Sovyet Devrimi'nin yıl dönümünde, Lenin'in politik düşüncesini hatırlamak…

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Twitter

Bizim kuşak için Sovyet Devrimi önemliydi. Onunla ilgili her yıl dönümünde dergilerde yazılar çıkar, panellerde konuşulurdu.

Süreçte tasfiye edilmiş olsa da insanlığın yüce ideallerine deneyim olarak katkısı bakidir.

Bizim kuşak, yani 78'liler kuşağı tartışmasız devrim ve sosyalizm kuşağıydı. Hemen hepimiz diyebilirim ki Leo Huberman'ın Sosyalizmin Alfabesi adlı kitapçığını okumuşuzdur.

… Lenin'in Emperyalizm, Ne yapmalı? Devlet ve İhtilal, Nisan Tezleri Ekim Devrimi, Marks'ın Komünist Manifesto, Louis Bonaparte'in 18 Brumaire'i, Fransa'da İç Savaş ve Fransa'da Sınıf Mücadeleleri özellikle teori ile ilgi olanlarımızın vazgeçilmezleri idi.

Mao Zedung, Võ Nguyên Giáp, Ho Che Minh, Fidel Castro, Che Guevara ve diğer Latin Amerika, Afrika, Asya devrim önderlerinin kitapları ise kuşağımızın elinden düşmezdi. 

Bense, Mahir Çayan'ın Kesintisiz Devrim 1 broşürü sistematiği ve kaynakları üzerinden Marks ve Lenin'i okumaya başlamış, ama özellikle Lenin'in siyasi düşüncesi, siyaseti, siyaset etme ölçüleri ilgimi çekmişti ki hala da öyledir.

Zaten Marks ve Engels'i bağımsız okumam çok sonra olmuştu, önce Lenin üzerinden onları okumuştum.

Bu makalemde Lenin'in siyasi düşüncesini şu noktalardan ele alacağım: iktidar sorunu; ekonomi /siyaset ilişkisi ve kriz; ideolojide katılık, politikada esneklik; proletarya ilkesi; tek sınıfçlılık mı?; Proletaryanın hareketi nasıl işliyor? …

Her biri hakkında ayrı ayrı sayısız kitap, broşür ve makale yazılan bu konuların ayır edici noktalarını en kısa biçimde ele alırken eksikliklerin kaçınılmaz olduğunu kabul ederek bu makaleyi yazıyorum.

Lenin'in siyaseti özeti bu yazılanlardan ibaret olmadığına göre, yeri geldikçe bıraktığım yerden yazmaya devam edeceğim…

İktidar sorunu…

Lenin'in "Her ihtilalin temel sorunu devlet içindeki iktidarın sorunudur" cümlesini çok alıntılardık.

Gerçekten de iktidar sorunu politikti. 'Ve politik unsur, sosyal unsurdan ve ekonomik unsurdan yalıtılamaz'

Lenin her durumda politik, sosyal ve ekonomik unsurların çok yönlü karşılıklı etkilerini ve buradan doğru doğan harekete özel bir önem verir.

 
Ekonomi/siyaset ilişkisi ve kriz…

Belki de üzerinde çok düşünülmeden kolay kabul gören düşünce, ekonomik temelin siyasal üst yapıyı belirlediği idi.

Bunu Rusya ekonomistleri ve 'legal Marksistleri' şöyle ifade ediyordu; 'politik unsur, ekonomik unsuru takip ediyor'

Doğru, 'Bir dereceye kadar sakin olan dönemlerde ekonomik unsur, sosyal ve politik unsurlara göre başta gelmektedir. Uzun ve kısa kriz dönemi gelince, o zaman mesele tersine dönmektedir. Politik unsur ekonomik/sosyal temelin sarsılması ve en az onun krizi olarak  tarafından belirlenmiş olup, o da ekonomik unsuru belirlemektedir.'

Serbest rekabetçi döneminde kapitalizm nispeten sakin dönemi içindeydi.

Bu dönemde kriz dönemsel ve kesintiliydi.

Lenin'e göre, 'kapitalizm emperyalizmle kendi soysuzlaşma ve genel krizi dönemine girmektedir.' Bu aynı zamanda 'emperyalizm sosyalizme doğru devrimci geçişin tarihsel anı' olarak tanımlanabilir.

Böylece, 'O anında politik unsur ekonomik unsur üzerinde az ya da çok uzun bir dönem süresince egemenliğini kurmaktadır.'  

Yine o anında politik unsur gerek kapitalistlerde ve temsilcilerinde gerekse hasmı olan devrimcilerde yüksek düzeyde yoğunlaşır.

Kriz anlarında çıkış yolu arayan devrim ve karşı devrim saflarındaki bilinç yoğunlaşmasının inanılmaz düzeyde güçlü iradelerle ve liderliklerle tarih sahnesinde boy vermesi rastlantı değildir.  

 
İdeolojide katılık, politikada esneklik

Sovyet Devrimi gibi büyük davalar, büyük toplumsal arayışlara ve yol gösterici tarihsel liderliklere ve sağlam ilkelere/ideolojilere dayanır. 

Lenin, ilkelerde/ ideoloji de sağlam ve katı… Uygulamada/politikada esnek, manevra kabiliyeti yüksek, kapsayıcı ve kuşatıcıydı.  

Diyalektiği içselleştirmiş, canlı ve dinamik bir kişilik bütünlüğü içinde diyalektik düşüncenin cisimleşmiş ifadesiydi sanki…

Politik düşüncesinin olgunlaşması ve kesinlik kazanması bir süreçti. İlkeler/ideoloji politikasının ürünüydü. Yöntem bilimsel, felsefi, materyalizm ve diyalektiğin bileşimi bir dünya örüşünde ifadesini buluyordu.  

Bir yanıyla pratik yoluyla pratik üzerinde düşünerek elde ettiği pratik sonuçları, ilkeler üzerinde düşünerek siyasi düşüncesi olgunlaşmış ve kesinlik kazanmıştı.


Proletarya ilkesi…

Lenin'in bütün ilkeleri içinde tek ilkesi nedir dense bu proletaryadır, diye cevap verilir. Bunun nedenleri usta kabul ettiği Marks ve Engels'in nedenlerine tekabül ediyordu.

Sosyal bir sınıf olarak proletarya ve burjuvazi birbirini koşullayarak gelişmekte ve güçlenmekteydi. Bunun da bir sonucu proletarya, burjuvazi tarafından ezilmekte, baskı ve egemenlik altına alınmakta ve artan ölçüde sömürülmekteydi.

Aynı zamanda burjuvazinin ve burjuva düzenin bağrında bir olumsuzluğu ve onu inkarıydı. Burjuvazinin 'mezar kazıcısı', "son kertesine kadar devrimci olan tek sınıftı."

İşte bütün bu ve benzeri nedenlerden dolayı Lenin'in en temel tek ilkesi proletarya idi…

 
Tek sınıfçılık mı?

Buradan doğru tekçi bir sonuç çıkarmamalı. Her devrimini temel sınıfı vardır. Sovyet devriminin sınıflar mevzilenmesinde temel sınıf proletarya idi.  Proletaryaya yaklaşımı da zengin ve kapsayıcıydı.

Nasıl?

Birincisi, proletaryayı tarihi gelişimi içinde ele alırdı. Kapitalizmle ikili etki ve tepki, karşılıklı koşullanmalar ve gelişme çizgisi içinde ele alırdı.

Bu metot her tarihi aşamasında proletaryanın sosyal/sınıfsal analizini getirirdi. Sınıf mücadelesi tarihi ve sınıf mücadelesi tecrübesi sonuçları çıkardı bundan.

İkincisi, şu veya bu ülkede ve zamanda proletaryanın aldığı özgü biçimleri, çevresel ve genel mücadelenin düzeyine uygun olarak proletaryanın 'ulusal' karakterini incelerdi.

Proletaryanın sınıf mücadelesinin format olarak ulusal, öz olarak enternasyonal olduğu ortaya çıkardı bundan.

Üçüncüsü, proletaryanın hiçbir zaman türdeş ve tek kalıp değildi. Zanaatkârlar, köylüler, küçük burjuvazi ile proletaryanın arasında geçişkenlikler olduğu, ayrıca proletarya içi farklılıklar ve zaman içinde bileşim değişikliklerin mümkün olduğuydu.

Tek kalıp bir proletarya olmayacağı, bileşimi değişime açık bir proletarya olacağı, her aşamasında proletaryanın değişim ve bileşiminin analiz edilmesi, mücadele ve örgüt biçimlerinin buna tekabül etmesi gereği ortaya çıkardı bundan.

Dördüncüsü, proletaryayı saran, etkileyen, ona küçük ve orta sınıf alışkanlıklarını, yargılarını, ahlakını ve ideolojisini sızdıran bir toplumsal gerçeklik olduğu, proletaryanın bu gerçekliğin bir kısmı olduğuydu.

Değişmez, kalıcı bir proletarya bilincinin olmayacağı, toplumsal gerçekliğin ileriye doğru hareketini geriye çekmeye elverişli ortamın güçlü olduğu, hatta proletaryanın da bu gerçekliğin bir parçası olduğu, dolayısıyla parti içi sınıf mücadelesinin yakıcılığı ortaya çıkardı bundan.


Proletaryanın hareketi nasıl işliyor? 

Lenin, bütün incelemelerinde proletaryayı modern dünyanın kesin olarak temel sosyal gücü olduğunu düşünür, yazardı.

Bu sosyal güç, yani proletaryanın hareketi nasıl işliyor?

Kendiliğinden bilinçten, kendisi için bilince nasıl ulaşıyor?

Nasıl, ne zaman ve hangi saiklerle harekete geçiyor?

İşte bu soruların cevabını ısrarla inceler, mevcut olayları ele alır, tarihsel tecrübenin bütünü içinden incelerdi.

Bütün sınıfların ve sınıf katmanların içgüdüsü vardı. Proletarya hareketinin işleyişi ve kendiliğinden bilinç noktasında 'sınıf içgüdüsü' önemliydi de.

Ancak Lenin, "içgüdü" kavramını pek önemsemezdi. Buna dayanma hallerini "halkçı politik romantiklik" ya da bugünkü siyasi dile tercüme edersek, 'halk yardakçılığı veya halk popülizmi" olarak nitelerdi.

Lenin bu noktayla da ilişki içinde kendiliğinden gelme bilincin sınırları ile daha çok ilgiliydi.

Kapitalist emperyalizm çağında temel de iki ideoloji vardı: Burjuva ideolojisi ve proletarya ideolojisi.

İşçi sınıfı, kendi öz gücüyle, içgüdüsüyle, kendiliğinden gelme mücadelesiyle, geçim sıkıntısından gelen ücret artırımı ve buna uygun kanunlar çıkarılması mücadelesini, yani sendikalist bilinci aşamazdı.

Politik bilinç tümüyle burjuva toplumunu ve devletini tanımayı, burjuva toplumunun sınıf ve tabakalarının ilişkileri çelişkileriyle tanınmasını, bunun dünya çapında yapılmasını gerektirirdi.

Günlük geçim kaygısı içinde dinlenmeye bile zamanı olmayan işçi sınıfı bunu yapamazdı.

Sosyalist bilinç derin bir bilgi birikimi temelini gerektirirdi. Bunun için zaman, inceleme ve araştırma, maddi olanak, manevi/ahlaki gelişme gerekirdi.  

Bundan dolayıdır ki proletaryaya bilinç dışarıdan verilecekti. Başlangıçta ahlaki tercihle proletarya safına geçen burjuva aydınları tarafından dışarıdan verilecekti.

Bilinç taşıma süreci bu burjuva aydınların dönüşmesini de sağlayacaktı. Hayat içinde 'eğitenlerin eğitilmesi' meselesinin bir yanı da bu idi!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU