İran ve Çin'in uzun zamandır müzakere ettiği ticaret, yatırım ve savunma anlaşması hafta sonu imzalanarak, nükleer anlaşmaya önkoşul olmaksızın geri dönme yönündeki Amerikan baskısını savuşturmaya çalışan Tahran'a daha çok nefeslenme imkanı sağladı.
Ancak Pekin ve Tahran arasında imzalanan 25 yıllık anlaşmanın hemen herhangi bir somut değişikliğe neden olup olmayacağı hususu belirsizliğini koruyor.
İran ve Orta Asya'ya yoğunlaşan Londra merkezli analist ve ekonomik kalkınma uzmanı İsfendiyar Batmangeliç, "Anlaşma önemli. Zamanlama mühim" dedi.
İran gerginlik ve zorluk zamanında bile ortakları olduğu işareti vermeye çalışıyor. Aynı zamanda bu, İran'ın diğer ülkeleri yakalama çabası. Bu, İran ve Çin'in benzersiz derinlik ve kapsamda ilişkiye sahip olacağının işareti değil.
Pazar günü İran ve Çin arasında güçlenen ilişkilerin sorulduğu ABD Başkanı Joe Biden, bundan "yıllardır kaygı duyduğu" cevabını verdi.
İran'la neredeyse tüm ticareti engelleyen şiddetli ABD yaptırımlarına karşın, enerjiye aç olan ve koronavirüs pandemisi sonrası ekonomisini yeniden toparlamakta olan Çin, halihazırda dünyada en çok İran petrolü ithal eden ülke konumunda.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Hem İran hem de Çin, en sonuncusu şubatta Hint Okyanusu'nda Rusya'yla olmak üzere ortak askeri tatbikatlar gerçekleştiriyor ve istihbarat hususlarında yıllardır Tahran'ın Amerikan insansız hava araçları ve insani istihbarat ağına dair Pekin'e hassas bilgi sağladığına inanılan bir işbirliği yürütüyor.
İran ve Çin arasındaki stratejik işbirliği anlaşması İslam Cumhuriyetini, dünyanın en büyük ekonomisi olmak için ABD'yle çekişen Pekin'in Çin nüfuzunu genişletmek ve dünya genelinde düzinelerce ülkede yatırım yapma amacını taşıyan küresel yatırım projesi olan Kuşak-Yol Projesi’ne çekecek.
Anlaşma üzerinde 5 yıldır çalışılıyordu.
Söz konusu anlaşma, İran ve Çin dahil dünya güçlerinin 2015'te imzaladığı, sonra eski ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ı istikrarsızlaştırmayı ve yoksullaştırmayı amaçlayan tartışmalı bir yaptırımlar politikası lehine geri çekildiği nükleer anlaşma sonrası masaya konmuştu.
İran (ABD'nin çekilmesine) hem üretimini hem de zenginleştirilmiş uranyum stoklarının saflığını anlaşmada belirlenen sınırların üzerine çıkarmak suretiyle nükleer programını hızlandırarak yanıt vermişti. Biden, başkan seçildiği takdirde nükleer anlaşmaya geri dönme sözü vermesine karşın o zamandan beri öncelikle İran'ın anlaşmaya yeniden tam uyum sağlamasını talep ediyor. İlk olarak ABD'nin yaptırımları kaldırmasında ısrar eden İran bunu reddetti.
Çin'le yapılan anlaşma, ABD'ye meydan okuyan İran'ın elini kuvvetlendiriyor. Durham Üniversitesi'nde Çin-İran araştırmaları üzerine uzmanlaşan araştırmacı Jacopo Scita, "İran'ın bundan bazı siyasi faydalar elde edeceği kesin" diyor.
Bu anlaşmayı tecrit edilmediklerini göstermek, yaptırımlar kaldırılmazsa B planları olduğunu göstermek için abartmaya çalışacaklar. Çin açısından ise burada ABD'ye yönelik, biz kendi işimizi sürdürüyoruz, politikalarınız umurumuzda değil, İran'la güçlü ilişkiler kurmak istersek bunu yaparız mesajı var.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ve Çinli mevkidaşı Wang Yi, işbirliği anlaşmasını Cumartesi günü resmen imzaladı. Çin'in eski İran büyükelçisi Hua Liming, anlaşmanın Çin'in Tahran'la ilişkilerinde "çok büyük bir değişime" işaret ettiğini söyledi.
Büyükelçi Hua, South China Morning Post'a verdiği demeçte, "Carter yönetiminden bu yana ABD, Amerikalılar tarafından ABD-Çin ilişkisine engel olarak görülen Çin'in İran'la ilişkilerini Çin'e sıklıkla hatırlatır" dedi.
Ancak Çin-ABD ilişkilerinde son aylarda yaşanana köklü değişikliklerle beraber o dönem sona erdi.
Anlaşmanın bazı detaylarının gizliliğini hâlâ koruduğu gerçeği hem İran'daki muhalifleri hem de bölge ülkelerini rahatsız ediyor. Hem İranlı şahinler hem de muhalif sürgünler, görünürde bir kanıt olmaksızın anlaşmanın İran'ı etkin biçimde Çin himayesine sokacağını öne sürüyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, pazartesi yaptığı açıklamada, anlaşmanın herhangi bir ülkenin nüfuzuna karşı koyma amacı bulunmadığını, belirli sözleşmeler veya ticaret ve yatırım miktarları hedefleri içermediğini söyledi.
Sözcü Cao, "Plan iki ülke arasındaki ekonomik, beşeri ve diğer alanlardaki işbirliği potansiyelini kullanmaya ve uzun vadeli olasılıklarla işbirliği yollarını planlamaya odaklanıyor" dedi.
Batmangeliç, anlaşmanın Çin'in halihazırda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Irak'la imzaladığı anlaşmalara benzer olduğunu ifade etti.
Ancak İranlı bazı üst düzey yetkililer bunu daha çarpıcı bir hamle, yani İran ve Çin'in yanı sıra Rusya ve Türkiye'nin de dahil olduğu ABD hegemonyasına meydan okuyan Avrasya ülkelerinin şekillenmekte olan ekseninin güçlendirilmesinin bir yolu olarak gördü.
İran'ın güçlü Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri Ali Şamhani, anlaşmanın ABD ve Batılı güçlerin reddi manasına geldiğini iddia etti. Şamhani, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Biden'ın endişesi doğru" dedi.
Doğudaki stratejik işbirliğinin gelişmesi ABD'nin düşüşünü hızlandırıyor.
İranlı yetkililere göre anlaşma, hem Dini Lider Ali Hamaney hem de eski Meclis Başkanı Ali Laricani tarafından hazırlandı. Laricani'nin danışmanlarından Mansur Hakikatpur, anlaşmanın tam metninin gizli tutulmasını güvenlik endişelerine bağladı.
Hakikatpur, Jamaran isimli haber sitesine verdiği demeçte, "Amerika'ya ilişkin düşünceleri sebebiyle Çinliler bizden anlaşmayı yayımlamamamızı istedi" dedi.
Anlaşmanın savunmaya ilişkin bir bölümü var. Şimdi Çin ve diğer ülkelerin Amerika'yla sorunları varken bunu açıkça konuşamayız.
Bazı medya kuruluşları, anlaşmanın Çin'in İran'a 25 yıllık sürede 400 milyar dolarlık (yaklaşık 3 trilyon 262 milyar TL) yatırım yapacağı anlamına geldiğini haberleştirdi. Ancak uzmanlar, söz konusu miktarın muhtemelen aşırı abartıldığını ve çok az somut zemine sahip olduğunu söyledi. Çin'in hiçbir yaptırımdan etkilenmeyen ve sınırsız petrol arzı satabilen Suudi Arabistan'daki tüm yatırımları yıllık sadece 5 milyar dolara (yaklaşık 40 milyar 763 milyon TL) tekabül ediyor.
Hakikatpur, anlaşmayı ABD ve Avrupa yaptırımlarının "tabutuna çakılmış çivi" şeklinde nitelendirdi. İranlı danışman, "Dünyanın büyük olduğunu ve Amerika ile Avrupa'nın hiçbir şey yapamayacağını gösterdik" dedi.
Anlaşma, İran ve komünistlerin yönetimindeki Çin arasında resmi diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 50. yıldönümüne denk düştü. İki ülke arasındaki ilişkinin uzmanları, anlaşmanın Pekin-İran bağlarının kuvvetlendirme rotasına uygun olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, anlaşmada bağlayıcı önemlerin yer almadığına işaret ediyor.
Scita, "Son 50 yıldaki diplomatik, ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerine bakıldığında gayet tutarlıydılar" dedi.
İran ve Çin kendilerini ABD'ye karşı birleşen güçlü ortaklar olarak sunmaktan hoşlansa da, anlaşma iki ülke arasındaki ilişkilerde gerçek bir atılımdan daha ziyade poz vermekle alakalı.
İranlı yetkililerin yaygaralarına karşın, İran'ın dostane olmayan kendi iş iklimiyle beraber ısrarcı ABD yaptırımları muhtemelen herhangi bir Çin yatırımına engel olacak. Tahran ve Pekin arasında güvenlik bağlarında yaşanacak herhangi bir derinleşme, başta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere Çin'in bölgedeki diğer ortaklarını da rahatsız edecektir.
Batmangeliç, "Bir Çin şirketinin büyük bir Alman robot şirketi var. Bir Çin şirketinin Yunan limanı var" dedi.
İran'da mukayase edilebilecek bir Çin yatırımı yok.
https://www.independent.co.uk/news/world
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent