Türk futbolu, basketbolu da kendisine benzetiyor

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Evin şımarık, müsrif ve umursamaz çocuğu gibi futbol. Diğer kardeşlerinden daha çok para harcayan, daha fazla ilgi bekleyen ve daha fazla bencil davranan bir çocuk gibi hatta.

Harcadığı para ile yaptığı borç, evin diğer çocuklarının da bütçesine yansıyor. Ve bazı zamanlar evin diğer çocuklarının harçlıklarına da göz dikerek, onların başarılarını küçümsüyor.

Dört büyük kulüp, futbolda olduğu gibi diğer branşlarda da nefes almaya çalışıyor. Bunun yanında, özellikle basketbolda, geçtiğimiz son 10 yılda yapılan yatırımlar karşılığında, Avrupa'da şampiyonluklar geldi.

Fakat girdisi Türk lirası, çıktısı döviz olan basketbol, özellikle son 1 yılda TL'nin değer kaybı ile çok ciddi ekonomik baskı ile karşılaştı.

Ana akım spor medyası ve taraftarların bir bölümünün de gereksiz bulduğu basketbol, dört büyük kulüp için dramatik bir şekilde geri gitmeye başladı.

Örneğin, geçmiş yıllarda Galatasaray'ın basketboldaki sponsor gelirlerinden, futbol takımının kalecisi Muslera'nın maaşının karşılandığına dair iddialar bile düştü kulislere.
 


Türkiye'de futbol dışı branşlar, masraf olarak görülüyor

Yaşanan maddi ve ödeme problemleri, antrenmana çıkmayan oyuncular, yönetimsel sorunlar ve futbol medyasının bir bölümünün yarattığı "gereksiz" algısı ile basketbol şubeleri tartışılır hale geldi.

Örneğin 16 takımlı basketbol liginde Beşiktaş 15'inci sırada bulunurken, Galatasaray ise 12'sırada bulunuyor.

Fenerbahçe ise bütçe daralması ve koç değişikliği ile Eurolig'de hedef küçültürken, son 2 maçta İspanyol takımlrına toplam 60 sayılık bir farkla mağlup olarak, eski ihtişamlı görüntüsünden uzak kaldı.

Trabzonspor ise yaklaşık 2 sezon önce ligden çekilmişti zaten.

Basketbolda yaşanan gerilemenin kaynağı maddi problemler olsa da, kulüplerin ve medyanın basketbola bakış açısı da sorunlu. 

Beşiktaş'ın basketbol şubesinde, sene başında bir menajerlik şirketi üzerinden yapılanmaya gidilmesi, şubede yönetim zaafiyeti ve sorunlar yarattı.

Yine Galatasaray'da sene başındaki yönetim krizleri ve sadece küme de kalması üzerine oluşturulan strateji de günü kurtarmaktan öteye gitmezken, ana gündemi futbol takımının konforu oldu.

Yıllarca futboldaki başarısızlığa hava yastığı olan ve taraftarın sarıldığı Fenerbahçe'nin basketbol şubesi de yıllarca futbol takımın sol bek probleminin kaynağı gibi gösterildi.

Tüm enerjisini futbola veren kulüp, şimdi ise basketbol şubesinin yıllardır yarattığı marka ve oluşan marka ve kültürü de riske atmış oldu.

Zeljko Obradovic'in gitmesi için spor medyasında bir bölümün yarattığı algı da unutulmuş değil.
 


Dünyada en çok mahkemeye giden oyuncular Türkiye'den

Basketbol Süper Ligi'nde Anadolu Efes ve Fenerbahçe dışındaki takımların bütçeleri 2,5 milyon dolar ile 4 milyon dolar arasında değişikler gösteriyor.

Bununla beraber Basketball Arbitral Tribunal (BAT) Uluslar Basketbol mahkemesine, Türk kulüplerini şikâyet eden 333 oyuncu bulunuyor.

Dünyada en çok mahkemeye verilen ülke olarak Türk kulüpleri açık ara ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada ise 141 oyuncu ile İtalyan kulüpleri bulunuyor.

Uluslararası Spor Çalışmaları Merkezi CIES'e göre Basketbol Süper Ligi yaş ortalaması 26,5.

Kadroların yabancı oranı yüzde 44,7 ve ligde ortalama 25,2 dakika süre alıyorlar. Eurolig'de ise Türk kulüpleri, temsil olarak en az yerli oyuncu ile temsil edilen ülkelerin başında geliyor.
 

3.jpg
Görsel: ETF Trends


Türkiye futbol ülkesi değildir belki de

Bununla beraber futboldaki yanlış yönetimler ve oluşan yönetim tarzı, basketbola da görünüyor.

Uzun vadeli bir strateji ve planlama olmadan, sadece futbolun başarısı ile taraftarın kalbini kazanmaya çalışan yönetimler, basketboldaki giderleri karşılığı olmayan yatırım olarak görüyor.

Futbola giren kötü yönetim, uzun vadeli plansızlık ve günü kurtarma virüsü basketbola da bulaşmış durumda.

Ülkede futbolun gücüne ve sadece futbola para harcanması gerektiğine inanan ve diğer branşlardaki sporculara ve bu spora ilgi duyan gençleri de görmezden gelen futbol medyası da basketbolun gerilemesine katkı sunuyor.

Türkiye'de futbol yıllarca, ailenin şımarık çocuğu olarak gelişimini tamamlayamazken, diğer branşlar üzerinde de baskı yaratıyor.

Futbol dışına harcanan paralar, bir ticari yatırımdan öte bir kültürün oluşması, yaşaması ve gençlerin buralardan beslenmesine katkı sunuyor.

Gençlerin, çocukların, futbol dışında başka branşlara ilgi duyması o branşlarda başarılı bir sporcu haline gelmesi de bir ihtiyaç olarak öylece duruyor.

Bununla beraber basketbol ile Avrupa'da bir marka ve ülke içinde bir kültür yaratılması, geçmiş yıllarda ortaya çıktı zaten.

Futbolda yaşlı yabancı futbolcular gelirken, NBA'ye gitmeden önce kariyer planlaması için çok sayıda oyuncu geldi Türkiye'ye. Ve Türkiye'den Amerika'ya ihracat bile yaptı kulüpler.

Futbolda kazanmadığı zaman kendini kazanmış sanmayan kulüpler, sadece futbolda büyüyemez.

Futbolu sevmek, başarı için yetmedi yıllarca. 

Belki de futbol ülkesi değildir Türkiye.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU