Birlemiş Milletlere üye 193 bağımsız devlet bulunuyor. Bunun 167'si demokratik cumhuriyet olduklarını iddia ediyorlar.
Bu 167 ülke arasında gerçek demokratik kurallara uyanların sayısı çok az. Diğer ülkeler bu nevi ülkeleri demokratik kurallara, insan haklarına uymuyorsunuz diye tenkit ettikleri zaman "bizim içişlerimize karışıyorsunuz" diye tepki gösteriyorlar.
Bulundukları bölge | Adet | Tam demokratik |
Kuzey Amerika | 2 | 2 |
Batı Avrupa | 21 | 13 |
Latin Amerika | 24 | 3 |
Asya | 28 | 8 |
Orta ve Doğu Avrupa | 28 | 0 |
Sahra altı Afrika | 44 | 1 |
OrtaDoğu ve Kuzey Afrika | 20 | 1 |
DÜNYA | 167 | 28 |
Bu 167 demokratik ülkenin 35'inde hibrit (karışık), 57'sinde otoriter ve 52'sinde kusurlu veya yetersiz demokratik rejimler hüküm sürüyor.
Anlaşılan insan ve azınlık haklarına saygılı, çoksesliliğe hoşgörülü, herkese eşit hukuk kurallarının geçerli olduğu rejimler çoğunlukta değil.
Diğer ifade ile halkların yönetimi bir ütopya mı? Dünyadaki tecrübeler sanki bunu doğruluyor.
Diktatörlükler; hibrit, askeri, tek şahıs, monarşi ve tek parti diktatörlükleri olarak beş kategoriye ayrılıyor.
Eski adı Burma olan şimdiki Myanmar'da, askerler tekrar iktidarı ele geçirdi.
1885-1948 yılları arasında Büyük Britanya'nın kolonisi olan bu ülke 1948'de bağımsızlık kazandı ve 1962'ye kadar demokratik şekilde yönetildi.
1962'de askerler darbe ile iktidarı ele geçirdiler ve diktatörlükleri 2011'e kadar devam etti. Ev hapsinde tutulan Aung San Suu Kyi baskılarla mücadele ederek neredeyse 50 yıllık diktatörlüğü yendi, seçimleri kazandı.
Bu mücadeleleri onu dünya çapında tanıtarak 1990'da Rafto ve Saharov, 1991'de Nobel İnsan Hakları ve 1992'de Cavaharlal Nehru Barış ödüllerine layık bulundu.
75 yaşındaki Suu Kyi en son olarak 8 Kasım 2020'de gerçekleştirilen seçimlerde partisinin her iki mecliste ezici çoğunlukla seçimi kazanmasını sağladı.
Güneydoğu Asya'da bulunan Myanmar 54 milyon nüfusa sahip. Halkının yüzde 68'ini Bamarlar teşkil ediyor ve halkın yüzde 90'ına yakını Budist. Yüzde 5 kadar da Rohingya veya Arakan adı verilen Müslümanlar mevcut.
Türkiye ve dünya basını Myanmar'ı Suu Kyi dışında Müslümanlara yapılan zulümle tanıdı. Arakanlıların yüz binlercesi ülkelerini terk etmek ve Bangladeş'te feci şartlardaki mülteci kamplarında yaşamak zorunda kaldı.
Dolayısı ile dünya basını tarafından İnsan Hakları Nobel ödülü almış Suu Kyi'yi suçlandı.
Dışardan bakıldığında askerlerin etkisinin bittiği zannediliyorsa da ordu anlaşılan Rohingya Müslümanlarına taviz verilmesine karşıydı.
8 Kasım 2020 seçim sonuçları anlaşılan askeri kızdırdı. 1 Şubat'ta darbe yaparak hakimiyetteki Demokrasi Ligi Partisi mensuplarını, ülkenin de facto sivil lideri Aung San Suu Kyi'yi ve Cumhurbaşkanı U Win Myint'i tutukladı.
Askerler 8 Kasım seçimlerine hile karıştırıldığını iddia ediyorlar. Akıl hocaları Donald Trump olmasın?
Bir yıl için bütün yasama, yürütme ve yargı güçlerini Başkomutan Ming Aung Hliang'a devrettiler. Bu arada protestolar şiddetle bastırılıyor. Şimdiye kadar 18 kişinin öldürüldüğü haber edildi.
Böylece Myanmar'ın kırılgan demokrasisi tekrar yok edilmiş oldu. Askeri mahkeme Suu Kyi'ye "kamuyu endişeye sevk edecek açıklama yapmak veya söylenti yaymak" suçlamasında bulunuldu.
Myanmar'da Ceza Kanunu'nun 505(b) maddesi çerçevesinde yöneltilen bu suçlamadan hüküm giyenlere 2 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Bir sonraki duruşmasının 15 Mart'ta yapılması planlanıyor.
Darbede Çin ve Rusya'nın rolü
Çin Büyükelçisi Çen Hay, Çin'in komşusundaki askeri darbeye katıldığı hakkındaki dedikoduları reddetti.
Beijing'in Burma ordusu ve önceki sivil hükümet ile "dostane" ilişkileri olduğunu, Çin'in hiçbir şekilde şimdiki siyasi durumu görmek istemediğini belirtti.
Rusya'nın darbedeki rolü ise çok daha belirgin, yani sırf söylenti değil. Darbe esnasında Rus yapımı zırhlı araçlar Mynmar sokaklarında dolaştı.
Nikkei Asia haber dergisinin yazdığına göre, bu eylem cunta lideri General Ming Aung Hliang'ın Çin etkisine karşı Rusya'ya bağlılığını göstermek için yapılmıştı.
Darbeden bir hafta önce Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergei Şoygu, Myanmar'ı ziyaret etmiş ve aynı derginin ifadesine göre, karadan havaya füze sistemleri, insansız hava araçları ve radarlar ile ilgili yeni anlaşmalar yapmıştı.
Aynı zamanda Şoygu, General Ming ile uçuş güvenliği anlaşmasını da imzalamıştı. General Ming'in geçen on yılda Rusya'ya altı defa gittiği de biliniyor.
Rusya'nın BM İnsan Hakları Şûrasındaki temsilcisi, bu darbenin "bağımsız bir devletin içişleri" diye yorumlamıştı. Böylece Moskova bu darbede parmağı olduğunu inkâr etmemiş oluyor.
Asya ülkelerinde gerçek demokrasiler yaşayamıyor. Sebepleri çeşitli. Birkaçının dışında bu coğrafyada demokrasi geleneği oluşamadı.
Bunda askerlerin bağnazlığı da etkili oluyor. On yıl kadar iyi kötü demokrasi ile idare edilen bir ülke olan Myanmar tekrar askeri diktatörlüğün pençesine düştü.
Böyle rejimler ülkelerin geleceği üzerinde büyük yaralar bırakıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish