterli görmemektedirler. Karabağ savaşından sonra Ermeniler, Türkiye ve Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ın güvenliğinin sağlanmasını Amerika'dan istemektedirler.

Başkan seçildiği günden beri Biden, Türkiye'ye Batı'yı, Avrupa'yı ve Amerika'yı kaybetmek üzere olduğu mesajını vermektedir. 

24 Nisan'dan çok kısa süre önce Ankara'yı arayan Biden, Amerika'nın Türkiye'yi kaybetmek istemediği mesajını vermeye çalışmıştır. 

Aynı zamanda Biden, Türkiye'nin Amerika'yı ve Batı'yı kaybetmemesi için Türkiye'nin mevcut pozisyonunu ve politikalarını değiştirmesi gerektiği şeklindeki yaklaşımını fark ettirmeye çalışmıştır.  

Haziran zirvesine kadar geçecek süre, Türkiye'nin Biden'ın mesajını fark edip etmediğinin test edilmesi anlamına gelmektedir. 

Biden'ın soykırım ilanı,  bundan sonra Türkiye ve Amerika ilişkilerinde sertliklerle dolu yeni bir sürecin başladığını göstermektedir. 

Biden'ın 24 Nisan soykırım ilanının Türkiye ve Amerika ilişkilerine nasıl etkileyeceğine dair kesin nitelikte çok şey söylemek için vakit henüz erkendir. 

Amerika ve Türkiye'nin Soğuk Savaş yıllarında olduğu gibi birbirlerine vazgeçilmez düzeyde önem vermediklerini 24 Nisan sonrası ortaya çıkan tablo ışığında rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU